bugün

moonlight sonata

ansızın mesaj atan yazar.

nasıl tanıştık...

mesaj geldiğini gösteren o küçük sarı çerçeve günlerdir yanıyordu. özel mesaj (123) butonuna bastım ve gelen mesajları okumaya başladım. bunlar özel bilgiler olduğu için kim ne göndermiş anlatmayacağım ama genel itibariyle her yazara gelen şeylerdi. bunlardan bazıları:

* selam. nbr ?
* msn var mı ?
* doyumsuz bir sohbete ne dersin ?
* anneme senin entrylerini okuyorum.
* çocuklarıma senin entrylerini okuyorum.
* kahvedeki müşterilere entrylerini okuyorum şeklinde sıralanıyordu.

moonlight sonata ilk mesaj: merhaba ben moonlight sonata. çok güzel yazıyorsun, çok şahane yazıyorsun.
moonlight sonata ikinci mesaj: cevap yazmayacak mısın ??? ' :( '
moonlight sonata üçüncü mesaj: sen benim kim olduğumu biliyorsun herhalde.
moonlight sonata dördüncü mesaj: beni tanıyacaksın, çok iyi tanıyacaksın hem de.
moonlight sonata beşinci mesaj: eğer kalbini kıracak bir şey söylediysem özür dilerim ' :( ' lütfen bana yaz.

muslukbasi ilk mesaj: merhaba moonlight sonata, özür dilerim mesaj kutusuna bakmadığım için yazdıklarını okuyamadım. iyi dileklerin için teşekkür ederim.
moonlight sonata altıncı mesaj: ' :( ' facebookta seni ekleyebilir miyim ?
muslukbasi ikinci mesaj: olur. adresim şu...

merak edenler için facebook sonata...

hemen o gece facebookta beni eklemişti. kabul ettim ve bilgisayarı kapattım. ertesi gün akşama doğru facebook u açınca 312 bildirimi görmemle birlikte şok oldum. 2009 yılında paylaştığım şarkıları bile beğenmiş, 2011 yılındaki tüm paylaşımlarımın altına ' : ) ' yorumunu yapmıştı.

moonlight sonata yedinci mesaj: biliyor musun aslında çok yalnızım. sanırım msn kullanmıyorsun pek.
muslukbasi üçüncü mesaj: evet bir haftadır hiç açmadım. nereden bildin ?
moonlight sonata sekizinci mesaj: facebook için msn adresini verdin ya şaşkın. ordan ekledim.
muslukbasi dördüncü mesaj: şaşkın ?
moonlight sonata dokuzuncu mesaj: ' :( '

msn de moonlight...

online olduğum an titreşim gönderdi ve yazışma şu şekildeydi:

+ merhaba nasılsın ?
- iyiyim moonlight sonata sen ?
+ facebookta durumumu beğenir misin ' :( '

telefonda moonlight sonata...

msn de yazıştığımız bir gece bana çok önemli bir şey olduğunu, ancak bunu msn de anlatamayacağını söyleyip telefon numaramı aldı. konuşmaya başladık. önce eski ilişkilerinden bahsetti. sonra bir tenis maçını anlattı. " sana çok yazmasın ben arayayım " dedim itiraz etti. " benim bedavam var bi şey olmaz " dedi. sabahın ilk ışıklarına kadar insanların duyarsızlıklarından, ülkeye gelen turist sayısındaki artışın kendisinde oluşturduğu mutluluktan konuştuk.

face to face moonlight sonata...

öğlenden sonra beni aradı. çok önemli bir şey olduğunu, ancak bunu telefonda anlatamayacağını söyleyip " taksime gelmelisin, hem de hemen " dedi. itiraz ettim, " toptancı gelecek, marshall yeni renkler çıkarmış, dükkana kukuletalı kahve, mürdüm şerbeti ve osmanlı çişi renkleri alacağım " dedim. " tamam o zaman ben de yanımdaki üç güzel kıza istanbul' u tek başıma gezdiririm " diye cevap verince gerçekten bana ihtiyaç duyabileceğini, ona karşı haksızlık yaptığımı düşündüm. hiç vakit kaybetmeden berber cemil abinin dükkanına gidip ensemi aldırdım. söylediği kafeye gittim. ama terslik vardı. moonlight sonata masada tek başına oturuyordu. herhalde kızlar tuvalete gitti diye düşündüm masaya yöneldim. sarılıp hasret giderdik. önündeki bilgisayar açıktı. " bir dakika bi şey yapmam lazım " dedi ve yazmaya başladı. sonra bilgisayarı bana doğru çevirerek yazanları okumamı istedi.

sözlük yazarlarının itirafları...

--spoiler--
sözlük ben bugün çok kötü bir şey yaptım. bir arkadaşımı " burda kızlar var " diyerek yanıma çağırdım. çok utanıyorum.
--spoiler--

bu düzmece yazıya iki gün daha devam edebilirim ama artık yeter. daha önce yazarlık yaptığım sözlükte yaşadığım türden bir tiksinme anında bana gönderdiği mesaj için teşekkür ettiğim yazar. yardım sever ve dost canlısı kimse. ayrıca sesi soluğu çıkmadığında merak edilendir. bir satırı var ki yazdıklarından okuduklarım içinde, beni dertlere salmıştır. ama bu bende kalacaktır. burada farklı bir karakter sergilediğini, aslında yazanın kendisi olmadığını söyleyerek şahsımı rahatlatmıştır. evet, ne yazık ki insanlar karşılarındakini karşıtları olmadıkları sürece seviyorlar. ne yazık ki insanlar, sevdiklerini sevdikleri özellikleri için seviyorlar. bu sevgi ya da sevgisizlik sarmalı, hayatın gerçek kimliğimizi ortaya koymamıza izin vermeyen yapısı ve " hepimiz bir sahnede oyun oynuyoruz " geyiği gerçektir. üzücüdür ama gerçektir. ben de çoğu zaman kendisi olmayan bir insan olarak, kendisi olduğu bir anda aslında kendisi olmadığını itiraf eden bu adama beni yalnız hissettirmediği için çok teşekkür ederim.