kitabının mükemmelliğiyle filminin berbatlığının doğru orantılı olduğu hikayedir. 'en iyi uyarlamalardan biri' yorumunu yapan insanlar, kitabını nereleriyle okumuşlar, çok merak ediyorum. bu kitabın en öne çıkan özelliği, detaylara önem verilmesidir. en başta çok anlamsız, gereksiz duran detaylar, daha sonra can alıcı noktalarda kilit rolü üstlenmektedir. doğru bir muhakeme yapabilmek için, kitabı bitirdikten hemen on dakika kadar sonra, filmi izlemeye başladım. ilk yirmi dakikasına kadar dayanabildim. o yirmi dakikada, kitapla uyuşmayan o kadar çok şey var ki. aklımda kalan en önemlisini de yazayım.
mikael blomkvist'in milennium'dan ayrılışı öylesine anlamsızlaştırılmış ki filmde. ulan hikayenin en sonunda, bu adamın dergiden ayrılış şekli, milennium'un düze çıkabilmesi için bir manevra zaten. kitapta, mikael milennium'dan kendi kararıyla ve erika'yla yapılan onca tartışmadan sonra ayrılıyorken; filmde, sikik sokuk bir ofis elemanının sözü üstüne ergenler gibi gazete binasını terk ediyor herif. arkasından da erika koşuyor, bir iki gözyaşı, sonra basıp gidiyor herif hedeby'ye.
