bugün

istanbul u sevmek

Yaşanılan şehre değer verme duygusunun dünyada en çok yaşanabilecek yeri olan istanbul a bağlılığın en güzel ifadesi. Aşağıda turizm sektörünün duayenlerinden bir beyefendi tarafından hazırlanan ve uluslararası bir fuarda dağıtılan bir yazıyı okuyabilirsiniz:

istanbul u sevmezse gönül, aşkı ne anlar !
>Moda bir biçimde soracak olursak:
- Globalleşen dünyada bu şarkının ne anlamı var?

istanbul için yazılan şiirleri, bestelenen şarkıları bugün anlamakta
güçlük çekiyoruz. Batı nın hâlâ gıpta ile baktığı, bizden daha fazla
sahiplenmek istediği istanbul u da hâlâ öğrenebilmiş , tanıyabilmiş
değiliz.
bir türlü sevemeyişimizin en büyük nedeni de bu..

Öğrenciliğimiz sırasında nehirlerin uzunluğunu, tarihten önceki
savaşların anlaşma maddelerini ezberleyip durduk.
Pekiyi neden , mesela, istanbul daki okullarımızda istanbul dersleri okutulmadı.
istanbul un tarihî mekânlarını çocuklarımıza gençlerimize gezdirerek
göstererek öğretebilirdik.
Kendimize istanbullu diyoruz, istanbul da yaşıyoruz, ama istanbul u
ne kadar biliyoruz?

Bilseydik, fethi müjdelenen, uğrunda asırlarca can verilen, yüzlerce
sahabeyi, Eyüp Sultan Hazretlerini bağrında barındıran istanbul u,
fethiyle çağı değiştiren Fatih in, şaheserlerin Sinan ın mirasını bu
derece hor ihmal etmez, hor kullanmaz, hor görmezdik!

Şehir ve şehircilik bilgisinden duygusundan pek nasip almamış
yöneticilerin elinde kör topal bugünkü toz duman ve keşmekeş ortamına
sürüklendik.
Biraz şehircilik heyecanı , biraz hemşehrilik bilinci olsaydı,
istanbul u sevseydik, istanbul u çarpık sanayi kuruluşlarının ,
otosanayicilerinin mekanı mı yapardık.
istanbul, medyanın koyduğu ad ile mega köy ilan haline mi gelirdi?
Taksi şoförleri gideceğimiz semti bize mi tarif ettirirdi?

Dünyada bir benzeri olmayan, muhteşem güzellikteki Tarihî Yarımada yı
en güzel köşeden seyreden Salacak-Haydarpaşa arasını, Salıpazarı
rıhtımını depolarla dolduran zihniyet ile, bu köşeleri devasa gemilere
liman olarak tahsis etme arzusundaki zihniyet arasında ne fark var?
istanbul un tabii ki limana ihtiyacı var.
Ama şehrin ortasında değil!
Venedik te gemiler San Marko Meydanı na mı yanaşıyor?

Herşey illa şehrin en güzide mekanlarını paraya çevirmekse
,Sultanahmet Camii ve Ayasofya arası gökdelen imarı için en ideal
yerlerdir.
köprünün iki ucuna Yeni Caminin önüne yapılacak şopink sentır lar
milyar dolarlara para demez.

Yöneticilerimiz geçmişten ders almadıkları için, istanbul luya son
zamanlarda Olimpiyat Stadı gibi şaheserleri hediye ettiler .
Üstelik, sorumlularına da madalyalar vererek!
Sivil toplum kuruluşlarından herhangi bir tepki duyduk mu? Niye?
Çünkü istanbul sadece onların malı ve sadece menfaatlerine dokununca
dökülürler sokağa! Bütün bu sebeplerden endişeliyiz. Uygulanmak
istenen kentsel projeleri duydukça dehşete düşüyor, gölge etme, başka
ihsan istemem diyoruz.

Tarihî ve kültürel zenginliklerimizden bihaber, güneş ve deniz
turizmine odaklanmış kuma yatırım politikası nın neticeleri de
ortada.

Çözüm mü?
Birinci önceliğimiz , istanbul u daha yakından tanımak her köşesinin
tarihini geçmişini öğrenmektir.
Çünkü tanımak ve öğrenmek sevmektir.
Öğrendikçe seveceğiz . Öğrendikçe tarihsel bütünlüğüne saygı duyup
sahip çıkacak, onu daha iyi benimseyip koruyacağız.
Sevdikçe, çevremizle birbirimizle ve toplumumun bütünüyle ülkemizle
daha iyi iletişim kuracağız.
Mutlu bir şehir yaşamanın yolu istanbul u tanımaktan ve sevmekten geçiyor.
O yüzden o şarkı hiç eskimiyor :
- istanbul u sevmezse gönül, aşkı ne anlar !

kamil özdemir