bugün

şairin romanı

murathan mungan'in yazmayi 15 yilda bitirdigi, onca karakteri 582 sayfaya sigdirmaya calistigi yeni kitabi.

ic ice gecmis hayatlarin, siir paydasinda kesisen yollari...

basinda vaadettiklerini, sonunda fazlasiyla veren bir kitap olmus. bariz belli, üzerinde onca emek sarfedildigi, günlerce süren kurgular yapildigi.

öyle cümleler var ki; sadece murathan yazabilirdi bunlari diyorsunuz ama yer yer derin felsefi icerikli konusmalardan ve betimlemelerden dolayi da ister istemez ilgi dagilmasi yasiyorsunuz.

--spoiler--
son 50-60 sayfasina gelince, sonunu tahmin edebiliyorsunuz zaten, ama yine de hakkinda ha bire senaryolar üretip durdum ben, onun icin belki de; sonu fazla basit kalmis gibi geldi bana. tik diye kesilmis gibi sanki, o kadar detaylara inerek anlatilan ruhsal betimlemelere inat.

cok cok sevdigim bölümler oldu, etkisinden uzun süre kurtulamadigim cümleler oldu ama hic gereksiz uzatilmis buldugum bölümler de oldu, geregi olmadigini düsündügüm kahramanlar da.

"biri zeytin dali esmeri, digeri basak sarisini..."

en cok moottah, tagan ve zeey'li bölümleri sevdim, belki biraz da serhanas'in etkisiyle. yolculugun baslangici da, bitisi de cok görkemli oldu.

"sana kalbimden bir mezar yaptim serhenas, senin uykunu uyuyorum yillardir... yerküre'de en güzel fisildanan ad seninki..."

kitapta tek bir kez kullanilan kelimenin ben de "muhtesem" oldugunu düsünüyorum.
--spoiler--