author

entry479 galeri video2
    456.
  1. geçenlerde beyoğlu'nda bir kitapçının rafına sıkışmış olan "12 dilber" adlı kitabını hafif karıştırmak amacıyla elimi attığım anda mağazadaki tezgâhtarların iştahlı bakışlarına maruz kaldığım yazardır. sırf bundan dolayı dahi gereksiz bir "sahiplenme" duygusu hâsıl oldu içimde ve kitabı alıp da tezgâhtarlara "bu kitap da satar" ayarı vermek istedim, olmadı...

    kitabın kapağı sanki bir polisiye okuyacakmışsınız hissine kapılmanıza sebep oluyor(ki genelde yanıltıcıdır, kabul) fakat author'dan, böyle bir kurgu gücü beklemek fazla hayalcilik olurdu(en azından konseptini biliyorum, polisiye yazmak karı düşürmek için çok kullanışlı bir yöntem gibi durmuyor)(eğer günün birisinde bunu yaparsa özür dileyeceğim buradan).

    derken biz türklere has bir hastalık olduğunu düşündüğüm "arka kapak okuma-inceleme" eylemine giriştim(ki keşke girişmez olaydım, anlatacağım). yayıncı cem şancı ve author'un bir arada daha çok iş yapacağını düşünmüş ve arka kapak tasarımı da bu yönde yapılmıştı sanki. evet kitabın, ön kapağında da "cem şancı" ve "author" olarak iki isim yer alıyordu yanlış hatırlamıyorsam ama arka kapaktaki "internet ortamlarındaki binlerce yazısıyla gerek olumlu, gerek olumsuz bir şekilde insanların ilgisini çekmeyi başarmıştı" şeklindeki pazarlama kısmı bana göre felaketti. o kısımı okuduktan sonra arka kapak inceleme olayına nokta koydum ve sanırım bundan sonra hiç bir kitap için bunu yapmayacağım(ilk ve son oldu derler ya, öyle işte).

    derken kitabın içine girmeyi denedim, mahalle kahvesinde gençlere sevişmelerini anlatan çapkın abiler geldi aklıma. şu sperm çalma ile ilgili kısım gayet güzeldi ama bir kitabı aldıracak kadar gelmedi. he şundan bir 8-10 sene önce olsa belki alıp da işlevsel bir hâlde hayatımda kullanmak isterdim ama şu hâlde, pek işime yarar bir şey yoktu. kitabı, tekrar rafa bırakıp da gidip aşkın gözyaşları, şairin romanı ve biraz da isim şehir hayvan(evet, köşesindeki gibi yazmış lan yılmaz özdil) kitabını kurcaladım oradan da çıkıp randevulaştığım arkadaşımın yanına gittim.

    tezgâhtarların farkedilir ilgisini de sonradan anladım, onu atlamayalım. kitaba bakan her müşteri için iddiaya giriyorlarmış "alacak-almayacak" diye ve şimdiye kadar "alacak" diyen elemanın kazandığı olmamış.

    üzüldüm güzide sözlük yazarımızın hâline... eğer düşünürse ve biraz daha edebiyat değeri taşıyan, kısa yazılar yazabilirse bir kaç tane küçük çaplı edebiyat dergisi var bildiğim. görüşmeleri için yardımcı olmaya çalışırım.

    işi zor vesselam...
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük