bugün

dersu uzala

gözümde/gönlümde, nikos kazancakis'in zorba'sının tahtını sarsmış adamın öyküsünü anlatan film. zorba için kullanılan övgüyü o'nun(dersu uzala) içinde kullanmakta hiç bir beis görmüyorum: "toprak anasından göbeği kesilmemiş, hilesiz, kocaman bir ruh" uzala. "topraktan öğrenen, kitapsız bilen" biri nazım'ın deyişiyle.

--spoiler--
topografik araştırmalar için ormanlık araziye gelen bir askeri birime rehberlik ediyor ve birimin önderini kendine hayran bırakıyor uzala. şehir çocuklarına adeta ders veriyor. hiç tanımadığı insanlara iyilik yapmak için ormanın derinliklerinde yiyecek bırakıyor, kaptan'ı kar fırtınasından kurtarmak için canhıraş bir şekilde mücadele ediyor. hatta çokça kereler o'nun hayatını kurtarıyor. kaptan eve döndüğünde karısına bu durumdan bahsedince, karısı: "uzala, bundan neden hiç bahsetmiyor? diyor. kaptanın cevabı uzala'yı anlamanız açısından çok önemli. şöyle ki: " o'na yaptığı şey normal geliyor." sezgileri çok kuvvetli, sesten de sessizlikten de mana çıkarabiliyor. kaptanı kendine öyle hayran bırakıyor ki, yıllar sonra ikinci kez araştırma yapmaya gittiğinde uzala'yı arıyor, nitekim buluyorda. aralarındaki dostluk iyice pekişiyor. iyice yaşlanan uzala, yürüyüş sırasında bir kaplan tarafından takip edildiklerini anladıklarında, kaplana dönüyor ve diyor ki: "ormanda yeterince yer yok mu, kaplan? neden bizi takip ediyorsun." kaplan gitmeyince o'na ateş ediyor ve vuramıyor. artık ormanda barınamayacağını anlıyor. bunun üzerine kaptan "şehre gidelim, benim evim, senin evin" diyor. uzala şehre gitmeyi kabul ediyor fakat orada yaşamaya bir türlü adapte olamıyor. kaptan'ın karısı su alırken para ödediğinde "neden su için para vermek? nehirde su çok" deyince yadırganıyor. parktaki odunları keserken tutuklanıyor...anlam veremediği bu şeylerle yaşayamayacağını anlıyor ve gitmek istiyor. diyor ki: "ateş etmek yok ben, çadır kurmak yok ben, ben burda yeterince nefes alamamak." kaptan, üzülüyor fakat o'nu anlayışla karşılıyor. giderken o'na son model pahalı bir tüfek hediye ediyor. vefa borcunu ödemek için. "ve avcı gider, sularda iz aramak için" * fakat çok zaman geçmeden ölü bulunur. tüfeğini çalmak isteyen biriyle mücadele ettiği için. kaptan, cesedi teşhiş etmek için gelir ve film biter.

filmi izledikten sonra kurusowa, daha bir devleşti gözümde. döneminin çok ilerisinde, herşeyi ile harika bir film. repliklerde herşeye dahil ama anmadan geçmek olmaz, mükemmel. altyazı indirilip roman niyetine okunabilir. *
bir kaç replik:

*kaptan, dostu uzala'nın mezarını ziyarete gelir...

oduncu: Bir şey mi arıyorsun?

kaptan: Evet, bir mezar.

oduncu :Henüz burada kimsenin ölmeye vakti olmadı.

*uzala ile kaptan'ın karşılaştıkları anda aralarında geçen diyalog:

kaptan:Sen kimsin? Çinli misin? Koreli misin?

dersu uzala: Hayır. Adım Goldi.

kaptan: Avcı mısın?

dersu uzala: Ben her zaman avlanırım. Başka işim yoktur.

kaptan:Nerede yaşıyorsun?

dersu uzala:Benim evim yok.Bir kulübe yapar uyurum ve evimde gibi yaşarım.

kaptan:Bugün şansın yaver gitmedi mi?

dersu uzala: Bir erkek geyiğe ateş ettim. Ama iyi yaralayamadım. Geyik kaçtı. Ben peşinden gittim. insan izi gördüm. Yavaş gittim Düşündüm ki: "Bu uzak tepelerde insanlar ne yapar ki?" Yakından bakmak istedim. Kumandanı ve askerleri gördüm. Hemen buraya geldim.

kaptan:Madem o kadar iyi bir avcısın geyiği nasıl ıskaladın?

dersu uzala: Sen hiç ıskalamaz mısın?

kaptan:Biz askeriz. lskalamamamız gerekir.

dersu uzala:Sen büyük avcısın bütün hayvanları vurdun... bize yiyecek bir şey kalmadı!
--spoiler--

söyleyecek o kadar çok şey var ki o'nunla ilgili. sustuklarımdan anlayın ve bu filmi mutlaka izleyin.