bugün

üniversitede öğrenci olmak

hayatın anlamını anlamaya, kavramaya, kavrattırılmaya başlamak, üstesinden gelinemeyecek silsilelerden kurtulmaya, ya da boğulmaya çalışmak. bilinmeyenin ötesindeki her cins insanla tanışmak, yeni ortamlara akmak, kendini bir b.k hissetmeye başlamak, tipini, şeklini, şemalini değiştirmeye başlayıp şekil ayaklarına yatmak, en önemlisi aşık olmak, ''göbek adı platonik'' kesilip, akşamları kafayı yemek, kendisini oxford'dan, harvard'dan çıkma olarak gören, burnu değil kaf dağı'nda everest'in bile üzerine konuşlandırılamayacak derecedeki hocalarla uğraşmak, boğuşmak; hangi anlama dayandırılması da anlamsızlığı her şekilde kapsayan biçimde kah cafe'lerde, kah kütüphanede, ama faydalı ama faydasız zamanı geçirmek; hayatın en önemli en güzel olarak değerlendirilebilecek zamanında(18-24)türlü türlü insanlarla akıl dalaşına girmek, ama eğitim, ama iktisat, ama fen, edebiyat, ama tıp fakültesinde, hapishaneyi andıran duvarların anlamsızlığı içinde kaybolmak, en az bir kere anıların bir yerlerine yapışmış olmak üzere, dersliklerin üzerinde uyuyakalmak, genelde sevilmeyen öğrenci işleri'ne en az bir kere işi düşüp de küfür etmek, yiyecekmiş gibi bakanlarının, bir yudum sevgiye muhtaç olanlarının, yurtta, iki ekmek arası kıytırık kaşarlı tost yemekten kabız olanların arasında aşık olduğunuz kızı düşünmek; mezuniyete doğru meslek, erkekler için askerlik derdini, memur olacaklar için, kıytırık devletin, üniversitelerine güvenmediğini belgeleyen kpss'ye takılmak, takılıp da kafayı yemek, hayatın en güzel, eşsiz benzersiz tadını damakta bırakmak..

edit: an itibariyle neresinin kötülendiğini anlayamadığım başlık...