beşyıldızlı otellerini bile (bkz: chennai sheraton) pislik ve bok götürürken, caddelerde lağım açıktan akarken, yine de mutlaka gidip görülmesi gereken, bir acayip insanların yaşadığı ülkedir.
binlerce yıldır fakir yaşadıkları için, fakir yaşamayı güzellik sayan bir kültür gelişmiştir burada doğal olarak. binlerce tanrıları vardır ama en meşhuru ve kullanılanı fil başlı tanrıları ganesha'dır. tapınakları renkli ve çok enteresandır. yüzlerce dil olduğu için ülkede iki hintlinin aralarında ingilizce konuşması ve anlaşması gayet normaldir. kadınların alınlarındaki noktalar evli olduklarını anlatır. erkekler bellerine sardıkları bezle dolaşır ama herkes çok güleryüzlüdür. tüm yemekler köri sosu içinde pişer (zaten etraf bu nedenle kokuyor). adama acısız yemek getir dersin yine de bizim adanadan daha acı gelir, acısız diye bir kavramları yoktur çünkü. havaalanında onlarca defa pasaport kontrolünden geçersin, x-ray cihazlarında birisi bagajını alır banta koyar, diğer 2 kişi kontrolü yapar, birisi cihazdan çıkan bagajı alır sana verir, işsizliğe çare için. ama bir mühendisin maaşı 100-150 dolardır. şehiriçinde ulaşım insanların çektiği rikşalar veya pırpır motorlu rikşalar tarafından yapılır. trafik soldan akar. trafikte inekler serbestçe dolaşır çünkü kutsaldırlar. inekler süt, peynir, tereyağ demek olduğu için kutsaldırlar. bu nedenle ülkede inek ve dana eti yemek yasaktır, restoranlarda bulunmaz. inekler kesilmedikleri ve doğal olarak öldükleri için yollarda artık ihtiyarlıktan sürünerek yürüyen inekler dahi görürsünüz.
herşey acayiptir ve sırf bu nedenle ülkeden ayrılırken bir hüzün çöker. daha ne acayiplikler var bu ülkede ama göremeden hepsini dönüyorum diye.