monk

monk' u tek bir cümleye sığdırmak imkansız. zaten sizi tanısaydı mutlaka bir hata bulurdu tanımını yapacağınız cümlede. the mentalist' te patrick jane' nin suçluların canına okumasından aynı sebeple, eşinin öldürülmesiydi bu sebep ama jane' nin çocuğu da öldürülmüştü, ayrıldığı kanun görevine geri dönmüştü monk, ancak çok sevdiği polis üniforması ile değil, krem rengi takım elbisesi, asla engelleyemediği obsesyonlarıyla.
kadronun olmazsa olmazları şef stottlemeyer, son derece eğlenceli yardımcısı randy disher olmakla birlikte, sharona ve natalie de alımlı, ondan desteğini esirgememiş yardımcılarıydı.
haklı çıkmak için pisliğe temiz demeyi bile göze alan insanların coğrafyasında, eminim birkaç tane monk olsaydı, herşey daha farklı olurdu. bir de dizi 20 sezon sürse kimse sesini çıkarmaz, keyifle izlerdi. ruhumuz gıdıklanır, kahkaha atar, kendini akıllı sanan ama monk' un gözünden kaçmayan ufacık bir hatadan dolayı demir parmaklıklar ardını boylayan suçlulara ' did it hurt ? ' der, bir günümüzün 40 dakikasını, artık anlamı değişmiş, ayaklara düşmüş(!) samimiyete ayırmaya devam ederdik.
krallar ve onlardan daha kralcılar izlemesin, tadına varamazlar.