vladimir vladimiroviç mayakovski

entry105 galeri video1
    71.
  1. "Siz!
    Evet siz!
    Hiç kavrayabilir misiniz;
    Niçin bunca alaya ve küfür sağanağı altında dingin
    Bir tabağa koyup da ruhumu
    Gelecek yüzyılların şölenine sunduğumu?
    Büyük meydanların sakalı uzamış çehresinden
    Hiç bir işe yaramaz bir göz yaşı halinde akıp giden
    Ben belki de
    Son şairim
    Ve bilmenizi isterim...
    Nasıl
    Salınır da salınır çakıllı yollarda
    Ve teli üzerinde dalların.
    Yüzü sıkıntıyla boydan boya yarılmış
    Ve hep kaçan, hep kaçan ırmakların bol köpüklü enselerinde, nasıl
    Demirden ellerini kemirtir köprülere.
    Ve gökyüzü, nasıl
    Gürüldeyen gürültülerle
    Döker o sonsuz gözyaşlarını
    Ve küçük buluttaki kocaman ağzın kıvrımında, nasıl
    Ufacık alaycı bir gülümseyiş belirir:
    Cici bir bebek beklerken,
    Tanrı'nın
    Karnından biçimsiz sakat bir oğlanı
    çıkarıp fırlattığı bir kadın gibidir.
    Kızıl saçlar arasında tıknaz bodur parmaklar.
    Arılara özgü bir süreklilikle okşadı sizi hep güneş.
    Ruhunuz var mı sizin?
    Ruhunuz da öpücük yağmuru altında bir esir,
    Bakın işte başını almış gitmektedir.
    işte ben,
    Sıyrılıp her türlü dehşetten,
    Gün ışığının nefretini çağdan çağa taşıyan ben,
    Demirden kirişler halinde gerilmiş ruhumla ben,
    imparatoru lambaların!
    Gelin!
    Hepiniz için yerim var!
    Sessizliği paramparça eden kim?
    Benim!.
    Ve benim güneşin boğucu kentlerinde başkaldırıp haykıran.
    Şimdi de sözcüklerle;
    Hani o basit,
    Hani o öküz böğürmelerini andıran
    sözcüklerle ben!
    Yeni ruhlarımızı ortaya sereceğim.
    Arı vızıltılarıyla ruhlarımızın yaylarını titreten, ruhlarımızı.
    Parmaklarımla söyle bir dokunacağım başlarınıza o kadar,
    Ve dudaklar bitecek dokunduğum her yerden,
    En büyük öpüşlere uygun dudaklar.
    Ve bir dil fışkıracak,
    Tüm halklara geçerli bir dil.
    Yürekten,
    Aksak ruhumla
    Ağır ağır
    Tahtıma ilerleyeceğim.
    Elden düşme göklerden yontulmuş yıldız deliklerle süslü tahtıma.
    Kurulup yerleşeceğim,
    Pırıl pırıl.
    Üzerimde tek ziynet tembellik olacak
    Ve sahici gübreden en yumuşak minderler kıçımın altında,
    Kurulup yerleşeceğim.
    Ve rayların dizlerini okşamaktan usanmış lokomotif tekerleri,
    Gelip, sevgiyle, boynumu okşayacak..."
    0 ...