başbakan a bak, oğlu bağdat caddesinde bir kadının ölmesine arabasıyla çarparak sebep olur, yeğeni 50 kilo gibi büyük miktarda esrarla yakalanır, çıkar tv´lerde insanları tehditvari konuşmalar yapar...
hepsi birden skandal bunların. tabii, kendisiyle bir ilintisi bulunmaz, olsa bilse o ilintisi silinir, gider. neyse ama, türkiye böyle istemiştir, bu adamın peşinde gitmektedir, bu adam nereye giderse oraya gitmektedir, başına geleceklerden kendisi sorumludur. başbakanını çok beğenmekte ve peşinden "sevgili başbakanım, sevgili başbakanım" diye koşuşturmaktadır.
e bu durumda...gelsin anasını satiyim abd nin istediği şeyler türkiye´nin başına, bana mı dert? sonunda o cahil türk halkı ne yaptığını iş işten geçtikten sonra anlayacaktır. ne kadar mandaval olduğunu, bu topraklar üzerinde yaşamış en lavuk türk halkı olduğunu falan anlar... n´apalım yani, her insanın olduğu gibi her toplumun ülkenin de bir kaderi var, demek ki türkiye´nin kaderi böyleymiş.
neymiş, tayyib in dünya görüşüyle ilgili zerre bi ilgisi olmazmış...yerim seni ben... bu dünyanın "muz cumhuriyeti" olmayan hiçbir devletinde devletin başındaki adamın ilk çevresindeki hiçbir kimsenin hiç bir yamuğu olmaz. olamaz. başbakan ın karısı mesela tutup orospuluk yaparken yakalanamaz...ya da oğlu bağdat caddesinde türk sanat müzikçisi kadını ezemez, sonra bu olayların izleri bizzat belediye tarafından temizlenemez...bak almanya´da böyle şeyler olunca adam bileklerini kesip küvette intihar eder, ertesi gün temizlikçi kadın bulur herifin cesedini... o kadar da maymun değiliz biz, muz la aramız o kadar da iyi olmamalıdır.