bugün

fethullah gülen

bu zatı bir de tarihçi kadir mısıroğlu'nun bakış açısıyla analiz etmekte fayda var.

kadir mısıroğlu'nun gurbet içinde gurbet isimli kitabında fethullah gülen'le ilgili oldukça çarpıcı ifadeler var. üstad mısıroğlu bu ifadeleri birebir tanıkların ağzından aktarıyor. ve elbette bu insanların isimlerini ve nerede yaşadıklarını da yazıyor.

laik devlet rejiminin dine hiçbir şekilde bir dahili olamaz. zira bu, onun usulüne aykırıdır. elbette bu sadece sözde bir gerçeklik taşır ülkemizde. özellikle 80 öncesi devlet türkiye'deki dini eğitimin verildiği kurumlara, cemaatlere müdahale etme ihtiyacı hissetmiş bunun için de bazı aktörlere ihtiyaç duymuştur. amaç, islam dininin muhteviyatını eğip bükerek devletin temel prensiplerine uygun hale getirmektir. bu gayeyle vazifelendirilmiş birçok sözde din adamı faaliyet göstermiştir. bunların kimler olduğunu tahmin etmek zor değil. televizyonlarda yalan yanlış malumatlar veren, islam'ın kesin emirlerini 'olmasa da olur', 'şöyle yapsan da olur' gibi kafa karıştırıcı ifadelerle dini emirlere bağlılık noktasında bir gevşeklik oluşmasına zemin hazırlayanlar.

işbu kitapta gülen'in kendisine verilen görev doğrultusunda 'muamelatsız sapık bir islam muhtevası' ortaya çıkarma gayretinde olduğu dile getiriliyor. ve yine tanıkların ifadeleriyle gülen'in derin devletle olan ilişkisi gözler önüne seriliyor. türkiye'deyken hakkında yakalama emri çıkartılmış olmasına rağmen bir türlü yakalanamamış(!) olması da bu yöndeki şüpheleri doğrularcasına.

kitapta geçen bir hikaye oldukça ilgimi çektiği için burada da aktarma ihitayacı hissettim. s.arabistan'da okul açan gülen cemaati'ni ziyarete giden bir adamla * müdür arasında şöyle bir konuşma geçiyor. adam, burada ne işiniz var diye soruyor. öyle ya burası arabistan, arapça öğretiyoruz desen arapça konuşuyorlar, dini kaideleri öğretiyoruz desen zaten bu ülke şeriatla yönetiliyor. müdürün verdiği cevap ise 'bizim amacımız bu saydıklarınızın hibçiri değil, biz sudan'ın müstakbel idarecileri olacak süper zeki çocukları bulup amerika'ya göndermek için bulunuyoruz. Orada bir üniversitemiz var. Onları yetiştirip tekrar buraya göndereceğiz' şeklinde oluyor.

mısıroğlu'na bu olayı aktaran zat, bu konuşma öncesinde gayri ihtiyari olarak masada duran bir mektubu okuduğunu ve kağıtta; açılan okulun tüm masraflarının unesco tarafından karşılandığının yazılı olduğunu aktarıyor. (s.188)

dileyenler, Üstad Mısıroğlu'nun Geçmiş Günü Elerken ve Gurbet içinde Gurbet kitaplarına göz atabilir.