bugün

ofsayt osman

( ofsayt osman ve kemal araba bakmaktadırlar...)

ofsayt osman: kaça bu...
satıcı : 80 bin.
ofsayt osman: bu kadar ucuza binmek bizim şerefimize dokunur. peki bu kaça ?
satıcı : 110 bin.
ofsayt osman: haa... bu oldu bu oldu, itele bunu dışarı itele.
satıcı: burdan defolurmusunuz, yoksa polisimi çağırıyım.
kemal: yok canım, önce bankayı arayıp şu 1 milyonluk çekin durumunu öğrensen iyi olur.
ofsayt osman: ( çeki çıkarır) okuman yazman varsa al bak, adnan bey sende bak. lan kılık kıyafetimize bakıp bizi kereviz tarlasımı zannetiniz. bankaya sor alo de bakıyım alo de hadi.

( satıcı bankayı arar )

satıcı: efendim, elimizde 1 milyonluk bir çek var, karşılığı olup olmadığını öğrenmek istiyoruz.
banka müdürü : osman ezik adına yazılmış değilmi. inanmıycaksınız ama karşılığı var. evet muteber kale gibi sağlam.
satıcı : ne, sahi mi ? 1 milyon (gülerek) evet teşekkür ederim.
ofsayt osman: ya naber hanım evladı. milyonluk kağıda eğilirsinde, bu elbiseye bozuk çalarsın he.
satıcı : şey, yani beyefendiciğim.
ofsayt osman: iyi hadi bozun milyonu haydi. haydi adnancığım.
satıcı: ne münasebet efendim, araba sizin hesabınıza geçeriz efendim.

( kemal ve osman mağazadalar giysi almaktadırlar )

satıcı: ne, doğru mu 1 milyonmu allah... buyrun beyfendiciğim.
ofsayt osman: yaa, kalk lan kambur olucaksın ayva.
satıcı: çok şakacısınız beyfendi.
ofsayt osman: hihihihi

( ofsayt osman ve kemal ev bakarlar )

satıcı: nasıl buldunuz burasını beyefendiciğim...
ofsayt osman: şerefimizlen mütenasip değil.
satıcı : ya burası ?
ofsayt osman : aa, bu kofti kofti. yani o biçim o biçim.
satıcı: ya şurası ?
ofsayt osman : ulan bize bu tavuk kümesinimi layık gördün. ne biçim adama çattık ya.
satıcı: peki ya burası ?
ofsayt osman : baksana ulan şuna bi kere... bak ya.
kemal: eh fena değil söyle böyle.
ofsayt osman: iii lamsa, aldık öyleyse be.