bugün
- kizil kara11
- magicovento cesurluğu16
- jose mourinho23
- bu gece intihar edeceğim20
- aşkım kapışmak8
- barbara palvin'in aldatılması12
- erdoğan'ın mülteci sevdası19
- enes kanter'in cemaate 110 milyon dolar vermesi27
- kadir mısırlıoğlu seven mhp'li sorunsalı13
- eskorta 220 bin lira gönderen adam8
- tecavüz ettiği kızlarını müge anlı da arayan baba12
- bir erkeğe nasıl aşık oldunuz32
- siyasal islamcıların aslında kötü olmaması14
- beli açıp kot şort giymek10
- ahmet uğurlu16
- ismail kartal9
- sokak kedilerine örgütlü saldırı başlayacağı gün15
- sözlüğün en güzel kızından aldığım iltifat11
- ağızdan çiş kokusu gelmesi15
- üçten fazla dövmesi olan kız12
- sağlık bakanının suriyeli rakamları12
- fenerbahçe seneye sistemi yenebilecek mi13
- galatasaray'ın en son kırmızı kart gördüğü derbi10
- amında oyalanmak istiyorum11
- kadir mısıroğlu'na bir söz bırak13
- albay kemal15
- kılıçdaroğlu'nun kuracağı partiye isim önerileri10
- ateistlerin zeka seviyesi düşüktür15
- jose mourinho nun fenerbahçe ye transferi14
- dinci zekası8
- magicovento38
- cennette ergenliğe yeni giren eşleriniz olacak30
- hoşlandığı erkek tezgahtar çıkınca ağlayan kız12
- ben 76 yaşındayım beni tahrik ediyorsun15
- avrupalılar niye mülteci istemiyor sorunsalı10
- sözlük kızları sözlük erkeklerine yazıyor mudur17
- pedofiller niye uyutulmuyor sorunsalı8
- bir erkeğin bir kadına çicek alması16
- almanyada hilafet gösterisi12
- 99 098 146 tl satılan saat12
- 28 mayıs 2013 taksim gezi parkı direnişi17
- almanya türkiye emeklilik karşılaştırması11
- atatürkün mason localarını kapattırması13
- atatürk'ün kuran'ı kerim'i tercüme ettirmesi8
- d varank21
- uzun entry giren erkek9
- ayak fotosu isteyen yazarlar9
- zalbert ramstein den alt dudak almak8
- kadınların erkeklerden üstün olduğu konular18
- israilin kurulmasına kimler öncülük etti14
XXI
işte tilki o zaman ortaya çıktı.
"Günaydın," dedi küçük prense.
"Günaydın," dedi küçük prens nazikçe, ama kimseyi görememişti.
"Burdayım," dedi tilki. "Elma ağacının altında."
"Kimsiniz" dedi küçük prens. Sonra da, "Çok güzel görünüyorsunuz," diye ekledi.
"Tilkiyim ben," dedi tilki.
"Benimle oynar mısın?" dedi küçük prens. "Çok mutsuzum."
"Hayır," dedi tilki. "Oynayamam; evcil değilim ben."
"Öyle mi? Bağışla beni," dedi küçük prens. Ama bir süre düşündükten sonra, "Evcil ne demek?" diye sordu.
"Sen buralı değilsin," dedi tilki. "Ne arıyorsun buralarda?"
"insanları arıyorum," dedi küçük prens. "Evcil ne demek?"
"insanları mı arıyorsun? Silahları var ve avlıyorlar. Çok can sıkıcı. Ayrıca tavuk yetiştiriyorlar. Tek konuları bunlar. Tavuk mu arıyorsun?"
"Hayır," dedi küçük prens. "Arkadaş arıyorum. Evcil ne demek?"
"Genellikle ihmal edilen bir iş," dedi tilki. "Bağlar kurmak anlamına geliyor."
"Bağlar kurmak mı?"
Tilki, "Yani," dedi, "örneğin sen benim için hâlâ yüz bin öteki çocuk gibi herhangi bir çocuksun. Benim için gerekli de değilsin. Senin için de aynı şey. Ben de senin için yüz bin öteki tilkiden hiç farkı olmayan herhangi bir tilkiyim. Ama beni evcilleştirirsen, birbirimiz için gerekli oluruz o zaman. Benim için sen dünyadaki herkesten farklı birisi olursun. Ben de senin için eşsiz benzersiz olurum..."
Küçük prens, "Anlıyorum galiba," dedi. "Bir çiçek var... Galiba o beni evcilleştirdi..."
"Olabilir," dedi tilki, "dünyada böyle şeyler hep olur."
"Ama hayır, o Dünya'da değil," dedi küçük prens. Tilki şaşırmıştı. Merakla,
"Başka bir gezegende mi?" diye sordu. "Evet."
"Orada avcılar var mı?" "Yok."
"Aman ne hoş! Peki tavuklar?" "Hayır, tavuklar da yok."
"Hiçbir şey mükemmel olamıyor," diyerek içini çekti tilki.
Birden aklına bir fikir geldi.
"Benim yaşamım çok tekdüze," diye anlatmaya başladı. "Ben tavuk avlıyorum, insanlar da beni. Bütün tavuklar birbirine benziyor, bütün insanlar da... Bu yüzden çok sıkılıyorum. Ama beni evcilleştirirsen yaşamıma güneş doğmuş gibi olacak. Duyduğum bir ayak sesinin ötekilerden farklı olduğunu bileceğim. Öteki ayak sesleri beni köşe bucak kaçırırken, seninkiler tıpkı bir müzik sesi gibi beni çağıracak, sığınağımdan çıkaracak. Hem bak, şu buğday tarlalarını görüyor musun? Ben ekmek yemem. Buğday benim hiçbir işime yaramaz Buğday tarlalarının da hiçbir anlamı yoktur benim için. Bu da çok üzücü. Ama senin saçların altın sarısı. Beni evcilleştirdiğini bir düşün! Buğday da altın sarısı. Buğday bana hep seni hatırlatacak. Ve ben buğday tarlalarında esen rüzgârın sesini de seveceğim..."
Tilki uzun bir süre küçük prense baktı. Sonra da, "Lütfen... Evcilleştir beni!" dedi.
"Çok isterim," dedi küçük prens, "ama burada çok kalamayacağım. Bulmam gereken yeni dostlar ve anlamam gereken çok şey var."
"insan ancak evcilleştirirse anlar," dedi tilki. "insanların artık anlamaya zamanları yok. Dükkânlardan her istediklerini satın alıyorlar. Ama dostluk satılan bir dükkân olmadığı için
dostları yok artık. Eğer dost istiyorsan beni evcilleştir."
"Seni evcilleştirmek için ne yapmalıyım?" diye sordu küçük prens.
"Çok sabırlı olmalısın," dedi tilki. "Önce karşıma, şöyle uzağa çimenlerin üstüne oturacaksın. Gözümün ucuyla sana bakacağım, ama bir şey söylemeyeceksin. Sözler yanlış anlamaların kaynağıdır. Her gün biraz daha yakınıma oturacaksın..."
Ertesi gün küçük prens yine geldi.
Örneğin sen öğleden sonra dörtte geleceksen, ben saat üçte mutlu olmaya başlarım.
"Aynı saatte gelmen daha iyi olur," dedi tilki. "Örneğin sen öğleden sonra dörtte geleceksen, ben saat üçte mutlu olmaya başlarım. Mutluluğum her dakika artar. Saat dörtte artık sevinçten ve meraktan deli gibi olurum. Ne kadar mutlu olduğumu görmüş olursun. Ama herhangi bir zamanda gelirsen yüreğim saat kaçta senin için çarpacağını bilemez. insanın belli alışkanlıkları olmalı..."
"Alışkanlıklar mı?"
"Evet. Bunlar çoğunlukla ihmal edilir," dedi tilki.
"Alışkanlıklar bir günü öteki günlerden, bir saati öteki saatlerden farklı kılan şeylerdir. Örneğin benim avcılarımın bir alışkanlığı vardır. Her perşembe köyün kızlarıyla dansa giderler. Bu nedenle perşembeleri benim için güzel günlerdir. Üzüm bağlarına kadar sokulabilirim o günler. Ama avcılar dansa herhangi bir günün herhangi bir saatinde gidiyor olsalardı hiç tatilim olmazdı."
Böylece küçük prens tilkiyi evcilleştirdi. Ayrılma zamanı geldiğinde tilki, "Ağlayacağım," dedi.
"Benim bunda bir suçum yok," dedi küçük prens. "Seni üzmek istememiştim, ama evcilleştirilmeyi sen istedin..."
"Evet, orası öyle," dedi tilki.
"Ama ağlayacağını söylüyorsun."
"Evet, öyle," dedi tilki.
"O halde evcilleştirilmek senin için pek iyi olmadı!"
"Çok iyi oldu!" dedi tilki. "Buğdayların rengini düşün."
Sonra da, "Gidip güllere bak şimdi," diye ekledi. "Kendi gülünün eşi benzeri olmadığını göreceksin. Sonra da gel vedalaşalım. Sana armağan olarak bir sır vereceğim."
Küçük prens gidip güllere baktı.
"Siz benim gülüme benzemiyorsunuz," dedi. "Hatta hiçbir şeysiniz şu anda. Çünkü ne bir kimse sizi evcilleştirdi, ne de siz bir kimseyi. ilk gördüğüm zamanki tilkim gibisiniz. O zaman yüz bin başka tilkiden herhangi biriydi. Ama şimdi dostum oldu ve benim için eşi benzeri yok."
Güller çok utanmışlardı.
"Çok güzelsiniz, ama boşsunuz benim için," diye sürdürdü sözlerini küçük prens. "insan sizin için ölemez. Doğru, gelip geçen biri için benim çiçeğimin sizden hiçbir farkı yok. Ama o benim için yüzlercenizden daha önemli; çünkü suladığım, cam bir fanusun altına koyduğum, önüne siperlik yerleştirdiğim çiçek o. Çünkü tırtılları ben onun için öldürdüm. (Birkaç tanesini bıraktık, sonradan kelebek oldular.) Çünkü yakındığı, ya da övündüğü, ya da hiçbir şey söylemediği zamanlarda dinlediğim çiçeğim o benim. Çünkü o benim çiçeğim."
Tilkinin yanına döndü sonra.
"Hoşça kal," dedi.
"Hoşça kal," dedi tilki. "işte sana bir sır, çok basit bir şey: insan yalnız yüreğiyle doğruyu görebilir. Asıl görülmesi gerekeni gözler göremez."
"Asıl görülmesi gerekeni gözler göremez," diye yineledi küçük prens; unutmamalıydı bunu.
"Gülünü senin için önemli kılan, onun için harcamış olduğun zamandır."
"Onun için harcamış olduğum zaman..." diye yineledi küçük prens. Unutmamalıydı bunu.
"insanlar unuttular bunu," dedi tilki. "Ama sen unutmamalısın. Evcilleştirdiğimiz şeyden sorumlu oluruz. Sen gülünden sorumlusun..."
"Ben gülümden sorumluyum," diye yineledi küçük prens. Bunu da unutmamalıydı.
işte tilki o zaman ortaya çıktı.
"Günaydın," dedi küçük prense.
"Günaydın," dedi küçük prens nazikçe, ama kimseyi görememişti.
"Burdayım," dedi tilki. "Elma ağacının altında."
"Kimsiniz" dedi küçük prens. Sonra da, "Çok güzel görünüyorsunuz," diye ekledi.
"Tilkiyim ben," dedi tilki.
"Benimle oynar mısın?" dedi küçük prens. "Çok mutsuzum."
"Hayır," dedi tilki. "Oynayamam; evcil değilim ben."
"Öyle mi? Bağışla beni," dedi küçük prens. Ama bir süre düşündükten sonra, "Evcil ne demek?" diye sordu.
"Sen buralı değilsin," dedi tilki. "Ne arıyorsun buralarda?"
"insanları arıyorum," dedi küçük prens. "Evcil ne demek?"
"insanları mı arıyorsun? Silahları var ve avlıyorlar. Çok can sıkıcı. Ayrıca tavuk yetiştiriyorlar. Tek konuları bunlar. Tavuk mu arıyorsun?"
"Hayır," dedi küçük prens. "Arkadaş arıyorum. Evcil ne demek?"
"Genellikle ihmal edilen bir iş," dedi tilki. "Bağlar kurmak anlamına geliyor."
"Bağlar kurmak mı?"
Tilki, "Yani," dedi, "örneğin sen benim için hâlâ yüz bin öteki çocuk gibi herhangi bir çocuksun. Benim için gerekli de değilsin. Senin için de aynı şey. Ben de senin için yüz bin öteki tilkiden hiç farkı olmayan herhangi bir tilkiyim. Ama beni evcilleştirirsen, birbirimiz için gerekli oluruz o zaman. Benim için sen dünyadaki herkesten farklı birisi olursun. Ben de senin için eşsiz benzersiz olurum..."
Küçük prens, "Anlıyorum galiba," dedi. "Bir çiçek var... Galiba o beni evcilleştirdi..."
"Olabilir," dedi tilki, "dünyada böyle şeyler hep olur."
"Ama hayır, o Dünya'da değil," dedi küçük prens. Tilki şaşırmıştı. Merakla,
"Başka bir gezegende mi?" diye sordu. "Evet."
"Orada avcılar var mı?" "Yok."
"Aman ne hoş! Peki tavuklar?" "Hayır, tavuklar da yok."
"Hiçbir şey mükemmel olamıyor," diyerek içini çekti tilki.
Birden aklına bir fikir geldi.
"Benim yaşamım çok tekdüze," diye anlatmaya başladı. "Ben tavuk avlıyorum, insanlar da beni. Bütün tavuklar birbirine benziyor, bütün insanlar da... Bu yüzden çok sıkılıyorum. Ama beni evcilleştirirsen yaşamıma güneş doğmuş gibi olacak. Duyduğum bir ayak sesinin ötekilerden farklı olduğunu bileceğim. Öteki ayak sesleri beni köşe bucak kaçırırken, seninkiler tıpkı bir müzik sesi gibi beni çağıracak, sığınağımdan çıkaracak. Hem bak, şu buğday tarlalarını görüyor musun? Ben ekmek yemem. Buğday benim hiçbir işime yaramaz Buğday tarlalarının da hiçbir anlamı yoktur benim için. Bu da çok üzücü. Ama senin saçların altın sarısı. Beni evcilleştirdiğini bir düşün! Buğday da altın sarısı. Buğday bana hep seni hatırlatacak. Ve ben buğday tarlalarında esen rüzgârın sesini de seveceğim..."
Tilki uzun bir süre küçük prense baktı. Sonra da, "Lütfen... Evcilleştir beni!" dedi.
"Çok isterim," dedi küçük prens, "ama burada çok kalamayacağım. Bulmam gereken yeni dostlar ve anlamam gereken çok şey var."
"insan ancak evcilleştirirse anlar," dedi tilki. "insanların artık anlamaya zamanları yok. Dükkânlardan her istediklerini satın alıyorlar. Ama dostluk satılan bir dükkân olmadığı için
dostları yok artık. Eğer dost istiyorsan beni evcilleştir."
"Seni evcilleştirmek için ne yapmalıyım?" diye sordu küçük prens.
"Çok sabırlı olmalısın," dedi tilki. "Önce karşıma, şöyle uzağa çimenlerin üstüne oturacaksın. Gözümün ucuyla sana bakacağım, ama bir şey söylemeyeceksin. Sözler yanlış anlamaların kaynağıdır. Her gün biraz daha yakınıma oturacaksın..."
Ertesi gün küçük prens yine geldi.
Örneğin sen öğleden sonra dörtte geleceksen, ben saat üçte mutlu olmaya başlarım.
"Aynı saatte gelmen daha iyi olur," dedi tilki. "Örneğin sen öğleden sonra dörtte geleceksen, ben saat üçte mutlu olmaya başlarım. Mutluluğum her dakika artar. Saat dörtte artık sevinçten ve meraktan deli gibi olurum. Ne kadar mutlu olduğumu görmüş olursun. Ama herhangi bir zamanda gelirsen yüreğim saat kaçta senin için çarpacağını bilemez. insanın belli alışkanlıkları olmalı..."
"Alışkanlıklar mı?"
"Evet. Bunlar çoğunlukla ihmal edilir," dedi tilki.
"Alışkanlıklar bir günü öteki günlerden, bir saati öteki saatlerden farklı kılan şeylerdir. Örneğin benim avcılarımın bir alışkanlığı vardır. Her perşembe köyün kızlarıyla dansa giderler. Bu nedenle perşembeleri benim için güzel günlerdir. Üzüm bağlarına kadar sokulabilirim o günler. Ama avcılar dansa herhangi bir günün herhangi bir saatinde gidiyor olsalardı hiç tatilim olmazdı."
Böylece küçük prens tilkiyi evcilleştirdi. Ayrılma zamanı geldiğinde tilki, "Ağlayacağım," dedi.
"Benim bunda bir suçum yok," dedi küçük prens. "Seni üzmek istememiştim, ama evcilleştirilmeyi sen istedin..."
"Evet, orası öyle," dedi tilki.
"Ama ağlayacağını söylüyorsun."
"Evet, öyle," dedi tilki.
"O halde evcilleştirilmek senin için pek iyi olmadı!"
"Çok iyi oldu!" dedi tilki. "Buğdayların rengini düşün."
Sonra da, "Gidip güllere bak şimdi," diye ekledi. "Kendi gülünün eşi benzeri olmadığını göreceksin. Sonra da gel vedalaşalım. Sana armağan olarak bir sır vereceğim."
Küçük prens gidip güllere baktı.
"Siz benim gülüme benzemiyorsunuz," dedi. "Hatta hiçbir şeysiniz şu anda. Çünkü ne bir kimse sizi evcilleştirdi, ne de siz bir kimseyi. ilk gördüğüm zamanki tilkim gibisiniz. O zaman yüz bin başka tilkiden herhangi biriydi. Ama şimdi dostum oldu ve benim için eşi benzeri yok."
Güller çok utanmışlardı.
"Çok güzelsiniz, ama boşsunuz benim için," diye sürdürdü sözlerini küçük prens. "insan sizin için ölemez. Doğru, gelip geçen biri için benim çiçeğimin sizden hiçbir farkı yok. Ama o benim için yüzlercenizden daha önemli; çünkü suladığım, cam bir fanusun altına koyduğum, önüne siperlik yerleştirdiğim çiçek o. Çünkü tırtılları ben onun için öldürdüm. (Birkaç tanesini bıraktık, sonradan kelebek oldular.) Çünkü yakındığı, ya da övündüğü, ya da hiçbir şey söylemediği zamanlarda dinlediğim çiçeğim o benim. Çünkü o benim çiçeğim."
Tilkinin yanına döndü sonra.
"Hoşça kal," dedi.
"Hoşça kal," dedi tilki. "işte sana bir sır, çok basit bir şey: insan yalnız yüreğiyle doğruyu görebilir. Asıl görülmesi gerekeni gözler göremez."
"Asıl görülmesi gerekeni gözler göremez," diye yineledi küçük prens; unutmamalıydı bunu.
"Gülünü senin için önemli kılan, onun için harcamış olduğun zamandır."
"Onun için harcamış olduğum zaman..." diye yineledi küçük prens. Unutmamalıydı bunu.
"insanlar unuttular bunu," dedi tilki. "Ama sen unutmamalısın. Evcilleştirdiğimiz şeyden sorumlu oluruz. Sen gülünden sorumlusun..."
"Ben gülümden sorumluyum," diye yineledi küçük prens. Bunu da unutmamalıydı.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar