bugün

huysuz adam

sözlüğe renk katacağına emin olduğum yedinci nesil yazar kişisi.

tarzı zaman zaman eleştiri konusu olmuştur ancak bu adama gönül rahatlığı ile yazar diyebiliyorum. futuristik mi desek, post modern mi? bilemedim şuan onu ama bu adamın geleneksel olmadığı açık.

öncelikle içten yazar bu adam. ağzı biraz bozuktur dikkat edilmesi gereken bi konu. bugün evet dediğine yarın hayır diyebilmeyi bilen açık görüşlü bi adam.

pino tam bi kapalı kutu

söylemeden edemeyeceğim; evet bu adam tam bi kapalı kutu. bugün annesine olan sevgisiyle yüreğinizin derinliklerine seslenir, yarın yıkar örfü adeti, önüne gelen tüm tabuları, bi tüfek alır ve nefesi kesilene kadar önüne çıkan tüm insanları vurur.

ayrıca sivildeki dostluğu için kendisine teşekkürü borç bilirim çünkü eşek kadar adam olmamıza rağmen hala liseli veled edasıyla sahile inip kayalıklarda bira içip akabinde muhabbeti am göt memeden öteye götürebildiğim nadir adamlardan biri.

şu sıralar ise bu adam hakkında düşündüren şey;

ay akşamlar ışığdır
yaylalar yaylalar
yüküm şimşir kaşığdır
dilo dilo yaylalar

ancak bu adamın yükü bu değil birader! bu adama vereceksin yeraltı edebiyatı okuyacak, eleştirecek, yazacak. haa bununla sınırlı değil tabiki üretimede katılacak. siz onu hiç bilgisayar başında, mikro işlemciler yahut elektirik devreleriyle birlikte gördünüz mü?

ilk entryden boğmak istemiyorum kendisini bekleyelim ve görelim.

the everly brothersdan tüm dinleyicilerimiz için geliyor;

Bye bye, happiness.
Hello, loneliness.
I think I'm gonna cry.