bugün
- hayatınızda kaç kere reddedildiniz13
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz15
- bik bik için diktiğim şort21
- anın görüntüsü20
- anneler günü17
- toplu taşımalardaki müzisyen sorunsalı8
- evlilik yaşı kaç olmalıdır15
- zall beceremiyorsan bırak git15
- üstteki yazar gözünde nasıl canlanıyor14
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi17
- icardi190512
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu16
- sözlük yazarlarının boy kilo ölçüleri9
- piknikçi grubun varoş olduğunu anlama yolları15
- doğum gününde hatırlanmamak13
- kızların mesajlara geç cevap vermesi16
- icardi1905'in sözlüğü bozması13
- ismet gurbuz 202413
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı10
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım16
- en dindar özelliğiniz25
- serdar ortaç renault megane benzerliği8
- ali koç9
- yorgun mermi10
- şizofreni11
- sözlükteki feyk hesap sahipleri tespit edilecek11
- bacağa kramp girmesi10
- 2024 eurovision şarkı yarışması13
- erkeklerin sadakatsiz olması20
- türkiye den soğuma sebepleri11
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar15
- arkadaşlar sizce bu yüzük nasıl15
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak8
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması23
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak11
- uludağ sözlük kapatılacak11
- 45 yaş üstü kadınların muşmulaya dönmesi10
- cami tuvaletinin paralı olması9
entry'ler (43)
Irkçılık-Turancılık davasının gerekçelerinden biri olarak gösterilen Hüseyin Nihal Atsız - Sabahattin Ali davasının 3 Mayıs 1944 tarihli duruşmasından sonra yaşanan "Ankara Nümayişi"ni anmak amacıyla, ilk defa 3 Mayıs 1945 tarihinde Tophane Askerî hapishanesinde Nihal Atsız, Zeki Velidi Togan, Nejdet Sançar ve Reha Oğuz Türkkan başta olmak üzere 10 mahkûm tarafından kutlanmıştır. Daha sonraki senelerde de devam eden toplantılar Türkçüler Günü adını almıştır.
(bkz: https://tr.wikipedia.org/...BCl%C3%BCk_G%C3%BCn%C3%BC)
(bkz: https://tr.wikipedia.org/...BCl%C3%BCk_G%C3%BCn%C3%BC)
farklı illerde yaşayan 10 15 kişilik whatsapp grubunda herkesin an itibariyle online olması ile vuku bulan olay.
Kadına bakıyorum güzel adama bakıyorum çirkin bu iş nasıl oluyor diyorum :o
Dolar almış başını gidiyor hükumet seçim sevdasına düşmüş.
Bebekçe dili konuşur
Kurabiyeler var onlar daha lezzetli
arkadaş! nefsin vücudunda bir körlük vardır. o körlük, vücudunda zerre-miskal kaldıkça hakikat güneşinin görünmesine mâni bir hicab olur. evet, müşâhedemle sabittir ki; kat'î, yakînî bürhanlar ile deliller dolu olan büyük bir kalede, küçük bir taşta bir zafiyet görünürse, o kör olası nefis o kaleyi tamamen inkâr eder. altını üstüne çevirir. işte nefsin cehaleti, hamakati, bu gibi insafsızca tahribattan anlaşılır.
mesnevi-i nuriye, bediüzzaman said nursî
mesnevi-i nuriye, bediüzzaman said nursî
Memleket Bursa.
Kristof Kolomb, bir akşam vakti, ispanyollar arasında yemek yiyordu. Yemekte bulunan misafirlerden birçoğu, Kolomb'un şöhretini küçümsüyorlardı. Yemek arasında söz Amerika?nın keşfinden açılınca, içlerinden biri, yüksek sesle: 'Oraları keşfetmek zor bir iş değil' dedi. Kolomb, bu söze karşılık bir şey demeden eline bir yumurta aldı ve masanın yanında oturanlara dönerek:
'içinizden hanginiz bu yumurtayı dik olarak dengede tutabilir?' diye sordu.
Herkes bunu denedi, fakat hiçbiri başaramadı.
O zaman Kristof Kolomb yumurtayı aldı, ucunu tabağın üstüne hafifçe vurarak yassılaştırdı ve yassı kısmını tabağa yerleştirdi. Elini yumurtadan çektiği halde, yumurta dik vaziyette dengede duruyordu.
Hepsi bağırarak:
'Bu zor bir iş değil ki! dediler.'
Kolomb gülerek:
'Doğru dedi. Bu zor bir iş değil. Zor olan, bunu düşünebilmektir!'
'içinizden hanginiz bu yumurtayı dik olarak dengede tutabilir?' diye sordu.
Herkes bunu denedi, fakat hiçbiri başaramadı.
O zaman Kristof Kolomb yumurtayı aldı, ucunu tabağın üstüne hafifçe vurarak yassılaştırdı ve yassı kısmını tabağa yerleştirdi. Elini yumurtadan çektiği halde, yumurta dik vaziyette dengede duruyordu.
Hepsi bağırarak:
'Bu zor bir iş değil ki! dediler.'
Kolomb gülerek:
'Doğru dedi. Bu zor bir iş değil. Zor olan, bunu düşünebilmektir!'
Anı yaşamak.
Büyük ağaç devrilince, yapraklarını keçi yer.
Afrika'da her sabah bir ceylan uyanır,
En hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa öleceğini bilir.
Afrikada her sabah bir aslan uyanır,
En yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa aç kalacağını bilir.
Aslan ya da ceylan olmanızın bir önemi yoktur.
Yeter ki güneş doğduğunda koşmak zorunda olduğunuzu bilin
En hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa öleceğini bilir.
Afrikada her sabah bir aslan uyanır,
En yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa aç kalacağını bilir.
Aslan ya da ceylan olmanızın bir önemi yoktur.
Yeter ki güneş doğduğunda koşmak zorunda olduğunuzu bilin
Meşhur koltuğum.
konuşurken ve yazarken bolca arapça sözcük kullanır. kullandığı arapça sözcüklerin arapça olmadığını savunurken bu arapça sözcüklerin türkçe olduğunu da söylemeyi unutmaz. türkçe sözcüklere de "onlar türkçe değil öztürkçe" der.
bir zamanlar, büyük ve güçlü bir ülkeyi yöneten kralın dört eşi varmış.
kral en çok dördüncü eşini sever, bir dediğini iki etmez, her şeyin en güzelini, en iyisini ona verirmiş.
kral üçüncü eşini de çok severmiş. bu güzelliğin bir gün kendisini terk edebileceğinden korktuğu için, onu çok kıskanır,üzerine titrermiş.
kral ikinci eşini de severmiş. kendisine karşı her zaman iyi ve sabırlı davranan eşi, ne zaman bir derdi olsa daima onun yanında bulunur, sorunun çözümünde ona destek verirmiş.
kraliçe olan birinci eşiymiş kralın. onu en çok seven, karşılık beklemeden seven,sağlığına ve hükümranlığına en büyük katkıyı sağlayan bu eşi olmasına rağmen, kral bu eşini hiç sevmez ve onunla hiç ilgilenmezmiş.
bir gün kral ölümcül bir hastalığa yakalanmış.
yakında öleceğini anladığı ve öldükten sonra yalnız kalmaktan çok korktuğu için, eşlerinden hangisinin ölüm yalnızlığını kendisi ile paylaşmak isteyebileceğini öğrenmek istemiş.
En çok sevdiği dördüncü eşine, "ölüm yolculuğunda bana eşlik etmek ister misin?" diye
sorduğunda, aldığı yanıt kalbine bir bıçak gibi saplanan, kısa ve net, "mümkün değil!" olmuş.
"hayatim boyunca seni sevdim, sen benimle birlikte ölmeyi kabul eder misin?" sorusunu üçüncü eşi:
“hayır, hayat çok güzel. sen ölünce ben yeniden evleneceğim." diye yanıtlamış ve kral bir kez daha yıkılmış.
"her sorunumda, her zaman yanımda olan, bana yardim eden sendin. bu sorunumda da bana yardımcı olur musun?" sorusuna karşı, ikinci esinden, "bu sorunun için bir şey yapamam. olsa olsa sana mezarına kadar eşlik eder, güzel bir cenaze töreni yaptırır ve yasını tutarım." karşılığını almış.
büyük bir hayal kırıklığı yaşamakta olan kral birinci eşinin sesiyle irkilmiş:
"nereye gidersen git, seninle olurum, seni takip ederim."
"ah!" diye inlemiş kral; "keşke bir şansım daha olsaydı..."
=============================================
aslında gerçek yaşamda hepimiz dört eşliyiz...
dördüncü eşimiz "vücudumuz"! onun güzel görünmesi için ne kadar zaman, kaynak ve çaba harcarsak harcayalım, öldüğümüzde bizi terk edecektir.
üçüncü eşimiz "sahip olduğumuz servet ve statümüz"! ölür ölmez başkalarına yar olacaktır.
(bkz: http://www.dunyaniz.com)
ikinci eşimiz "ailemiz ve dostlarımız"! tüm sorunlarımızı paylaştığımız bu kişilerin en son yapabilecekleri şey, bu dünyadan gözleri yaşlı bizi uğurlamak olacaktır.
ve birinci eş... "ruhumuz"! dur... bizimle gelir.
kral en çok dördüncü eşini sever, bir dediğini iki etmez, her şeyin en güzelini, en iyisini ona verirmiş.
kral üçüncü eşini de çok severmiş. bu güzelliğin bir gün kendisini terk edebileceğinden korktuğu için, onu çok kıskanır,üzerine titrermiş.
kral ikinci eşini de severmiş. kendisine karşı her zaman iyi ve sabırlı davranan eşi, ne zaman bir derdi olsa daima onun yanında bulunur, sorunun çözümünde ona destek verirmiş.
kraliçe olan birinci eşiymiş kralın. onu en çok seven, karşılık beklemeden seven,sağlığına ve hükümranlığına en büyük katkıyı sağlayan bu eşi olmasına rağmen, kral bu eşini hiç sevmez ve onunla hiç ilgilenmezmiş.
bir gün kral ölümcül bir hastalığa yakalanmış.
yakında öleceğini anladığı ve öldükten sonra yalnız kalmaktan çok korktuğu için, eşlerinden hangisinin ölüm yalnızlığını kendisi ile paylaşmak isteyebileceğini öğrenmek istemiş.
En çok sevdiği dördüncü eşine, "ölüm yolculuğunda bana eşlik etmek ister misin?" diye
sorduğunda, aldığı yanıt kalbine bir bıçak gibi saplanan, kısa ve net, "mümkün değil!" olmuş.
"hayatim boyunca seni sevdim, sen benimle birlikte ölmeyi kabul eder misin?" sorusunu üçüncü eşi:
“hayır, hayat çok güzel. sen ölünce ben yeniden evleneceğim." diye yanıtlamış ve kral bir kez daha yıkılmış.
"her sorunumda, her zaman yanımda olan, bana yardim eden sendin. bu sorunumda da bana yardımcı olur musun?" sorusuna karşı, ikinci esinden, "bu sorunun için bir şey yapamam. olsa olsa sana mezarına kadar eşlik eder, güzel bir cenaze töreni yaptırır ve yasını tutarım." karşılığını almış.
büyük bir hayal kırıklığı yaşamakta olan kral birinci eşinin sesiyle irkilmiş:
"nereye gidersen git, seninle olurum, seni takip ederim."
"ah!" diye inlemiş kral; "keşke bir şansım daha olsaydı..."
=============================================
aslında gerçek yaşamda hepimiz dört eşliyiz...
dördüncü eşimiz "vücudumuz"! onun güzel görünmesi için ne kadar zaman, kaynak ve çaba harcarsak harcayalım, öldüğümüzde bizi terk edecektir.
üçüncü eşimiz "sahip olduğumuz servet ve statümüz"! ölür ölmez başkalarına yar olacaktır.
(bkz: http://www.dunyaniz.com)
ikinci eşimiz "ailemiz ve dostlarımız"! tüm sorunlarımızı paylaştığımız bu kişilerin en son yapabilecekleri şey, bu dünyadan gözleri yaşlı bizi uğurlamak olacaktır.
ve birinci eş... "ruhumuz"! dur... bizimle gelir.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi 175 Hemşire, 34 Sağlık Teknikeri, 4 Eczacı, 5 Fizyoterapist, 3 Diyetisyen, 3 Psikolog olmak üzere 224 Sözleşmeli Personel Alacak.
http://www.dunyaniz.com/o...dpb-02-05-2018-2386h.html
http://www.dunyaniz.com/o...dpb-02-05-2018-2386h.html
Evine, ailesine, çocuklarına bağlı ve eşine aşık.
o ne ki diyelim :o
bir zamana kadar admin yetkisi güzel olurdu hani ;)