bugün
- ali koç12
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı15
- anın görüntüsü21
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak27
- jose mourinho21
- kahverengi gözlü olmanın hiç bir işe yaramaması8
- günahların takımı galatasaray13
- her erkeğin unutamadığı bir kadın vardır9
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri9
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu21
- bir erkekle kız arkadaş olabilir mi sorunsalı8
- anneler günü18
- hayatınızda kaç kere reddedildiniz19
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz15
- bik bik için diktiğim şort21
- toplu taşımalardaki müzisyen sorunsalı8
- zall beceremiyorsan bırak git15
- üstteki yazar gözünde nasıl canlanıyor14
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi17
- icardi19058
- sözlük yazarlarının boy kilo ölçüleri9
- piknikçi grubun varoş olduğunu anlama yolları15
- doğum gününde hatırlanmamak13
- kızların mesajlara geç cevap vermesi16
- icardi1905'in sözlüğü bozması8
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım16
- en dindar özelliğiniz25
- serdar ortaç renault megane benzerliği8
- yorgun mermi10
- şizofreni11
- bacağa kramp girmesi10
- 2024 eurovision şarkı yarışması13
- erkeklerin sadakatsiz olması9
- türkiye den soğuma sebepleri11
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar15
- arkadaşlar sizce bu yüzük nasıl15
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak8
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması11
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- uludağ sözlük kapatılacak11
- 45 yaş üstü kadınların muşmulaya dönmesi10
entry'ler (672)
evet kabul geçici, o zaman geçene kadar faydalanmak hiç olmamasından daha iyidir.
üniversitedeydim, sene 2008, üniversite 3. arkadaşım seni biriyle tanıştırcam dedi. ilk başta sallamadım, bakarız dedim geçiştirdim. farklı fakültelerde okumamıza rağmen kızla nerdeyse her gün karşılaşmaya başladık. kırtasiyede, yemekhanede, kampüste, otobüste... seni tanıştırıcam dedi ısrarla. o zaman facebook yeni yeni biliniyo. adını verdi eve gidince bak dedi. şimdiki gibi cepte internet, akıllı telefon yok tabi. baktım, çok beğenmesem de ''ehh işte '' dedim. neyse yine karşılaştık arkadaşlabu sefer gün verdi salı günü öğle arasında fen edebiyatın kantininde dedi. allah biliyor ya gönülsüzce gittim. sohbet, muhabbet derken zamanla sevgili olduk. 3,5 yılımız geçti dolu dolu. yalan yok çok sevdim, o da beni çok sevdi. mezuniyetten sonra onun iş karmaşası vesaire derken yollarımız ayrıldı. evlenecektik, olmadı. ayrılığımızda payım büyük inkar edemem. o, sonra evlendi; ayrılığımızdan 3 yıl sonra evlendi. ben evlenene kadar belki döner diye sessizce onu bekledim. evlendi, keşke evlenmeseydi, çok kötü olaylar yaşadı sonra, duydukça içimi parçaladı. her neyse... bi tek onu sevmiştim ömrü hayatımda, aşık oldum mu tam hatırlamıyorum ama çok sevdim ona eminim. o'ndan sonra kimseyi almadım hayatıma, kimseye ilgi duyamadım...
şimdi; bana yıllar sonra bi kalbim olduğunu ve o'nun adını andığımda, fotoğrafına baktığımda nasıl hızla çarptığını yaşatan biri oldu. hiç hesapta yokken oldu, nerden çıktı bu ''aşk''? yerle bir etti beni.
boyun, posun, kaşın, gözün, hele o gülüşün... sahi yıllar sonra ''aşk''ın böyle psikopatça bir şey olduğunu hatırlamak zorunda mıydım? aşk işte, imkansızsın, imkansız olduğun için 'aşk' adın. bilsen var ya, ben bu yaşıma kadar kimseye sana baktığım gibi bakmadım, fotoğrafına bakmaya korkuyorum kalbim yerinden çıkacak diye, beynime hükmedemiyorum seni düşündükçe. oysa ne kadar farklıyız, olurumuzun olmadığını bildiğim için mi içim bu kadar acıyor yoksa bu şehri bırakıp gidecek ve seni bir daha görmeyecek olduğum için mi bilmiyorum. karşılıksız hiçbir şeyin sonsuz olmadığını, bu hasta ruh halimin aşkın biyolojisine bağlı olduğunu ve seni görmeyince her şeyin zamanla geçecek olduğunu da biliyorum. sahi ya, tam gider ayak, nerden çıktın sen?
şimdi; bana yıllar sonra bi kalbim olduğunu ve o'nun adını andığımda, fotoğrafına baktığımda nasıl hızla çarptığını yaşatan biri oldu. hiç hesapta yokken oldu, nerden çıktı bu ''aşk''? yerle bir etti beni.
boyun, posun, kaşın, gözün, hele o gülüşün... sahi yıllar sonra ''aşk''ın böyle psikopatça bir şey olduğunu hatırlamak zorunda mıydım? aşk işte, imkansızsın, imkansız olduğun için 'aşk' adın. bilsen var ya, ben bu yaşıma kadar kimseye sana baktığım gibi bakmadım, fotoğrafına bakmaya korkuyorum kalbim yerinden çıkacak diye, beynime hükmedemiyorum seni düşündükçe. oysa ne kadar farklıyız, olurumuzun olmadığını bildiğim için mi içim bu kadar acıyor yoksa bu şehri bırakıp gidecek ve seni bir daha görmeyecek olduğum için mi bilmiyorum. karşılıksız hiçbir şeyin sonsuz olmadığını, bu hasta ruh halimin aşkın biyolojisine bağlı olduğunu ve seni görmeyince her şeyin zamanla geçecek olduğunu da biliyorum. sahi ya, tam gider ayak, nerden çıktın sen?
her kuşak kendi çocukluk yıllarını en güzel yıllar bizimkiydi diyebilir ama, 90 larda çocuk olmak gerçekten çok güzeldi. bilgisayarımız yoktu, cep telefonumuz yoktu ama her akşam anne baba baskısıyla içeriye zorla girdiğimiz samimi bir mahalle ortamımız vardı. allahtan o günleri yaşayabilmişiz, şimdiye baksana...
Resmi bayramlar o parti bu parti ayrımı yapılmaksızın eline bayrağımızı alan çoluk-çocuk, yaşlı-genç herkesin meydanlara koşup gururla kutlayacağı, dosta düşmana bağımsızlığını haykıracağı bayramlardır. bağımsızlığımızın simgeleridir çünkü onlar. bakanın açıklamasını dinleyince hayrete düştüm. aksine bu yıl daha büyük bir coşkuyla -7 temmuz yenikapı mitingine çağırdığınız gibi herkesi- 30 ağustos zaferlerimize, 29 ekim cumhuriyetimize çağırsanıza tüm milletimizi eğer samimiyse cumhuriyet ve demokrasi bekçiliğiniz. her 23 nisanda daha büyük bir gururla övünsenize ülkemin kurucusu Mustafa Kemal çocuklarımıza bayram armağan etti ve dünyada bunun eşi benzeri yok diye. 19 mayıslarda gururla kutlasak yine stadyumlarda gençlik bayramımızı. ahh hepsi ilkokul ve lise yıllarımda kaldı. ne güzel yıılardı onlar, bayramlar bayramdı o zamanlar.
tam beş yılıma mal olan o 'olma ihtimali'miz geçen hafta bugün-30 nisan cumartesi günü Amasra'nın o müthiş doğasında yok olup gitti. eskiden kapkara bir umut zehirliyordu ruhumu, tam ayağa kalktım diyordum sonra bir ses, bir görüntü, bir fotoğraf ondan ya da bir haber onu hatırlatan eşten dosttan daha sert bir şekilde çakılıyordum yere. artık bitti, onunla defterimizi kilitleyip karadeniz'in hırçın dalgalarıyla beraber derin sularına bıraktık. olmayacağını kabullendik...
bizim ülkemiz için mevcut iktidarda geçerli olmayacaktır.
dünyanın en zengin insanları yüreği vicdan ve merhamet dolu insanlarıdır. şimdi kim zengin, ali ağaoğlu mu?
olum sen taşeronsun telefon ne haddine la !!!
şakası yoktur, kanser kadar tehlikeli ve ölümcüldür.
memura da %3 + 3 ü reva görmektir.
alışılınca vazgeçilemeyen eylem. tadını bir kere almayıverin, tadından yenmiyor.
Demezler mi adama; liseden mezun olan bir gence 12 yılda ne kadar ingilizce öğrettin de Osmanlıca diyosun.
2002 seçimleri recep tayyip erdoğanın başarısı olabilir ama sonrasındaki tüm seçimler rte nin başarısından ziyade chp ve mhp nin başarısızlığından kazanılmıştır.
Geçersiz oy diye birşeyin olmadığını geçersiz atılan her oyun aslında rte ye atılmış olduğunu düşünemeyen yazardır. Aynı şekilde oy kullanmamak da rte ye oy atmakla eşdeğerdir.
islamın ilk emri olan oku'yu anlayamadıkları için. Cehaleti kendilerine ilke edindikleri için. Kendilerini ilimden ve bilimden yoksun bıraktıkları için.
Vicdan, merhamet, inanç.
Türkiyede doğup büyüyüp tüm eğitimini burda alan ana dili türkçe olan ve anne babasından kazandığı hak ile çift vatandaş olup lise sonda türk vatandaşlığından çıkarak basit bir sınavla tıpa, hukuka girilebilen çok pis hak yiyen sınavdır. Devletin bu kendini akıllı sanan üçkağıtçı ailelere ve çocuklarına acil bir el atması gerekmektedir.
Seni kaybetmek için elimden geleni yaptım, sanırım senden sonra yaşadığım herşeyi hakettim. Keşke bir şansım daha olsaydı, ama bunun imkansız olduğunu da çok iyi biliyorum.
Zaman geçtikçe, belki de yokluğunun acısı her geçdn gün içime daha fazla işledikçe aslında varlığının bana verilen nasıl büyük bir hediye olduğunu daha iyi anlıyorum. O büyük sevgine rağmen sana yaptığım hataları hatırladıkça bana sensizlik gibi büyük bir cezanın müstehak olduğunu düşünmeden edemiyorum. Kendime o kadar çok kızıyorum ki; bir türlü mutlu olmak gelmiyor içimden. Ve şunu çok iyi biliyorum bir daha beni hiç kimse senin kadar, senin gibi sevmeyecek. Ben sana yaptığım hataların bedelini 2 yıldır mutsuzlukla öderken senin evlilik yolunda adınlar attığını görmek canımı nasıl yakıyo bilemezsin. Artık gittin, eski saf, temiz sevgimiz kalmadı, başkasının yüreğine bıraktın yüreğini. O kadar güzel yüreklisin ki eminim yanındakini de en az beni sevdiğin kadar temiz duygularla seviyorsun. Mutluluğu hakettin. Beni kazanmak için çok uğraştın ama ben istemedim, şimdi çok pişman olsam da hiçbirşey geriye gelmiyor. Bir yandan nasip değilmiş diyorum bir yanım da kendin ettin kendin buldun diyor. Öyle kötüyüm ki kelimelerle tarif edemiyorum.
Karşılıksız sevgi sadece annenin çocuğuna karşı olan sevgisidir. Onun dışında karşılıksız sevgi yoktur, ne kardeş, ne baba, ne de eş dost veya karşı cins.