bugün

entry'ler (20)

her şeyden sıkılmak

modern zaman hastalığı.

ankara üniversitesi

bir dönem ucundan kıyısından akademik personeli olduğum, ilk işverenim, ekmek kapım. yine de kendimi pek oralı hissedemedim beş yıl boyunca.

ilk buluşmada maaşın ne kadar diye soran kız

ilk buluşmada evlenince maaşını kocana verir misin diye soran erkekle baş göz edilmesi evla olan kızdır.

yds için kitap önerileri

gramer eksikleri ya da tekrarı için akın dil kursunun konu anlatımlı kitabı, daha ileri seviyedekiler için (puan yükseltme amacıyla girenler mesela) cesur öztürk'ün systematic approach kitabı tavsiye edilir.

nur yerlitaş

aksesuar seçimleri ve bunları giydikleriyle kombinleyişi çok başarılı olan, ve bu tarz benim programında moda yorumlarının genelde çok yerinde olduğu modacı. kafa her daim güzel geziyor o ayrı.

hoşlanılan kızın hamile çıkması

hoşlanılan kızın çocuklu çıkmasından iyi midir kötü müdür sözlük erkeklerine sormak isterim.

kadınları güzelleştiren şeyler

güzel bi gülüş, gözlerinin ta içini görebildiğin, insana yaşam enerjisi veren. bunun dışında kendinden emin tavır, düzgün bir konuşma tarzı ve zeka içeren espriler. ayrıca birikimli olması. "kızsal" konular haricinde de söyleyecek iki çift lafı olması.

sözlük yazarlarının aldığı iltifatlar

tavuk güzel, ama sen daha güzelsin. (ilk kez çıkılan yemekte yenilen tavuk şiş beğenilip güzelmiş denince alınan yanıt) ikinci buluşmanın hiç gerçekleşmediğini söylememe gerek var mı

düğün yapmadan evlenmek

en yakınlarınızdan, sizi hiç ilgilendirmeyen en uzak insanlara kadar kimseyi memnun edemediğiniz, herkesin eleştirecek bir şeyler bulduğu bi seremoniye sırf herkes yapıyor diye bi ton para dökmeyi tercih etmeden, kafa rahat bir şekilde evlenmektir. sevdiklerinle küçük bir yemektir, eğlencedir, ya da direkt balayıdır. maddi imkanınız varsa o günü özel kılmak için yapılabilecek bir sürü alternatif bulunur.

ankara ya istanbul dan fazla entry girilmesi

istanbul'u sevmek için açıklamalara, gerekçelere gerek duymaz insan da ondan. güzelliği bu kadar aşikar bir şeyi sevmek için sebeplere ihtiyacınız yoktur. ankara öyle mi ya? hiçbir şeyi olmayan o şehri neden sevdiğinizi anlatmak için yazar da yazar, konuşur da konuşursunuz.

madenci oğlunu yırtık ayakkabıyla uğurlayan baba

yırtık ayakkabılarından ziyade felaketin yaşandığı ilk günlerde kendisi ve eşiyle yapılan haberde çevresindekilere söylediği "gitti mi şimdi benim oğlan" sözleriyle aklımda kalan babadır. o çaresizlik, razı oluş, kabulleniş insanın içini öyle çok acıtır ki lanet edersiniz bu düzene.

yalan dünya

Bazı karakterleri çok "karton" olsa da, senaryosu zaman zaman tıkansa da cennet mahallesi, akasya durağı gibi tuhaflıkların türk televizyonlarında ne kadar uzun soluklu olabildiği düşünüldüğünde yazık oldu diyorum. kaliteli ve bol göndermeli espriler barındırıyordu.

yirmilik diş

Tamamen şans işi sanırım. Kimininki çıkarken çok ağrıyor, kimininki hiç çıkmıyor, kimininki hiç hissettirmeden pırtlayıveriyor, kimininki yamuk yumuk, diş etine gömülü filan çıkıyor. Yalnız çürüyünce inanılmaz bir ağrı yapıyor, o kesin. Çok diş ağrısı çekmiş bir insan olarak bununki bambaşkaydı diyorum, hele de üstteyse beyninize çivi giriyor gibi hissedebilirsiniz.

spor salonuna taytla giden kız

ya neyle gideceğdik, tayyörle mi? spor salonu bu arkadaş, ya eşofman giyersin ya tayt, seçenek yok zaten başka.
not: şişmanım ve tayt giyiyorum.

istiklal caddesi

beni en çok heyecanlandıran yerlerden biri. insan selinin arasında kaybolduğunda bulur insan kendini en çok. bilumum kafa karışıklıklarına iyi gelir. ah imkan olsa da gitsem; kızılkayalar ıslak hamburgeriyle başlayıp cadde üstü lezzet duraklarında çatlayana kadar devam edilen şahsi gastronomi turlarına ev sahipliği yapsa, caddenin ruhunu hissetsem iliklerimde. bence yaşıyor o binaların her biri, o yerdeki parke taşları nefes alıyor. siz de duyuyor, görüyorsunuz değil mi?

mutlu olmanın yolları

mutluluğun sürekli devam eden bir hal değil yaşamın içindeki küçük anlardan ibaret olduğunun farkına varıldığında.

yazarların bugünkü mutsuzluk sebebi

yanında kendini değersiz hissettiğin o kişinin yanına gitmek inatla. kendine neden bunu yaptığını izah edememek. kendini sevmeyince mutsuz oluyor insan nitekim.

bu tarz benim

evet toplam program süresinin çok küçük bir bölümünü kapsıyor olsa da benim gibi gerçekten ve sadece moda için fırsat buldukça göz atanlar da vardır. tamam itiraf ediyorum belki az birazcık da memleketimden insan manzaralarını gözlemlemek için olabilir. demek istediğim içerdiği abuk subuk kavgalar umurumda değil, ben gerçekten o çantaya onunla alınır mı filan derdindeyim.

ıssız adam

etkileyiciliği izleyicinin yaşına, yaşadıklarına bağlı olarak değişim gösteren film. gerçi belki de her film ve kitapta bu biraz yok mudur. ıssız adam, bu gerçekle kesinlikle yüzleşeceğiniz filmdir. sekiz yıl önce "bu ne yeeaa" tribiyle izlerken bugün ağlatabiliyor.

çiğ köfte dürüm

glukoz şurubu içerdiğinden çok sık yenilmemesi gereken ancak arada sırada özellikle geç saatlerde gelen ani açlık krizlerini geçiştirmek için tercih edilebilir. komageneyi seçiniz.