bugün

sevdiği entry'ler

erkekler neden porno sever

şimdi öncelikle şunu bi kabul edelim. porno bir bağımlılıktır. kimse hobi olsun diye film izler gibi porno izlemez. porno izlemenin bir tatmin amacı vardır. bunun da sebepleri beyinde yatar.

erkek beyni görsel uyaranlara yoğun tepki verir. ben mesela malasef hala gözlerim açık öpüşürüm. görücem yani. zira pozisyonlarda da görüş açılarıma önem veririm. ışık mesela önemli. karanlıkta sevişemem. yoksa rahat edemiyorum. kadınlarda böyle değil. onlar işin fantazyasından daha çok tatmin oluyor. karanlık hoşlarına gider onların. biz görmek istiyoruz.

peki neden başkasının siktiği ablaları izlemek bize keyif veriyor?

bu biraz hastalıklı gibi görünsede bildiğiniz gibi hiçbirimiz erkekle ilgilenmiyoruz. onu bilinçli bi şekilde reddediyoruz. kadına odaklanıyoruz. yani odaklanıyoruz dimi? evet odaklanıyoruz. ve mevzunun sonunda bizi evrim gereği üremeye teşvik eden ödülün -yani orgazmın- aynısını alıyoruz. beyin bu ödülü alınca gerekli hormonları salıyor. serotonin gibi. dopamin gibi. seni ödüllendiriyor.

ve sen hiç bir efor sarfetmeden, bi kadının peşinde koşmadan, uğraşmadan sadece bi ekrana bakarak evrimin sana sunduğu en büyük hazlardan birini tadıyorsun. kolayca.

bu hem seni tembelleştiriyor. hem özünü inkar ettiğin için pişman ediyor. hemde seni bunu tekrarlaman için daha sonrasında teşvik ediyor. yani seni mastürbasyon bağımlısı yapıyor.

bunu amerikada finanse eden büyük lobiler var. her gün binlerce yeni porno film sitelere yükleniyor. bu bir endüstri haline geldi.

bunun beyine yarar ve zararlarını araştırmak isteyen harwardlı proflar bir üniversitede anket yapmak istiyor. gençlere asılıyor musunuz? diye soruyorlar. herkes evet cevabını verince asılmayan insanların olduğu kontrol grubunu bulamıyorlar. böylece bu kontrol grubunu yaratmak adına redditte nofap akımı başlıyor. epey tutuluyor. araştırmalar sonucu zevke ulaşmanın bu kadar kolay hale getirilmesinin insanı tembel ve özgüvensiz yaptığı, ayrca ereksiyon problemlerine yol açtığı görülüyor.

beyninizi kolay hazza alıştırmayın. bu alışma sonucunda bağımlılığı doğuruyor.

boşanmış bir kadınla evlenmek

Ekşiden alıntıdır.
"
yaz tatili, 9-10 yaşlarındayım, benden 2 yaş büyük teyzemle yalvar yakar annemlerin köyüne gidiyorum. annemin babaannesi ve dedesinin ( yani dedemin annesi ve babası), tepesinde kocaman bir ceviz ağacı, avlusunda minik bir kuzine ( moderni şömine) olan evinde kalıyoruz.

her akşam üzeri, büyük nine o kuzinede simsiyah bir çaydanlıkta çay demler, büyük dedem de sarma sigaranın birini yakıp eşine verir, diğerini kendine alır ve çay doldurur. bu 2 buruş buruş ihtiyar mırıldanarak saatlerce sohbet ederdi. biz de küçük teyzemle; " konuşacak ne buluyor bu moruklar bu kadar zaman?" diye kendimizce merak ederdik.

bigün büyük ninem sigarayı yakmış otururken, her zamanki patavatsız ben, merakımızı gidermek için sordum;

- nine konuşacak bu kadar şeyi nereden buluyorsunuz?
- ben ona ne zor kavuştum, nefesim yettiğince konuşurum.
- niye zor kavuştun nine, anlatsana?
- eski zaman, ben dedenizden de 4 yaş büyüğüm, birbirimizi sevdik, aileler tamam dedi. o zaman böyle herşey bol değil, yüzük takıldı, düğün, dernek, eşya, çeyiz denkleşsin derken dedenizi askere aldılar. askerlik uzun, beni yakın köyden birine gelin verdiler. yalvardım yakardım adama, benden sana karı olmaz dedim dinlemedi. işkence gördüm; kızgın demirle göğüslerimi, bacaklarımı, edep yerlerimi dağladı ( açıp derin bir yanık izi olan sol memesini gösteriyor bu arada), yine de kadın olmadım ona.

sonra dede askerden gelip ilk iş nişanlısını sorar. "felana gelin verdiler" dediklerinde, atına binip ( mecazi değil) büyük ninenin evine gider. kocasına temiz bir dayak atıp, sevdiği kadını alıp gelir. geldiklerinde sorduğu soru şudur:

- o zaman akıl edemedim ama çocuğun oldu mu? varsa gidip alıp geleyim...
( "s.kti mi lan seni?" değil, ne ilginç dimi?)

bu güzel insanlar 100 yaşını aynı yastığa baş koyarak devirdi ve 2005 yılında 38 gün arayla cennete göçtüler. gerçekten sevmek diye bir şeyin olduğuna beni inandırarak...

bu başlıkta gavat vb. diye ahkam kesen tatlı beylerle, kadınlar kulübünde;"ucuza mı gittim ya ben?", "kızlık zarı nasıl diktirilir?" diye ağlayan tazelere, evlilik hayatlarında mutluluklar dilerim."

Gözlerim doldu gerçekten. Bazı insanlar nasıl böyle güzel sevebiliyor. Benim babam çok sevdiği kızı başkasıyla nişanlandığı için Zaman'ında kızın suçu olmamasına rağmen daha sonra nişan atınca istememiş. Annemin de bulunduğu bir ortamda "ne kadar sevgisiz bir insansın sen baba" diyebildiğim için kendimle gurur duyuyorum. Beni yetiştiren insanlara rağmen içimdeki Sevgiyle de gurur duyuyorum. Çünkü Gerçek gurur kesinlikle bu değil.

ayrılamamak ama beraber de mutlu olamamak

Zamanında çok da severek izlediğimiz ayrılsak da beraberiz dizisinin konu olarak işlediği durumdur. Ayrıca çocuklar duymasın dizisinde de araya çocukların girdiği hali mevcuttur.

Efedim mutlu olamıyorsan ama aşırı seviyorsan şunu düşüneceksin: "Ben bu mutsuzlukla bir ömür yaşamayı göze alabilir miyim?" cevabın hayır ise sonrasında çekeceğin acı, evet olduğunda yaşayacağın mutsuzluklarla ömür boyu çekeceğin acıdan emin ol daha hafif kalacaktır.* Cevap veremiyorsan muhtemelen şu ikilem arasındasın, "Onsuz bir ömür nasıl yaparım, çok seviyorum çok" - " Onu seviyorum ama mutlu olamıyoruz işte, bir ömür bu mutsuzlukla nasıl yaşarım". Şu durumda ikincisini seçmeniz şahsi tavsiyem olup herkes kendi aldığı kararların sonucundan sorumludur bunu da hatırlatmak isterim.

Bakıyorum etrafıma, ya adam pısırıklaşmış ve erkek benliğini rafa kaldırıp ultra anlayışlı bir şekilde ama karakteriyle oynadığı içinde içten içe depresif, çift mutlu görünümlü; ya da mutsuz ve sürekli etrafına "Ben evlendim ne oldu sakın evlenmeyin, bekarlık sultanlıktır." saçmakta.

Açıkçası bir ömür mutsuzluğu göze alacak cesaret bende yok. Çok seveceğim eyvallah da mutlu olmayacaksam olmasın. Bir önceki ilişkim öyleydi, şimdi ise önceliğim sadakat ve aylar sonra da birlikteyken mutlu olmak.

salatalık turşusu

benzeri yoktur. evet.