bugün
- tc'yi atatürk değil ingiliz ve yahudiler kurmuştur20
- mühendis erkeklerin genel özellikleri12
- risale i nur21
- her türk vatandaşına türkiye gezisi10
- türklerin çok kolay devlet kurması16
- burda senin paran gecmez diyen delikanli kiz11
- çocuğunuzu özel okulda okutur musunuz17
- en çok yaşamak istenilen şehir10
- beni özlediniz mi10
- selahattin demirtaş13
- avrupanın zenginliğini hırsızlığa borçlu olması14
- temiz oje sürmek8
- icardi190518
- arda güler13
- sizi cuma saflarında göremedim sözlük9
- iki adım atınca kan ter içinde kalmak10
- türklerin ingilizce konuşamama nedenleri28
- allaha küfür etmek10
- türklerden adam çıkmaması17
- bir müslüman olarak filistin benim meselem değil36
- bir gün önce tanışılan kızın yazlığa davet etmesi14
- ruh varsa neden görünmüyor13
- anın görüntüsü15
- sevdiğiniz sözlük yazarları17
- uludağsözlük'ün ölmesi ve gömmeyi unutmaları10
- selahattin demirtaş'ın 42 yıl hapis cezası alması12
- okula bikiniyle gelen kız9
- sözlükteki erkek nüfusu9
- filistin'in türklere ihanetleri sıralı tam liste24
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı9
- üstteki yazarla nereye gitmek isterdin8
- mesajın altlarda kalmış kusura bakma diyen kadın10
- karadeniz bölgesinde yaşamak13
- arkadaşlar bu alınır mı8
- buluşunca sürekli derslerden konuşan erkek8
- bu başlıkta konya'yı övüyoruz16
- yemek yemeyi sevmeyen insan8
- ileride evleneceğiniz kişi şuan ne yapıyor9
- nişanlı kalmanın saçma olması12
- akp chp yakınlaşması12
- tayyip erdoğan'ın israil anadolu'ya girecek demesi21
- 15 mayıs 2024 türkiye japonya voleybol maçı13
- karşı cinse giyim önerileri16
- iyi bir insan olmak için ne yapmam lazım20
- maca sekiz10
- en obez özelliğiniz17
- mauro icardi'nin karısı8
- larisalisa'nın parayla şukulatması8
- namuslu erkek bulmanın çok zor olması16
- herkesin merak ettiği o piç erkeğim soru alayım18
entry'ler (71)
(bkz: bugs bunny)
(bkz: jetgiller)
(bkz: sylvester ve tweety)
(bkz: tom ve jerry)
(bkz: tazmanya canavarı)
(bkz: edi ve büdü)
şimdi otursam izlesem,sıkılmayacağım çizgi filmler. Moral bozukluğuna birebir iyi gelirler hemde. Keşke hep çocuk kalsaydım.
(bkz: jetgiller)
(bkz: sylvester ve tweety)
(bkz: tom ve jerry)
(bkz: tazmanya canavarı)
(bkz: edi ve büdü)
şimdi otursam izlesem,sıkılmayacağım çizgi filmler. Moral bozukluğuna birebir iyi gelirler hemde. Keşke hep çocuk kalsaydım.
"Düşte gibiyim, ölmüşüm sanki...
ikiye yarılmışlık. Nedir bilir misin? Bir yanda aklın…. bir yanda kalbin…
Geçmişin ve geleceğin ortasında kalan zavallı bir şimdicik.
Mabedden içeri attığında ne hisseder insan, söyle, hiç bilir misin? Secdeye başını koyduğunda?..
Derken büyük bir alışveriş mağazasına girdiğinde? Koca bir cipin içindeyken meselâ, müziğin sesini açarken?..
Hiç gördün mü onu, hani şu bir yandan sesi arş-ı a’laya çıkanı, öte yandan kalbi büzüştükçe büzüşeni… içine, daha da içine çekileni?..
Bir elinde Kur’an, bir elinde ben, tam da ortasından yarılanı?..
Gövdesi bir yanda, başı bir yanda, çarşının orta yerinde ayaklar altında sürüneni?..
* * *
insanı.
Hiç gördün mü?
Ne yapacağını bilmez hâlde, kurban diye kendini sunarken.
Gözyaşlarıyla kendini iyileştireni. Hüzünle. Çaresizlik içindeyken. Ağlaya ağlaya kendi yaralarını kendisi saranı.
Değil meydanlarda, mescidde bile kıyam edemeyeni. Ayağı kalkmak nedir bilmeyeni.
Secdeden başını kaldıramayan o zavallıyı.
Okuyanı. Hep okuyanı. insanı. Kendini.
Gördün mü hiç?
Kalabalıkların arasında yine kendisiyle konuşurken…
Otururken, yürürken, koşarken… her daim… bile isteye kendini unuturken?..
Sordun mu ona, kimsin sen dedin mi? Tuttun mu elinden, sildin mi gözyaşlarını? Başını okşayıp teselli ettin mi?
Taşradayım gelemiyorum yanına diye özür diledin mi?
* * *
Bağışlanmak.
Bilir misin nedir?
VE dahî bağışlamak.
Affetmek, görmemek değil, görmezlikten gelmek… ihmal etmek… bile isteye… kül gibi savurmak günahları havaya, nedir hiç düşündün mü?
* * *
— “el-Emnu min’allahi teâlâ küfrun.”
Ömer Nesefî’nin Metn-i Akaid’inden muktebes bir kaide bu. Bir inanç ilkesi.
Asırlarca inanma tarzımızı belirleyen ilkelerden biri.
Neymiş anlamı?
— “Tanrı’dan emin olmak küfürdür!”
Zıddı ye’stir. Ümitsizlik de haramdır inanana, emin olmak da.
inanıyor musun, o hâlde Tanrı’ya güvenmeyeceksin!
O senden emin olacak, ama sen aslâ ondan emin olmayacaksın!
Hiç de adilce değil denilebilir. Zalimce bile görünebilir. Fakat sakın öyle deme, sakın öyle görme! Aşıkların ahlâkına ihanet etme ey talib!
Aşık sevgilinin nazından hiç emin olur mu? Onun için “elde var bir” diyebilir mi? Sevgilinin tebessümünü garanti etmeyi başarabilir mi?
Aşıkın gaye-i kusvası kurbiyyettir. O kurban olup canını canına vermek ister… sevgilinin ellerinde ölmek…. kendinden geçmek ister.
Aşık elde var birdir. Garantidir. Aldatılmayı göze alandır; kandırılmayı… reddedilmeyi… hatta terkedilmeyi… bir kenara öylece atılmayı…
Birileri onu onunla, onun adıyla kandırabilirler; şikayet etmez. Kendisi için değil, adı için bile kurban olmaktan çekinmez.
Mertebe mertebe… derece derece… safha safha…
Yaşamak gerek. Almak için değil, bir de vermek için sevmek gerek. Vermek için, vermek suretiyle, vere vere… karşılıksız… hep kendini borçlu hissederek…
* * *
inkâr edemediğim için inanıyorum. Cazibesinden kaçamadığım için. Çaresizim.
Bir ömür boyu kendini borçlu hissetmenin adıdır inanmak, biliyorum.
Varlığa… yaşama… başkasına… öteye… ötelere borçlu hissetmek…
Aşık, defterinde alacak hanesi olmayanın vasfı. Hep verenin… aldatılsa bile güvenmek, emin olmak zorunda olanın… başkalarının koynunda olsa bile yâri sevmekten vazgeçmemenin…
Aşık, ele geçiren değil, bilâkis ele geçirilen, elde tutulan… “elde var bir” olan…
Güven veren ama güven duyması yasak olan.
* * *
Ümit kesme ama emîn de olma diyen sevgili!
Beni arada tutuyor ve usulca, korkuyla ümidin kucağına bırakıveriyor.
Güven verenler var oysa. Teminat verenler. Peşin peşin elini uzatanlar. Gönlümce aldatacaklarım var sırada. Bana yapılanları yapacaklarım. Sevmekten çok sevilmenin hazzını yaşayacaklarım. Naz edeceklerim. Dünya. Koca dünya.
Ama ben hiçbirini görmüyorum. Hiçbirini umursamıyorum. Hiçbirini hatırlamıyorum. Düşte gibiyim.
Ölmüşüm sanki."
kalp gibi kalp sahibi bir insanin kalbinden dökülen, kalemiyle, kağıdına özenle nakşettiği,unutamadığım mısralardır efendim
ikiye yarılmışlık. Nedir bilir misin? Bir yanda aklın…. bir yanda kalbin…
Geçmişin ve geleceğin ortasında kalan zavallı bir şimdicik.
Mabedden içeri attığında ne hisseder insan, söyle, hiç bilir misin? Secdeye başını koyduğunda?..
Derken büyük bir alışveriş mağazasına girdiğinde? Koca bir cipin içindeyken meselâ, müziğin sesini açarken?..
Hiç gördün mü onu, hani şu bir yandan sesi arş-ı a’laya çıkanı, öte yandan kalbi büzüştükçe büzüşeni… içine, daha da içine çekileni?..
Bir elinde Kur’an, bir elinde ben, tam da ortasından yarılanı?..
Gövdesi bir yanda, başı bir yanda, çarşının orta yerinde ayaklar altında sürüneni?..
* * *
insanı.
Hiç gördün mü?
Ne yapacağını bilmez hâlde, kurban diye kendini sunarken.
Gözyaşlarıyla kendini iyileştireni. Hüzünle. Çaresizlik içindeyken. Ağlaya ağlaya kendi yaralarını kendisi saranı.
Değil meydanlarda, mescidde bile kıyam edemeyeni. Ayağı kalkmak nedir bilmeyeni.
Secdeden başını kaldıramayan o zavallıyı.
Okuyanı. Hep okuyanı. insanı. Kendini.
Gördün mü hiç?
Kalabalıkların arasında yine kendisiyle konuşurken…
Otururken, yürürken, koşarken… her daim… bile isteye kendini unuturken?..
Sordun mu ona, kimsin sen dedin mi? Tuttun mu elinden, sildin mi gözyaşlarını? Başını okşayıp teselli ettin mi?
Taşradayım gelemiyorum yanına diye özür diledin mi?
* * *
Bağışlanmak.
Bilir misin nedir?
VE dahî bağışlamak.
Affetmek, görmemek değil, görmezlikten gelmek… ihmal etmek… bile isteye… kül gibi savurmak günahları havaya, nedir hiç düşündün mü?
* * *
— “el-Emnu min’allahi teâlâ küfrun.”
Ömer Nesefî’nin Metn-i Akaid’inden muktebes bir kaide bu. Bir inanç ilkesi.
Asırlarca inanma tarzımızı belirleyen ilkelerden biri.
Neymiş anlamı?
— “Tanrı’dan emin olmak küfürdür!”
Zıddı ye’stir. Ümitsizlik de haramdır inanana, emin olmak da.
inanıyor musun, o hâlde Tanrı’ya güvenmeyeceksin!
O senden emin olacak, ama sen aslâ ondan emin olmayacaksın!
Hiç de adilce değil denilebilir. Zalimce bile görünebilir. Fakat sakın öyle deme, sakın öyle görme! Aşıkların ahlâkına ihanet etme ey talib!
Aşık sevgilinin nazından hiç emin olur mu? Onun için “elde var bir” diyebilir mi? Sevgilinin tebessümünü garanti etmeyi başarabilir mi?
Aşıkın gaye-i kusvası kurbiyyettir. O kurban olup canını canına vermek ister… sevgilinin ellerinde ölmek…. kendinden geçmek ister.
Aşık elde var birdir. Garantidir. Aldatılmayı göze alandır; kandırılmayı… reddedilmeyi… hatta terkedilmeyi… bir kenara öylece atılmayı…
Birileri onu onunla, onun adıyla kandırabilirler; şikayet etmez. Kendisi için değil, adı için bile kurban olmaktan çekinmez.
Mertebe mertebe… derece derece… safha safha…
Yaşamak gerek. Almak için değil, bir de vermek için sevmek gerek. Vermek için, vermek suretiyle, vere vere… karşılıksız… hep kendini borçlu hissederek…
* * *
inkâr edemediğim için inanıyorum. Cazibesinden kaçamadığım için. Çaresizim.
Bir ömür boyu kendini borçlu hissetmenin adıdır inanmak, biliyorum.
Varlığa… yaşama… başkasına… öteye… ötelere borçlu hissetmek…
Aşık, defterinde alacak hanesi olmayanın vasfı. Hep verenin… aldatılsa bile güvenmek, emin olmak zorunda olanın… başkalarının koynunda olsa bile yâri sevmekten vazgeçmemenin…
Aşık, ele geçiren değil, bilâkis ele geçirilen, elde tutulan… “elde var bir” olan…
Güven veren ama güven duyması yasak olan.
* * *
Ümit kesme ama emîn de olma diyen sevgili!
Beni arada tutuyor ve usulca, korkuyla ümidin kucağına bırakıveriyor.
Güven verenler var oysa. Teminat verenler. Peşin peşin elini uzatanlar. Gönlümce aldatacaklarım var sırada. Bana yapılanları yapacaklarım. Sevmekten çok sevilmenin hazzını yaşayacaklarım. Naz edeceklerim. Dünya. Koca dünya.
Ama ben hiçbirini görmüyorum. Hiçbirini umursamıyorum. Hiçbirini hatırlamıyorum. Düşte gibiyim.
Ölmüşüm sanki."
kalp gibi kalp sahibi bir insanin kalbinden dökülen, kalemiyle, kağıdına özenle nakşettiği,unutamadığım mısralardır efendim
(bkz: Absürt) kelime, emanet durmuş anlamına.
Ayak serçe parmağını kapı kenarına çarpmak.
" Ey talib!
Son seslenişim bu sana
Son küstahlığım
Son günahım
Son günahın
* * *
Herkes kendine verilen en değerli armağanı kullanırmış yolu bulmak için
Sözcüklerimden başka değerli bir şey yoktu yanımda, onları sundum sana
Kabir taşlarına kazınmış küflü sözcükler... kefen bezlerine işlenmiş belli belirsiz kanlı heceler...
Gönlümce en değerlilerini seçip fısıldadım kulaklarına... en eskilerini...
Belki en doğrularını değil ama inan ki en güzellerini...
Bazen ulu dağların zirvelerinden, bazen engin ummanların derinliklerinden
Mecnunun âhını duyasın diye
Ölüler diyarından... çölden... daima dostların yanından
Meczub iniltilerini işitesin diye
Kuytu kûşelerde âşıklar mushafından şiirler okudum sana
Kur''an''dan
iki damla gözyaşı uğruna
Yanmazsam yanmazsın sandım da
Yandım.
Yanmadın.
* * *
Geçmişimi hatırlamak için başkalarının tanıklığına ihtiyacım var
Başkalarının sesine
Senin sesine
Ruhumdan nefhalarla kardım toprağını
Sırf seni sende senden duyayım diye
Sînende
Sırf bir aks-i sada... sade bir âh... sadece bir inilti...
Hatırlamam için
Unuttuğumu... kaybettiğimi... kendimi...
Bulmam için
Yolu
Yordamı
VE seni...
Bulamadım
Yılmadım... yazdım sana... durmadan yazdım... asırlarca...
Belki bulurum diye
inadına
Sen sustukça ben yazdım... usanmadan... biteviye...
Rüzgâr masamdan mektubunu havalandırırken
Yazmazsam yazmazsın sandım da
Yazdım.
Yazmadın.
* * *
Yeşillere bürünmek, Hızır''a tahammülün bedeli
Bir yandan dostların gemilerine zarar vermek, öte yandan hasmın köyündeki duvarları güçlendirmek
Daha da acısı nedir bilir misin?
Çocukları öldürmek
Kötü çocukları
Geçmişe zarar vermesinler diye ellerinden geleceklerini almak
Geçmişe, yani kutsala
Bu yüzden öldürmeliydim seni
Kan gölünün tam da ortasında
Gür nârâlar savura savura
Bezirgân tezgâhlarını tekmelerken
Her kuşku bir diğerinin ötesindeyken
Yakalayıp perçeminden yere çalmalıydım o pis nefsini
Nefsimi
Yapamadım
Hızır''a ihanet ettim
iki denizin birleştiği yerde yolumu kaybettim
Yolumu, yani sorularımı
Bir dizi cevap dudaklarında ölürken
inanmazsam inanmazsın sandım da
inandım.
inanmadın.
* * *
Bir varmış bir yokmuş
Masal gibi sanki
Hem lâ hem illâ imiş
Hakikat
Önce yok demeyi bilmekmiş
Edeb
Anladım bezm-i elestin sırrını
Benim ilk günahımmış illâ,
Lâ benim son günahım! "
Son seslenişim bu sana
Son küstahlığım
Son günahım
Son günahın
* * *
Herkes kendine verilen en değerli armağanı kullanırmış yolu bulmak için
Sözcüklerimden başka değerli bir şey yoktu yanımda, onları sundum sana
Kabir taşlarına kazınmış küflü sözcükler... kefen bezlerine işlenmiş belli belirsiz kanlı heceler...
Gönlümce en değerlilerini seçip fısıldadım kulaklarına... en eskilerini...
Belki en doğrularını değil ama inan ki en güzellerini...
Bazen ulu dağların zirvelerinden, bazen engin ummanların derinliklerinden
Mecnunun âhını duyasın diye
Ölüler diyarından... çölden... daima dostların yanından
Meczub iniltilerini işitesin diye
Kuytu kûşelerde âşıklar mushafından şiirler okudum sana
Kur''an''dan
iki damla gözyaşı uğruna
Yanmazsam yanmazsın sandım da
Yandım.
Yanmadın.
* * *
Geçmişimi hatırlamak için başkalarının tanıklığına ihtiyacım var
Başkalarının sesine
Senin sesine
Ruhumdan nefhalarla kardım toprağını
Sırf seni sende senden duyayım diye
Sînende
Sırf bir aks-i sada... sade bir âh... sadece bir inilti...
Hatırlamam için
Unuttuğumu... kaybettiğimi... kendimi...
Bulmam için
Yolu
Yordamı
VE seni...
Bulamadım
Yılmadım... yazdım sana... durmadan yazdım... asırlarca...
Belki bulurum diye
inadına
Sen sustukça ben yazdım... usanmadan... biteviye...
Rüzgâr masamdan mektubunu havalandırırken
Yazmazsam yazmazsın sandım da
Yazdım.
Yazmadın.
* * *
Yeşillere bürünmek, Hızır''a tahammülün bedeli
Bir yandan dostların gemilerine zarar vermek, öte yandan hasmın köyündeki duvarları güçlendirmek
Daha da acısı nedir bilir misin?
Çocukları öldürmek
Kötü çocukları
Geçmişe zarar vermesinler diye ellerinden geleceklerini almak
Geçmişe, yani kutsala
Bu yüzden öldürmeliydim seni
Kan gölünün tam da ortasında
Gür nârâlar savura savura
Bezirgân tezgâhlarını tekmelerken
Her kuşku bir diğerinin ötesindeyken
Yakalayıp perçeminden yere çalmalıydım o pis nefsini
Nefsimi
Yapamadım
Hızır''a ihanet ettim
iki denizin birleştiği yerde yolumu kaybettim
Yolumu, yani sorularımı
Bir dizi cevap dudaklarında ölürken
inanmazsam inanmazsın sandım da
inandım.
inanmadın.
* * *
Bir varmış bir yokmuş
Masal gibi sanki
Hem lâ hem illâ imiş
Hakikat
Önce yok demeyi bilmekmiş
Edeb
Anladım bezm-i elestin sırrını
Benim ilk günahımmış illâ,
Lâ benim son günahım! "
"Haş" diye okuyanları mevcut'muş'. sözlüğümün komik başlığı...
Bir dizi yerine izlemekten daha çok zevk alacağım çizgi film. Gumball da var, evet.
Tekkelere alternatif olarak düşünülmüştü. Dans ibadetin, balolar tarikat zikirlerinin karşılığı olsun isteniyordu. Ama tekkeler kalplerde kapatılmayacak, halk evleri de yerini asla alamayacak (!)
Bilmelisin; Bir koku, bir renk , bir ses bütün bir ömrün hikayesini canlandırmaya yetiyor...
Bugün "cumhuriyet çocuğu" adlı romanını bitirdiğim büyük yazarlarımızdan. Kendisini de Severim kitaplarını da.
Şiirleri bir başka sevdiren şair. içten ve samimi hislerin tercümanı... En sevdiğim.
"Öyle tütüyorsun ki burnumda hamd olsun hasret çekiyorum". -C. Zarifoğlu
"Öyle tütüyorsun ki burnumda hamd olsun hasret çekiyorum". -C. Zarifoğlu
ihlasa bağlı bir durumdur. kişi namazdan bi seyler almalidir.
zavallı falan degildir. haramı helali biliyordur. onun yerine icecegi bircok şeyin oldugunu bilir. icki icenlerin cekilecegi hesaptan sorumlu olmayan kisidir. çayın bağımlısıdır.
cumamız mübarek olsun.
En fazla insanların vaktini çalmaktır. O da hoş sohbeti bölmeye kıyamadığımızdandır.
(img:#854182)
seni dağladılar değil mi kalbim,
her yanın içi su dolu kabarcık.
bulunmaz bu halden anlar bir ilim;
akıl yırtık çuval, sökük dağarcık.
sensin gökten gelen oklara hedef;
oyası ateşle işlenen gergef.
çekme üç beş günlük dünyaya esef!
dayan kalbim üç beş nefes kadarcık!
- Necip Fazıl Kısakürek
her yanın içi su dolu kabarcık.
bulunmaz bu halden anlar bir ilim;
akıl yırtık çuval, sökük dağarcık.
sensin gökten gelen oklara hedef;
oyası ateşle işlenen gergef.
çekme üç beş günlük dünyaya esef!
dayan kalbim üç beş nefes kadarcık!
- Necip Fazıl Kısakürek
Hissizliktir daha çok. Tam da böyle bi şey yaşıyorum.