bugün

sevdiği entry'ler

yanartaş

Olympos'tan gecenin bi yarısı yaklaşık 10 km yürüdükten sonra vardığımız ve şuana kadar gördüğüm en etkileyici yerlerden biri. ha bir dahakine gece karanlığında gitmek yerine gündüz aydınlığında gitmeyi tercih ederim. hayatımda bu kadar tırstığımı hatırlamıyorum. daha en başta antik kentin içinden geçerken ürpermişken yolun her bir sonraki adımının öncekinden daha ürkütücü olması... o kadar korkudan sonra giriş kısmına vardık sanıyorum ki artık daha güvenli kalabalık bir olacak. nerdee bileti alıp başladık tırmanmaya. ciğerim çıktı zaten sırtımdaki o yükle( fazladan para vermeyelim diye önceden ıvır zıvırı). neyse efendim en önden koşturan sevgili kişisi dedi ki geldik. ben yine saf saf sanıyorum ki alev çıkıyor aydınlıktır! ulan... kapkaranlık, alevlerin yanına yaklaşınca görüyorsunuz başlarında oturan tek tük insanları. hemen iliştik biz de o yorgunlukla birine. çıkardık marshmallow ve çikolatayı ateşte eritip keyif yapıcaz. ha birde sucuk. ister istemez g.o.r.a geldi aklıma (bkz: sucuk ağacı) keyfimiz yerinde uzandık yıldızları izliyoruz, şansımıza gerçekten kum tanesi çokluğundaydı o gece. fakat birden etrafın sessizleştiğini farkettim acı acı, çalılar bi kıpırdamaya başladı. bi biz kalmışız tamam çok güzel bir yer ama korkuyorum kardeşim. ben tedirgin olunca diğer 3 arkadaş da tedirgin oldu haliyle. sevgili kişisiyse uzanmış şarkı söylüyor, dürtüyorum umru değil. çalılardan gelen ses artmaya başlayınca artık apar topar topladık çantaları. arkadaş o yol in in bitmiyor, çalılardan bir şey resmen bizimle birlikte ilerliyor, giriş kısmına varana dek hatim ettim. hayvan saldırısını bırak çarpılacam dye de korkmaya başladım o ağaçların arasında gece karanlığında geçerken. sonuç olarak gelirken o tırsa tırsa geçtiğimiz sahile vardığımızda dünyanın en güvenli yeriymişcesine yığılıp uyuduk gün doğumunu izleyemeden. yıldızlar bir daha hiç o geceki kadar parlak ve çoklukta olmadı maalesef ki...