toplumu bu konuda bilinçlendirmeye çalışmak dünyanın en aptalca şeyidir. çünkü toplum denen şey milyonlarca köleden oluşur ve toprakları parselleyen hiçbir toprak sahibi maymun bu toprakları bırakmaya hele hele o topraklarda çalışacak köleleri bırakmaya istekli değildir. o yüzden de bu kadar hasta şekilde örgütlenmiş bir avuç azınlık köpeğin karşısına böyle "birlik" falan diye çıkarsanız iki tane tetikçi tutup üstünüze salarlar büyük ihtimal ve olan iyi bir şey yapmak isteyen garibana olur ve kötüler yine kazanır.
en güzeli kafa yapının uyduğu birkaç kişiyle köy yaşamına başlamaktır. Biz bunları daha önce yazdık yeğenim... Ha adı sosyalizm midir ipimde değil, felsefeye odaklanın.
o kadar okul okuyorsun ediyorsun ve diyelim ki kpss ales ıvır zıvır bir ton sınav çalışıyorsun. bir bakıyorsun karşında hile hurda ile hakkı olmadan memur olmuş bir ton annesi serbest meslek bağkur emeklisinin çocuklarını görüyorsun. kaldı ki bu e-5 mahsulleri da sana gişelerde orada burada surat yapıyor, suratını ekşitiyor sanki kendisi bir haltmış gibi, sanki bunların parasını sen ödemiyormuşsun gibi.
bunlar daha yakalananları. Yakalanmayanları ile bu sayı binlercedir tahminen...
anladığım kadarıyla italya'da daha önceden kadın - erkek ayrımı vardı. Meclis midir senato mudur nedir oradan geçen şey ile ilk bunu düşündüm. * kadın öldürmek demek ki önceden hafif suçtu herhalde.
şimdi de kadın öldürmek ağır suç olmuş anladığım kadarıyla *
yani bu yeni yasa mıdır neyse işte, ondan anlıyoruz ki kadınlar mı daha fazla insan ve erkekler daha mı az insan? nedir şimdi son durum meloni bacı?
bence bir de oraya insan öldürme ile ilgili bir şeyler yazın senatonuzda belki herkes için caydırıcı güzel bir şeyler ortaya çıkarabilirsiniz kim bilir, ben inanıyorum size o kadar kafa var sizde bence ya. Ama bilemedim, roma'nın tarihi ortada. Bir de ilginçtir ki roma'nın tarihi ile bizim tarih neredeyse benzer olacak gibi yani en azından akıbetimiz. *
ha bir de, şimdiki dönemde artık erkekler insan olarak görülmüyorsa italya'da eğer onu doğuran kadınlar hangi tür? Bu kadınlar insan doğurmuyorsa bu kadınlara insan diyebilir miyiz? meloni bacı senin çocuk var mıydı? erkek çocuk?
mülakata gireceksem istediğim gibi konuşurum saygı çerçevesi içerisinde.
Birisi demiş ki "ağzınızdan tek kelime gereksiz fazla kelime çıkmasın"
valla gerek yok böyle şeylere. Bu sistemde toprak sahipleri ve köleler var.
Toprak sahibinin sorduğu aptalca sorular, mesela; "Sizi neden işe alalım?"...
Neden işe alacaksın biliyor musun güzel maymun? Çünkü sen toprağa dokunmaktan aciz bir genelev çocuğusun da ondan. Senin yerine birisinin tarlaya gitmesi ve o ürünü ekmesi lazım ve onu hasat etmesi lazım. Senin yerine o hasat edilen ürünü birinin toplayıp sırtına yükleyip o mutfağa getirmesi lazım. Senin yerine birisinin o mutfakta o ürünleri kesip pişirip yemeğe dönüştürmesi lazım ve senin yerine birisinin o yemeği mutfaktan alıp önüne getirmesi lazım. Evini süpürmesi lazım, atına bakması lazım, bahçeni budaması lazım. Sen bunların hiçbirini kendin yapamayacak kadar ya da işleri herkesle eşit bölüşüp aynı getiriyi paylaşamayacak kadar aciz bir finosun da ondan işe almalısın o insanları.
Ha bana sorsan seveyim işini. Bu sistemi destekleyen en büyük paydaşlar kölelerdir. Oğlum sizi zamanında öyle bir şekilde cima etmişler ki okullarda, yıllarca, bir hamster çarkına koymuşlar öyle alışmışsınız ve durmadan o çarkta dönüp duruyorsunuz.
Çıksanıza o çarktan, birisi sizi koyduğu için koşturmayı bıraksanıza. Neden kendiniz için üretip kendiniz için tüketmiyorsunuz? Neden o toprak sahibi için birer köle olmak istiyorsunuz? Toplanıp silkeleyin toprak sahibini ve orada işleri bölüşün ve kendi içinizde huzur içinde yaşayın. Gidin köylerde her şeyi yapın. O kadar mühendis adamsınız kadınsınız, ne işiniz var götü boklu sanayi köşelerinde? Bu kadar mı acizsiniz 20 kişi görüşüp yaşam şeklini ayarlamaya?
bir erkek kadınsız yaşayabilir ama bir kadın erkeksiz yaşaması zordur. bak yaşayamaz demiyorum ama genlerinde yok bu onların.
evrim boyunca yanında en az bir hırbo bulunmuş bir cinsin gerçekten yalnız kaldığında devrelerinin yanmayacağını düşünmek saçmalık. ha herkesin tepkisi farklı olur o da var. kimi üzgün olur kimi agresif kimi ise sessizleşir. bu da insana özgü bir şey...
en güzeli herkesin herkesle güzelce kaynaşabildiği bir toplumdur. kadını erkeği yok bu işin.
demek twitterdaki sahibelerin yeni gündemi... hani böyle skor tutan erkekler var ya, yattığı kadınlarla gurur duyarlar ve bir başarı sanarlar... işte bu twitter sahibeleri de aynı bokun laciverdi. *
mevzubahis olayların sözlüğümüzde konuşulmaya başlaması da acaba bu ucuz yaratıkların sözlüğümüzde reklam yapma peşinde diye olduklarını düşündürtmüyor değil. sizin yeriniz burası değil çabuk zindanlarınıza geri dönün ve mümkünse oradan hiç çıkmayın.
yanlış anlamayın, bir insan köle ya da efendi ne ise olabilir ve bununla ne istiyorsa yapabilir, beni bağlamaz fakat bunu böyle şekil olarak birisiyle yapmak ne kadar da itici ve içi boş bir eylem. tıpkı şu sadece hayvani bir hareketi içinde aşk olmadan yapan heriflerin tuttuğu skor gibi. bu herifler ne kadar içi boş tiplerse twitterdaki kaşarlanmış sahibeler de aynısı. ne eksik ne fazla...
düşünsenize birisiyle bağ kurmadan sevişmek ne kadar da zor hatta imkansız benim için ama ne hikmetse twitterdaki bu oluşum şak diye görüşüp hemen kırbaç kelepçe girişiyorlar sanırım. *
affedersiniz soksunlar ağza fışkırtma eylemine zaten gün geçtikçe iğrenç şeyler moda oluyor. demek istediğim bağ kurmak önemli azizim. bağ kurulmadan yapılan her şey kabuk gibi geliyor bana. ha bağ kurup böyle şeyler yapmak normal mi peki, o da sıkıntı ona birazdan değineceğim.
twitter gibi rezil bir uygulamayı çok eskiden kullanırdım ve bu tipler o zaman sağdan soldan retweetlerde köşelerden fırlardı. hiç unutmam ablanın bir tanesi ciddi ciddi şöyle bir şey yazmıştı: "bu hayatta av ve avcı vardır"..
ne yazsam boş şimdi. eğer o kadar ilkelleşeceksek ben iri yarı bir adamım ve istiyorsan bir düello atalım ablacım, seni çıplak elle ikiye bölersem ağlamak yok diye geçiriyordum aklımdan o zamanlar.
bir tanesine daha rast gelmiştim ve bu sondu sanırım o da: "ne kadar kültürlüyüm, kültürlü biri arıyorum" falan diye yırtınıyordu. sen kültürlü falan değildin be ablacım tanrının marabasısın. sanki kendisi çalışıp bir tek kendisi para kazandığını sanan bir tipti ve o kadar kültürle ne hikmetse kendisine yazan hesapları ifşa etmişti boy boy ve çingene gibi yırtıyordu o adar kültüre rağmen. yani en kültürlüyüm diye geçineni bile etik ve ahlak sorunları olan tipler çoğu.
ne diyordum, o konuya geleceğim demiştim geldik. arkadaşım diyelim sen bir kölesin ya da efendi falansın işte artık ne isen. * burada bence senin yapman gereken bunu sevdiğin ve aranda her şeyden önce arkadaşlık ilişkisi olan birisiyle yapman doğru olmaz mı? öbür türlü skor tutan hayvani geçinen heriflerden ya da bu tip twitter maymunlarından ne farkın var?
25 yıldır bu ülkenin ayakta kalmasına neden olan kaç milyonluk kitleye yanlamayı düşündüyse, reis çok çaresiz demektir.
reis, senin karşında 25 yıldır durmuş kitleye yanlayıp oy alacağını düşünüyorsan kendine güzel bir afrika ülkesi bak ya da amerika'da milletin vergileriyle dikilen gökdelenlerden kalıcı oturum almaya çalış. *
sürücü ehliyetinin anlamı nedir bilir misiniz? topluma verilmiş sözdür. "bu taşıt bir canlıyı öldürebilir ve bunu nizama uygun kullanacağım" sözünü vermektir.
üniversite ne demektir? önce bilim sonra da meslek öğrenme yeridir. ve bir topluma verilen sözdür bu da. yapılacak bilime ya da icra edilen mesleğe hakim olmaya dair verilen bir sözdür.
fakat her zaman söylerim, eğitim sistemi bir yerden sonra kölelik için hazırlar insanları. her çocuğu daha ufacıkken yaratıcılıktan koparır ve tek düze robotlar inşa eder. ateşi bol olsun david rockefeller adlı vatandaşı yeni nesil bilmez ve ona atfedilen bir sözü vardır: "düşünen insan değil çalışan insanlar istiyoruz"...
bir çocuk "ben iyi bir köle olacağım" sözünü nasıl taahhüt eder? evet, akşama kadar ona dayatılan köpek gibi ders çalışma şekliyle. bu çocuk günün birinde "devlet okulu" kazanmış olsun.
bir de bir şekilde çalışmış ya da çalışmamış olsun ve "özel üniversite" kazanmış bir çocuk olsun diğer tarafta. burada bu çocuk "ben de iyi bir köle olmak isterim" demek istiyordur aslında ki gerçi devlet okulu yerine burayı da tercih etmiş de olabilir. zaten insanları özel ya da devlet üniversitesi mezunu diye zekasından vurmaya çalışacaksak hayatta sizi çok üzerler... zaten özel dediğin en iyisini yapmaya çalışır, en iyi eğitimi vermeye çalışır özellikle arkadaşların yazdığı gibi vakıf olanları. neyse devam edelim.
elimizde iki tane köle adayı var şimdi. aslında son 25 yıldaki hiçbir devlet üniversitesi mezunu benim nazarımda temiz değildir. çünkü eskiden malum dershanelerin üyelerini açık açık sadece sınavlarda çıkacak sorulara çalıştırdığı haberlerini duymamış olamazsınız. gerçi onlar kapandı ve şimdi de aynı bok farklı sistem üzerinden işliyor malumunuz son haberleri takip ettiyseniz... ne diyorduk? ben "devlet üniversitesi mezunuyum" diyen biri benim için hiçbir ağırlığı yoktur çünkü güvenilirliği olmayan bir sınavın, hakkı yenen öğrencilerin olduğu ortamda kim hangi başarıdansöz edebilir?
devam edelim. david rockefeller burada patron olsun. şimdi bu david kimdir? david toprak sahibidir ve toprağında çalışacak sadık köleler aramaktadır. kölelerin toprağı yok, eyvah eyvah, ne yapacaklar? nerede barınacaklar? nerede su bulacaklar? tabii ki de david gibi dünya topraklarını parselleyen, her canlının doğuştan sahip olduğu yaşam alanlarını çalan ve onları kendisi için köleye dönüştüren kahpelerin kapısında alacaklar soluğu. öyle ki bu köleler bu sistemi reddedip çadır kurmaya bile gitseler, david gibi kahpe soylarının emrindeki diğer köleler onları coplarla dürteceklerdir.
ah david ah, aç köpek seni... hata sende değil, bu sinsi oyunu göremeyip köpek gibi senin gibilerin düzenine itaat eden sözde "devlet okulu" süper beyinlerinde biliyor musun...
david dedik... david'in kapısında hınca hınç köle dolu. david'in kapısı odtü mezunu, itü mezunu, bahçe şehir, okanlılar, koçlularla dolu. hepsi ağlıyor köpek gibi "beni al david beni al kölen yap" diye. yazıma buradan devam etmek istmiyorum ama siz biraz olsun aklınız varsa mevzuyu anladınız.
oteller o kadar da temiz değildir. hayattaki zevklerini sorgulaması gereken şahıstır.
o değil de malum arkadaş gelip fotoğraf atacak diye irkildim bir an.
edith piaf: malum arkadaş üstüne alınmış ve tetiklenmiş. boy boy öğrenci işleri sistemi atmış fakülte bilgileriyle. kedi ciğer mevzusu ise yersiz kaçmış, sen gidebiliyorsun da bu sözlüğün diğer yazarları gidemiyor mu ne alaka? ana bacı karıştırması da seviyesini belli etmiş. neyse, neden kendini aklama ihtiyacı duymuş ki?
var böyle bir sorun. geçenlerde dağa yürümeye gittim ve bir noktada karşıma 15 tane köpek çıktı sanırım. ben yaklaşınca biraz havlayıp durdular ben de dağın ortasında kaldım. dedim nasıl olacak falan derken biraz yukarıda devlet kurumu vardı ve oraya gitmeyi düşündüm. yürümeye başlamıştım ki karşıma orta yaşlı bir çift çıktı da kestirmeden geçip gittik.
-sayın abim nasıl gideceğiz var mı bu yolun başka türlüsü?
--gel bizle şu ağaçların arasından gidiyoruz biz de, aşağı gidersen saldırırlardı zaten. aşağıdaki dağ parkuruna bitişik gecekondu da oturanlar besliyorlar zaten onları.
-ne desem boş bunları görünce zaten cebimdeki çakıyı çektim ama ufak bir çakı hangi köpeğe yetecekti ki zaten?
şeklinde sohbetimiz de oldu... sokak köpekleri tehlikelidir, mama lobisi ise haksızdır.
Şu ana kadar birçok aklı organında mahkuk akıllarını kaybetmiş halde sağa sola saldırmaktadır.
Buradan çıkarılacak nice ibretler vardır… Mesela koca sözlük bir kızın çevresinde helak olacak kadar aciz midir, ya yazarları? Yoksa gerçekten artık bazı şeyleri masaya yatırıp üzerine konuşup kabul mü etmeli, mesela sözlüğün durumunu?
Ülkemizin erkeğinin özeti gibi bir olay. Hababam sınıfında bu kadar dilini yutmadı be millet.
Neyse mobildeyim şimdi, fırsat bulursam bu konunun da içinden her zaman yaptığım gibi güzel dil ve saygı çerçevesi içersinde içinden geçeceğim. *
Sözlükteki bütün meriçleri tek tek ortaya çıkarmıştır.
Mesela akşama kadar kendisini gösteren erkek yazara(malum arkadaş ki kendisini savunduğumdan değil) giydirenler, bunun yanlış olduğu hakkında ahlak dersi verenler; bu hanım arkadaşı görünce etekleri tutuşuyor, o sarıldıkları sözde kusurlu ahlak ve etik puf olup buharlaşıyor. (#47550028)
Kendisine başarılarının devamını diliyor ve sözlükte koştursun dursun dileklerimi iletiyorum.
Ha bir de, kendisine yürüyenleri şöyle mesaj kutusunu sıralı tam liste ifşa etse de keyiflensek. *
maalesef sözlük mesailerinin ardından annelerinin açlıklarını geçiştirmek için ufak bir tavada pişirdiği domatesi yemeye çağrılmalarıyla son bulur. somun ekmekten kopardıkları parçalarla domatese bastıra bastıra ekmek banarlar ve daha sonra yine buraya gelirler ve oralarını buralarını yoruma açarlar.
bizim şoparlar da hemen atlarlar tabi, çünkü ucuz şoparlardan başka ne var fazla bu ülkede? (#47023676)
Edith piaf: Aşağıda sözde şair arkadaş yardırmış bir şeyler, iki kelam etmek düşer bize de. Öncelikle “kızlar ilgi orospusudur” demiyor başlığı açan yazar, “sözlükteki ilgi orospusu olan kızlar” demek istiyor. Yaa şair arkadaş, kafiye, cinas kasmadan önce biraz kitap okuyup okuduğunu anlamak da bu işin bir parçasıymış öyle değil mi? :) biraz daha zorlarsan nick altına gelip türkçe dersleri çalışırız beraber sıkıntı yok.
Gelip gidip bakıyor,
Kime çatsa bilmiyor.
Alınca ayarı trimetilpentandan,
Oluyor daha dikkatli bir insan, oluyor… *
Not: küfür ile de itham ediyor… yazdığım şiire sığdırmak istemedim idare edin. Zaten insan insanın aynasıdır, bir insanı tanımadan ona küfürbaz demek hem de bunu okuduğunu anlamadan yapmak, onu ezik olarak görmek kendi kafasında; o insan üzerinde kendini görmek demek değil midir?
Edith piaf’ın torunu: bir arkadaş daha yazmış, güzel kardeşim senden hiç beklemezdim bunu. Bu sözlükte cidden okuduğunu anlama sorunu var. Ne diyor başlık? ilgi bekleyen insanın reel hayatı diyor. Bir kızın ilgi beklemesi, etrafına dişil enerji yayması tabi ki fıtratı. Ama başlıkta kızın ilgi bekleyen bir canlı olduğunu ifade etmiyor. ilgi bekleyen kız orospudur savını öne sürmüyor. Ha ilgi orospuluğu diye bir şey var tabi ki o ayrı. Lütfen günde üç beş sayfa kitap okuyun gerçekten çok komiksiniz böyle ve aynı zamanda üzücü bu durum.
Bir de hangi arkadaşlar yüz bulamamış bilmem. Çünkü yüz bulamamak yürümekle başlar. Mesela kim kime yürümüş ki yüz bulamamış. Hem mantık sorunu hem de okuduğunu anlamama sorunu var bazı arkadaşlarda. Bu iki oldu, ikinci balığı da tuttum sayenizde. *
Ne kadar ilkokul terk ve gösteriş meraklısı, saldırmaya hazır küçük akıllı var bu sözlükte ya… ulan bari ava giderken avlanmayın haha evrensel meriçler ya ne sevimliler.
(bkz: Şekil olayım derken amı götü dağıtmak)
dünyanın en kolpa cümlesi, sorusu bile değil bak...
iyi erkekler şu an eric carmen'dan all by myself dinliyor bacılar, bilir misiniz...
nereden başlasam, konuya nasıl girsem inanın bilmiyorum. her bir konu kraken gibi salınmak istiyor parmaklarımdan buraya doğru, bakalım nasıl oturtacağız bu yazıyı buraya...
türk kadını diye bir gerçek var fakat yanlış anlamayın bizim kadınlarımız dünya geneline göre ortalama üstü bir seviyede diyelim. şimdi bizim kadınlarımızın bazı sorunları var ama bu sorunların kaynağının türk erkeği olduğundan bahsetmiştim. ilgili entryler: (#47023676) (#47547581)
biliyor musunuz, geçenlerde yapay zekaya bir görsel çizdirdim. dedim, şöyle arkada efendi erkekleri çiz önde de üç beş zıpır erkek çiz ve kadınları çiz ve kadınlar bu zıpırlarla uğraşsın dursun ve tüm erkekleri bu zıpırlardan ibaret sansın. telefonuma geçtiğime buraya eklerim olursa o görseli. kadın dediğimiz canlı hipergamiktir arkadaşlar. öyle red pill palavrası falan sıkmıyorum ve bilmem de. size hayatın mekanizmasından bahsediyorum. öne atılan, şaklabanlık yapan erkekler gözünüze çarpıyor ve her zaman da çarpacaktır. fakat tanışmak istediğiniz adamlar bunlar değil işte. onlar sizin içgüdüleriniz kamçısı ve hayat maalesef böyle.
ne diyorduk? iyi erkek ha, o da güzel hikayeymiş kardeş. iyi erkek dediğin hayatını kurmak için köpek gibi çalışıyordu, aklı başında insanlar arıyordu, ve bir ilişki inşa ediyordu. ömer iyi çocuktu
evet, insan ilişkileri zamanla inşa edilen bir şeydir ve günümüzde artık tüketim kaynaklı yaşam bunu da baltaladı. bununla ilgili bir yazım da var. (#47533419) yani eskiden insanın insana katlanması gerektiği noktalar olurdu ve artık o da yok ki bu noktalar herkesin birer zaafı ve herkes bir başkasının toleresine belki de muhtaç bu konuda...
bahsetmek istediğim bir diğer husus da günümüz türkiye cumhuriyeti topraklarında burası çokomelli, kaliteli erkek az olması sorunudur. bu mahluklar kendisi gelişmediği gibi, kendisi gelişmemiş halde kaldığı gibi; kadınlarımızın kalitesini ve de algılarını da bozuyorlar. nasıl harcanıyor kadınlarımız peki?
yazımın başında hatırlarsınız türk kadını diye bir gerçekten bahsetmiştim, işte şimdi zurnanın çok değişik sesler çıkardığı yere geldik arkadaşlar. bir kere geneli* aciz olan türk erkeği kültür, eğitim ve norm sahibi insanlar değiller. hayatın inceliğini, derinliğini görmekten acizdirler ki bu eksikliği sadece türk erkeği üzerinden tahkim etmek de doğru değil, bu işin kadını erkeği yok fakat maalesef türk erkeğinin geneli düşük profildir, bu bir gerçek. peki bu kadar düşük seviye bir kitleden güzel bir toplum yaratmasını bekleyebilir misiniz? hayır aksine seviyesizce aklı sadece organında gezen tipler olacaktırlar. ben demiyorum ki sevişmeyin fakat maalesef bu tipler gördüğü her dişi canlıya yanaşma eğiliminde olacaktır. bu da bizim kadınlarımızı bıktıracaktır ve nitekim bıktırmış durumdadır. bu mahluklar yüzünden kadınlarımız sanıyorlar ki tüm erkekler böyle, birisinin peşinden amansızca koşan, yılışık, her gördüğü kıza yazan seviyesiz tiplerden ibaret... alo, yok öyle bir şey arkadaşım. normal dünyada'da yok bak. gerçekten uzun bir süre yurt dışında yaşamış birisi olarak söylüyorum bunları. buradaki sorun bizim mahlukatların yarattığı sıkıntıdır.
kadınlarımız bizim erkeklerle karşılaştığında "elimi sallasam ellisi" modunda geziyorlar ama hayat otuzundan sonra acımasız tokadını indiriyor insana. bunu çok tartışılan "otuz yaşında evde kalmış bekar kadın" konusunu kullanarak aşağılamıyorum kimseyi bilginize. demek istediğim şu: elini sallasan ellisi altmışı yok arkadaşım. sen sadece önüne serilen bir avuç tiyatro oyuncusu tarafından kandırılıyorsun ya da kandırıldın. sen en iyi zamanlarını harcadın, bir hiç uğruna! sen kaliteli erkeğin az olduğu coğrafyada doğmuş bir şanssızsın sadece, erkekler de kendi yarattıkları canavarların mağduru yani siz kadınların.
ne iyi erkeğe inanırım ne de efendi erkeğe ne de düzgün kadına. ben sadece faydalı ya da faydasıza inanırım ve burada bu soru soruluyorsa belli ki bazı şeyler size faydasız olmuş demektir arkadaşım...
not: kaliteli erkek dedik o kadar bu kalite aslında neyi neden yaptığını bilmektir. bir duruş sergilemektir; bir fikir, ruh, vizyon ve ufuk sahibi olmakla alakalıdır. doğru şeyi yapmakla alakalıdır ve inanın sizin için doğru şeyi yaparsanız hayatınıza doğru iş, doğru arkadaşlar ve o doğru kişi girecektir, girme ihtimali yüksektir.
bu kadar yazdık, biraz da bizim mahluklara bir mesaj bırakalım: artık deli gibi kadın kovalamaktan vazgeçin. siz bunu yaptıkça kitle olarak değersizleşiyorsunuz. kitle olarak değersizleştikçe de daha da dibe batıyorsunuz. bazı şeyleri doğal olarak görmeyi kabul edin ve ayıplamayı özellikle kadınlara etiket vurmayı bırakın. siz ne zaman ki seviye sahibi olursunuz, herkese yürümezsiniz o zaman size yürüyen taraf kadınlar olur. kast sistemi bile kalkar. bir doktor belki bir tesisatçı ile evlenir aşk için avrupada örneği olduğu gibi. öbür türlü aciz bir şekilde sürüngence yaşamaya devam edersiniz. zaten sanırım buraya kadar okuduysan sen büyük ihtimal o tiplerden değilsin ama olsun, belki hedefi bulur yazdığımız...
edith piaf: en önemli kısmı yazmayı unuttum bacılar, bakın şimdi.... iyi erkek iyi erkek diye zırlıyorsunuz ya, belki o "iyi erkek" bugün senin yanından geçti gitti ve belki sen ona gülümsemedin bile. belki o "iyi erkek" iş yerinde birisi ve işinde gücünde ama ona hiç şans vermedin. belki o "iyi erkek" sana çoktan kahve ısmarlamak istedi ve sen belki de "elli tane adayım var bir tanesini değerlendireyim" derken onu da kaçırdın, kim bilir?
edith piafın torunu: bir takım harf hataları düzeltmeleri.
kitap okuyan insanlar beni çok iyi anlayacaklardır ki bir süre sonra gözlerine çiğ insanımsı varlıklar çarpmaya başlayacaktır.
günde yirmi sayfa kitap okurum, bunu ana dilim dışında başka bir dilde yapıyorsam da bu sayı bazen biraz düşer çünkü bilmediğim kelimeleri çevirmek, kitap okumaya ayırdığım zamana dahildir.
ne diyorduk? evet, çiğ insanımsılar...
hareketleri, konuşmaları, seslerindeki kelime vurguları ve hatta inanır mısınız duruşları bile sırıtır ayak üstü. çiğdir onlar. içi boş bir kabuk gibidirler ve her şeye atlarlar, her şeyi bildiklerini sanırlar ve daha da ötesi her şeyi eleştirirler aklı havada, kendi sığ dünyalarında...
ağzı açık sırıtış eşliğinde ve dişleri bütün bu aciz havaya eşlik ederken bir de sığlığını kutlarcasına okuyan insanları eleştirdiklerini hayal edin. sahneyi gözünüzde canlandırabiliyor musunuz?
kitap okuyanları "kitap okuyan erkek" ya da "kitap okuyan kadın" diye aşağıladıklarını bir düşünsenize. sırıtırken aptalca simalarını ve dişlerini gözünüzde canlandırabiliyor musunuz tüm çiğlkleriyle?
evet... çiğ insanlar böyledir. peki bu onları suçlu yapar mı? bir insan suçlu olmak için sadece başkasına mı zarar vermelidir? bir insan ne yapmadığını bilmiyorsa suçlu mudur yoksa mağdur mu? aptallık bir mağdurluk mu dersiniz? belki de öyle. peki insan ne yapmalı?
yüzyıllardır öteden beri geldiği gibi bilmediğini bilmemek mevzusunu bilmediğini bilmek olarak tayin etmeli, tıpkı kaderini edeceği gibi... tıpkı Sokrates gibi hissetmeli, ne kadar az bildiğini hissedince; ürpermeli...
