kimsenin gözüne sokulmayan, ama gören gözler için gayet ortada olan gerçektir.
mesela düşünün, şaziment neden kızı gülbin ile damadı sinan'ı ayırmak istiyordu? benim aklıma tek bir sebep geliyor.
bir diğer konu ise sinan'ın çapkınlıkları. sinan çapkınlıkta yakalanınca en çok şaziment sinirleniyordu. e hani kızından ayrılmasını istiyordun, n'oldu? halbuki kızının sinan'ı boşaması için kabak gibi bir sebep eline geçmişti. sinan'ın çapkınlığı seni neden bu kadar rahatsız etti?
sinan mesela şaziment'e hep nasıl hitap ederdi? kaygana. kaynana demeye dili varmıyor çünkü.
ama sinan'ın başına bir bela geldiği zaman en çok telaşlanan kim? şaziment! sorsan ölesiye nefret eder halbuki.
sinan bir piyango tutturmayıversin, bakın şaziment sinan'ın nasıl peşinden dolanıyor.
saygısızlık etmemiş ki. cumhurbaşkanı makamında kabul etmiş, o da orada bulunmuş. cumhurbaşkanı elini uzatınca elini sıkmış. orada 32 diş sırıtmak zorunda değil. siyasi eğilimleri kendisini ilgilendirir.
fener'e verilen penaltıda top alanyasporlunun omzuna çarpıyor. en-nesyri'nin attığı golde faul var. penaltı verilmedi denilen son dakika pozisyonunda ise top alanyasporlunun vücudundan sekip eline çarpıyor ki ifab'a göre bu elle oynama sayılmıyor ve o yüzden penaltı değil. ama alikoç çıkıp yapıdan bahsediyor, "o hakem bir daha bu stada giremez" diyerek bir de mafyavari tehditlere başvuruyor.
neymiş seçim öncesi operasyon çekmişler. operasyonu kimin çektiğini merak ediyorsan sayın alikoç, 21 kez top kaybeden şimanski'ye, gollük pozisyonda ofsayta düşen ve ayrıca penaltı kaçıran talisca'ya, üzerine gelen topu içeri alan irfan can'a bak. operasyon sana içeriden çekiliyor olabilir.
lehinize hakem hataları yapılıyor ama bok gibi oyununuz yüzünden yine kazanamıyorsunuz ama yine mağdursunuz yine mağdursunuz.
fener'e olmayan penaltıyı verdiler (her ne kadar kaçırmış olsalar da), olan penaltıyı vermediler. sonuçta adalet yerini buldu. ama bunlar yine sezon boyu ağlarlar mağduruz diye.
edit: baktım da o penaltı değilmiş len zaten. fazladan bir penaltı alıp onu da kaçırdınız bitti.
adam müstakbel kulübünü şampiyonlar ligi'ne gönderip kendisi de dolaylı olarak katılmayı başardı. artı tazminat aldı. bu hikayede kazıklanan yine fenerbahçe oldu.
galatasaray futbol takımının tarihindeki en önemli maçlardan biri. süper lig'le yetinmeyen galatasaray tarihinin en iyi kadrosunu kurdu ve her şey şampiyonlar ligi için. kadronun tutup tutmadığını bu maçta göreceğiz. belki de bu maç, yıllarca konuşulacak bir zafere giden yolun ilk taşı olarak hatırlanacak.
fenerbahçe'nin kazandırılacağını bildiğim için izlemediğim maç.
bu maçın sonucu çok önceden belirlendi.
müesses nizam dostu yalı çocuğu alikoç'a seçim kazandırmak için bu maçın fener'e verilmesi şart.
yok geçen sene kayseri'nin son dakikada yaptığı gibi, allah'ın sopası devreye girer de trabzonspor son dakikada fener'i üç puandan ederse bütün plan yatar, alikoç'a da belki güle güle deriz. gerçi demeyiz ya, bu eşşekler iyi transfer yaptı diye gider yine alikoç'u seçer.
ben hayatımda aklıyla kemalist olan görmedim. kemalistler akılsızdır demiyorum ama aklını kullanarak kemalizme yönelen görmedim.
devletin eğitim sistemi zaten kemalist yetiştirme üzerine. medya, aile, sosyal çevre falan filan derken türkiye'de bir insan aksi yönde bir çabası yoksa zaten kendiliğinden kemalist oluyor. kemalist olarak yetiştirildiği hâlde insanlar akıllarını kullanarak liberalizme, komünizme, muhafazakarlığa vs yönelebiliyorlar ki böyle çok insan gördüm. ama bu ülkede kim okuyarak, sorgulayarak, araştırarak kemalist olacak ki?
fikirleri ne olursa olsun, bir insanın solcu bir terörist tarafından bu kadar kolayca öldürülmesi dehşet verici. koca trump bile milimle kurtulmuştu. solcu terörün istediği zaman tak diye insan avlayabilmesine son verilsin. batılı liberal devletler sol zihniyetle mücadele etmelidir.
insanımızın günlük hayatta karşılaştıkları neşeleri, dertleri ve aşkları eserlerinde kendine özgü tarzıyla başarılı bir şekilde işleyen, yani insanı insana kendi tarzıyla anlatan sanatkardır.
sanat galerisine girip de hiçbir bok anlamadan çıkıyorsanız atatürk bey'in deyimiyle hayat damarlarınızdan biri kopmuş demektir. benim de öyle bu arada. o yüzden biri yanımda sanattan sepetten bahsediyorsa ortamdan uzaklaşıyorum, belli ki kafa açacak ama bende o kafa yok. benim için resim sanatı uykusuz karikatürlerinden ibaret. müzik olarak da hep lvbel c5'ten tak tak tak dinliyorum. sanatla alakam bu kadar.