ya şimdi ben herhangi birisinin trollük gayesi olmadan bunu inanarak, ciddi ciddi yazabileceğine kesinlikle inanmıyorum da hani belki bilmeyenler olur da inanır falan diye gerçeği yazıyorum.
simido mu hamido mu neyse, bu eleman, premier lig'i 16. sırada bitiren wolverhampton'ın gelecek sezon kadroda düşünmediği ve sözleşme yenilemediği, bu suretle serbest kalan ve bonservis bedeli ödenmeden fener'e gelen bir insan. ama aşağılık kompleksleri öyle bir noktaya gelmiş ki belki osimhen'in istanbul'a inişini gölgede bırakır diye özellikle o gün imza attırdılar ama pek kimsenin de umrunda olmadı.
osimhen'den daha iyi santraforlar iki elin parmaklarıyla sayılabiliyor ve onların da hepsi beş büyük ligde oynuyor. dünyanın en iyilerinden işte lan daha neyini anlatalım? bu adama boş teneke diyen futboldan anlamıyordur.
süper lig tarihinin en pahalı transferi gerçekleşti. süper lig tarihinin ikinci pahalı transferi olan ve geçtiğimiz günlerde imza atan orkun kökçü için 25 milyon euro verildi ki bu miktar osimhen için verilenin üçte biri. olayın büyüklüğünü siz düşünün.
bu arada güncel transfermarkt verilerine göre osimhen dünyanın en değerli 12. santraforu.
kemalizmden çıkıp nereye gittikleri önemlidir. islamcılığa, atsızcılığa, ya da komünistliğe gidiyorlarsa sıkıntı çok büyük. ama liberalizme kayıyorlarsa geleceğimiz aydınlık demektir.
italyanca'da sadece galatasaray anlamına gelir. türkiye'de kimse galatasaray'a kısaca gala demez ama dünya çapında gala deniliyor. çünkü galatasaray dünya çapında kabul gören ve şanı tüm kıtalara ulaşmış bir kulüp.
yani sizin dünya çapında bilinen bir lakabınız olmayacak. gala lakabı türkiye'de belirlenmedi. dünyanın layık gördüğü bir lakap. o galatasaray'a özgü bir şey. aşağılık kompleksine kapılıp yarın kendi kendinize "fene" diye bir şey uydurmayın. *
türkiye imparatorluk bakiyesi olan bir ülke. ulus devlet projesi maalesef türkiye'ye uymadı. ayrıca türkiye coğrafi olarak çok büyük bir ülke. bir ucundan öbür ucuna uçakla gitmek bile iki saati aşıyor. ankara diğer seksen ile tek başına yetişemez. deprem, yangın gibi son yıllarda karşılaştığımız bölgesel krizler bile yerel birimler tarafından anlık reaksiyonun gerekliliğini ortaya koydu. burası küçük bir avrupa ülkesi değil, her şey merkezden tek elden koordine edilemiyor.
şu aşamada eyalet sistemi türkiye için çok çok ileri bir nokta. bunu savunmayacağım. ama ayet gibi benimsenmiş olan merkeziyetçilikten biraz olsun uzaklaşılmalı. devlet teşkilatında yeniden yapılanmaya ihtiyaç var.
olan kavramdır ve türk kavramından farklıdır. şimdi "türkiyeli değilim türk'üm" diyorsunuz da kimse size "hayır türk değilsin türkiyelisin" demiyor ki. kimse size "ben türk'üm diyemezsin" demiyor. ama siz "ben türkiyeliyim diyemezsin" diyorsunuz. size dayatma yapılmış gibi davranıyorsunuz ama dayatmayı yapan sizsiniz.
victor osimhen istese dünya devlerinde oynayabilir. dünyanın en iyi forvetleri arasında gösteriliyor. ama ısrarla galatasaray'da oynamak istedi, kiralık dönemi bittikten sonra sözleşme imzalayarak kalıcı olarak galatasaray'a gelmek istedi. öyle ki "galatasaray'a gidemezsem futbolu bırakırım" dediği bile iddia edildi.
peki osimhen'in bu galatasaray ısrarı neden? hiç merak ettiniz mi?
para mı? başarı mı? istanbul mu? teklif edilen başka şeyler mi? hayır hiçbiri.
osimhen fenerbahçe'nin tadını aldı arkadaşlar. başka bir şey isteyemiyor artık. en kısa zamanda yine fenerbahçe'nin tadına bakmak istiyor.
fenerbahçe'nin taraftar profili hakkında vatandaşa fikir veren bir versustur. biri engelli, allah şifa versin ama sapıklığı (karşılaştığı her kadının içine düşmesi, ojeli ayak sorması) göz ardı edilecek gibi değil. öbürü zaten raporlu. her ikisini de sempatik diye önümüze sunup sempati duymamızı bekliyorlar.
türkiye'de sempatik taraftar denildiğinde akla gelecek isim galatasaraylı mümtaz amca'dır. adamın her videosu terapi gibi. *
genel başkanı doğu cephesi komutanlığı yapmış olan ve yurtseverliğinden şüphe duyulamayacak kazım karabekir'di. giderek güçlenmesinin chf iktidarında yarattığı endişe sonucunda şeyh sait isyanı, menemen olayı gibi hadiseler üzerine yıkılarak yasaklandı. hatta birçok yöneticisi izmir suikastı adı verilen bir suikast girişimiyle ilişkilendirilerek hukuki açıdan geçerli sayılması mümkün olmayan bir yargılama ile idam edildi. mustafa kemal paşa'nın hatrı olmasaydı kazım paşa, refet paşa, ali fuat paşa ve rauf paşa bile ipe gidecekti.
cumhuriyet döneminin ilk muhalefet partisi terakkiperver fırka'dan farklı olarak daha ziyade rejim kontrollü muhalefet partisi niteliğindeydi. ona rağmen rejim tarafından gösterilen olağanüstü baskı, rejimin gözünde demokrasinin gerçek değerine işaret etmekte.
laz kit'ten daha kötü bir film çıkmaz arkadaşlar. engelli kisvesi altında her türlü sapıklığı meşru görülen bir holigandan hoşlanmıyoruz elbette, filmi de eminim bok gibi olacaktır ama laz kit kadar da olamaz, o çok ama çok kötüydü.
hoca biz temennimizi değil, olacak olanı söylüyoruz. sonuçta şu ülkede olan biteni bir akıl süzgecinden geçiriyoruz ve geçmiş tecrübelerden de faydalanarak yolun sonunun nereye gideceğini de öngörebiliyoruz.
bak o fotoğrafını koyduğun adam için muhtar bile olamaz demişlerdi, 11 yıl başbakanlık yaptı, 11 yıldır da ülkenin mevcut cumhurbaşkanı.
siz başkalarını pek küçümsememeye çalışın. bir bakmışsın, en dibe çöktü zannedilen adam meğerse en dipte olmanın avantajını kullanarak daha yükseğe zıplamış.