şimdi uyumamam gerektiği halde uyuyakalmışım. yani günün planlarına birkaç saat geciktim. diyeceğim o dur ki, şimdi ben hızlı bir şekilde hazırlanıp çıkarken hangi kalkışı yapmalıyım?
aceleyle yaptığı kahvaltıda portakal suyundan bir fırt alıp işe giden zengin kalkışı mı yapayım, sabahın 5inde su bile içmeden aç karnına tarlaya giden köylü kalkışı mı yapmalıyım? acil taktik panpalar.
bugün saat 00:00a kadar yetkililer tarafından "corona kalmadı, atın maskeleri öpüşün, hell yeah!" diye bir açıklama yapılmazsa zall reyizin totosunu sözlük meydanında ifşalacağım gerçeğidir.
evet sayın yetkililer, bu açıklamayı bir an önce yapın. zira dünya buna hazır değil.
evet koduklarım, virüs diye bok kalmadı. ölenler de zaten bir gözü toprağa bakan tipler, neden abarttınız ki bu kadar? 90lık dede ayakta atlatıyor lan ne mutasyonu?
sokucam maskenize de mesafenize de. yiyin için sevişin, yeter la!
efenim bu şişko ruh hastaları restoranlarda, cafelerde, lehmacun dükkanlarında hiçbir şey bırakmamışlar. artık bu işe bir dur dememiz gerekiyor, ayıp yahu.
evet, 90 kilo ve üzeri bütün şişkolar için bir açlık kampı kuralım ve hepsini 90 gün boyunca günde bir adet zeytin, bir dilim peynir(silgi boyunda) ve bir adet yumurta vererek minimalist şartlarda hayatta kalmalarını sağlayalım. belki bu sayede gelecek nesiller daha sağlıklı olur değil mi ayol?
bedeninde ekstradan 2 adet damacana ağırlığında yağ taşıyan şişkoların yemek yemediğinde hiçbir sorun olmayacağı gerçeğidir.
zamanında boksör bir arkadaşım ankara şampiyonası maçlarına 69 kiloda çıkmak için son 3 gün adam akıllı yemek yemeyerek 73-74 kilodan 69a düşerdi. yani siz şişkolar yemeyerek hemen zayıflayabilirsiniz ve yemek yemeseniz de ölmezsiniz, yağ tabakanız sizi 5-6 ay daha yaşatır.
her köşe başında karşımıza çıkıp midemizi bulandıran, ter kokusuyla burnumunuz direğini yerinden çıkaran şişkoların yok olması gerekliliğidir.
burger king, lahmacun king, britanya king.. nereye gitsem, nerede yemek yiyesim gelse, her seferinde yemeğin kalmadığını öğrenip fitaminle dolduramıyorum yunan tanrısı bünyemi. hiçbir yerde yemek bırakmamışlar yahu, her şeyi yemişler.
yıl olmuş 2021buçuk, spor salonları tüm köşe başlarını esir almış, e yapsana sporunu be kardeşim, neden gençliğinin baharında şişko bir hayat sürerek top gibi sekersin ki?
ölün bence siz. ne kadar yemek varsa yemişsiniz ayol.
casper gibi ısısı sebebiyle üstüne yumurta koysan pişecek bir ürünü kullananların acı gerçeği.
casper nedir la fakirler? dell alın ömürlük kullanın. toshiba, asus, samsung falan belediye markasıdır, herkesin dilinde gezer, en çok tercih edilen ve kaliteli sanılan markalardır. ancak pek bilinmeyen ancak amerikada en iyi olan bir dell olamaz hiçbiri. parası neyse verip de alsana be fakirim şundan bir tane!
erkeklik mertebesinde iflas bayrağını çoktan çekmiş erkektir. benim bu.
selam arkadaşlar ben bekar bekir. 35 yıllık erkekim yaş 28, bir avratın serçe parmağına bile dokunmuş değilim. aranızda varsa bu seksi bünyenin serçe parmağınızı emiklemesini isteyen, bir meşaş kadar uzağınızdayım.
beynini instagramda story paylaşmak dışında kullanmayanların anlamak istemediği gerçek.
arkadaşlar mal mısınız? az kafanızı çalıştırın olum.
lan 2020 nisan ayında dünya salgından kırılırken, her gün binlerce yeni vaka peyda olurken çin gibi 2 milyar nüfuslu memlekette vaka sayısının 85 binde sabitlenmesi ve günde 4-5 vakanın çıkması inandırıcı geliyor mu sizlere de?
adamlar önce aşısını falan ayarlayıp halka gizli bir şekilde yiyecek içecek yoluyla verdi sonra salgına start verdi. yoksa sen 2 milyar milyonluk memleket, ne demek günde 4-5 vaka?
eğlenmek için yapılması gerekenler listesinde olan eylem.
yaşlı teyzelerin her iki tarafından koluna girip kaldırarak karşıya geçirdikten sonra orada mahsur bırakmak ve acı çekmesini, bastonuyla size tehditler savurmasını izlemek ne de sado mazo bir fantezi değil mi?
kikomia takiyo nickli bir sözlük yazarıdır. neye ve nereye takıyorsa artık..
sincan gibi ankara'nın unuttuğu, yaratıcının ahiret olayından muaf ettiği bir ilçede yaşadığı halde bir insan nasıl olur da ankara'da yaşıyorum der ki? sen sincanlısın olum, sincanlı. ne ankarası? orası olsa olsa eskişehir'in köyü falandır, yanlışın var.
bu konuda ciddi bir hastalığı olan veya elinde olmayan nedenlerden dolayı böyle olan insanları tenzih ederek...
az biraz yemeği kesse ceylan gibi sekecek vücuda ulaşabileceği gerçeği karşısında halen dana gibi ortalıkta gezen insan artıklarıdır.
evet, nefret ediyorum. sebebi de kilolu olmaları değil, zayıflayabilecekleri halde bu konuda iradesiz olup öküz gibi yedikleri için. insan hiç mi aynaya bakıp "ulan bir tanecik hayatım var, o da böyle +50 kilo ile heba oluyor" demez mi kendine? sokakta görürsün ne giydiği kıyafet yakışmış ne yürüyüşü düzgün. "ne yedim ki ben ya, su içsem yarıyo" derler ama aslında çok yerler. yemiyorum derler ama kendilerini kandırırlar sadece. bir yakınım var üzerine çok düşüyoruz bu konuda oradan biliyorum. onlara sorsan hiçbir şey yemiyorlar.
güzel arkadaşım, kardeşim, abim ablam... birazcık yediğinden kıssan, dışarı çıkıp temizinden 3 km yürüsen 4-5 aya fit bir vücuda kavuşman mümkünken neden bunu kendine yaparsın? inan o kadar kolay ki ve zayıfladığında hayat o kadar güzel ki. hayat o zaman çok daha lezzetli, sadece bakma, gör ulan şişko patates!
ya zayıflayın ya da ölün lan. zira bu şekilde de yaşıyor sayılmazsınız. şişko patatesler sizi.
mis gibi motive ettim patatesleri evet. bu sinirle 2 ayda 50 kilo verirler.
sen ülkenin şartlarını beğenmiyor olabilirsin, "kardeşim ben ülkenin taşını toprağını havasını suyunu seviyorum ancak şartları zorlayıcı, liyakata değer verilmiyor, hak ettiğim parayı ve değeri almak istiyorum" diyebilirsin. ki haklısın da.
ama sen ülke sınırları içerisinde türkiye cumhuriyeti vatandaşı iken, ülkenin bayrağına, milli değerlerine hakaret edip, kürt milliyetçiliği yaparsan kusura bakma, bir orospu çocuğusundur. hem yasalar karşısında hem de bana göre. herkese göre amk!
ulan bir bitmediniz be orospu çocukları! 100 yıl önce kürdü türkü(ki bu ülkede herkes türktür, kürt demek bile bir kürde hakarettir, ayrımcılıktır) omuz omuza savaşmadı mı? sırf bu yüzden bu sınırlar içerisinde yaşayan herkes türk ve türkiye cumhuriyeti vatandaşı kabul edilmedi mi?
ağır milliyetçi değilim ancak sizin gibileri cidden gördüğüm yerde sikesim var. zira derdiniz bile sigara yakmaya değmeyecek cinsten amına koduklarım! derdini siktiklerim ya!
bence corona virüs salgını 20-30 yıl sonra tarihe 3. dünya savaşı olarak geçecek. evet çin bir dünya savaşı başlattı ve planladığı gibi de kendisi kazandı. önce önlemleri aldılar, atıyorum paketlenmiş gıdalara ve ilaçlara aşı zımbırtılarını ilave ettiler. ardından salgına start verdiler.
ulan bu bildiğin grip ama nasıl oluyorsa daha çıktığı ilk gün virüsün corona ailesine ve yeni bir tür olduğuna kanaat getiriyorlar. güya kolay anlaşılır ve tespit edilir bir virüs türü değildi. ulan ben hastaneye gidiyorum adam gripsin deyip yolluyor, yıllardır olan şey bu yani. çinde ne oldu da o ilk hasta olan kişiye muhteşem testler yaptılar. bir de çinde, 2 milyar insanın yaşadığı ülkede?
2020de çin'in ekonomisi zarar gördü mü? ucuz işçiliği sebebiyle dünya markalarının ürünlerini üretmeye devam etmediler mi? hepsini geçin ulan, nasıl oluyor da 2020 nisanında her ülkede günde 3-5 bin vakaya rastlanırken çinde 86 binde sabit kaldı ve günde sadece 5-10 vaka çıkıyordu? yine çinde, 2 milyar insanın yaşadığı ülkede?
malumunuz sahada toplu tüfekli savaş tarihe karışalı çok oluyor. şimdi savaş ekonomi ve politikada yapılıyor. o halde neden bu salgın bir dünya savaşı olmasın ve galibi çin olmasın?
corona virüs salgını sebebiyle bütün avratların korkudan evlere kapandığı şu günlerdeki yaman halimdir.
neredeyse bir yıl oluyor azizim, şöyle yolda belde, parkta bahçede bir avratla göz göze gelip de kendisine "atayım mı seni eve yavrum, yapayım mı tarlayı üstüne, kuralım mı bir a milli futbol takımı 11ini?" demeyeli çok uzun zaman oldu.
1 hafta önce aldığım haber. 7-8 ay önce vefat etmiş.
(#43609210)bu entryde kendisinden bahsetmiştim. kendisiyle 2019 mayısında içerken tanışmıştık. sadece 3 ay görüştük ama bu 3 ayda sadece evinde vakit geçirebildik zira entryde de bahsettiğim gibi kendisi alkolikti. haliyle ölüm nedeni siroz. insan yemek yemeden, su içmeden günde 2 litre votka içerse maalesef sonuç bu.
kötü geçtiği hakkında şüpheye yer bırakmıyor gibi görünse de aslında tartışmaya açık bir durum bu.
tamam hizmet sektöründe çalışan insanlar için yıl genelinde işsiz kalmak ve buna mahkum edilmek gibi kötü bir durum vardı ancak bu insanlar haricinde kime kötü geçti?
üretim alanında çalışanlara mı? öğrencilere mi? para sıçan insanlara mı? moto kuryeler?
dün oturup bir sebepten düşüncelere dalıp yılın muhasebesini yapmak zorunda kaldım ve bir nevi günah çıkardım. son birkaç ay 2020ye sövüp saydım ama fark ettim ki bu yıl son 10 yılda hiç olmadığı kadar fırsat geçmiş elime de ben değerlendirememişim.
cidden soruyorum... bir salgın var ama size uğramamış, uğramış olsa bile bir şekilde atlatmışsınız, işinizi yapıyorsunuz, arkadaşlarınız ve aileniz halen hayatta ama siz nasıl bu yılın kötü geçtiğini söylüyorsunuz? şimdi hiç felaketleri saymayın, en büyük derdiniz covid19du, yıl boyu genellikle bu konuda zırlayıp durdunuz oturduğunuz yerden. ve acılar toplumsal değildir, şahsidir. kendinize suni ızdıraplar çektirmeyin.
bir de çok fazla parası olup bu yıla lanet edenler görüyorum, vay kafasına tükürdüklerim. parası olup da ödenmesi gereken faturalar, borç ve geçim sıkıntısı olmayan bir insan neden şikayet eder ki? izole günler sayesinde evinizde yiyip içip bol bol film, dizi izlemek, kitap okumak, yeni hobiler edinmek varken neden bir insan sıkıldım der ki? parayı kullanmayı bilmiyorsanız verin bana ben size hayatın nasıl yaşanması gerektiğini göstereyim. örnek vereyim, yıllardır içimde bir gelecek hayalidir şahsi pilotluk belgesi alıp şöyle ufak bir pırpır ile keyif zamanlarımda göklerde ufak gezintiler yapmak.. çok fazla parası olup da kaç kişi gördünüz bunu yapan? diyeceğim odur ki nasıl yaşanacağını biliyorsanız iyi veya kötü zamanlar sadece bir yanılsamadır diğer insanlar için.
2021de maddi ve manevi anlamda çok çalışacağız, elimizden geleni yapacağız ve bu kazanımların sağladığı tatminle mutlu insanlar olacağız. hadi göreyim sizi gençler, kendiniz için elinizden geleni yapın bu yıl. 1 yıl sonra "2021 çok kötüydü" diyen görmek istemiyorum.
fark ettim de birçok kadına kıyasla her yemek tarifini ilk denemede becerebiliyorum. ilk denemede evde çok güzel şarap da yapmışlığım var. mahalleyi komple şarapçı yaptım ya bu sayede.
bence neden olmasın..
evde tezgahı kursam, meth üretip ankara'nın puslu sokaklarında emekli, dul ve yetime satış yapıp ufaktan parayı kazansak ve uludağ sözlüğün işsiz, açıkta kalmış, bir fav alabilmek için sabahın köründe kalkıp entry girmek için uludağ sözlüğe giren yurttaşlarımızı bu işkenceden kurtarsak fena olmaz mı?
alsancak huzuru' nicki ile gelip tıpkı abberline gibi davrandığı halde halen inkar etmesi ve bunu yaparken bile yıllardır kullandığı cümle kalıplarını aynı şekilde yazmasıyla ağır sorunlar yaşadığı kanaatine vardım. niye? çünkü kanaat önderiyim lan ben ahahahah neyse.
mutlu ama uzak olsun demesi, her kendisine laf atana behzat ç. konuşmasını atması ama buna rağmen halen değilim demesi. ulan bari o profilindeki fenerbahçe logosunu kaldır dönek misin evladım sen?
bence bunu karısı gözünün önünde aldatmış olmalı. 3 zenci bir araya gelip buna ortaya karışık 3ü bir arada yapmış olmalı. ya da küçükken topu inşaata kaçmış ve müteahhitten dayak yemiş olmalı. başka.. bir de memesini yaşlı teyzeler sıvazlamış da olabilir.
gel sana bir hanım teyze bulalım abberline, belki durulursun yiğidim.
sözlüğün bana verdiği yetkiye dayanarak kendimi satılığa çıkarıyorum an itibariyle.
beni beslemek, arada bir de emekli maaşını benimle çekmek isteyen, ara sıra kafayı çekip dul ve yetimin hakkına çökmek isteyen gönlü zengin, interneti fakir sözlük yazarlarına kendimi 2 ekmek ve bir litre süte satıyorum. bilginize..
neden küçümsendiğini anlamadığım, sistemde önemli bir yapı taşı olan, bir ürünü a noktasından b noktasına ulaştırmak için yapılan meslek.
moto kurye dediğin adamın aylık geliri 5-7 bin arasında değişiyor. evrak kuryeliği diye bir şey var, ptt gibi yerler ya da özel şirketler çalıştırıyor. 8 saatlik sürede 20 evrağı dağıtman gerekiyor. ki bir motorcu 8 saate yaymaz o işi, 3 saatte bitirir. çıkar başka işe gider, günde 2 iş yapar ve aylık 6 bini aşkın gelir elde eder. bir de 2 teker üstünde, hiç kimseden emir almadan özgürce gezerek çalışmak da cabası.
moto kuryeliği küçümsüyorsunuz da, onlarca işte çalışmış ben bile aklım olsaydı da moto kurye olsaydım diyorum şimdi. emir almaktan nefret eden ve kafasına göre özgürce yaşamak isteyen biri için biçilmiş kaftan. bir de iş imkanın fazla. bu da piyasada seni değerli yapar eğer 3-4 yıllık deneyimin varsa. rahatlıkla aylık 6 bin lira alabilirsin. ekstra olarak fazlasıyla ödenen yakıt bedeli, çıkılan servis başına ücret.
üniversite öğrencisi olup da "öğrenciyiz ağğbi" diye makarnayla beslenen, hayatı minimalist yaşayan gençlere tavsiyem moto kuryelik yapmaları. 3 saatlik bir sürede bile aylık 2 bin lira kazanabilirsin, her mevsim, sabah akşam her saatte yapabilirsiniz bu işi.
moto kuryeliğe bok atan da gitsin 3 bin liraya günde 10 saat it gibi çalışmaya devam etsin. onlar bundan memnun zira.
yasa dışı yorgan temin eden yasa dışı oluşum. geceleri herkes uyurken yorganlarını gizliden çalarak veya yeni kayıt dışı yorganlar üreterek vergiden muaf, kaynağı belirsiz para kazanma amacı güder.
bu gece yaptığımdır. akıyor efendim durduramıyoruz.
açılır ufaktan bir time, damardaki kan dile gelir ilkin, çıkmak için can atar damarlardan. ardına bir de high hopes yapıştırılır, damarlarınız belirginleşir, tansiyon yükselir, kalbiniz ağzınıza gelir. en sonunda echoes açılır ve artık içinizdeki hiçbir şey sığmaz, taşası gelir. işte tam da bu anda kollara derin yaralar açmak şart olur, kanlar "duvar"lara ulaşır ve duvarda "hey you" yazısı belirir.
insanı hem mutlu eden hem de üzen durumdur. üzer ki, o sesi şişeleyip saklamak istersin ama bu mümkün değildir. o an duyduğunla kalırsın. bir an önce olan şimdi olmayan bir ses, anlık, muhteşem..
aman aman nereye geldik temalı bir sınavdır türk erkeği için yeni evlenmiş türk kezbanı.
bu konuya örnek olarak bugün başıma gelen saçma sapan bir olayı anlatmak istiyorum.
3 gün önce eve gelirken bir kız karşıdan geliyor, maske olmasına rağmen gözlerinden birine benzetiyorum. "lan yoksa?" diyerek gidip "pardon maskeni indirir misin?" indiriyor ve ben de "bakışınızdan birine benzettim, kusura bakmayın" deyip devam ediyorum yoluma. bugün de yine aynı yolda aynı saatlerde geçerken karşıdan geliyor ve yanımdan geçiyor. arkamı dönüp bakmıyorum bile, eve gitmek için sokağa sapıyorum ve 100 metre kadar gittikten sonra arkamdan biri sesleniyor. bir genç "eşimi takip ediyormuşsunuz, çok korkmuş blaa blaa" diyor. ahahah ulan bu ne amk? olayı aynen anlattım ve böyle salak saçma şeylerle işim olmayacağını, bu tarz meselelere kafasının almayacağı derecede bir bakış açısına sahip olduğumu uygun bir dille anlattım. çocuk adını söyleyerek kendini tanıttı ve elimi sıkıp gitti. belli ki böyle bir şey ilk defa başına gelmiyor, eşi olacak kezban her adres soranı hatta işe gidip gelirken aynı saatte denkleştiği kişilerin kendisine hallendiğini dile getiriyor olsa gerek.
bu tip kadınların sayıları az olsa da varlar maalesef ve insanların başını yakabilecek potansiyele sahip bir saatli bombalar adeta.
be koduklarım!
insanlar iş yerinde, dolmuşta otobüste her yerde bir şekilde mecburen iletişim kuruyor. her iletişim kuranı "beni zükmek" istiyor diye fişleyecekseniz eğer, o halde tamam, benimle iş gereği ya da arkadaş olduğumuz için iletişim kuran her kadını "benimle sevişmek istiyor" olarak algılayayım. böyle daha mı güzel sizce?
bu tip insanlar evlenmesin amk. çok geçmeden adamın başını belaya sokar bunlar.
