orospu çocuğu, kötü bir kelime olmamak ilen, sözlüğümüz de kullanılmaktadır ve yorumlanmakta.
şimdi insanı ise;
bayrağını, götüne sokup, ben türküm ve ben bilgiliyim, ben müslümanım, ben ateistim, ben en iyisiyim ve ayrıca, ben başbakan olsaydım, çok iyi yönetirdim, ben kılıçtaroğluyum ve ben yaparım! diyenlerin becerdiği iş görümüdür.
ha eleştiriden bahsedersek buyrun yapılmakta.
- ey insani tür! sen git önce, türklük duasını oku ve kendine ibadet edin bunu!
nesillerin, akıl seviyelerine göre ayırmaktır.
şöyle bir durum var ki; hiç bir nesil de, bulunduğu aklı, temsil edilen bir yazar görülmemiştir şimdiye denk.
bu uygulama kaldırılıp yakın da, nüfus cüzdanı ile ve ayrıca tc kimlik no ilen yazar olunacağına inanmaktayız.
uludağsözlükte, yaşanan kafadır. ayrıca böyle bir mod, biz türkiyenin sözlüğüne gelirse gelsindir.
ha bir de ya aramızdaysa?
sırf bunu eleştiren bir arkadaş, silik yiyor ise ve ayrıca, küfür eden bir velede, denk tutuluyorsa, ben yazar değilim.
facebook'u büyük insanların yeri sanıp, büyük insanın, tasarladığı bir facebook'ta, insanlara kendini anlatmayı bırakıp, ben uludağsözlükte yazarım kafasına bürünen velettir.
sözlüğün de kitlesi sikildi öngörümünü sörüdürmeyindir.
- ya abi, adam metrobüste, ben sözlük yazarıyım, hiç bir yazar ben gibi olamaz! diyor.
+ kardeşim sen de haklısın. ''gülücük''
sebebi, kitleyiciler ve müziği yapanlar, denilen şahısların, kitleyici, rütbesinden çıkıp, müzisyen olma arzularından kaynaklanan, gerçek bir durumdur.
- abi ben dinlemeyi bırakıyorum müzisyen olucam.
3 ay veriliğ, güzelce gitar çalınır ki ''gitar 11 sene de adam gibi öğrenilen bir enstrüman'' herkes güzelce dinler. yetenek yarışmalarına çıkılır. ünlü olunur sonra :
- abi ben müzisyenim ve yaptığım işten gurur duyuyorum.
kendine olan değerini değil, değerini bilen insanların, açıklama yapmayıp ve eleştiri yapanların, çokça aşağılamalarını, duysaydı ve görseydi, uzandığı, iki metre altta, toprakta ters dönerdi.
hadiseyi, mozart ile karşılaştırmaktır.
toplum da bu karşılaştırmayı, yapan ve insanlara, kanıtlamaya çalışan çokça kişi var.
ha bunu yapar ama onun, ondan iyi olduğunu açıklama çabası niyedir? bilinmez.
ayrıca, hadise kendini, bi sağır etsin. ardından şan dersi versindir.
geçtiğimiz, her geçtiğimiz nesilin, madde bağımlılığına ve kesici aletlere, daha çok bağlandığını görmemizin öne sürümüdür.
okullar da, ev de, işte, araba da, sokaklar da, ev de ve hatta her yer de.
el de kubarla donatılmış, sarma bir sigara. ev de masaya donatılmış bir koko ve içici bir, başbakan oğlu itin evinin masası.
dışarı da veletleri, kötüye alıştıran, abiler ve kurabiyeler.
şimdi bakılıyor da, kendini görürsün, kendine görün!
sözlük içi ve dışı, bütün yazarların, neredeyse bütün dünyaya söylediği, yapılabilirse doğru sözlerdir.
diğerleri kendilerine ve insanlara olan eleştirilerdir.
ben insanım, sizden biri olamadım ve olmak zorunda da değilim.
aklınızdan geçirdiğiniz ve sorguladığınız ve milyarlarca insanın, bu dünya da uğruna, her bir bokluğu yaptığı, savaşa en güzel yorumu, atalarımızın yapmasına rağmen, bunu taşağa alabildiğimiz konudur.
savaş, bize ne düğündür, ne oyundur, ne güzeldir, ne tatlıdır, ne de başka bir sikimdir.
sadece yaparız, bizler böyle doğduk. savaşırız ve soyumuz gereğince, hayat ilen, en büyük güçler ilen, yüzleşir, sözlerle, gerekirse, en büyük silahımız, kendimizi kullanarak, yerden yere vururuz.
ben türk'üm.
türk doğdum.
türk yaşlanacağım.
ve şimdi türkte öleceğim.
hadi kendinizi alıntılayıp, katın katıştırın yorumlarınızı demek isterlerdir.
kendini türklüğe katmak isteyenler, üstüne alınabilirler.
bir şeylere, isteği kalmayan bir insanın ve bulunduğu topluluğun da, bu durum da olduğunu gören yazar beyanıdır.
ayrıca, uyumak insana verilen, en rahatlatıcı şeydir.
uyurken hangi insan orgazm, olmadı bu yaşlarına kadar?
sözlükte ya da yazarların, topluluğun bulunduğu, her ortam da yokluklarının ne denli anlaşılacağının, acı durumudur.
sonsuza kadar silik?
yoksa sonsuza kadar ulaşılamaz?
ya da artık çok geç..
her gün karamsarım,
her bir an, duyumsarım,
her bir düşünce de, iyimserim.
yolun sonundaki başlangıçtayım.
artık mutluyum.
gözlerine bakarken diğer insanların,
ne kadar değersiz olduklarını, ondan başka olduklarının,
artık yeterince farkındayım.
ölenin ardından, arkasından bakmayanım.
ölenin ardından, her gün, toprağından, kır saçlarını okşayanım.
artık umutluyum.
yaklaşıyorum, saçlarına.
uzaklaşıyorum, saçmalıklardan.
bırakıyorum, insanları.
dönüyorum sana ve dönüyorum gerçeğe.
yolun sonundaki başlangıçtayım..
bunun açıklamasını pekte yapmak istemediğim bir kovalama, yakalama oyunudur.
bunu, genellikle ve genelin de, hep benim başıma gelmesi mi gerekirdi? sorularından artan ve hüzüne boğan ve hatta, üstüne iyilik sağlık ve sıhhatin eksik olacağını anladığımız anda.
iyilik sağlık ve sıhhati nerde duysak, bizim olmayacağını anladığımız andır.
güzel olan bir şey var aslın da, kısıntılı ve kesitli, ayrıca konuşmalarımız da, yaptığımız gibi kesit kesit, şifreli, denilen yazılarımız da ve sözlerimiz de, kullandığımız gibidir.
hayat bir kesit olayın da bitiyor zaten.
ne zaman güzel, her daim öz şeyleri yaşamaya atılsan hep bi kırıklık, dal kopukluğu oluyor.
ben kanser değilim dememeli. ben kanserim ve bununla, eğer yaşarsam, yaşayabilirsem eğer, bununla da ölürüm.
bir şeyi anlamak ve öğrenmek için, çoğu yer de söylenilidiği gibi ezbere dayalı, anlamaktan uzak durmalıyız.
ayrıca tam olarak bu değil-ki hiç olmamıştır. şöyledir ki:
ne zaman anlamayı ve ezberi bırakıp, hayatta yaşanılan şartlar da, götümüz, bildiğiniz göt, zora geldiğin de, bıçak kazığa dayandığında, öğrenme mecburiyetine bürünürüz. bu olsa da olmasa da, artık ya, okul bitmiştir ya da son demlerine yaklaşılmıştır.
öğrenmeyi bu yaşanılanların, kötü şeylerden çıkarılıp, iyiye dönüştürüp, olgu ve fikir, bilgi haline getirildiğin de öğrenmiş oluruz.
yorumlamak ise düşüncelerinizle gerçekleşir. dangalakların yorumlarıyla asla değil.
açıklama gerekirse eğer ki tam olarak;
çevremiz de verilen fikirlerin ve sözlerin, gereğince tutulmadığının ve gerçeklerinin yazılacağı başlıktır.
- başlık denilince akla sözlük içi başlıklar gelmesin, burası romaya ve romadan günümüze açılan bir dünya.
yıllarca, bunu anlamak için ve yapmak için dil ve söz dökenlerin, çabaladığı iş ve istekleri boşa çıkmayacağının ilanıdır.
malesefki, birisinin rap dinlediğini gördüğün de, şöyle bir bakarlar. işi arabeske vurup, yee yaa ölmek istiyorumları söylenip dalga konusu yapıldığını sanarlar. ki bunlara fırsat veren kitlelerimizi ayakta alkışlamak isterimdir.
hayata olan, sevgisizlik ve sevgileri, arzuları, istekleri, fırsatları ve fırsatların ezilip harcanmasını, kağıda döküp, söyleyişe getirip rap yapmak her müzisyenin işi değildir.
bunları en iyi yapanları bilenler ve bildiğini sananlar arasın da gidip gelen bi ikilem var çevremiz de.
önce bi öğrenilip, sonra zevk alıp, sonra yorumlamak lazım böyle konuları. ki doğru bilgiye ulaşılsın.
diğerleri zaten eleştiridir.
bilimi, gerçeği, olguları, hayali ve birçok şeyi gerçekleştirme isteğiyle gelen inanışın, gerçekleştirilme isteğidir.
bu çok güzel bir hayaldir. bütün hayallerin toplamının isteğidir.
ben her şey olmak istiyorumun en güzel yanıtıdır.
yıllarca kimya, öğrenip, bilip, uygulayıp ve birçok mesleğe yanaşıp hepsin de yararını alabilmek, her yiğidin, değil.
her kemikten, torpaktan, etten ve sıfattan olan insanın harcı değil.
bu hedefi ele alanlar şöyle bir yanaşsındır.
bu versusu yapacak, bir zihniyet topluluğu dolaşan güzel ülkemizin, insanlarının düşündüğü versustur.
ama bir sorun var ki, şimdi şöyle bir diyalog olacak:
-dio? kim ki la o? o ney yeniliyor mu?
+ metal abicim metal.
herkes en iyisini biliyor zaten, bırakalım da gençlerimiz en iyisini bildiklerini tekrar göstersinler. metallica tişörtü giyip, metalhead olan gençlerimiz iyi bilirler.
- lan göt sen kimsin bu karşılaştırmayı yapıyorsun? demezler mi?
o insan, ne güzel insandır. o ne güzel sestir, yorumunu yapacak kişiye yakışacak bir kafiye. ne güzel bir insandır o, anlam yüklüdür sesinden, şarkılarına akan.
yakın da, bütün eserlerini, cem babamızın, karaca babamızın, bütün eserlerini yorumlayacak insan yakındadır.
biraz şüphe uyandırmak isteniyordur.
bakkaldan üç sigara aldım.
mutfaktan üç sigara aldım.
arkadaşımdan üç sigara aldım.
biri elim de, diğeri dudaklarım da, öteki de, hazır da bekleyen kültablomda.
açıklama yapmadan önce söylenmelidir ki; bu başlık yüksek derece de bilgi ve yönlendirme içermelidir.
yazmak ve yazdıklarını, okurken de yazdığın gibi konuşabilmek. bizim yorumlayacağımız, yönlendireceğimiz ise bunun ne ilen, nasıl, ne, hangi bokla yapıldığıdır. sizi şöyle alalımdır:
herkesin de bildiği gibi, kimimiz, çoğunluğumuz, yazarak ya da konuşarak anlatır her bir şeyini. ikisinin orta seviye de olması güç bir durumdur. fakat bunu gerçekleştiren şeyin temeli beyindir. ayrıca ve ayrıca:
bu beyinin, geliştirilmesinden ziyadesin de, geçen günlerin, ayların, yılların boşa harcanmaması değil de, nasıl yapıcam kafası değil de, direk yapmaya girişmektir.
kitaplar da yazıldığı gibi değildir. hangi kendini zeki gören sıfatlar, kişisel gelişim ilen, bir yerlere geliyorsa, açıkçası biraz kendimden bahsedeyimdir. ben onların bir yerlere geldiği, vesaitleri, yolları geçmeden yaktımdır.
bu artık, olay, olgu olmaktan, çıkıp bir takım gerçekliğe, hakikate, bilimin de ötesinde ki tutulmalarla benzerdir. eş değerdir.
bu olay geceleri geç saatlere kadar, bi takım siklikler yaptıklarını zanneden, arsız gönüller tarafından, düşünülüp planlanıp, gerçekleştirilen bir olaydır.
biz buna; güneşin ardındaki başlık tutulmaları diyoruz.
nedir bu, başlık tutulmaları, nedir bu, entryler, tutmalar, bir takım eksiler, artılar, yüksekler, alçaklar diye sorgular olduk.
ya adamın biri çıktı bir ara şey demişti; kardeşim ben dini, felsefeyi, bilmem neyi, bu kadar sorgulamamıştım ya la.
şuan bütün bilim adamlarınca, halkınca, toplanmış, bir yumruk olmuş ve ayrıca bütün kömünüst akıllı, sevgili saygılı, çok bilen güzel arkadaşlarımızla, bilgi paylaşımı yapmaya yönelik, bu konuyu görüşmekteyiz. eminiz ki, bu konu açıklığa kavuşacak ve bir gün yine eminiz çözülecek. çözüm sürecin de hepimize başarılar diliyoruz..