League of Legends'e yeni katılmış champion. Kendisini deneme fırsatım olmadığı halde pek beğeni toplayacağı konusunda şüpheler var. karşı takımda bulunduğunda fiddle ile kolaylıkla öldürülebiliyor. E tabi combo kullanmadan olmuyor bu işler.
şu son günlerde duyduğum rahatsızlıklardan biri de ilişkiler. ne zaman alıştık biz feyste durumumuzu değiştirerek ayrıldığımızı göstermeye? ne zamandır biz bir kısa mesajla ayrılmaya başladık? neden bu kadar basitleştik? bu kadar basitleşmenin sonucu ilişkiler de yetersiz gelmeye başladı. bunun akabinde aldatmalar başladı.
Bugün, çok yakın, bir arkadaşımdan (ki kendisi 1 yıldır bir angutla beraber) şu mesajı aldım:
"beni bodrum'a çağırırken meğer 1 aydır beraber olduğu başka biri varmış."
Lan ayı, zaten aldatıyorsun, üstüne bir de küfür eder gibi ne diye kızı yanına çağırıyorsun. şu an içimden çok ağır küfürler yazmak geçiyor ama herkesin basitleştiği gibi o kadar düşmemek gerek diye düşünüyorum. isterdim ki ona bir meydan dayağı atılsın. ya da kezzapla unutulmaz anlar yaşasın.
Bir insanı hayvanlardan ayıran etmen akıl iken, bazıları evrimini tamamlayamamış olsa gerek, ona buna saldırıyor, elindekinin değerini bilmiyor. biraz da domuz olsa gerek. kendisine yapılmasından korktuğunu kendisi yapıyorsa, bu kişi için söyleyebileceğim tek şey "zavallı" olmasıdır.
yıl 2008, ay eylül. new york'ta tanıştığım bir çocuk. ondan tek istediğim şey, beni gezdirmesiydi. yabancısıydım şehrin, bir rehbere ihtiyacım vardı ve ona rastladım. gidilip görülmesi gereken yerleri gezdirdi. sohbetiyle geziyi daha eğlenceli bir hale getirmişti. dominikan cumhuriyetinden göç etmiş, ailesi tarafından red edilmiş, kendi ayakları üstünde durmaya çalışan sevimli bir kişilikti. pek sıcakkanlıydı. sebep bu olsa gerek ki, times square meydanında yabancı bir ruhun elini tutarken buldum kendimi. sıcak bir dokunuş, birkaç günlüğüne olsa da kendini yalnız hissettirmeyen bir dokunuştu bu. o sıcaklığı hiç bir zaman unutamam. 4 gün görmüş olmama rağmen o el bana şimdi uzak olsa da sıcaklığını avucumun içinde hala hissedebiliyorum.
bir dokunuş anca böyle özetlenebilirdi. ne kelimelere sığar, ne de zamana. yaşanmışlık tarif edilemez derler, haklılar.
mavi yesil alg adlı yazarımızın mutfak eseridir. leziz ve hafif olmasının yanında damağınızda bıraktığı tat ile hafızanızdan çıkmasına imkan yoktur. yememiş olanın vay haline.
- gün içerisinde aşk meşk konuları konuşulmuşsa aklınıza iyisiye kötüsüyle eskileriniz aklınıza gelir. paylaştığınız güzel anlar, beraber yaptığınız şeyler, ilk öpüşme, ilk elele tutuş vs. (düşün düşün bitmez)
- gün içerisinde askerlik muhabbeti yapılmışsa, ki rüyaya bile yansıyabilir, nöbetler, ittiriboktan yaptırılan işler, koğuş muhabbetleri, çarşı izinleri mutlaka akla gelir.
- gün içerisinde iş muhabbeti yapılmışsa. yok onu düşünmek istemez insan. ertesi gün ne de olsa tekrar aynı muhabbetler dönecek der ama aklına uyuz olduğu şefi ya da müdürü gelir aklına ve söverek başka düşüncelere dalar.
- gün içerisinde üniversite muhabbeti yapılmışsa akla ilk gelen sınavlardır, ki onlar da kabus olarak rüyalarınıza yansır. aman dikkat fazla düşünmeyin. yoksa rüyanızda haberinizin olmadığı vizeye girersiniz.
bu konu uzar da uzar. ama en sinir bozucusu ise tuvalete uğramadığınızı hatırlamaktır.
onca ciddi sorun varken, yanıbaşımızda kardeş dediğimiz suriyeliler kıskaçtayken, eğitim sisteminin içine edilirken, çocuklarımız bilerek zehirlenirken ( yıllardır süre gelir: mısır, fındık, çay, süt vb.), demokrasi paketler etrafa ferman gibi yayılırken ne diye simge haline getirilmiş olan türban bu kadar konu bahsi oluyor? herkesin dini kendine değil mi? katolik ortodoksa et diyetini ne diye yapıyorsun diye soruyor mu? yahudiler birbirine yar saçların neden lüle lüle değil diye soruyor mu? aşın bunları aşın. ister takar, ister takmaz, kime ne? gereksiz polemikler yaratan başlıkların açılması da işin cabası.
o anın koşullarını bilmeyen, o durumda bulunmayan bir kimseye istenildiği kadar anlatılsın, asla ilki gibi olmaz ve karşıdaki de aynı tepkiyle gülmez. o an artık gülmekten bütün kaslarınız bayram eder, nefesiniz tükenir, pancar gibi morarır ve kendinizi herhalde o anda aynada görseniz, bir o kadar daha kopacağınızı garanti eden o harika kahkahalar ve mimikler, gözlerinizden fışkırırcasına yaş gelmesine sebep olurken kendinizden geçersiniz ve gülmekten kendinizi alıkoyamazsınız.
kesinlikle çok ama çok güzel, herkesin en az bir kere yaşaması temennisiyle.
mevcut ülke düzenindeki körlerden ve kör edenlerden ibarettir. bazıları 40 kaplan gücüne benzetmiş, bazıları ise onu ikinci önder olarak görmüş (bizim bir tane önderimiz vardır, ikincisi de yoktur, duyrulur!)! adaletten bahsederken sorgulanmayan askerler bir yana atılır, kaçak kullanılan elektriğin faturaları bizden çıkarılır, karma eğitim saçmasıyla eğitiminize bodozlama girer, hile şifre ile hakkınızı elden alıp yandaşlarını kayırır, her türlü ilkeleri unutturmaya çalışırlar, benliğinizi duvarlardan kaldırırlar, büstlerinizi yıkarlar, üstüne yetmiyormuş gibi onlarla dalga geçerler ve siz hala "körlerin adalet anlayışı"nı haklı bulursunuz ya, pes! bu ülkede yaşayan insanların bu denli 3 maymunu oynayabileceği kimin aklına gelebilirdi? Kabahati süpergüçte değil, sessizliğinizde aramanız temenni edilir.
Cok aci bir durumdur. Bir o kadar da gururlu ve guclu bir kisilige sahip olmak demektir. Herkes adina konusabilmek demektir. Kurt-Turk ayirmi yapmamak demektir. Bir birey olarak Birlik olunmasi gerektiginin ne kadar onemli oldugunu hatirlatan demektir. Kulaklarini tikayanlara lanet olsun demektir. Ogullarini askerde doguya gondermeyenlere seslenmektir. şEHIT HANIMI OLMAK DEMEKTIR...
Arkadaşlarla aleme akmak, muhtemeş dörtlüyü tamamlayıp okey oynamak, izmir'de kordonda çimlere uzanmak, Paris'te sevgili ile beraber eyfel kulesinin altından geçmek. istanbul boğazını seyretmek... ve daha niceleri
Tayyeap gibi Emperyalizmin kullanmak üzere seçtiği kuklaların ardından cahil kesimin, o bize yardım yaptı açıklamasıyla desteklediğini, örümcek beyine sahip olanların aklındakilerini söze getiren, su olmayan böylede çamaşır makinesi kendilerine hediye edildi diye sevinip oyunu pazarlığa sunmadan satan insanlar, afedersiniz satılmış insanlar topluluğudur.
Gereksiz kıskançlık triplerine girip, oradaki buradaki sitelerde üyeliklerinin silinmesinin rica edilmesidir. karşısındakine ve kendisine güveni olmayan insanların, düşüncesizce yaptıkları saçma davranışlardan biridir.
sorumsuzca ve düsüncesizce bir ayrilis sebebidir...
eski sevgilimin, "ikimizin de bu iliskiyi yasamasi gerekiyordu, ama devam etmesi ise olanaksiz hale geldi, hoscakal" mesajimi almasi ile cevap olarak "ne demek istiyorsun, anlamadim ben" yazmasi ve ardindan 1 kez caldirip kapatarak hayatimdan silinip gitmesi durumudur...
kendisine acidigimi da ayrica belirtmemi gerektiren durumdur...