42 numaranın dar 43 numaranın ise bol olması sonucu ortaya çıkmıştır. Bizi aynı kalıba sokmaya çalışan dış güçlerin de bu işte ayağı olabilir. Sonuç olarak ayağı büyük olanın fikride büyük olur. Sevgiler saygılar.
Belki cümle bile denemez ama bu kelime öbeği benim için " bundan sonra böyle." çıkışıdır. Eğer ki bir olaydan sonra sizden açıklanma bekleniyorsa ve siz de Amerikanvari zenci çıkışınızı yapıp ( isterseniz parmaklarınızı rock işareti yapıp aşağı yukarı sallarsanız daha bir havalı gösterebilir. işareti yapmakta zorlanan olursa ülkücü işareti kabulümüz.)
- Bundan sonra böyle
Diyebiliyorsanız işte şimdi onların düşünme vakti gelmiştir. Yaşasın özgürlüğe ilk adım.
bugün sevmek istiyorum
Bugün aşık olmak
bugün terkedilmek ve hatta bugün ölmek istiyorum,
Ya hiç yarın olmazsa...! Aslında şair bir ömrü bir güne sığdırmak istiyor ama olsun hayat kısa ne de olsa.
tuzla piyade okulunun güzide sınıfıdır. Bölüğün başını Kaan Üsteğmen çekmektedir. Bütün gün koşturmayla geçerken ışık hızına yaklaşılması sonucu zaman yavaşlamıştır. Bir gün üç gün gibi gelir çoğu zaman. Bir de hudutçuları ve towcuları meşhurdur.
Şu an içinde bulunduğum Yazdığım, yönettiğim ve oynadığım hatta ameleliğini yaptığım iştir.
Ulan Artvin'den Anamur'a gideceksin madem bin otobüse 30 saat mi kaç saat sürecekse sürsün yolda dağıtılan keki, püskeviti biriktirir memlekete vardığımda bir büfe açardım hem kafam rahat olurdu hem yolumu bulurdum.
Hadi Artvin'den( Şavşat bir de ya Artvin'e 1.5 saat mesafe) o dolmuşa bindim Trabzon'a kadar geldin devam etsene ilerisine ne vardı uçağa binecek ...
Edit : 7 saat öncesi ( plan: ne sürüneceğim otobüslerde binerim uçağa hooop memleketteyim( tamam belki memlekette havaalanı yok ama ) Artvin'den trabzona geçerim Trabzon'dan Ankara aktarmalı Antalya ya oradan da ilk bulduğum Otobüsle hooop memlekete)
Edit: 14 saat sonrası ( hay bu Plan'ı yapan aklıma kediler şey yapsın be güç bela Ankara havaalanından antalya geçtim bir 45 dakika sonra havaalanı Otobüsü ile antalya ya terminale doğru yola çıktık 1.30 saatin ardından Antalya otogardayım ve otobüs yok
Edit: terminalde şöyle etrafıma bakıyorum da hepimiz ne kadar benzeriz bir birimize kafaların altlarına yastık niyetine koyulan valizler, sıcaktan göbeğini yarıya kadar sıyırıp uyuyan Dayılar filan amaaaaaan memlekete yaklaştık ya işte gerisi fasa fiso.
Iki temel nedene dayandırabiliriz.
1.çay (uykusuzluk yapar)
2.fındık (daha çok uykusuzluk yapar)
Bölgede yetişen en çok üründe bu ikisi olduğu için bölgenin nimetlerinden bol bol yararlanılmıştır. Kısacası nüfus = uykusuzluk diyebiliriz.
Ne zaman gökyüzüne baksam içime dolan his. O kadar Yıldız'ı gökyüzünde gördükten sonra kendi gezegenimin uzayda parlamadığı aklıma geldikçe ... Daha fazla değersiz hissetmeden bu yazıya son vermek istiyorum.
Karayolu ile gidilecekse teker üstünden kaçınılmalı cam kenarı ve dolaba en yakın yer seçilmelidir.
Ilk defa gidileceğiniz bir yerse ilk dört koltuk candır ama 1 numarada oturup şoförün kafasına birşeyler dökersen canından olabilirsin.
Havayolu için acil çıkış kapılarının yanından koltuk seçerseniz geniş geniş oturabilirsiniz ama camdan baktığınızda kanatlardan başka birşey görmezsiniz.
Demokrasiyle yönetilen ve belli bir refah seviyesine ulaşmış ulusların savaşa girmeyeceğini öne süren Uluslararası ilişkiler kuramına 'Demokratik Barış Teorisi' deniyor.
Ve McDonald's varsa savaş yok uydurmacasına bağırsaktan teori üretiyorlar.
Bu sloganın yayıldığı sene Sırbistan NATO uçakları ile vuruldu ve yalana kuyruk takılarak " McDonald's zinciri olan iki ülke Arasında savaş çıksa da uzun sürmez" e dönüştürüldü tabi yerseniz.
Ağustos ayında başıma gelecek olan durumdur. Muhabbetleri inşallah buradaki başlıklara benzemez.
edit:geldim gördüm ( yenemedim) ki pek de iç açıcı değil buralar hatta ben geldim siz gelmeyin vatana millete faydam olsun diyorsan git bedelli yap, yap ki en azından o para ( güme gitmezse ) ile belki engelli bir vatandaşımıza maaş olarak geri döner. Sevgilerle
güzel ülkeme hoş geldiniz. hepimiz yazarız hatta ve hatta hepimiz biraz da şairiz, biraz daha derinlere inmek gerekirse hepimizin hayalinde bir kitap çıkartmak var ama gel gelelim okumayı fazla sevmiyoruz, şöyle bir Japonya'ya filan taşınsak ertesi gün elimiz çenemizde boynumuzda şal ile dergilere kapak oluruz ama işte ne yapasın yanlış zaman yanlış mekan.
Muhabbetin en koyu olduğu zamanlarda gerÇekleşir, telefon Çalmaya başlar( eğer yöre halkının sevdiği bir Türk'ü Zil sesi yapılmışsa telefonu aÇmak iÇin acele edilmez ) diğer misafirler sağa sola sallanmaya başlayınca telefon aÇılır ve derin bir sessizlik iÇinde Karşıdan gelen sesin kim olduğu tahmin edilmeye Çalışılır ve ilk doğru tahminin sahibi bacak bacak üzerine atıp Çayını yudumlar.
Bir saat önce Tecrübe ettiğim şey, Karşıdan gelen vatandaşın selektör yapmasının büyük faydası olsada tam ekip otosunun yanından geçerken polislerle göz Göze gelmek o kadar iyi değildi.
aslında kullandığımız birçok eşyaya daha güzel isimler verilebilirdi.
tablet: zımbırtı
şemsiye:sızdırmaz
alkol : dertleşgeç
masa: yemeklik
pantolon : uzun bacaklı
tornavida: çevirgeç vb.