her çıkan pisliğin arkasından, yok zamanlaması manidar, yok şimdi ne diye ortaya çıkardılar bunu falan zırvaları ile gündem kapatmaya çalışanlara, isyandır.
lan oğlum, çatır çatır götürmüşsünüz, basına, yargıya doğrudan müdahale etmiş, memleketin amına koymuşsunuz,
bunlar ortaya çıktı mı?,çıktıı!
bana ne lan, bunu kim, neden, ne zaman ortaya çıkarmış,
siz, suç ortaklarınız, iş birlikçileriniz, bir gün sizi arkanızdan vurdu diye, yanıp durun, banane!
ama,
kapatamayacaksınız, hesap vereceksiniz hesap bu millete,
Türk takımları, milli takım derken nba'e gitti, o dönem bu bile büyük başarı iken, nba'de şampiyonluk yaşadı, dünyanın en büyük liginde bir maçta 43 sayı atabilecek seviyeye geldi, o da yetmedi 50 milyon dolarlık transfer yaptı, o da yetmedi all-star seçildi,
yani bir basketbolcunun evrende gelebileceği en üst noktayı gördü, bir türk sporcu olarak uluslararası alanda belki de gelmiş geçmiş en üst seviyeyi yakaladı.
peki ya Ertem şener,
ilker yasin çakması maç spikeri, kendisiyle ilgili hatırlanacak en önemli şey bir maçta Rüştü'yü her yerinden öpmesi, ha bir de pardon yalakalık açısından o da üst seviyeyi gördü hakkını yemeyelim,
bu bağlamda twitter da laf dalaşına girip, milli açıdan laf çakmaya çalıştığı, Mehmet Okur'a gider yapmaya kalkan bu şahsa kıçımızla gülmek fazla mı gelir bilemedim.
alenen habertürk'ün başındaki adama bizzat telefon ederek , beğenmediği bir haberi yayından kaldırtan dikta rejimi hareketidir.
işte muhtemelen cemaat tarafından servis edilen ses kaydı:
sonra da neymiş :"efendim, biz kimsenin özgürlüğüne karışmıyoruz, hele hele basın özgürlüğüne asla"
hasssssttıırrrrr..
bakalım ampul kafalar buna ne diyecek, neymiş devlet bahçeli, cumhurbaşkanı müdahale etmeli demiş, başbakan'ın kendinden başkasına kudret tanınması gücüne gitmiş, vay bunu tv'de nasıl yayınlarlarmış, işin ilginci o tv patronu ise, cevap olarak daha başbakan cümlesini bitirmeden sesi titreyerek : -emredersiniz efendim, anladım, diyor,
bu kadar mı kendinize güvensizliğiniz, mahalledeki çocukları dayak atma tehdidi ile bütün oyunlarda oynayan izbandut çocuğa benziyorsunuz,
yoksa oyunla ilgili bir kabiliyetiniz olduğundan değil,
zaten kabiliyetiniz olsaydı böyle zorbalıklara tenezzül bile etmeyecek özgüveniniz olurdu.
benim beşiktaş'lı olarak istemediğim bir transfer oldu, ancak gs.den alındı falan diye değil, bu tarz bir oyuncu istemediğim için.
bu arada hemen belirteyim, bazı renkli montofol danaları hemen atlamışlar, tamam çok arzu ettiğim bir oyuncu değil ama cam adam Gökhan Zan'dan da kötü değil, çok çabuk unutunuz Beşiktaş'ın nasıl siktiretsek, diye düşündüğü sıralar, bedava diye üstüne atladığınızı,
hani ünal aysal nerden geldiği belli olmayan kara parayı gs. kasasında aklamaya başlamadan önceki, taraftarlardan para toplama kampanyası falan yaptığınız sefil günlerinizde, çok değil canım bir kaç sene evvelden bahsediyorum.
bugün fenerin yenilmesiyle hiç alakası yok bu yorumun, ligin ilk devresi bittiğinde söylemiştim, ligin ikinci devresinin ikinci yarısı çok heyecanlı kafa kafaya geçecek, üç büyük bence uzun bir süreden sonra ilk defa üçü birden yarışın içinde olacak son ana kadar.
buna katılmayan olur elbet, ancak bekleyelim en azından bakalım 6-7 hafta sonrayı görelim, iddiamın ilk kısmı tutacak mı?
Atletico sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmemiş, ronaldinho'da sözleşmeyi feshetme kararı almış, hatta bunun için 200 bin Euro ceza ödemeyi de göze almış, asis tüm gece Beşiktaş'la bağlantı içinde olmuş, pazartesiye transfer açıklanabilirmiş.
ya bak lütfen bir defa dahayı kaldıramayız artık, eğer yoksa böyle bir şey bjk yönetimi acil bir şekilde yalanlasın,
yok değilse ne gerekiyorsa yapsın artık.
not: hayır gerçekse, şimdi de biz onu istemiyoz diye hallenmem lazım ama ronaldinho amk. lan bu, nasıl hallenek.
Türk futbolunun sırf adı başına lakap olsun diye değil, gerçekten hakkettiği için efsane sözcüğünü almış nadir başkanlarındandır.
onun efsaneliği sadece beşiktaşlı'lar tarafından değil, tüm futbol severler tarafından beslenen duygulardan gelir, bu yüzden gerçek bir efsanedir o.
Futbol'un, son günlerde iyice ayyuka çıkan ama hep de var olduğu bilinen kirli yüzünün , tertemiz ak alnı oldu hep o. Beyefendilik ile otoritenin nasıl harmanlanabileceğinin son temsilcilerindendi kendisi. Taraflı tarafsız herkesin sevgisini ama her şeyden evvel mutlak saygısını kazanmıştır, bu yüzden çakma değil gerçek efsanedir o.
Aynı kendisi gibi, futbol camiasındaki herkesin zamanında saygınlığını mutlak kabul ettiği, baba hakkı ekolünün yetiştirdiği son temsilcidir belki de,
Kalitenin, efendiliğin, adam gibi adamlığın da futbolda başarı getireceğinin en önemli temsilcisidir o.
Şimdi bir süredir hastanede,
Umarım bir an evvel iyileşir, ayağa kalkar, özellikle çirkef futbol aleminin tam ortasında, gerçek kalitenin son temsilcisi olarak ışıl ışıl parlamaya devam eder,
seni seviyoruz efsane başkan, haydi yırt bu zorluğu da.
insan sinir olduğu şeyi çok zor unutur, hele hele o şey onu mütemadiyen sinir etmişse bilinçaltında kayıtsız şartsız bir yer edinir.
bu yüzdendir ki, gün içinde başımızdan geçmiş ,bizi o anda sinir etmiş bir şeyi unuttuk sanmışken, gece birden rüyamızda görürüz,
işte insanların özellikle modern çağda satın alma eğilimleri %90 oranda bilinçaltı etkisi ile oluşmakta, bu yüzden de reklam dünyasında milyarlarca dolar dönmekte,
çünkü reklamcılık aslında bilinçaltı şekillendirme işidir, işte bu bağlamda reklamcıların en çok kullandıkları teknik, son derece sinir bozucu ve gıcık edici eden reklam çalışmalarıdır,
siz kendi kendinize, sırf o reklamdan dolayı, o üründen nefret ettiğinizi zannederken, bir bakmışsınız, bir kaç gün sonra markette dolaşırken, raflarda gözünüz ilk o ürüne kayıvermiş,
şöyle bir düşünün, böyle çok reklam var, burada paylaşalım mesela en gıcık olduğumuz reklamları, sonra o ürününü satılırlık oranına bakalım.
benim paramı çalsın da yeter ki onlar çalsın zihniyetinde olan göt kılları için normal beklentidir.
ama oturup azıcık düşünme kabiliyeti olanlar çok rahat şu sonuca varabilirler:
"ulan adamlar sırf çocuklarının yolsuzlukları ortaya çıkacak diye, tüm adalet sisteminin a.ına koydu, müdahale etmedikleri ortada adalet ve hukuk unsuru bırakmadılar, hem de açıktan. bunu yapan, yarın seçim ortamında neler yapmaz ki"
yok internet sitelerini kapatan, yok gençleri kadın erkek bir arada tutmamaya falan çalışan zihniyetin, güya o yasaklamaya çalıştığı eylemin, en alasının, en alenen yapıldığı yerlere gık bile çıkarmamış olmasıdır,
acaba oralardan gelir elde ediliyor olması olmasın sakın neden.
bir çok kişinin bir çok madde ile ifade edeceği bilgilerdir.
mesela ben eskiden,
bir gün bugün kullandığımız cep telefonlarının çıkacağından bahsetseler,
bir gün uydu çekimi ile uzaydan kendi evimi canlı görebileceğimi söyleseler,
bir gün internet denilen şeyle dünyadaki en uzak bilgiye salise hızıyla ulaşabileceğimi söyleseler,
bir gün bilgisayarların sadece avuç içi büyüklüğünde olacağını söyleseler,
mesela,
bir gün Atatürk'e bu ülkede her türlü hakaretin yapılabileceğini söyleseler,
bir gün bu ülkede Ahmet Kaya'nın halk kahramanı ilan edileceğini söyleseler,
bir gün bu ülkenin genel kurmay başkanının terör örgütü kurmaktan içeri atılırken, teröristlerin serbest bırakılacağını söyleseler,
bir gün bu ülkede göz göre göre elinde yolsuzluk dosyası olan savcının elinden, o dosyaların alınıp, yine göz göre göre yok edileceğini ve buna kimsenin ağzını bile açamayacağını, savcının polise, polisin savcıya düşman edileceğini, söyleseler...
mancini'nin türk hocaların yetersiz olduğu, yabancı hocaların gelip onları eğitmeleri gerektiği lakırtısına, g.s. yönetiminin aciz ve çaresiz kalmasıdır.
çünkü fatih Terim'i kovmuştur bu yönetim ve yerine mancini'yi getirmiştir, şimdi it gibi pişmandır ama, tükürdüğünü de yalayamamaktadır, gerçi bu aysal denen adam menfaati olursa bırak tükürdüğünü, kustuğunu bile yalar lakin gayet iyi biliyodur ki daha ilk teşebbüsünde Terim'den siktiri yer.
bu yüzden kendi deyimiyle elemanına diyememiştir ki, sen ne biçim konuşuyosun lan, biz o türk hocayla UEFA kaldırdık diye,
gerçi Aysal'da kendini muhtemelen türk olmaktan çok Avrupa monşerlerinden saydığı için, çok rahatsız olmamış bile olabilir.
bir zamanlar adalet kavramının en önemli sac ayaklarından birisi olduğundan mütevellit, son derece seçkin olan bu meslek, bugün artık öyle değil.
çok fazla hukuk Fakültesi'nin gereğinden çok fazla mezun vermesi sonucu, bir zamanlar iktisadi ve idari bilimler fakültelerinin , kovadan boşalırcasına piyasaya işletmeci ve iktisatçı sürmesine benzer bir durum yaşıyor bu meslek maalesef.
aslında tüm gelişmiş dünyada olunabilmesi hiç kolay olmayan ve dolayısıyla çok seçkin bir iş olduğu için geliri de oldukça yüksek olan bu meslek, Türkiye'de içler acısı halde,
mesela yeni mezunların çok büyük çoğunluğunun eğer mirasyedi değilse, tek başına gerçek şartlarda bir ofis açması falan mümkün değil, maalesef bir çoğu işi biraz oturmuş olan avukatların yanına, üç beş kuruş karşılığı icra dosyası takip etmek falan üzere işe giriyorlar,
durum böyle olunca da , güya ücret talimatı olmasına rağmen, aslında gizli serbest piyasası olan bu işin değeri gün geçtikçe düşüyor, hal böyle olunca da zaten çürüyen adalet sistemimize bir kalite düşürücü darbe de buradan geliyor.
hükümet acilen , önüne gelen yere olur olmaz hukuk fakültesi açmaya bir son vermeli ve bu işe eski seçkin yapısını yeniden kazandırmalıdır.
artık milletin yediği her boka kılıf uydurmak üzere kuracağı cümlelerin başlangıç fenomenidir.
örnek:
kadın adamı tam iş sütündeyken bir hatunla yatağın göbeğinde basar:
-receppp bastım seni sonunda, adi herif
+doğru ama zamanlaması manidar Neriman, bak şimdi paralel güçler, derin güçlerle birleşip, benim beynim ile çüküm arasındaki bağlantıyı ele geçirerek...
-allah belanı versin recep!!!
-tamam Neriman.