madeleine
194 (mavi jojoba tanesi)
altıncı nesil yazar 2 takipçi 9.20 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    tarek atrissi

    1.
  1. hollanda'da yaşayan arap asıllı grafik sanatçısı.
    http://www.atrissi.com/
    0 ...
  2. yeter sivrisinek yeter

    1.
  3. requiem for the sivrisinektir. hadi bacaklarımı delik deşik ettin, yeterince kaşıyamadığım parmak eklemlerimden ne istedin? saat sabahin beşini geçti, hala sayende düzgün uyku uyuyamadım. benim gözlerim zom olmuş gibi bakarken senin kıçın eşek arısı kadar oldu! ne doyumsuz, ne halden anlamaz şeymişsin öyle. ne de sinsisin, şaplağı gördün mü kayboluyorsun ortalıktan. çık git hayatımdan.
    2 ...
  4. strawberry blonde

    1.
  5. ing. Bakıra çalan kızıl saç.

    (bkz: ginger)
    (bkz: irish red)
    4 ...
  6. isveçli doom metal vokalisti

    1.
  7. bass olarak kategorize edilebilecek bir ses tonuyla, fakat ağlama sonrası hıçkırma evresindeymiş gibi heceleri titreterek, hafif inlemelerle şarkı söyleyen sarışın, çoğu zaman iri cüsseli adam.

    - dying bro-oo-oo-kenhearte-ee-ed.
    - ağlama yavrum.
    - melancholy touches the deep darkness of my empiriu-uu-u-m.
    - örtmenim sven ağlıyo.

    (bkz: kes zırlamayı)
    (bkz: ve saçlarını uzatmaya devam et)
    0 ...
  8. közlenmiş kırmızı biber

    2.
  9. fırında yapılmalıdır, marketten alınanın tadı berbattır. fırınlandıktan sonra kırmızı biberlerin kabukları sevgiyle soyulmalı, cam bir kapta biriktirilen kırmızı biberler maydanoz, biraz sarmısak ve kimyonla çeşnilendirilmeli, bu işlem henüz sıcakken yapılmalıdır. yanına bir de patlıcan közleyeceksin, biraz da beyaz peynir, gelme benim keyfime...
    2 ...
  10. samantha morton

    1.
  11. minority report, river queen, elizabeth the golden age, mister lonely gibi filmlerde oynamış, balıketli ve normdışı bir güzelliği olan tatlı kadın.
    2 ...
  12. mister lonely

    ?.
  13. madonna'dan charlie chaplin'e, marilyn monroe'dan papa'ya kadar taklit yaparak ve taklidini yaptıkları ünlülerin karakterlerini dahi benimseyerek, onlar-mış gibi- yaşayan, ek gelir olarak hayvancılık yapan bir komüne marilyn'in başka bir şehirde (Paris'te) tanıştığı michael jackson taklitçisinin katılmasıyla devam eden bir film. enigmatik ve rüya gibi sahneleri bir şekilde izleyicinin büyükşehir hayatına dayanarak kurgulandırdığı mantık yapısını farklı bir alternatife ikna ediyor bence. samantha morton ne kadar doğal ve güzel bir kadın dedirtiyor ayrıca ...
    1 ...
  14. özel hayatı ısrarla soran arkadaş

    1.
  15. - ay bir şeyler duydum ben sizin hakkınızda anlat bakalım.
    - ..?
    - ayrılmış mısınız ne?
    - eh... çok oldu aslında. aşılamayacak bir şey değil vs. vs.
    - ay inanmıyorum ya çok üzüldüm bebişim

    Bu ve benzer şekillerde insanın özel hayatına müdahale eden arkadaştır. Gerçi tam arkadaş da sayılmaz hani; zorunluluktan ötürü hayatımıza aldığımız insan pozisyonundadır. Okulda aldığınız bir derste tanışmışsınızdır, bir kursta beraber yer almışsınızdır, bir arkadaşınızın arkadaşıdır ve garip bir şekilde özel hayatınızın çekim kuvvetinin etrafında uydu misali yerini almıştır. Facebook gibi siteler bu insanın işine çok yarar işte, sabahtan akşama kadar defter karıştırır gibi event'ları, fotoğrafları, sayfaları karıştırır durur. Kendince saptamalar, hesaplamalar, çıkarımlar yapar ve sonuçlara varır; adeta zevk alır bu işten. Pek bir hobisi yoktur, hatta hobisi bizzat budur. Diğer insanların özel hayatlarını merak eder, özel hayattan kastım gönül işidir aslında, şimdiye kadar anamın halini hatrını sormadı örneğin bu kimselerden herhangi bir tanesi. Eğer ki bir ayrılık varsa, yakın arkadaşlarınız ağzından kaçırmışsa vb, bu insan ısrarcı sorularıyla canınıza okuyacaktır. ''Kulaklarıma inanamıyorum'', ''inanmıyorum gerçekten mi'', ''yapma ya''lar birbiri ardına sıralanacak, samimiyetsiz vah vah'ları ile sizin ters giden talihinizden aldığı ince zevki saklayamayacaktır bu insan. Siz konuyu kapatmaya uğraştıkça o üsteler durur.

    (bkz: Ay inanmıyorum ya çok üzüldüm bebişim)
    (bkz: 130 puntoyla YBSG yazmak istiyorum)

    Daha korkuncu için:
    (bkz: Özel hayatı ifşa eden sevgili)
    (bkz: yenge de erik gibiymiş abi)
    3 ...
  16. garip yetenekler

    ?.
  17. sailormoon'un (bkz: ay savaşçısı) opening song theme'i olan ''moonlight densetsu''yu akıcı japonca aksanla, ezberden harikulade söyleyebilmek.

    jigglypuff taklidi yapabilmek.
    3 ...
  18. kiasma müzesi

    1.
  19. Steven Holl'un Helsinki, Finlandiya'daki modern sanatlar müzesi tasarımıdır. Steven Holl zaten ışığı gerek mimari gereklilik gerekse metafor olarak pek çok binasında çok iyi kullanan bir mimar. Bu müzede de adeta ışığı verimli kullanmak için ''oyulmuş'' bir iç mekan söz konusu. Müzenin sirkülasyonu biraz karışık olsa da bu aslında müzeye girenlere sunulan farklı patikalar oyununa (müzeye girdiğinizde işaretleri izleyerek farklı yollardan bir mimarı ''gezinti''ye (bkz: promenade) çıkıyorsunuz) gönderme yapan bir durum. Ayrıca bu sürprizli yollar boyunca ulaştığınız cepheler şehrin coğrafi ve tarihi perspektiflerini çerçeveleyerek mimarın konsept tasarımından detaya ne kadar uğraşlı bir iş çıkardığını farketmenizi sağlıyor.

    (bkz: steven holl)
    (bkz: her mimar adayı gezmelidir)
    0 ...
  20. sara singh

    ?.
  21. http://www.sarasingh.com/ adresinden portfolyosuna ulaşabileceğiniz grafik sanatçısı.

    mürekkepli dış hatların belli kesimlerine tahminimce suluboya veya ekolin uyguluyor ve özellikle grafikleştirilmiş kadın figürlerini sözcüklerle harmanlıyor.
    0 ...
  22. yeşil fasulye

    1.
  23. bir miktar şekerle, biraz naneyle, abartmamak şartıyla kimyon ve havuç, sarmısak kavrulduktan sonra fasulyeleri atarsanız hoş çeşnili bir tadı olan, hem de hafif ve sağlıklı bir yemek. sebzelerin tümünü çok severim, ama bunu pişirirken şenleniyorum adeta. çok güzel kokuyor. soğuduktan ve yağını çeşnisini iyice hazmettikten sonra daha güzel ama o kokuya dayanamıyorum..
    0 ...
  24. finnish salmon roll

    1.
  25. bu dünyadaki en güzel yiyecek, somondan yapılıyor, helsinki marketplace'te bulabilirsiniz.

    ben kıvamı tam tutturamasam da, krem peyniri, ya da labne gibi bir peynir, karabiberle de benzer bir tada ulaşabilirsiniz. tabi orada somonların tadı çok daha güzel.
    internette alternatif tarifler var.
    denemelerim sonucunda kırmızı biber sosuyla da şahane gittiğini söyleyebilirim.
    0 ...
  26. babayla seneler sonra ilk görüşme

    ?.
  27. - ...neyse baba, suçlu aramıyorum ben, olup bitenleri unutalım, zaman geçiyor, vs... *klişe beyaz bayrak sözleri*
    - senin annen suçluydu, o hakedildi aldatılmayı, hem benim karım suçsuz günahsız, ben senin ananı 96 senesinden beri aldatıyorum senin ruhun bile duymadı, biz anneni aldatmadık suçlu o.
    - oha. *süperego, dk etkisi, hem suçlu hem güçlü olma durumunun hepsinin babada olduğunu farketmek, hemen ardından çocukken baba eve gelmedi diye endişe edilen dakikalarda babanın ''ne'' üstünde olduğunu idrak etmek, güven zedelenmesi, kalp çatlaması, kulunç kırtlaması*

    tabi ki yine biz suçlandık ve bir sonuç alınmadı. daha fazla enerji emilimi, daha fazla hayal kırıklığı, daha fazla tv tartışması tadında mandelbrot denklemi hızında yitip giden kan bağı.
    4 ...
  28. çini mürekkebi

    1.
  29. solmayan dokusuyla çizerlerin başyardımcısı. (bitmiş işinizin üzerine boca etmediğiniz sürece!)

    rapido ilk başta alışamaz, püskürtür, öksürür adeta, sonra bir yarım saat yapılan deneme çiziminin ardından dansetmeye, cilveleşmeye başlar mürekkeple. akar, bitmeden tükenmeden akar mürekkep kalemin ucundan.

    artline halt etmiş.
    1 ...
  30. bağdat yollarında

    1.
  31. güneli gün'ün eseri. kendisi Orhan pamuk'un çevirmeni imiş aynı zamanda.
    kitapta uzun, yapılı, bakır rengi saçlı ve hayatın detaylarında kaybolmaktan genele uyum sağlayamayan hürü'nün hikayesi anlatılıyor. bir medresede ezberci eğitimle boğuşurken cin abd-üs samed'in eşliğinde zaman ve mekanı adeta ''eşelercesine'' bir yolculuğa çıkıyor hürü. şehrazad'dan yavuz sultan selim'e herkesle karşılaşıyor bu yolculukta. yazarın son sözde de belirttiği üzere, masal nerede, tarihi gerçeklik nerede bitiyor, kimse pek ayırt edemiyor.
    0 ...
  32. puimun

    ?.
  33. deviantart'ta bir çizer. silik detaylarındaki harmonide kaybolduğunuz, iki boyutlu bir art-nouveau havasında farklı derinlikleri birleştiren ve bu büyülü dünyasını pastel tonlarıyla pekiştiren yetenekli bir çizer. ink outline işleri de hiç fena değil. takipçisiyim.
    0 ...
  34. steven holl

    1.
  35. kiasma müzesi, y house, stretto house, st. ignatius chapeli gibi tasarımların babası. suluboya ile yaptığı harika konsept çizimleri vardır. ışığı çoğu zaman bir metafor olarak kullanır, malzemenin ritmi ve armonisini kullanmaktan çekinmez.
    0 ...
  36. grand arche de la defense

    ?.
  37. zafer yolu - birinci dunya savasinin sonunda zafer taki’ndan paris’’in merkezinin sinirina dek uzanan bir yol insa edildi. pek cogu modernist tarzda etkileyici gokdelen yapilariydi. 1930 senesinde gonderilmis ek cok plan auguste perret ve le corbusier gibi taninmis mimarlardan gelmisti. 1930 senesindeki buyuk ekonomik bunalimdan oturu bu planlardan hicbiri gerceklestirilmedi.
    la defense -1931 yilinda ise otoriterler yeni bir yarisma organize ettiler fakat amac zafer aksi boyunca binalarin yuksekligini sinirlamakti. sadece uzun yolun sonunda yer alan defense bolgesinde kulelere izin verildi. otoriteler sehir merkezine yakin yuksek yapilarin zafer takindan sehir amanzarasini olumsuz etkileyecegine inaniyorlardi. 35 yarima projesinin pek cogu klasik veya modernist tarzdaydi. fakat yine hicbir plan fon eksikliginden oturu insa edilemedi. ana odak artik zafer aksindan la defense’e kaymisti.
    bir kuleler zinciri - 1951’de, defense arazisi ofis merkezi olarak belirlendi. 1958’de gelisimi ozel bir ajans tarafindan ele alindi. ilk plan ayni yukseklikteki iki gokdelen sirasindan olusmaktaydi. 1964’te 25 katlik 20 ofis binasindan olusan bir plan onaylandi. defense’in sadece kucuk bir kismi bu plana yonelik olarak insa edildi. pek cok sirket daha yuksek ofis binalarinin hayalini kuruyordu. sonuc, farkli yuksekliklerde ucuz butce ile insa edilen kuleler oldu.
    grand arche de la defense - proje fransiz baskani mitterand tarafindan baslatildi. zafer takinin 20. yy versiyonunu dusluyordu baskan. danimarkali tasarimci otto van spreckelsen kemerli bir zafer takindan cok bir hiper kup tasarladi. 106 mt yuksekliginde, ortasi bos bir kup seklindedir. iki yani ofislere hizmet eder. en ust katina kadar asansorle cikilabilir ve 4 km otedeki kent merkezinin manzarasi izlenebilir.

    grand arche gece aydinlatmasi, hacmi vb ile anitsal bir nitelik tasirken ic boslugunun zemini gergi struktur ile ortulmus bir kent meydani niteligine sahiptir.

    .
    .
    gelecekte...
    fransiz star mimar jean nouvel’in yuksek yapi tasarimi 2014 yilinda sonlandirilmasi beklenen, mikroklimatik ve ekolojik sunulariyla guclu bir ofis yapisi olacaktir. ofis yapisi olusu ve zafer taki’ndan kent siluetinde kaptigi pay ile grand arche’a rakip olmasi beklenmektedir. gunumuzde landmarklar artik kentin tarihiyle iliski kurma zorunlulugundan cok salt kendi baglarimda bu unvani elde edebilmektedirler.

    (kendi hazırladığım ödev metninden alıntıdır)
    2 ...
  38. © 2025 uludağ sözlük