babanızın yeni almış olduğu telefonda 'alınan dosyalar' klasöründen hafıza kartına parçayı taşıyamayan beceriksiz mi beceriksiz aldığı paranın kuruşunu hak etmeyen boş mu boş teknosa çalışanıdır. sinirimden beni ta evden kaldırıp oraya kadar yürüttün sonra da suratıma alay eder gibi 'pardon ben görmemişim özür dilerim' dedin ya sana tek sözüm bırak oğlum o işi! o kadar kültürlü o kadar teknolojiyle iç içe adam işsiz sokaklarda.
insanlığın her döneminde görülmesi mümkün olaydır. yok şeytan işidir yok kitabımızda yazma vs. diyerek her dönemde bilim olsun sosyal yaşantı olsun eğitim olsun hep bir şeylere engel olmuştur. hiç olmadığı kadar sanatta da olmuştur. örnek vermek isterim;
kendileri eşkişehirli bir grup olup gerçekten mükemmel bir gelecek vaad ettikleri halde sadece insanlarımızın 'şeytan müziği' 'kapı gıcırtısı' vs. demelerinden dolayı pekte hak ettikleri yere gelememişlerdir.
şimdi de soul sacrifice grubunu ele alalım. sözlük ortamında diğer gruplara oranla biraz daha fazla adı geçse de gerçekten hak ettiği yerlere gelemeyen bir grubumuz dahadır. yazıktır.
uzun lafın kısası cehalet ve geri kafalılıkla bir yere varılmaz sevgili ülkem lütfen artık at gözlüklerimizi atıp etrafımıza bakalım. serdar ortaç ile demet akalın ile hande yener ile bir yere kadar gider bu müzik sektörü.
genelde metal müziğe kötü gözle bakılan ve tamamiyle yanlış anlaşılan bir ülkede bir gencin en büyük dayanağı olan babasının oğlunu takdir etmesi ve dinlenilen müziği beğenmesi durumudur. hele bir de 'pop ve rapte ki gibi bilgisayar ortamında değil eline gitarı,davulu alıp yapıyolar' demiştir ki gözümde bir kat daha yükselmiştir.
kendini gayet kültürlü,medeni ve çok bilmiş sanan beyinsizlerdir efendim. oturur bilgisayar başına vatanına,milletine gün boyunca tek bir yarar sağlayacak iş yapmaz bir de klavyesi götüne sokulası laflar yapıp milletin canını sıkar.
onu bunu geçtim. 18 yaşında diye millet vekili olamaz diyorsunuz. tamam öyle olsun. soruyorum size bu konu daha tartışmaya açılmadan önce de türkiye'nin sorunlarını tartışıyorduk o zaman da mı siyaset adamları 18 yaşındaydı?
siz ne derseniz deyin sayın sözlük,söyledikleriniz burada kalacak. hiç bir zaman için bir boka yaramamış saldırılarınız şimdide sonuçsuz kalacak. o bahsi geçen 18 yaşında ki millet vekili adayları da adım gibi eminim bahsi geçen meclisimizde bir çok siyaset adamından daha etkin rol oynayacaktır..
edit// ve sizler gerçekleri duyunca yorum yapamayacak kadar karaktersiz ve ucuzsunuz. verin eksiyi verin.
ataması yapılıp kendi sözleri ile 'okul öğretmenleri ne yapıyor ki? anca yatıyor maaş günü paraları yatıyor ohh. yarını düşünme dertleri yok bir şey yok' diyen mesleğinin gereğini yerine getirmeyen 'öğretmen' sıfatına yakışmayan insanımsıdır. zira etrafımda bolca bulunmaktadırlar.
bilinmeyen yada bilinmek istemeyen tarihi gerçeklerdir.
--spoiler--
Bir dahaki sefer ellerinizi yıkarken suyun sıcaklığı tam istediğiniz gibi değilse eskiden ingiltere'de bu işlerin nasıl yapıldığını düşünün. 1500'lerde ingiltere'de işler şöyle yapılıyordu:
insanların çoğu Haziran'da evleniyordu Çünkü senelik banyolarını Mayıs ayında yapıyorlar, Haziran'da hala çok kötü kokmuyorlardı. Ama yine de kokmaya başladıkları için gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak amacıyla ellerinde bir buket çiçek taşıyordu.
Banyolar içi sıcak suyla doldurulmuş büyük bir fıçıdan meydana geliyordu. Evin erkeği temiz suyla yıkanma imtiyazına sahipti. Ondan sonra oğulları ve diğer erkekler, daha sonra kadınlar, sonra çocuklar ve en son olarak ta bebekler aynı suda yıkanıyordu. Bu esnada su o kadar kirli hale geliyordu ki içinde gerçekten bir şeyleri kaybetmek mümkündü. ingilizce'deki "banyo suyuyla birlikte bebeği de atmayın" (Don't throw the baby out with the bath water) deyimi buradan gelmektedir.
Evlerin çatıları üst üste yığılmış kamıştan yapılıyor, kamışların altında tahta bulunmuyordu. Burası hayvanların ısınabilecekleri tek yer olduğu için bütün kediler, köpekler ve diğer küçük hayvanlar (fareler, böcekler) çatıda yaşıyordu. Yağmur yağdığı zaman çatı kayganlaşıyor ve bazen hayvanlar kayarak çatıdan aşağı düşüyordu. ingilizce'deki "kedi-köpek yağıyor" (It's raining cats and dogs) deyimi buradan gelmektedir.
Yukarıdan evin içine düşen şeyleri engelleyecek hiçbir şey yoktu. Böceklerin ve buna benzer nesnelerin yatakların içine düşmesi büyük bir sıkıntı oluşturuyordu. Etrafında yüksek direkler ve üstünde örtü bulunan ingiliz usulü yataklar buradan gelmektedir.
Zemin topraktı. Sadece zenginlerin zemini topraktan başka bir şeyden yapılmıştı. Toprak kadar fakir (dirt poor) tabiri buradan çıkmıştır.
Zenginlerin ahşaptan yapılmış zeminleri vardı. Bunlar kışın ıslandığı zaman kayganlaşıyordu. Bunu önlemek için yere saman (thresh) seriyorlardı. Kış boyunca saman sermeye devam ediliyordu. Bir zaman geliyordu ki kapı açılınca saman dışarıya taşıyordu. Buna mani olmak üzere kapının altına bir tahta parçası konuyordu ki bunun adı "thresh hold" (saman tutan; Türkçesi "eşik") idi.
Yemek pişirme işlemi her zaman ateşin üzerine asılı durumdaki büyük bir kazanın içinde yapılıyordu. Her gün ateş yakılıyor ve kazana bir şeyler ilave ediliyordu. Çoğu zaman sebze yeniyor, et pek bulunmuyordu. Akşam yahni yenirse artıklar kazanda bırakılıyor, gece boyunca soğuyan yemek ertesi gün tekrar ısıtılarak yenmeye devam ediliyordu. Bazen bu yahni çok uzun süre kazanda kalıyordu. "Bezelye lapası sıcak, bezelye lapası soğuk, kazandaki bezelye lapası dokuz günlük" (peas porridge hot, peas porridge cold, peas porridge in the pot nine days old) tekerlemesinin menşei budur.
Bazen domuz eti buluyorlar o zaman çok seviniyorlardı. Eve ziyaretçi gelirse domuz etlerini asarak onlara gösteriş yapıyorlardı. Birisinin eve domuz eti getirmesi zenginlik işaretiydi. Bu etten küçük bir parça keserek misafirleriyle oturup paylaşıyorlardı. Buna "yağ çiğnemek" (chew the fat) adı veriliyordu.
Parası olanlar kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabaklar alabiliyordu. Asidi yüksek olan yiyecekler kurşunu çözerek yemeğe karışmasına sebep oluyor, böylece gıda zehirlenmelerine ve ölüme yol açıyordu. Domatesler buna sık sık sebep olduğu için bunda sonraki yaklaşık 400 yıl boyunca domateslerin zehirli olduğu düşünülmüştü.
Çoğu insanın kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabakları yoktu. Onun yerine tahta tabaklar kullanıyorlardı. Çoğu zaman bu tabaklar bayat ekmekten yapılıyordu. Ekmekler o kadar bayat ve sertti ki uzun zaman kullanılabiliyordu. Bunlar hiçbir zaman yıkanmadığı için içinde kurtlar ve küfler oluşuyordu. Kurtlu ve küflü tabaklardan yemek yiyen insanların ağızlarında "tabak ağzı" (trench mouth) denen hastalık ortaya çıkıyordu.
Ekmek itibara göre bölüşülüyordu. işçiler yanık olan alt kabuğu, aile orta kısmı, misafirler de üst kabuğu alırdı.
Bira ve viski içmek için kurşun kadehler kullanılıyordu. Bu bileşim insanları bazen birkaç gün şuursuz vaziyette tutabiliyordu. Yoldan geçen insanlar bunların öldüğünü sanıp defnetmek için hazırlık yapıyordu. Bunlar birkaç gün süreyle mutfak masasının üstüne yatırılıyor¸ aile etrafına toplanıp yiyip-içerek uyanıp uyanmayacağına bakıyordu. Buna "uyanma" nöbeti deniyordu.
ingiltere eski ve küçük bir yerdi, insanlar ölülerini gömecek yer bulamamaya başlamıştı. Bunun için mezarları kazıp tabutları çıkarıyor, kemikleri bir "kemik evi"ne götürüyor ve mezarı yeniden kullanıyorlardı. Tabutlar açıldığında her 25 tabutun birinde iç tarafta kazıntı izleri olduğu görüldü. Böylece insanların diri diri gömüldüğü ortaya çıktı. Buna çözüm olarak cesetlerin bileklerine bir ip bağlayıp bu ipi tabuttan dışarıya taşıyarak bir çana bağladılar. Bir kişi bütün gece boyu mezarlıkta oturup zili dinlerdi. Buna mezarlık nöbeti "graveyard shift") denirdi. Bazıları zil sayesinde kurtulur ("saved by the bell") bazıları da "ölü zilci" (dead ringer) olurdu.
--spoiler--
benzin zamlarından sonra neye uğradığını şaşıran vatandaşın araş kullanırken düştüğü durumdur efendim. bir çok vatandaşımız araçtan ziyade efsane bisikletlerini dahi piyasaya çıkartmıştır. yazıktır efendim. yazık.
ataması çıktığı an kişiliğinde büyük değişimler olan şahıs durumudur. derse girer sanırsın ki küçük dağı,tepeyi o yarattı. durmadan bir rencide etme bir ezme çabaları vs. içinde bulunur ve can sıkıcıdır. iki gün sonra öğrencilerden görmüş olduğu tepkilerden dolayı okul yönetimini sıkça ziyaret eder ve her zaman ki gibi öğrenci suçlu bulunur. türk eğitim sistemi de böyle işler işte.. ne yapacaksınız.
hoş karşılanması söz konusu dahi edilemeyecek çabadır. her cümlenin sonuna yada başına işte bende vardı,benimki gibi,benim gibi tarzı şeyler ekleyen yazar arkadaş pc başında açlıktan ağzı koktuğu halde çevreye verdiği zararları görmeksizin neyin kafasındadır anlamış değilim.
doğrusu: acılı bir şeyler tükettikten bir süre sonra tuvalete gitmek.
tanım:bile bile ölüme gitmektir. kıymetliniz bir süre sonra yangın yerine dönecektir. serinletmesi güçtür.
facebook'ta 51.000 kişilik bir hayran kitlesine ulaşmış black metal sayfasıdır. açık söylemek gerekirse bu kadar çapulcu moderatörleri nereden buldular merak ediyorum.
türk metal müzik gruplarımızın sosyal paylaşım siteleri üzerinden ağlanmasıdır. facebook sayfalarından yada farkı ortamlardan 'dinleyin' 'destekleyin' vs. diyerek yaptıkları müziğin seviyesini düşürmeye neden olan çabalar bütünüdür. arkadaş yaptığın işi güzel yaparsan zaten karşılığını alacaksındır. dinle dinle diye üsteleyip ağlanmanın lüzumu nedir? bir de kimi gruplar vardır ki dinlenilebilitesi yoktur ama gel gelelim kendilerini öyle bir tanıtırlar ki sanırsın wacken organizasyonunda defalarca yer almışlardır.
XVIII. asırda Rusya Bilimler Akademisinin üyesi Lepehin, Güney Urallarda Kızıl Mescit köyünde gördükleri Şaman ayinini şöyle anlatmıştır:
Bir lohusaya şeytan oyunu dedikleri töreni yaptırmak için Körezeyi çağırdılar. Köreze dans ediyor; bağırıp çağırıyordu.Böylece cin ve şeytanları kovuyormuş.Gece yarısı olduğunda eline kılıç ve tüfek aldı. Birkaç adama kendi kuşağını sıkıca çektirdi. Bu, cinlerle savaş için hazırlıktı.Elindeki silahlarla cin ve perileri kovmaya (onlarla savaşmaya) başladı.Nihayet cinleri kovdum. Eyek Irmağında onları boğdum.dedi.
sözlüğün her maç günü fanatik taraftar yazar arkadaşlarımız sayesinde stadyuma dönmesidir. sözlüğümüzün yanarlı-dönerli olmasından da kaynaklanabilecek olan durumdur.
--spoiler--
sözlüğün ibo sözlüğe dönmesi
sözlüğün ankete dönmesi
sözlüğün bilyoner e dönmesi
sözlüğün tekkeye dönmesi
sözlüğün köy kahvesine dönmesi
sözlüğün tımarhaneye dönmesi
sözlüğün kahvehaneye dönmesi
sözlüğün pornotube a dönmesi
sözlüğün türbeye dönmesi
sözlüğün tribüne dönmesi
sözlüğün facebooka dönmesi
sözlüğün facebook a dönmesi
sözlüğün ogrishe dönmesi
sözlüğün yonja ya dönmesi
sözlüğün sohbet odalarına dönmesi
sözlüğün vahşi batıya dönmesi
sözlüğün eski haline dönmesi
sözlüğün tartışma platformuna dönmesi
sözlüğün aşk ı memnu fan sayfasına dönmesi
sözlüğün şehir rehberine dönmesi
sözlüğün fenerbahçe günlüğüne dönmesi
sözlüğün inci sözlük e dönmesi
sözlüğün cahiliye devrine dönmesi
sözlüğün korku kampına dönmesi
sözlüğün fantezi günlüğüne dönmesi.
--spoiler--