"para mutluluğu satın alamaz" klişesini genelde parası olmayanlar savunur.
zira paranın satın almadığı şeyler az ve huzur da dahil çoğu şeye dolaylı olarak katkısı büyük.
örnek mi?
borçsuz uyanmak
kira derdin olmadan güne başlamak
“çamaşır makinesi bozuldu” cümlesine göz devirmeden çözüm bulmak
“tatil mi yapsam ev mi alsam?” gibi hoş kararsızlıklar yaşamak
ve evet, üzgünsen bile miami’ye gidip kafanı dağıtabilmek
parayla mutluluk alınmaz belki ama mutsuzluğun dozunu baya bir düşürür.
özetle: her şey para değil ama çok şey para.
bir mevsim kadar kısa, bir ömür kadar uzun.
bazen bir bakışta başlar, bir suskunlukta biter.
bazen yıllar geçer de hâlâ içini ısıtır, bazen birkaç ayda tanıyamadığın bir yabancıya dönüşür.
"Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı?"
küçükken anneannemden dinlediğim masallar hâlâ aklımda. pamuk prenses, kırmızı başlıklı kız, kel oğlan…
geçen gün tesadüfen karşılaştığım bir site var (https://masalokurum.com ) masalları hem yazılı hem sesli koymuşlar. uyumadan önce bazen açıyorum, çocuk gibi iyi geliyor.
masal anlatımı iyi yapılınca insanı gerçekten başka bir dünyaya alıp götürüyor.
nostalji arayanlara öneririm.
banyo aynasına kafayı geçirme isteği mi? kral, sen harry potter değilsin, orası 9¾ peronu değil. kafayı geçirsen bile diğer tarafta seni sadece duş perdesi bekliyor.