gerisi senden zekasi benden
421 (süper mario)
on ikinci nesil silik 80 takipçi 180.41 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    ikinci dünya savaşı

    382.
  1. almanya için bu denli felaketle bitmeyebilirdi. çokça yapılan stratejik hatalar ve bilhassa sırf yalaka olduğu için görev verilen mareşal wilhelm keitel, mareşal göring gibi adamların beceriksizlikleri, orduda hitler'in şahsî makamına itiraz gelmesini engellemek için oluşturduğu karmaşık ve bölünmüş bürokrasi bu sonucu getirmiştir.

    1943'ten sonra artık almanların savaşı kazanma ihtimalinin kalmadığı doğrdur; zira doğu cephesinde uğranan bozgun, afrika'dan atılma, italya'ya çıkan müttefik ordusu ve mussolini rejiminin çöküşü, amerika birleşik devletlerinin savaşa girişi ve can havliyle girişilen kursk muharebesinin kaybedilmesi neticesinde, artık almanya'nın ve mihver ittifakının savaşı kazanması mümkün değildi. burada almanya müttefiklerle komünizme karşı barış yapmak ve tüm gücüyle doğu cephesine yüklenmek zorundaydı fakat hitler gibi uzlaşılması imkansız bir düşünceyle normal birisi için bu başvurulamaz bir yoldu. müttefiklerin ''kayıtsız şartsız teslim'' sloganı, komünizme karşı ortak müttefik olacak almanya için işlemezdi; general patton'ın da bu düşüncede olduğu biliniyor. fakat hitler, bu yola başvurmadı ve bu yola girerken oldukça büyük stratejik/askeri hatalar yaptı. hitler, 1939'dan sonra durmasını bilseydi veya amerika birleşik devletlerine harp ilan etmeseydi, bugün bu savaştan karlı bir anlaşmayla çıkması, alman birliğini gerçekleştirmesi, ekonomi ve askeri olarak dünyanın bugüne kadarki bir numaralı devletlerinden bir tanesi olması işten bile değildi, o kadar acı da yaşanmamış olurdu.

    iktidara gelip sınırsız yetkileri ele alan hitler, versay anlaşmasını hükümsüz kılmak için çok çabaladı; çekoslovakya'yı ilhak etti, ren'e asker yerleştirdi, mevcudu tahdid edilmiş ordusunu birkaç katına kadar güçlendirdi, avusturya ile bir çeşit referandum ile birleşti ve bunları sadece diplomatik metotlarla yaptı. sıcak savaşa girmeden tüm dünya devletlerine emellerini kabul ettirdi. alman milli birliğini sağlamak için tek bir adım kalmıştı, o da danzig'i ve doğu prusya'yı birleştirmekti. bunu da sıcak çatışma yoluyla yapmaktan başka çare yoktu. fakat hitler, burada dursaydı, yani bir dünya savaşına yol açmasaydı, dünyada nefret edilen birisi olmayacaktı. fransa'da, britanya'da, rusya'da, latin amerika'da; romanya, macaristan, ispanya, portekiz gibi pek çok yerde hitler hayranları ve nasyonal sosyalistler vardı; anti semitizm dünya genelinde yaygındı. ingiltere kralı edward, ünlü amerikalı havacı albay charles lindbergh dahi nasyonal sosyalizme sempati duyuyordu, hatta kralın nazi selamı verdiği bile fotoğraflanmıştır. lakin alman diktatörü, britanya ve fransa'dan çekinmedi. fransa'yı kolayca ilhak edip sonra britanya'ya yükleneceğini düşündü; onu düşürdükten sonra kavgam'da ifade ettiği gibi aryan ırkın temsilcisi cermenler için hayat sahası elde etmek uğruna doğunun bereketli topraklarına gidecekti; petrol havzalarını, verimli tarım arazilerini ele geçirecek, stalin'e yüklenip işini bitirecek, sonra da bu bölgeye almanları yerleştirecekti. yahudileri toplu hâlde imha edecekti. böylece slavların elinde dejenere olmuş topraklarda yeni bir bin yıllık medeniyet kurulacaktı. hitler, kafayı fena hâlde mistizm ve okültizm ile bozmuş bir yarı deli olduğu için, böyle acayip gayeleri vardı. yahudi meselesi olmasa, hitler'in batı bloku ile barış yapması pekala mümkün olabilirdi. ama hitler enteresan bir adamdı.

    tüm bu nedenlerden ötürü, hitler savaştan çekinmedi ve polonya'yı işgal etti. ribbentrop ve molotov'un imza ettiği saldırmazlık anlaşması gereğince sovyetlerden bir tepki gelmeyeceğini hesaplıyordu, zamanı gelince işlerini bitirecekti. fakat stalin, almanların batı sınırına kadar dayanması ihtimalini görünce kızıl ordusunu doğudan polonya'ya soktu ve yolda baltık devletlerini de işgal etti. bunu üzerine bir de hitler'e ''kuvvetlerinizin rahat ve emniyeti için bunu yaptık'' deme yüzsüzlüğünü gösterdi. stalin'in bu çakallığını hitler hiç sindirememiştir, fakat stalin de hitler'in yıllar önce ilan ettiği gibi sovyetlerle savaşmasının kaçınılmaz olduğunun farkında olduğu için böyle bir savaşa başvurdu, bu da aşikârdır. bunun ardından batı sınırına savunma maksatlı molotov hattını inşa etmeye girişti. hitler, fransa'yı işgal ettikten ve britanya'yı bombaladıktan sonra bir çıkarma harekâtını göze alamadığı için ingiltere'ye yüklenmektense önce rusya'nın işini bitirmeyi seçti. fakat bunu yapmadan evvel, fransa'dan kaçmaya çalışan yüz binlerce kişilik müttefik ordusunu sırf göring'in gönlü olsun diye imha etmedi ve luftwaffe uçaklarıyla bir süre bombalanarak taciz edilmesini emretti. yaklaşık 400.000 kişilik ordu böylece 3 sene sonra normandiya'ya dönmek üzere ada'ya kaçmaya muvaffak oldu. bu hitler'in birinci taktik hatasıdır.

    fakat neticede benelüks devletlerini, fransa'yı, çekoslovakya'yı, avusturya'yı, polonya'nın yarısını çok az bir zayiatla ele geçiren hitler'in egosu son derece havalardaydı. generallerinin çoğu, bu savaşlara karşı çıkmıştı; hitler ise onlara rağmen giriştiği bu savaşlarda elde ettiği başarılar neticesinde, kendisinin büyük bir askerî deha olduğu hissine kapıldı, komutanlarının itaat etmeyenlerinin hain olduğu sonucuna vardı; halbuki tüm bu başarılar düşmanlarından çok üstün generallerinin askeri yeteneklerinden ötürüydü. hitler bunu anlayamayacak kadar yarı deli, kompleksli bir adamdı.

    sanılanın aksine, rusya'ya saldırılması bir hata değildir; hatta geç kalınmıştır. köstek olmaktan başka bir işe yaramayan ve ''italyanların askerî muvaffakiyetleri'' şeklindeki dünyanın en kısa kitabının sahibi olan italyanlar, balkanları almayı bırakın, afrika'da ve yunanistan'da dahi zor duruma düşmüş iken mussolini, hayalindeki ''latin imparatorluğu''nu, yani yeni roma'yı ve akdeniz kolonilerini canlandırmak için almanya'dan destek istedi. almanlar yunanistan'a bir hava indirme operasyonu tatbik etti ve elit paraşütçülerini bölgeyi zaptetmekle vazifelendirdi, balkanlar bunun ardından mussolini'ye bırakıldı. ikinci olarak afrika'ya meşhur kumandan mareşal rommel komutasında bir kolordu gönderildi. tüm bu gelişmeler doğu harekâtını haftalarca geciktirdi ve kızıl ordu biraz daha toparlanırken, kış da yaklaştı. hitler, luftwaffe'yi gereksiz yere göring gibi bir adamın elinde harcarken, britanya'ya yaptığı blitz'de başarısız oldu; hâlbuki lutfwaffe kaynakları raf'tan az değildi. fakat göring luftwaffe field divisions denilen tümenler kurmakla, bunları topçu mevzilerine yerleştirmekle uğraşırken (takriben 200-250 bin havacı karada savaştı), ingilizler bombardıman uçakları ürettiler, luftwaffe savaş boyunca ''uçan kale''lerden mahrum kaldı. 1941'den sonra kullanmayacakları 150.000 paraşütçü eğittiler, bunlar karacılardan farksız olarak italya'da ve almanya'da savaştı. bu gereksiz masraflar pilot yetiştirmeye gitmedi. deniz kuvvetleri mareşallerin isteği üzerine lazım olacak denizaltı değil, bismarck sınıfı, gereksiz büyük ve geniş muharip savaş gemileri inşa etti. tüm bunlar kaynak israfıydı. tüm müttefikler kadınlarını çalıştırırken alman kadınları evde keyif yapıyordu, çünkü hitler'e göre kadınların çalışması manasız ve gereksizdi, üstün cermen kadınları, dejenere slavlar gibi köle değildi. bu da wehrmacht'ın savaş kabiliyetini düşürdü ve cephede savaşması gereken adamlar, fabrikada işçilik yapmayı sürdürdü. doğu cephesine girerken vaziyet bu şekildeydi.

    doğu cephesi ilk açıldığında almanların avantajı polonya'da ve fransa'da savaşmış deneyimli askerleri ve subaylarıydı, kızıl ordu ise doğru dürüst bir emir komuta kademesinden bile mahrumdu; savaşın ilk aylarında adeta dağıldılar. fakat hitler, komutanlarının aksine moskova'ya değil de stalingrad'a yüklenme kararını verdiğinde (zira buradan kafkaslara inilecek ve petrol havzaları alınacaktı) almanya, uygun bir barış ile doğu cephesini kapatma şansını kaybetti. stalingrad'da sürekli destek alan sovyet tümenleri tarafından çembere alınıp sıkışan ve günden güne eriyen deneyimli alman 6. ordusunun yarma harekatı yapmasına izin verilmedi. kış savaşında finlandiya'da perişan olan kızıl ordu savaş kendi evine taşındığında gitgide hırçınlaşırken hitler de şehri almakta kararlıydı. göring'in aklına uyup 6. ordunun olduğu yerde savaşmasının havadan kurulacak bir lojistik köprüsüyle mümkün olduğuna inandı ve bu yönde emirler verdi. göring elbette ki bu vaadini gerçekleştiremedi. 1941 ve 42'nin başında leningrad ve moskova dibinde bulunan ve buraya yüklenen 4. panzer ordusu 6. orduyu kurtarmakla görevlendirildi ve ordu ta moskova'dan stalingrad'a geldi ama orduyu kurtaramadı, hitler geri çekilme emri dahi vermedi; sovyetlerin insan gücü karşısında dayanamayan 6. ordu tamamen imha edildi. bu insan gücü kaybı wehrmacht için telafi edilemedi ve bu netice savaşın seyrini değiştirdi, hitler'in ikinci en büyük hatası da budur. üstelik doğu cephesinden heinz guderian, hermann hoth gibi mükemmel kumandanları azletti. von manstein'ı da 1944'te görevinden aldı. mainstein, hareketli bir savunma anlayışıyla sovyet kuvvetlerinin kıskaca alınacağını savunurken hitler geleneksel hat savunmasından yanaydı, 1944'ten sonra gelen hızlı çöküş de hitler'in bu anlayışının eseridir. hitler'in üçüncü hatası da doğu cephesindeki az evvel bahsettiğimiz yetenekli generalleri görevinden alması, yeniliklere ayak uyduramaması ve dediğim dedik hırçın bir manyak gibi davranmasıdır; en deneyimli koskoca alman ordusu bu uğurda göring, keitel gibi beceriksiz adamların elinde heba edildi.

    aralık 1941'de japonya ile amerika harbe tutuştuğunda, hitler ortada hiçbir şey yokken amerika'ya savaş ilan etti; hâlbuki amerika avrupa'daki savaşa karışmak istemiyordu, sadece silah satarak ve geri ödemeli yardım programı ile müttefiklerini ve sovyetleri nazilere karşı destekliyordu. savaşa girişiyle dünyanın en büyük iki endüstri devi sovyetler ve amerikalılar müttefik olarak almanların asla ulaşamayacağı şekilde bir savaş makinesi kurdular; sınırsız kaynakları ve insan gücüyle almanya baş edemedi. müttefik japonya sovyetler'e karşı bir cephe açmamış, bilakis britanya sömürgelerine saldırmak ve amerika'yı savaşa çekmek dışında bir işe de yaramamıştır. pearl harbour baskını yerine sovyetlere açılacak bir cephe, almanya'yı çok rahatlatacaktı. japonlar italyanların aksine doğuda fransızları ve ingilizleri harcamış, oldukça iyi savaşmışlardır. 1942'de neredeyse pasifik'in tek hakimi idiler: endonezya'yı hollanda'dan almışlar, vietnam, kamboçya ve laos'tan fransızları kovmuşlar; ingiltere'den hong kong, singapur ve birminya'yı işgal etmişler, bengal'e dayanmışlar, filipinler'deki amerikalıları harcamışlar, çin'in yarısını ele geçirmişlerdi.

    fakat 1943'te işler değişti. afrika'da doğu cephesinden ötürü yakıt kalmadı ve rommel geri çekildi, amerikan orduları pasifik'e yığıldı ve japonya geri çekilmeye başladı, müttefik orduları sicilya'ya çıktı, italya'da hükümet düştü ve mussolini hapsedildi, kral görevden aldığı hükümetin hilafına müttefikler tarafında savaşa girdi, almanlar bir de italya'yı müdafaa için ordular göndermek zorunda kaldılar. komandolar mussolini'yi kurtardı ve italyan sosyal cumhuriyeti savaşın sonuna kadar sadık faşistlerle birlikte mussolini komutasında, italyan monarşisine ve müttefiklere karşı almanya safında çarpıştı. böyle bir ortamda savaşı kazanmak imkansızdı, zira ortada almanya adına üç farklı cephe vardı, bunları da tutmak mümkün değildi. burada hitler barış aramadı ve ülkesini bir felakete götürdü, savaşın 2 sene uzaması hiçbir işe yaramadı.

    1944'te zamanında hitler'in yok etme emrini vermediği müttefik ordusu amerikan takviyesi alarak normandiya'ya çıktı. ortaçağdan kalma bir fetişist olan hitler norveç-finlandiya'dan fransa sahillerine dek uzanan çelikten, toplardan, yüz binlerce askerden oluşan bir sahil güvenlik hattı kurdu ki, dünyanın en boş beleş işi olmakla birlikte, müthiş de bir kaynak israfıdır. atlantikwall denilen bu hat sadece tek bir noktadan yoğun bir saldırı ile delinmiş, geri kalan kısıma harcanan para tamamen boşa gitmiştir. hitler, bu kaynakları tank top üretimine harcamamış, binlerce kilometre sur çekmeye harcamıştır.

    buna rağmen 1944'te almanya batı cephesini kapatmak için küçük de olsa bir şans yakaladı. zaten kaybedilmiş olan doğu cephesinden binlerce tankı ve yüz binlerce askeri gizlilik içerisinde ardenler'e getirip buradan müttefik ordularına karşı bir taarruza giriştiler (ardenler taarruzu); ortaya müthiş bir başarı çıktı ve alman panzer kolorduları müttefik hatlarının ardına sarkarak onları kısa süreliğine de olsa kıskaca almak; yani sovyetlerin stalingrad'da almanlara yaptığını yapma şansı yakaladı. fakat artık sağlıklı düşünme yetisini tamamen yitirmiş olan hitler ordularına paris'e yürüyüp ele geçirme emri verdi. alman askerleri geçilmesi zor bir hat olan siegfried hattını bırakıp ileri atıldıklarında takviye edilmiş ve hava üstünlüğünü ele almış milyonluk müttefik kuvvetlerini gördüler ve kaçmaya vakit dahi bulamadılar. bu sayede müttefikler batıdan alman topraklarına girdi ve böylece almanya batı cephesini kapatıp doğuda sovyetlere yüklenme, batıyla müttefik halinde komünizmi püskürtme şansını kullanamadı. zaten yahudi katliamları açığa çıktıkça bu imkânsızlaşmıştı, aktion 1005 adındaki emirle konsantrasyon kamplarını imha planına rağmen bu yapılamadı ve batıyla ittifak şansı çöpe gitti (zira hitler bu suçları gizlemek istiyordu), fakat en azından artık savaşı kapatmak isteyen ve zaten komünizmden tiksinen batı cephesini bu orduyu yok ederek birkaç seneliğine kapatmak mümkün olabilirdi.

    savaşta çeşitli komando timleri kullanarak yahudileri, slavları, çingeneleri vesaire öldürmek için çok büyük kaynak harcayan hitler, aynı gayreti savaşta gösteremedi. komünizme karşı kurtarıcı olarak görüldüğü her yerde insanlara çok büyük zulümler yaptı ve halk tarafından nefretle karşılandı. bu insanları kullanarak doğu cephesinde elini güçlendirebilecekken onları gaz odalarına atmayı tercih etti. aynı şekilde sürekli daha büyük ve karmaşık, savaşın seyrini değiştirecek ''süper silah'' yapma takıntısını sürdürdü. sovyetler ve amerikalılar son derece başarılı, basit ve kolay t-34, sherman gibi tanklarda ısrar edip binlercesini cepheye sürdüler. hitler'in mühendisleri ise sürekli farklı tasarımları ve karmaşık sistemleri denediler; panther ve tiger tanklarının çeşitli türevleri sadece yüzlerce adet üretilebildi, çünkü çok karmaşık sistemleri vardı, sık sık arıza yapıyor ve çok yakıt harcıyorlardı. hitler panzer iv gibi başarılı tasarımlarda ısrar etmedi. bu da alman sanayisinin hep ağır çalışmasına, cepheye süratle sürülecek zırhlı tümenler oluşturulamamasına yaradı. öyle ki 1944'te kurulan altıncı panzer ordusunun komutanı josef dietrich, ''bize 6'ıncı panzer ordusu diyorlar, çünkü sadece altı tankımız kaldı'' sözünü daha 1945'in başında söylemişti ki, bu da kaybedilen tankların telafi edilemediğini gösteriyor.

    bu son derece büyük taktiksel ve insani hatalar, almanya'nın sonunun felaket olmasını getirmiştir; unutulmamalı ki bu denli sapıkça bir ideolojiyle savaşı tüm dünyaya karşı kazanmak mümkün değildi. fakat hiç hata yapılmasa, belki de abd'nin göz yumuşu ve rusya ile fransa'nın erken bertaraf edilmesiyle, almanya kârlı bir anlaşma ile sulhu bulabilirdi. veya 1943'te işler sarpa sararken, bir tarafla barış mümkün olabilirdi. savaş 1945'te berlin'de bitmek yerine 1943'te kharkov'da bitebilirdi. ya da 1942'de moskova'da. hitler, bunların hiçbirini yapmadı ve halkını ölüme götürdü.

    bir diğer önemli konu ise bu savaşta müttefiklerin tek bir yüksek komuta merkezinden, bileşik ordular ile savaşırken mihver devletlerin hepsinin farklı amaçları olması ve bunun uğruna kendi kafalarına göre takılması, neticede hepsinin yardımına alman tümenlerinin koşmasıdır ki; berlin düştüğünde prag'da milyonluk bir alman ordusu şehir savunuyordu. italya'da ise mareşal albert kesselring'in ve ss generali karl wolff'un komutasında yine bir milyon civarı alman askeri vardı. bilhassa alman yüksek komutasının kayıtsız şartsız teslim olmasına rağmen, prag saldırısında alman merkez ordular grubunun sovyetlere karşı ümitsizce bir direnişi vardı. büyük ihtimalle sovyetlere değil, müttefiklere teslim olmak için.

    Sonuçta dünyanın en kanlı fakat aynı zamanda en gereksiz savaşı müttefik üstünlüğü ile sona erdi ve 50 milyon kişi hayatını kaybetti.
    28 ...
  2. benito mussolini

    125.
  3. 1. dünya savaşından sonra italya ekonomik olarak tarihinde hiç olmadığı kadar çökmüştü. savaş boyunca italya kuruluşundan o güne kadar harcadığı paranın toplamından çok daha fazla para harcamıştı. savaş sonrası ise bu durum işsizlik ve enflasyon olarak yansıdı, üstelik savaşın bütün yükü ezilen sınıflara kesilmişti. böyle bir ortamda ezilen sınıflar italya'daki burjuva demokrasisini sorgulamaya başladılar ve neredeyse her gün ülke genelinde grevler, gösteriler ve fabrika işgalleri oluyordu. 1919 seçimlerinde ise sosyalist parti %30'un üzerine çıkmıştı. artık burjuva demokrasisinin verdiği tavizler yetmiyor ve kaçınılmaz bir şekilde italya devrime doğru sürükleniyordu.

    sistem işlemiyor ve burjuva demokrasisinin devam edemeyeceği açıkça görülüyordu. sermaye sahiplerinin destekledikleri faşist siyah gömlekliler devletin gözü önünde her gün mevzubahis grevleri ve gösterileri basıyor, halkı katlediyor ve sindiriyordu. fakat seçimlerde bütün bu baskılara rağmen sosyalist parti yine de birinci olarak çıkıyordu.

    işte bu noktada italyan sermayesi ve aristokrasisi bir adım daha ileri giderek mussolini'nin duce olmasını istedi. yoksa mussolini 1922 yılında romaya üç-beş yandaşıyla yürüdüğünde iktidarı ona devretmek için hiçbir zorunluluk yoktu.. hükümet isteseydi çok kolay bir şekilde grubu dağıtabilirdi.

    fakat 3. vittorio emanuel aceleyle iktidarı kayıtsız şartsız mussolini'ye devretti. bu burjuva demokrasisinin de kurallarından kurtulmak demekti. mussolini kapital çıkarları gözeterek baskıcı bir rejim kurarken italya devrimi, devrimcileri eziliyor ve ayrıcalıklı sınıflar gücüne güç katıyordu.. yabancı kapitalist devletler ise mussolini'nin iktidara gelmesini ve italyadaki devrim şansının ezilmesini şampanya patlatarak kutladılar.

    hitler'in de iktidara geliş macerası benzerdir. zira hiçbir faşist lider sermaye sınıfının desteği olmadan iktidara gelemez. faşizmin farklı bir ekonomik modeli yoktur, sadece burjuva demokrasisinin tıkandığı durumlarda popülizm, baskı ve şiddet yoluyla kapital düzeni devam ettirmek için ortaya çıkmıştır.

    mussolini'nin hitler ile ideolojik ve kayıtsız şartsız ittifak yaptığını düşünenler ise yanılıyorlar. temel olarak italyan faşizmi ile nazizim zaten önemli farklılıklar gösterir. italya'nın almanya'nın yanında savaşa girmesinin temel nedeni savaş öncesi dönemde ingiliz ve fransız emperyalizmlerinin getirdiği statükonun italyan emperyalizmini sınırlandırmasıydı. hitlerle birlikte statükoyu yıkmaya başlayan almanya'ya yakınlaşmak demek, ingiliz ve fransız emperyalizmlerinin çöküşünden pay almak demekti. başlarda 1. dünya savaşı gibi cephe savaşı olacağını düşünen mussolini fransa'nın 5 haftada teslim olması üzerine galeazzo ciano'nun da etkisiyle savaşa girmiştir. italya sadece emperyalist hırsları ve kazanan tarafta olmak için savaşa girmiştir.

    italya'nın almanya tarafında savaşa girme işi sanıldığı kadar kolay olmamıştır çünkü tarihsel sürecin getirdiği sıkıntılar sonucunda italyan faşist partisi içinde dino grandi ve italo balbo gibi pek çok anti- alman üst düzey yönetici vardı. hatta italya 1934 yılında muhtemel bir erken anschluss'un da önüne geçmiştir. 1938 yılında buna razı olsa da, savaş boyunca alman etki alanının balkanlara yayılmasından endişe duymuştur. zaten hitler'e haber vermeden yunanistan ve arnavutluk'a alelacele savaş ilan etmesinin sebebi de budur. başarısız olmuştur o ayrı.

    mussolini'nin en büyük hatası kendi gücünü iyi bilememesi ve politik tercihleri oldu. italyan üretim gücü fransa'nın bile çok altındayken ordunun mekanizasyonunu sağlayamadı, öte yandan büyük bir hevesle giriştiği ispanyol iç savaşına müdahalesi uzun vadede italya'ya hiçbir çıkar sağlamadı. 1936- 39 yılları arasında italya üretiminin ve bütçesinin %20 sini franco'ya yardıma ayırıyordu, bu muazzam ekonomik yükün savaş sonunda bir karşılığı olmayınca mussoline'ye faturası ağır oldu.

    savaş sonunda olanları hepimiz biliyoruz. bu süreçte mussolini'ye en yakınları bile ihanet etmiştir. bunlar arasında çok güvendiği damadı galeazzo ciano da vardır. 1943 yılında tutuklandıktan sonra alman birlikleri tarafından hapisten kaçırılma operasyonu ise üzerine yazılacak apayrı bir konudur.
    24 ...
  4. adolf hitler

    3503.
  5. faşist ideolojisinden bağımsız düşünecek olursanız, 1.dünya savaşından mağlup olarak çıkan bir ülkeyi, adam gibi kaynak olmadan sanayileşme devrimiyle bugün bile etkileri hissedilen seviyelere getirebilmesine hayranlık duyulabilecek bir adamdır.

    ayrıca bugünün kafasıyla kendisini yargılamak, geçmiş 50 senede pohpohlanan amerikan ve yahudi propagandasının yerleştirdiği imgelerle olacaktır. buna mukabil, özellikle savaştan önce ve savaşın başında, örneğin türkiye'deki aydın kesim tarafından "rol model" alınması gereken bir adam olarak görülüyordu; türkiye'de kamuoyu uzun dönem nazilerin sempatizanı olmuştur.

    tabii tüm bunlar günün sonunda kendisinin iktidarı ve gücü hazmedemeyip eli kanlı bir katil olmasını örtmüyor o ayrı.
    24 ...
  6. blitzkrieg

    39.
  7. savunma savaşında hat savunmasından alan savunmasına geciş sürecinin taarruz uygulamasıdır bir bakış açısından da. blitzkrieg'e kadar, birinci Dünya savaşı da dahil savaşlar aslında hep klasik şekillerde ve basamaklarla yapılmış, stratejik değil taktik harekatların toplamındaki başarısı çatışmaların sonucunu ve son tahlilde kaderini belirlemiştir. bu konsept cephe savaşı olarak bilinir. savaşların genel hikayesi hep aynıdır. klasik bir cephe savaşını anlatalım once biraz:
    önce hava üstünlüğü mücadelesi verilip, düşman Avcı gücü durdurulur. boşalan gökyüzü bombacılara kalır. asıl muharebe hattı ve hattı besleyen lojistik rotalar havadan zayıflatılır. ikmal yollarının imhasina çalışılır. (bkz: Ordular mideleri üzerinde yürürler) bu süreç topcular ile sıkıcı desteklenir. ısırılacak et, mümkün olduğunca yumuşatılır. hemen ardından mekanizeler ve piyadeler ile cepheden taarruza geçilirdi. bu çok net bir sıradır. savunmadaki generaller genellikle düşman topcu ateşinin yoğunlaşması ile taarruzu beklemeye başlarlardi. yani aslında yönetilen bütün savaşlar değil, sadece çatışmalardır. kafa kafaya iki ordu birbirine girer, sert olan kırar geçerdi. bu aynı zamanda uzun süren savaşlar demektir. çoğu zaman bir cephe savaşında iki düşmanın kağıt uzerindeki verileri düşünüldüğünde kimin kazanacağı kestirilebilirdi. (top sayısı, piyade sayısı, makineli tüfek sayısı, tahkimat düzeyi, kullanılabilecek tank sayısı, kullanılabilecek uçak sayısı gibi...)
    blitzkrieg farklı bir yorumdur. düşmanin neler olacağını bildiği, catışma için hazırlandığı hattı degiştirmek veya bunu bir alan haline getirmektir. bu kontrolsüz artan cephe sayısı demektir. Bu yöntem kayıpları çok azaltan, küçük güçlerle büyük güçleri yenme imkanı veren bir yaklaşımdır. haberleşme ve sürat üzerine kuruludur.
    zırhlılar ile düşman hattı geniş bir alandan değil, dar bir hattan matkapla delinircesine delinir, mekanizelerin sürati ile ateş altında uzun süre kalmadan cephe gerisine ulaşılırdı. aslen bu zırhlı saldırı ile çok büyük bir kayip vermeyen savunma birlikleri arkaya sızan panzerlerden dolayı ürker, tüm hazırlıkları boşa çıkar, lojistiksiz kalırlardı. bu taktiği Osmanlı'nın hilal taktiğinin, cephe delmelisi olarak da görebilirsiniz. yüzyıllar önce de osmanlılar süvarileri ile blitzkrieg'i süvarileri ile yaparlar, ancak atların delme özelliği bulunmadığından kanatlardan savaş alanına dıştan sararak arkada birbirlerini görene kadar kuşatmaya devam ederlerdi. bu kuşatma tamamlanıp çember oluşana kadar da düşmanla kılıç kılıca hiç gelmezlerdi.

    üzeri zımpara ile kaplı iki takoz duşünün. zımpara yüzeylerini birbirine sürtün, işte bu cephe savaşıdır. ilk eriyen takoz kaybeder. burada zımpara asıl muhabere hattı, takoz ise burayı besleyen ordu ve lojistik kaynaklarıdır. Şimdi de bir takozu bir testere ile diklemesine kesmeye başlayin. açılan çizgisel yarıktan sonra da takozun içinde zımpara kağıdına paralel olarak testereyi kaydırın. takozu eritmiyor ama kemiriyorsunuz ve yakında takoz zımpara kağıdı ile beraber düşecek. işte bu da blitzkrieg"dir.
    wehrmacht hemen her kara taarruzunu bu sistem üzerine ve/veya mekanize üstünlüğü üzerine kurmuş ve çok etkili olmuştur. mekanizeleri hep savaş alanının en hızlı ve en iyi yönetilen mekanizeleri idi. her tankta, genellikle duşmanin pek önemsemedi geniş alanlı ve güçlü telsizlerini bulunurdu. Bazen tank harekatını yöneten general de bizzat tankların içinde bulunurdu. mesela rommel hemen her tank savaşında en önde tankının başında idi.
    düşman hemen hiçbir zaman hatlarını göz açıp kapayana dek delip geçen ve arkadan saran, nerede oldukları bile dakika dakika değişen alman mekanizelerini durdurmayı başaramamıştır. çünkü hiçbir savaş aracı, hicbir yaklaşımı, doktrini, sert ve hızlı bir birimi durdurmak üzere özelleştirilmemişti.

    madem daha önce konuşulmuş. biraz da rusya ve el alamein örneklerinden bahsedelim. el alamein, savaş sonlarında tükenen alman lojistik kabiliyetinin sonucu, rommel'in malzeme ve asker eksiğinden kaybedilmiştir. devamlı güçlenen ve gayet iyi beslenen general montgomery, alman tarafında harekat kararının gecikmesinin de avantajını kullanarak rommel'i yenmiştir.
    burada hemen şunu da belirtelim, blitzkrieg'in verimliligi hava üstünlüğü ile ciddi şekilde ilintilidir. el alamein'de hava üstünlüğü dramatik şekilde almanlar aleyhine idi ve bu denge gün geçtikçe bozuluyordu. el alamein üzerinde müttefik hava kuvvetleri ile dengede kalmayı başaran rommel, esas önemlisi akdeniz üzerinde hiçbir korumaya sahip değildi. Ayrıca hava üstünlüğü ile ilintili deniz nakliye yolları da müttefiklere calışıyordu. geçen her hafta monty güçlenirken rommel kan kaybediyordu. aslında rommel el alamein'i kazansa bile, ilerleyen zamanda yine de imha olacaktı. çünkü dogru dürüst benzin ikmali bile yapamıyordu.

    rusya ise daha ziyade kuşatma çemberinin tam olarak kapatılamamasından başarısız olmuştur. çember hiçbir zaman kapanmadı ve gün geçtikçe eridiği sanılan kuşatılanlar aslında çok zor şartlar altında da olsa çemberin dışından beslenebiliyorlardi. rusya örneğinde çamur mevsiminin de etkisi büyüktür. burada alman teknolojisi ve sistemi gafil avlanmıştır. düşman muadillerinden daha güçlü ve teknolojik olan alman tanklari çok soğuk ve çamurlu ortamda hizmet verebilecek şekilde tasarlanmamıştı. alman ordusu ağırlıklar bölgesi kurup yerleştiği her coğrafyada çok ileri seviye tank bakım hizmetleri verirdi. ileri teknoloji kullanan alman tankları çok iyiydiler ama sık bozuluyordi. alman kuvvetleri bozulan tanklarını hemen savaşa döndürebilecek ikmal yeteneğine sahipti. her mekanize birliğinde onlarca teknisyen ve mühendis vardı. bol miktarda yedek parçayı da ekmek su gibi yanlarında taşırlardı. rusya'da beceremediler. çünkü bütün yapının tasarlandığı şartlar rusya'daki şartlar degildi.

    ikinci dünya savaşında müttefiklerin biraz da olsa blitzkrieg'e karşı çözüm arayışlarinin odak noktası anti tank silahları olmuştur. Şimdi bazuka olarak bilinen silah bu dönemdeki ihtiyaç sonucu ortaya çıktı. tow da aynı dönem ve dönemin ihtiyacının sonucudur.
    (bkz: panzer general)
    (bkz: erwin rommel)
    26 ...
  8. tarihi eser kaçakçılığı

    20.
  9. ceza muhakemesi kanununun (cmk) katalog suçların sayıldığı tüm hükümlerinin olmazsa olmaz suçudur.
    2863 sayılı kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu'nun 68 ve 74. maddelerinde tanımlanan suçların işlendiği yönünde kuvvetli şüphe varsa;

    -tutuklama nedeni var sayılır (md. 100)

    -taşınmaz, hak ve alacaklara el konulabilir (md. 128)

    -şirket yönetimi için kayyım tayin edilebilir (md. 133)

    -telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınmasına karar verilebilir (md. 135)

    -gizli soruşturmacı görevlendirilebilir (md. 139)

    -teknik araçlarla izleme yapılabilir ( md. 140)
    20 ...
  10. bask

    21.
  11. orta çağda kafkasya'da kurulmuş iber krallığının halkından gelmiş olma olasılığı çok fazladır. folklorik giysileri aynen lazları andırır. dilleri gürcüce ile akrabadır. üstelik savaşacak başka bir ulus bulamadıkları zaman kendi içlerinde kavgaya tutuşmaları da tipik bir kafkas özelliğidir. özgürlüklerine diğer kafkas ulusları gibi düşkün oldukları için devlet kurma gelenekleri gelişmemiştir bu ne bir kusurdur ne de onların bir ulus olmasını engelleyen bir unsur.
    22 ...
  12. hititler

    76.
  13. anadolu’da kurulmuş ve anadolu’ya hakim olabilmiş ilk krallık. zengin eski doğu kültürü ve batı arasındaki kayıp halka. zamanının en büyük askeri ve politik gücü. mısır’ın güçlü firavunlarının en zorlu rakibi. yakın doğu’nun çehresini daimi olarak değiştirmiş 3500 yıllık bir medeniyet. anadolu’nun her yerinde, kültürel mirası ve yapıtlarıyla hala nefes alıp veren bir uygarlık. insanlık tarihinin en dinamik ve fırtınalı dönemlerinden “fethedersin” ya da “fethedilirsin” kuralının geçerli olduğu bronz çağından kalan eşsiz bir miras.
    22 ...
  14. istibdat dönemi

    1.
  15. istibdat dönemi, ıı. abdülhamit’in ı. meşrutiyet yönetimine son verdikten sonra (1878) başlayan ve ıı. meşrutiyet’in ilan edilmesine kadar devam eden, kontrolü tamamen ele aldığı bir dönemdir. istibdat’ın kelime anlamı despotizmdir.

    ıı. abdülhamit, meclis-i mebusan’ı kapattıktan sonra yavaş yavaş bütün yetkileri kendinde topladı ve kişisel konutu yıldız sarayını devlet yönetiminin merkezi durumuna getirdi. osmanlı tarihinin ilk geniş kapsamlı istihbarat örgütünü kurdu. bu örgütün amacı abdülhamit’e karşı yapılacak darbe ya da ayaklanmaları önlemek, siyasi rakipler hakkında bilgi toplamaktı. bu örgütün hafiye sayısı her geçen gün arttı ve çok geniş kapsamlı bir örgüt haline geldi. bilgi toplayan bu kişilere istihbaratçı deniliyordu.

    istibdat dönemi uygulamalarının başlıca araçları, basına uygulanan sansür, her tarafa yayılmış bir hafiye örgütü ve istihbaratçılıktı. 1881’de bir komisyon kurularak bu komisyona basın-yayın organlarını denetleme yetkisi verdi. gazete ve dergiler sık sık kapatıldığı gibi padişahın oturduğu yıldız sarayını çağrıştıran “yıldız” gibi bazı kelimelerin yayınlarda kullanılmasının yasaklandığı listeler oluşturuldu.

    istibdat döneminde istihbaratçılık faaliyetleri o kadar abartılmıştı ki, gizli hafiyeler halktan insanları maaşa bağlayarak istihbaratçılık faaliyetleri yaptırıyordu. bu faaliyetlerde pek çok masum insanın da canı yanmıştı. bu durum elbette ıı. abdülhamit’in istediği bir şey değildi, zira hiç suçu günahı olmayan insanlar bile darbe ya da ayaklanma söylemlerine maruz kalıyor ve cezalandırılıyorlardı. bu noktada istihbaratçılık faaliyetlerinin kontrolden çıktığını söyleyebiliriz.

    ıı. abdülhamit’in kontrolü tamamen elinde tutmaya çalıştığı istibdat dönemi 1908 yılında ıı. meşrutiyet’in ilan edilmesiyle son buldu. bundan sonra devlet, ağır bir yenilgi ile noktalanan ı. dünya savaşı’nın sonuna kadar ittihat ve terakki partisi’nin kontrolüne geçmiş oldu.
    26 ...
  16. pyrrhus zaferi

    4.
  17. giriştiği savaşlarda topraklarını sürekli genişleten epir kralı pyrrhus son olarak mö 279 yılında askalum Savaşında roma'ya karşı büyük bir zafer elde eder. ancak bu zaferi elde ederken o kadar çok kayıp verir ki sonunda tahtı bırakmak zorunda kalır. işte bu nedenle nihai zararı görünürdeki kazancından büyük olan zaferlere Türkçe yazacak olursak "pirus zaferi" denir.
    22 ...
  18. © 2024 uludağ sözlük