başlıkta yirmi tane entry var,
hepsinde de aynı kelimelerle karşılaşıyoruz,
din, ırk, millet, monoteizm.
musevilik, hristiyanlığın isa mesih, tanrı, kutsal ruh, nebi öğretisinin aksine, mesihçi değildir! musa, bi tür mesih değildir. musa'nın her fiili allah'ın kadiri mutlak varlığı gibi, sarsılmaz bi yasa olarak kabul edilmez.
düşünemeyeceğin, hayal edemeyeceğin, hiçbir şeye benzemeyen bi tek tanrı var der musevilik.
ve onun on buyruğunu harfiyen yerine getirerek,
bu dünyada vaat ettiği krallıkta,
gelecek nesillerini saadete, mutluluğa erdirmeye çalışırsın.
musevilik dünyevidir, toplumsal hayata dair sevgiyi temel alır. ölüm, savaş, fetih, korku kültü değildir!
ümmetçiliğin arap-seviciliğini şart koştuğunu kim söyledi? lol.
farzı misal olsun diye söylüyorum. senin anan baban kürt, arap olsun. benimkileri de türk kabul edelim. bir diğerinin ki afgan, paki. öbürününki laz. kürt olanı bugün islamcı çatıyla bi araya getirebilirsin, yarın kürt olan ben dindar ama kürt milliyetçisi olana oy vermek istiyorum, kendi milli benliğime de sahibim dediğinde, ötekiler de onun izinden gitmeye başladığı vakit ne bok yiyeceksin?
orta doğu ülkeleri böyle böyle parçalanıyor işte. dış müdahaleye gerek yok! seküler ulus kimlik bilincinin varoluş için bi gereklilik olduğunun bilincinde bile değiller.
alternatifi kaotik toplumsal dinamiklerle beslenen din ve mezhep çatışmalarıdır,
ulusal bölünme ve hiç bitmeyen iç savaşlardır,
afganistan, suriye, libya'da baas, emanullah düşünce yerine gelen sistemi gördünüz.
islam coğrafyalarının nihai kaderi bu.
sünni islam ya da şiilik, seküler türk kimliğinin aksine bu kadar çok etnik-dini topluluğu örgütleyebilecek,
dayanışma ve kardeşlik duygularını aşılayabilecek bi tür üst kimlik değil. afgan ve paki sığınmacılar,
kürtler biz de müslümanız, ama milliyetçi ve dindar afganları, pakileri, kürtleri destekleyeceğiz dediği zaman napacaksınız? lol.
orta doğu bir zamanlar tüm dünyanın avrupasıydı. sümer, babil, pers, fenike, nebati, kıpti-firavun, berberi vb. kimliklerin hepsi emevi dönemindeki islamizasyon süreciyle silindi, coğrafya araplaştı. ve sahte arap kimliği hasebiyle semitik kavimler içinde yaşadığı topluma, ülkeye bütünüyle yabancılaşarak, dünyanın en yoksul, en geri kalmış kültürlerini yarattılar.
mutezil alimler, suriye ve ırak'ta yaşayan maniheist, zerdüşt, hristiyan dönmelerdi.
arabizasyon sürecinden önce inandıkları felsefi kabulleri islam tarihine kazandırdılar. tüm coğrafya sünnileşip, şiileştiğinde geriye mutlak doğru olarak kabul edilen kurumları, müesses nizamı, sünneti, hadisi, kuranı (karşı safın perspektifiyle ) sorgulayacak adam kalmadı.
ve 14.yy'dan beri hiçbir yenilik ve buluşla karşılaşmıyoruz.
arap zannettiğiniz kişiler şu an bile oldukça zeki insanlardır, buna hiç şüpheniz olmasın. ama kültür, insanı mahvediyor işte.
adademik dergi başlıkları ve üniversitelerden sokağa kadar, her şey islamizasyonun tesiri altında. felsefe, sanat, edebiyat bile dini meşruiyetle temellendiriliyor, ılımlı-modernist vaizler toplumu, kültürü, düşünceyi, eylemi tıpkı suriyede, libyada, afganistanda gördüğümüz gibi, ulus devlet bilincini, hatta ülkeyi bin parçaya bölecek itaatkar, biatçı inancın kulu kölesi haline getirmeye çalışıyorlar.
türk halkı arapsever değil, dürzileri ya da nusayrileri sevmiyorlar, binlercesi etnik temizliğe maruz kaldı. hristiyan süryanilere zerre sempatileri yok, ülkeye milyonlarca cihatçı haşhaşi doldurulurken, hristiyan araplar kanada, uk, fransa gibi ülkeler tarafından sahiplenildi.
türkler islamcılaşıyor, ve islamcılaştıkça kendilerini fıkh ın üç beş kategoriden ibaret (felsefi etikle, felsefi ahlakla zerre alakası olmayan ) kategorilerine hapsediyorlar.
maddi evreni düzenleyen tüm yasalar, rabbin ebedi zihninden tezahür etmiştir. ve tamamı da o zihnin bi parçasıdır, evrim de hareketli parçacıklara yön veren kimyasal-fiziksel yasaların büyük ölçeklerde yol açtığı dönüşümleri tanımlar. https://youtu.be/ZSt9tm3RoUU?t=1 https://youtu.be/nGnX6GkrOgk?t=10
sicimden kuarka,
kuarklardan atomlara,
atomlardan moleküllere,
moleküllerden hücrelere,
bi türden diğerine!
1895'te Reichstag, Yahudi karşıtı kesimin yabancı Yahudilerin dışlanması için önerdiği bir önlemi tartışıyordu. Meclis başkanı Ahlwardt, bu kesime mensuptu. işte konuşmasından bazı alıntılar:
Aramızda hakkında kötü bir şey söylenemeyecek birçok Yahudi olduğu oldukça açık. Eğer kişi tüm Yahudiliği zararlı olarak nitelendiriyorsa, bunu bu halkın ırksal özelliklerinin uzun vadede Cermen halklarının ırksal özellikleriyle uyuşamayacağını ve şu anda kötü bir şey yapmamış olan her Yahudinin uygun koşullar altında tam da bunu yapabileceğini, çünkü ırksal özelliklerinin onu buna ittiğini bilerek yapıyor demektir. Beyler, Hindistan'da suikast eylemini bir politika eylemine dönüştüren Thuglar adında bir mezhep vardı. Bu mezhepte, şüphesiz, kişisel olarak hiç cinayet işlememiş oldukça fazla insan vardı, ancak bence ingilizler doğru olanı yaptılar.. Aşağıdaki, on beşinci yüzyıl Alman kanun kitabından, Salzwedel Belediye Kanunu'ndan bir pasajdır, par. 83.2: "Bir Yahudi bir Hristiyan'a saldırır veya onu öldürürse, Yahudi hiçbir karşılık veremez, yasanın emrettiği cezayı sessizce çekmelidir, çünkü Hristiyanlık üzerinde hiçbir hakkı yoktur ve Tanrı'nın zulmünü ve Hristiyanlığın katilidir." Kisch, Ortaçağ Almanya'sındaki Yahudiler, s. 268. Kisch, daha önceki Alman kanun kitaplarında böyle bir ayrımcılık bulunmadığına dikkat çeker. Zehirli kuyular efsanesi (on dördüncü yüzyıl) ve ritüel cinayetler efsanesi (on üçüncü yüzyıl) Papalar tarafından kınanmıştır. Scherer, Yahudi Hukuku, s. 36-38. Öte yandan, on üçüncü yüzyıl Kastilya yasası
‘‘Las siete partidas,’’ partida septima, başlık XXIV (de los judíos), 2. madde, Kutsal Cuma günü Hristiyan çocukları veya balmumu heykellerini çarmıha germenin ölüm cezası gerektiren bir suç olduğuna atıfta bulunur.
Ahlwardt, antisemitistlerin Yahudilerle dinleri yüzünden değil, ırkları yüzünden savaştıklarına dikkat çekti. Ardından şöyle devam etti:
Yahudiler, başka hiçbir düşmanın başaramadığını başardı: Frankfurt halkını banliyölere sürdüler. Ve Yahudilerin kalabalık bir şekilde toplandığı her yerde durum böyledir. Beyler, Yahudiler gerçekten de yırtıcı hayvanlardır...
martin luther'dan, Yahudi dünya egemenliği, Yahudi suçluluğu ve Yahudi vebası hakkındaki bu Lutherci portre sıklıkla reddedilmiştir. Ancak, inkâr ve ifşaya rağmen, suçlamalar varlığını sürdürmüştür:
Burada, Tanrı'nın beşinci emrini nasıl anlayıp uyduklarını kolayca görebilirsiniz; yani, susamış kan tazıları ve tüm Hristiyan aleminin katilleri oldukları ve bunu bin dört yüz yıldan fazla bir süredir tam bir niyetle yaptıkları ve hatta sık sık su ve kuyuları zehirledikleri, çocukları çaldıkları ve öfkelerini gizlice Hristiyan kanıyla yatıştırmak için onları parçalayıp doğradıkları suçlamasıyla yakılarak öldürüldükleri.
Şimdi, bizim tarafımızdan esir tutulduklarından şikayet ettiklerinde bunun ne kadar güzel, kalın ve şişman bir yalan olduğunu görün. Kudüs'ün yıkılmasının üzerinden bin dört yüz yıldan fazla zaman geçti ve şu anda biz Hristiyanların dünyanın dört bir yanındaki Yahudiler tarafından işkence ve zulüm görmemizin üzerinden neredeyse üç yüz yıl geçti (yukarıda belirtildiği gibi), böylece bizi yakalayıp öldürdüklerinden şikayet edebiliriz ki bu apaçık gerçektir. Dahası, bugüne kadar hangi şeytanı onları ülkemize getirdiğini bilmiyoruz; onları Kudüs'te aramadık.
Hatta şimdi bile kimse onları burada tutmuyordu, diye devam etti Luther. istedikleri zaman gidebilirlerdi. Çünkü ağır bir yüktüler, "ülkemizde bir veba, salgın hastalık, saf bir talihsizlik" gibiydiler.
Fransa'dan, "özellikle güzel bir yuva"dan kovulmuşlardı ve "sevgili imparator Charles" onları ispanya'dan, "en güzel yuva"dan kovmuştu. Ve bu yıl Prag da dahil olmak üzere tüm Bohemya tacından, "o da çok güzel bir yuva"dan kovuldular. Aynı şekilde Regensburg, Magdeburg ve diğer şehirlerden de.
Toprakta veya evde hoş karşılanmayan birine esaret denir mi? Evet, bizi ülkemizde esir tutuyorlar. Burnumuzun teriyle çalışıp, onlar için para ve mal kazanmamıza izin veriyorlar, onlar ise fırının arkasında tembel tembel oturuyor, gaz yakıyor, armut pişiriyor, yiyor, içiyor, rahat ve refah içinde yaşıyorlar. Lanetli tefecilikleriyle bizi ve mallarımızı ele geçirdiler, bizimle alay edip üzerimize tükürüyorlar, çünkü biz çalışıyoruz ve onların bize ve krallığımıza sahip olan tembel toprak sahipleri olmalarına izin veriyoruz; bu nedenle onlar bizim efendilerimiz, biz de kendi servetimiz, alın terimiz ve emeğimizle onların hizmetkarlarıyız. Sonra bizi ödüllendirmek ve bize şükretmek için Rabbimize lanet ediyorlar. Şeytan, bizim gibi Hristiyanlar arasında böyle bir cennete sahip olabilirse, kutsalları Yahudiler aracılığıyla bize ait olanı yiyip bitirmek ve ödül olarak ağzımızı ve burnumuzu tıkamak, Tanrı'yı ve insanı alaya alıp lanetlemek için gülmeli ve dans etmeli değil mi? Davut ve Süleyman döneminde Kudüs'te, kendi topraklarında, şimdi bizim topraklarımızda sahip oldukları gibi güzel günler yaşayamazlardı; bizim topraklarımızı da her gün soyup çalıyorlar. Ama yine de onları esir tuttuğumuzdan şikayet ediyorlar. Evet, onları esir aldık ve tutuyoruz, tıpkı benim de hesabımı, kan ağırlığımı ve diğer tüm hastalıklarımı ele geçirdiğim gibi.
Hristiyanlar böyle bir kaderi hak etmek için ne yaptılar, diye sorar Luther?
"Kadınlarına fahişe demiyoruz, onları lanetlemiyoruz, çocuklarını çalıp parçalamıyoruz, sularını zehirlemiyoruz. Kanlarına susamıyoruz." Musa'nın söylediğinden farklı değildi. Tanrı onları çılgınlık, körlük ve öfkeli bir yürekle vurmuştu.
Luther'in Yahudiler hakkındaki tasviri budur. Öncelikle dünyaya hükmetmek istiyorlar.
judeo-hristiyan değerlerine dayanan kapitalizm ve klasik liberalizmin kurumsal savunucularından dennis prager'in (maga ve trump yanlısı ) amerikalı ve avrupalı halklara karşı resmi uyarısı.
new york'taki malikanesinde çürüyen, reformcu azılı solcu ve ateist.
israilli ve mizrahi kökenli musevilerden nefret eder,
ve parasını ulus devletleri körfez lehine parçalamak için kullanır.
ben, herkesi seviyorum diyen insan yalancıdır, düzenbazdır. hepinizi tanıyorum çünkü. muhafazakarınız da, kemalistiniz de aynı. iş yerlerinde, kamu kurumlarında birbirinizin kuyusunu kazıyorsunuz. çok iyi anlaştığınız insanlarla gruplaşıp, sizinle samimiyet kurmayan insanların dedikodusunu yapıyorsunuz. onlarla beraber ibadet ettiğiniz günlerde oluyor belki ama birlikteliğiniz mecburiyetten, kardeşlik duygusuna dayanmıyor.
size selam vermeyen kişilere bile gözlerinizi pörtletirken,
yaşadığınız mahallede,
şehirde bile adam kayırırken,
öyle deme ben araplara da, pakilere de, afganlara da ümmet gözüyle bakıyorum diyorsanız size siktiri çeker, yoluma devam ederim ben.
sen herkesi sevmiyorsun kardeşim. afganı da sevmiyorsun. suriyeliyi de. belki kürtsün, belki türk. ama seninle aynı dili konuşmayan kimseyi sevmiyorsun. seninle aynı kültürü paylaşmayan kimseyi sevmiyorsun. bana maval okuma.
hele hele cehennem gibi bi coğrafyada, ümmetçi olduğunu iddia ediyorsan, içinde biriktirdiğin o hıncın bi gün patlayacağını, ve anan baban, çocuğun, eşin dahil karşına kim çıkarsa saydırıp öfkeni boşaltacağını, davranışlarına bakıp da nefret ettiğin sayısız kişi olduğunu ikimiz de biliyoruz.
hatay'da suriyeli hırsızlara ya allah, ya bismillah diye haykırıp kayışlarla dalan polislere, "aferim bolisime, osmanlı dokadını gösterin fitne çıkaran deyyuslara " diye haykırır. https://www.youtube.com/shorts/YY5n0U9cJW8
cemaatçi muhbirlerin haberlerine bakılırsa, hepsi polonya'dan işletiliyor. mevzu mahkemelere düştüğü an tüm para, yerel hükümete kalır, o parayı çatır çatır ezer, sınıra bi duvar daha çekerler.
dışarıdan fonlanan bölücü muhalifler, antifa, hamas, lgbt gösterileri de cabası!
ambargolara karşı direnen rusya ve çin, küresel düşman katar'la tüm kartları masaya koydu,
ancak rakiplerini hafife alıyorlar: https://www.youtube.com/shorts/gs1T9onnxdA
amerikan halkı "hristiyan değerlerini lağvetmek mi istiyorsunuz? şansınızı bi daha ki sefere deneyin " dedi.
evangelistler ve bu kuşağa bağlı olan katolikler, israil'i isa mesih'in sword'u olarak algılıyor ve onlar için kutsal toprakların her zaman asıl sahipleri tarafından yönetilmesi gerek:
katar tarafından fonlanan onlarca medya çalışanı,
üniversite görevlisi işten çıkarıldı,
ve binlercesi hakkında soruşturma başlatıldı,
teksas'ta selefi-şeriat yasaları yasaklandı,
bölücü komünist terör örgütü antifa (soros, katar fonlu ) terör örgütü ilan edildi.
abd'yi truva atlarıyla parçalamaya çalışan açık toplum fedaisi kaçık ve körfezdeki yancıları son demlerini yaşıyor, hiç şüphesiz.
bu ambargoya yapay zeka, savunma sistemleri, bilişim, istihbarat da dahil edilirse, nüfusunun kayda değer kısmı niteliksiz sığınmacılardan oluşan ve her yıl yüz milyarlarca avroyu havaya saçan avrupa birliği parçalanır ve kıta ekonomisi iflasa sürüklenir.
sol karşıtı hükümetlerin yükselişi adına büyük bi başlangıç noktası.
halihazırda tüm gün götünü parmaklayıp,
marksist sloganlar atan, hedonist, narsist gençliğin de bilim ve teknoloji adına hiçbir üretimi de yok.
tam tersine,
türkiye mülteci kartı ve ordusu sayesinde, o kadar nüfuzlu siyasi bi pozisyonda ki,
trt world'ün propaganda kabiliyetiyle,
ispanya, britanya, almanya'daki müslüman azınlığı sokağa döküp,
ab hükümetlerini belirli siyasi kararlar almaya zorlayabiliyor.
yunanistan, israil, iran, suudi arabistan, mısır, birçok ülke türk ordusunu tehdit olarak algılıyor ve korkuyor. haklı olarak.