Anlamadığım bir nokta var.
Senaryonun; filmin Son sahnelerinde bandırmalı ömer'in karakola sızan terörist doktor'u mete yüzbaşı şehit edilmeden önce öldürme fırsatı varken neden bu şekilde ilerletildiği.
Sanki teröristlerin başarıya ulaştığı/ulaşabileceği veya bedel ödetebileceği mesajı verilmek istenmiş.
Bu haliyle hoş olmamış. Yerine; mete yüzbaşı hayatta kalıp eşine dönseydi, arkadaşı orhan'ın aile ve kabristan ziyareti yaparak film bitirilseydi de diğer şehitlerin son mutlu anları finalde paylaşılmasaydı çok memnun eder içime sinerdi.
Bir dalyarağın; şu yaz gününde 27 derece ve sıcağa ayarladığını gördü gözler.
Üşüyormuş ve hastaymış; ik ya şikayet etmiş.
Tişörtle oturduğunu, hastaysa ofise gelip bizi de riske atmanası gerektiğini söyleyip ben şikayet ettim bu sefer.
Hayatımın bir kurgusal karakterle bu kadar fazla paralellik içermesi benim için çok şaşırtıcı.
ihanet, intikam, entrika, aile kavramına yaklaşımım, ailemi korumak için yaşadığım dönüşüm, yalnızlaşmam...güzel ve kalabalık bir ailenin sevilen bir bireyi iken korkulan ve yaklaşmaktan imtina edilen biri olmam.
Belki kendisi değil ancak kararını alabilmek zordur değişimin.
Yoluna girdikten sonra ilerler nakış gibi belki ama ya o ilk adım?
Kaçınılmazdır bu arada; "ben buyum kardeşim işine geliyorsa" diyorsan geçmiş olsun don kişot kardeşim; rüzgara işiyorsun...
Canın acıya acıya yapacaksın demek bunu; sen bilirsin...
Değişim; bunun kararını alabilenin hakkıdır.