akla silah üzerine yemin eden ergenekon zanlılarını getiren ifade. oysa mustafa kemal ve ekibi için en önemli başarılar silahlarını kullanmadıkları dönemlerde gerçekleşenleridir.
her derin yapının içinde kollanan derin adam ve kadınları simgelemeye başlamış sözdür. yaşar büyükanıt'ın derin yapılanmalar literatürüne kazandırdığı nadide eserlerden.
var lan böyle insanlar sayın sözlük. eğer bir başlıkta bir tanım yapmışsanız ve bu annemizin hoşuna gitmediyse hemen o başlığın altında biter ve "sevgiden ve hoş görüden anlamayan ergen zihinlerin" tadında laf yetiştirir size. dur hemşehrim, nedir bu şiddet, nedir bu şehvet diyesiniz gelir. başınızı öne eğip, klavyenin u harfine bakarsınız uzunca ve düşünürsünüz sonra. o ki ailesinden sevgi görmemesine rağmen size ders verecek, sizinle hayat pratiklerini paylaşacak kadar anaç bir sevgi pıtırcığı yazardır. anlarsınız onu, ve birden delicesine seversiniz.
o sinirlenişi, o tatlı çemkirişleri, o ağzıbozuk patavatsızlıkları silinir sonra. basarsınız artıyı. onun size bahşettikleri yanında o güzel surat az bile ona!
anayasal bir şeydir. türk diye bir ırk ya da etnik yapı yoktur. karma bir şeydir. dili, kültürü, ananeleri, adetleri göçebe olduğundan çeşitli gruplardan aldığı şeylerdir bu vatandaşların. anayasamız da bunu kanıtlamaktadır. anayasamızı sevelim, özellikle 82 anayasasını.
türkiye'deki en büyük hukuksuzluk örneğinin mağduru olan 1500 çocuktur.
ama onları ergenekon davası sanıklarının "haklarını gözeten" kesim nedense pek hatırlamamaktadır. ergenekon davası olmasaydı bu tür hukuksuzluklar zaten bugün avukatlığa soyunan kesimler tarafından gündeme getirilir miydi orası da oldukça tartışmalıdır.
malumunuz bu asena tabir edilen kadın insanı ülkücü gelenekten gelir. bu tipin klasik olanları türbana alerji duymaz, zira annesi, kardeşi türbanlı olabilir. sağda solda "sevişmenin ne kadar da güzel" olduğundan da bahsetmez, çünkü türk ahlakı buna izin vermemektedir.
ama bugünlerde böyle bir tip var arkadaşlarım. asena ayaklarına yatıp, "gerçek ülkücülük" kavramı altında hümanist sevgi pıtırcıklığı resmi çizenlerin cinsel fantezilerini yazması da bizi şaşırtmamalı. bize kendinin de inanmadığı tatlı masallar anlatan bu trollü gülerek okuyoruz, izliyoruz.
uşak'ın inay köyü sakinleridir. aynen bergama köylüleri gibi uluslararası bir altın işletmecisi olan kanadalı eldorado gold'un türkiye uzantısı olan tüprag firmasının sularını ve çevrelerini yok ederek siyanürle altın çıkarma taleplerine karşı, bunun yaşam alanlarını yok edeceğini gördükten sonra mücadeleye girişmişlerdir.
ulusalcı kahraman albay yuri budanov tarafından öldürülen çeçen kızı elza kungayeva'nın avukatlığını alarak adaletin yerini bulması için savaşan onurlu rus bir insan hakları savunucusu avukattır. ancak suçlunun ceza alması için sürekli mücadele eden bu insan gazeteci anastasia baburova gibi bir suikaste kurban gitmiştir.
ittihad ve terakki üyelerinin 1919-1922 yılları arasındaki yargılanması süresince tutulan zabıtlarını içeren vahakn dadrian ve taner akçam derlemesi bir kitaptır. kitabın orijinal ismi "tehcir ve taktil divan-ı harb-i örfi zabıtları"dır ve milli mücadeleyi yürütenlerin ve bizzat mustafa kemal'in bu yargılamayı istediklerinin altı çizilmektedir.
malatya katliamı'nda katliamcıları katliama çağırmak için camlara ve duvarlara kireçle yazılan slogandır. feza kürkçüoğlu arşivinde camlara yazılımış bir örneğinin fotoğrafına rastlamak mümkündür.
70'lerde almanya'yı kavuran raf ya da "kızıl ordu fraksiyonu"nun öncü ismi ulrike meinhof'un yakalandıktan sonra hapisteyken sarf ettiği ve yaşam direncini korumasını sağlayan felsefesi.
bolivya'da 2008 yılında sosyalist lider morales öncülüğünde okuma yazma bilmeyen 800 binden fazla insanın okuma yazma öğrenmesini sağlayan kampanyanın sloganıdır.
genelde kapitalist çağrışımlar uyandıran "yes i can"in aksine bu slogan ilk defa altı doldurularak kullanılmıştır.
dünya yeşiller hareketi'nin verdiği ilk kurban olan brezilyalı ekolojist. "suçu", amazonlar'daki kauçuk ağaçlarını keserek doğal hayatı tahrip eden toprak ağalarına karşı bölgenin gerçek sahipleri olan yerlileri örgütlemesidir. toprak ağalarının cinayeti ile bedeni yok edilse de yerlilerin mücadeleleri o günden sonra küresel bir boyut kazanmıştır.
2008 yılını aralık ayında kimi radikal islamcıların pakistan'dan ayrılarak hindistan'a deniz yolu ile geçmesi ve ayak bastıkları mumbai şehrinde birçok müslüman olmayan kişiyi öldürmeleri ile gerçekleşen katliamdır. hindistan saldırının sorumluluğunu pakistan'da gördüğü için iki ülke savaş noktasına gelmiş ama ülke liderlerinin dikkatli tavırları sonucu bu tehlike şimdilik atlatılmıştır.
seçim dönemlerinin vazgeçilmez sloganıdır. birçok kareye üzerinde bu yazı yazan torbalarla halka dağıtılan kömür çuvalları yansır bu dönemlerde. "para ile satılmaz", "oya karşılık satılmaya çalışılmaz" anlamına gelmemektedir.
akademisyen mehmet hasgüler'in uluslararası güç ilişkileri içerisinde suni-gerçek kimliğini bir türlü gerçekleştiremeyen kıbrıslıların kimlik oluşturma süreci ile ilgili derlediği makalelerden oluşan kitabıdır.
david rieff'in kansere yakalanarak ölen ünlü fotoğraf eleştirmeni ve sosyal bilimci annesi susan sonntag'ın kansere yakalanışından son nefesini verdiği ana kadar yaşadıklarını anlatan anı kitabı.
new yorklu peter eisenmann isimli mimarın holocaust için tasarladığı büyük bir anıt olan "denkmal für die ermordeten juden europas" yani "avrupa'nın katledilen yahudileri için soykırım anıtı"nın kısa ismidir. berlin'de potsdamer platz isimli eskiden metruk, şimdiyse ihtişamlı haliyle bu anıta ev sahipliği yapan alana inşa edilmiştir.
seçim dönemlerini içeren geçici parti birlikteliklerini ifade eden ve birçok küçük partinin birleşmesinden oluşan ancak o partilerin fiziksel olarak dağılmasını da öngörmeyen bir parti yapılanması için kullanılan ifadedir. genelde sol partiler tarafından oy potansiyelinin birleştirerek seçim barajlarını aşmak için tercih edilen bir yapılanmadır.