ciddiyazar
0 (düz adam)
on ikinci nesil yazar 0 takipçi 0 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    paragraf

    12.
  1. paragraf yazmanın mutlak kuralları vardır. bir tanım cümlesi ile başlanmalı, örnekler, benzetmeler, sayısal verilerden yararlanmalar ve alıntı yapmalarla fikirler desteklenmelidir.

    güzel paragraf yazabilmek için çok okumak gereklidir. ama sadece okumak yeterli değildir. okumak tıpkı bir tiyatro izlemek gibidir; yazmak ise o tiyatroyu oynamaktır. bu yüzden aktif olunmalıdır. konu hakkında araştırılmalar yapılmalıdır. kelimeler özenle seçilmeli, okuyucu ile empati yapılmalıdır.

    nihayetinde anlatılmak istenen düşünce özetlenmeli ve ana fikir okuyucuya aktarılmalıdır.
    0 ...
  2. yapay zeka

    253.
  3. yapay zekanın yok edemeyeceği meslekler
    önce kesinlikle yok edecekleri ile başlayalım: garsonluk, taksi şoförlüğü, tır şoförlüğü, bakım ve temizlik işleri, fabrika işçiliği bunlar yakın zamanda tarih olacaktır. türkiye'de daha geç olacak olsa da abd, japonya gibi gelişmiş ülkelerde daha hızlı bir şekilde görülecek.

    yok olmayacak meslekler ise kesinlikle psikolog ve avukatlıktır. bir sivri zekalı çıkıp "adam yapay zekaya dilekçe yazdırıp dava kazanmış" diyecek kesin. canım benim kazandığı dava basit bir trafik cezası. ağır ceza davasında da kendisinden aynı performansı bekleriz. o süreci bir robotla yönetmeye kalksın bakalım ne oluyor.

    biri de "ben chatgpt'yi terapi niyetine kullanıyorum. gayet faydalı diyebilir" malesef bunlar psikolog tutacak parayı bulamadıklarından ya da hayatlarında hiç psikolog hizmetini kullanamadıklarından aradaki faydayı anlamamaktadırlar.

    neticede yapay zekanın bitirebileceği meslekler varken kesinlikle insan yerini tutmayacak ve bitiremeyeceği meslekler de vardır. yazıyı şu derin sözle bitirelim."bir makine elli sıradan insanın işini yapabilir. ancak sıra dışı bir insanın yapabileceği işi ise hiçbir makine yapamaz."
    0 ...
  4. eğitim

    148.
  5. eğitim
    eğitim, bireyin bilgi, beceri, tutum ve değerlerini geliştirmek amacıyla planlı ve sistemli olarak gerçekleştirilen öğrenme sürecidir. her ne kadar hatırı sayılır bölümlerden mezun olanlar veya lüks arabaları sürenler başarılı ve eğitimli gibi görünse de gerçek eğitim bambaşkadır. çünkü eğitim sadece okulda alınan bir şey değildir; okulda geçirilen süre ve olaylar kişinin ailesinden, çevresinden öğrendiklerine göre çok daha sınırlıdır.

    eğitim, sadece bilgi edinmek değil; onu uygulamaktır. empati kurabilmek, duygularını yönetebilmek ve kendini ifade etmek ve karşındakini dinleyebilmektir. sokrates'in dediği gibi 'eğitimin pahalı olduğunu düşünüyorsanız, cehaletin bedelini hesaplayın.' - ayrıca, celal şengör'ün de dediği gibi "bir kişiyi gerçekten eğitmek istiyorsanız, işe önce büyükanne ve büyükbabalarından başlamalısınız." neticede eğitim, köklerden beslenen bir süreçtir.

    günümüz insanı, ne yazık ki çıkarcı, menfaat peşinde koşan, kendini ana karakter sanan, korktuğuna saygı duyan, düşünemeyen varlıklardır.

    sonuç olarak gerçek eğitim, zannedildiği gibi sadece okuma yazma veya okulda edinilen bilgilerden ibaret değildir; hayat boyu süren bilinçli bir süreçtir.
    0 ...
  6. küçümseme

    6.
  7. küçümseme
    nasıl ki spor yaptıktan sonra kas ağrısı kaçınılmazsa, insanlarla sosyalleşince de küçümsenmeye maruz kalmak bazen kaçınılmaz oluyor. herkes kendini ana karakter sanıyor malum. genellikle bu küçümsemenin arkasında kıskançlık yatıyor. kimisi boyunuzu kıskanır, kimisi maddi durumunuzu; kimisi karakterinizdeki iyiliği, samimiyeti, hatta dürüstlüğü… kıskanacak bir şey bulmakta ustadır bazı insanlar.

    çünkü herkesin bir eksik tarafı, bir kusuru mutlaka vardır. ve ne gariptir ki, küçümsedikleri şeyler genellikle çok basit, sudan sebepler olur. artık bu tür tepkilere üzülmek yerine sevinir oldum. çünkü bu, karşımdaki kişiyle arama mesafe koymam için bana erken bir sinyal veriyor. kendi kendime “ne zavallı ruh hali” diyorum. belli ki sevgiyi, saygıyı yeterince tatmamış, görmemiş bir hayat sürmüş. üstelik yaş da fark etmiyor; bu duygular yediden yetmişe herkeste çıkabiliyor.

    çoğu zaman işin kökeninde derin bir yetersizlik duygusu yatıyor. belki adını koyamıyorlar, ama içten içe yaşıyorlar bunu. ne güzel söylemiş peyami safa:
    "yaşlanarak değil, yaşayarak tecrübe kazanılır; zaman insanları değil, armutları olgunlaştırır."
    0 ...
  8. kıvanç tatlıtuğ

    1145.
  9. büyük oyuncu oynadığı karakterlerden anlaşılır. ne kadar farklı karakteri oynayabiliyorsa o kadar ustadır. kıvanç'da da bu var. kesinlikle büyük oyuncudur. tıpkı türk sinemasının en iyi oyuncusu şener şen gibi
    0 ...
  10. olgunlaşmak

    89.
  11. önemli olan yaşanmışlıklardır. zaman yalnızca armutları olgunlaştırır.
    0 ...
  12. yılanların öcü

    68.
  13. fakir baykurt’un aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan ve ilk kez 1962 yılında metin erksan yönetmenliğinde çekilen türk filmidir. 1985 yılında şerif gören tarafından yeniden çekilmiştir.

    film, anadolu’nun yoksul bir köyünde geçen sınıfsal, kültürel ve toplumsal çatışmaları konu alır. başroldeki kara bayram ve karısı hatçe’nin, yaşadıkları toprak parçası üzerinde verilen mücadele üzerinden, köylünün ağalık, bürokrasi ve töre üçgeninde sıkışmış hayatı resmedilir. filmin adı, mecazî anlamda köy halkının kendi içindeki ötekileştirme eğilimlerine, korkularına ve bilinmeyene karşı duyduğu düşmanlığa gönderme yapar.

    simgesel anlatım gücüyle dikkat çeker.
    "yılan" burada yalnızca fiziksel bir tehlike değil, köylünün bilmediği, anlayamadığı ya da anlamak istemediği her şeyin sembolüdür. toplumsal düzenin sorgulanmasına dair cesur bir eleştiri içerir.

    1962 versiyonu, sansüre uğramış, ancak yine de dönemin politik atmosferine rağmen önemli bir başarı kazanmıştır.
    1985 yapımı, biraz daha "görece yumuşatılmış" olsa da modern sinema diliyle daha fazla izleyiciye ulaşmıştır.

    yılanların öcü, yalnızca bir köy filmi değil, türkiye’nin modernleşme sancılarını, köy-şehir çelişkisini, devlet-halk ilişkisini ve birey-toplum çatışmasını çarpıcı bir biçimde ele alan bir başyapıttır.
    0 ...
  14. dopamin

    65.
  15. dopamin, beynin ödül ve motivasyon sisteminde kilit rol oynayan bir nörotransmitterdir. beyinde sinir hücreleri arasında iletişimi sağlayarak mutluluk, öğrenme ve hareket gibi birçok temel işlevi düzenler. yapılan araştırmalara göre, dopamin seviyesindeki %50’lik bir artış, kişiye yoğun bir mutluluk hissi verebilirken, %50’lik bir düşüş depresyon ve motivasyon kaybına yol açabilir. beynimiz, başarılarımıza karşılık dopamin salgılayarak bizi ödüllendirir. bu süreç, bir maraton koşucusunun bitiş çizgisini geçtiğinde hissettiği tatmin hissine benzetilebilir; ne kadar çok çaba harcanırsa, elde edilen dopamin salgısı da o kadar güçlü olur.

    ancak dopaminin yalnızca olumlu etkileri yoktur; aşırı salgılanması bağımlılık gibi ciddi problemlere yol açabilir. örneğin, abd ulusal uyuşturucu bağımlılığı enstitüsü’nün (nıda) yaptığı araştırmalara göre, madde kullanan kişilerin beyinlerinde dopamin seviyeleri normalin 2 ila 10 katına kadar çıkabilir. bu aşırı yükseliş, beyinde dopamin reseptörlerinin duyarsızlaşmasına neden olarak kişinin zamanla daha fazla uyarıcıya ihtiyaç duymasına yol açar. sosyal medya kullanımını ele alırsak, her beğeni veya yorum, beyinde küçük dozda dopamin salgılanmasını sağlar. bu durum, tıpkı bir kumarbazın sürekli olarak bir sonraki büyük kazancı beklemesi gibi, bireyin sürekli telefonuna bakma ihtiyacı hissetmesine neden olabilir.

    dopamin seviyelerini sağlıklı bir şekilde yönetmek için çeşitli yöntemler kullanılabilir. harvard üniversitesi'nden sinirbilimci dr. andrew huberman, düzenli egzersiz yapmanın dopamin seviyelerini %20 ila %30 oranında artırabileceğini belirtmektedir. ayrıca, uzun vadeli hedefler belirlemek ve bu hedeflere küçük adımlarla ilerlemek de dopamin sistemini olumlu yönde etkileyebilir. örneğin, her gün yalnızca 1 saat kitap okumak, 1 yılın sonunda yaklaşık 50 kitap bitirmeyi sağlayarak dopamin yoluyla motivasyonu yüksek tutabilir. sonuç olarak, dopamin yalnızca bir mutluluk hormonu olarak değil, bireyin motivasyonunu, öğrenme sürecini ve davranışlarını şekillendiren güçlü bir mekanizma olarak değerlendirilmelidir.
    0 ...
  16. haber siteleri

    38.
  17. insanları kandırarak para kazanan zavallılar var. bazıları yolunu böyle buluyor. özellikle editörler. bunları tek derdi o lanet olası habere tıklanması. tıkladıktan sonra arkadasından küfret edilmiş , okuyucuları manipüle etmiş hiç umrunda değil. sorsan suçu da masum okuyucuda buluyor zaten. dürüstlük bu devirde beş para etmiyor. ne demeli bilemiyorum.

    insanları korkutarak ya da büyük bir merak içinde bırakarak haber başlığı hazırlıyorlar. okuyucu ise haberi tıkladığında büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor. tıkladığı haber bambaşka bir şeyden bahsediyor.

    günümüz insanı para kazanabilmek için hiçbir etik ilke gözetmeden müşterileri kandırıyor. bunun içerisinde malesef gazetecilik sektörü de yer alıyor. tüketiciler akil olmalı, böyle hizmet veren kurumları bir daha kulanmamalı, kullandırtmamalı. bu tavır onlar için en büyük ceza olacaktır.
    0 ...
  18. göz teması

    33.
  19. vücut dilinde, kıyafetlerden sonra en dikkat çekici unsur gözlerdir. kişinin duygu ve düşünceleri en çok burada okunur. göz teması ise sadece bir iletişim biçimi değil, aynı zamanda bir güç göstergesidir. insanlar göz teması kurduklarında daha dürüst algılanır, aralarında güven bağı oluşur ve bu, karşı tarafa verilen önemi yansıtır.
    0 ...
  20. © 2025 uludağ sözlük