Artik eskisi gibi yuksek muzige tahammul kalmiyor, daha sakin ve sessiz mekanlarda oturup icmeye baslaniyor.
arkadaslarla sohbetler eski randimaninda gitmiyor. yorgun, herkes yorgun. goygoyu cevirecek mecal bile bulunmuyor.
6 gun calis bir gun yat aksama kadar.
yillar once "gelsin de konserine gideyim" dedigin grubun afisini yolda duvarda gorunce, goz cevirip yerdeki kaldirimlarin cizgilerine basarak yuruyorsun. eskiden basmadigin kaldirimin cizgilerine. obsesiflik de yoruyor cunku.
hic tanimadigin bir ulkeye geliyorsun. ait oldugun yerin neresi oldugunu unutuyorsun.
eskiden zamani elinde tuttugunu sanirdin, simdi kagitlara tarih atarken halen 2020 yaziyorsun. anlamamissin giden zamani.
içtiğin sigara olmak isterdim, dudaklarına yakın olabilmenin tek yolu bu olsaydı eğer.Ama ne ben bir sigarayım, ne de dudakların bana yakın.
Sabah kalktığında baktığın ayna olmak isterdim. Gözlerine bakabilmenin tek yolu bu olsaydı eğer. Ama ben senin odanda bir ayna bile değilim
Geceleri başını koyduğun yastık olmak isterdim.Saçlarının bana karışabilmesinin tek yolu bu olsaydı eğer. Ama ben odandaki yastık da değilim
Senin için akıttığım tuzlu gözyaşlarımın hepsi gönlümde açtığın yaraları sızlatıyor zaten. O yaralara bana bakarak daha da tuz basma.
Bilseydim vazgeçer miydim? Tövbe kadınım tövbe. Evvelim sen oldun, ahirim de sensin.
Sorsalar en iyi neyi yaptın şu kadarcık ömründe. Seni sevdim derim. En iyi yaptığım şeyin beni bitireceğini hiç düşünmemiştim.
bir kaç yıl önce hoşlandığım kızın tiyatro oyununa çiçek sepetinden papatya göndermiştim.
kızla daha sonra çıktık ayrıldık. fakat halen bana çiçek sepetinden mesaj geliyor. her mesaj geldiğinde ben de o kızı hatırlıyorum ve yarıda kalan bir birliktelik için hüzünleniyorum. be vicdansızlar size kaç defa mail attım, aradım beni çıkarın diye mesaj listenizden halen bu inat nedir.
ikisi de de değil.
erkeğin karşılığı olarak düşüneceksek dişi denmesi lazım.
dişi aslan diyorsun, kadın aslan demiyorsun.
ama erkek aslana adam aslan demiyorsun erkek aslan diyorsun.
dünya yuvarlaktır diyen cahillerin evaplayamadığı soru.
madem güneş çok güçlü bilmem kaç milyon yıl öte ama dünyayı aydınlatıyor, uzayı neden aydınlatamıyor ?
çünkü güneş dünyanın içinde ve dünya düz.
hiçbir zaman saygı duymayacağım insanlardır.
şu sıralar da oldukça intihar güzellemesi yapılıyor.
ufak bir empati ile vazgeçebileceklerken, iyice intihar sarmalına girmeleri, onların acizliklerini gösterir.
şu an hali hazırda bulunan hükümetin en çok sevdiği fantezidir.
haftada 1-2 defa aldığım ay çöreği 2 tl'den 3'tl ye fırlamış.
bazen öğle yemeği yediğim yerde, adana dürüm 12 tl'den 15 tl'ye fırlamış. lahmacun 5 tl idi 6 tl olmuş.
öğle arası yaptığımda çay içtiğim kafede, çay 3.5 tl'den 4 tl'ye zıplamış.
bunun sebebini anlamak istediğimde de kulak arkama gelen kaşıntıdan, tüm bunların kimin, ne fantezisi olduğu ortaya çıkıyor zaten.
içimden geldi editi: buradaki 1-2 tl lik artışlar, başka kalemlerde daha yüksek ama mevzu bu da değil.
ortalama bir aile babası adam, eşini ve iki çocuğunu alıp çengelköy'de boğaza karşı çay içmek istesin, çocuklar da meyve suyu. ee hadi bir şeyler de yesinler. çayın bardağı 4-5 tl, meyve suyu 5-6 tl iken nasıl götürsün oraya? bunu ayda bir kere yapabilir. insanlar sosyal aktivitelerinden vazgeçtikçe daha mutsuz ve huysuz oluyorlar. ee piyasa böyleyken adam nasıl çıksın dışarı. üstelik şimdi hem kulak arkasını veriyor devlete, hem de evinde vakit harcamak zorunda.
tanrı geleceği görür, her bir insanın hangi saniye ne yapacağını, ne edeceğini daha doğmadan bilir.
dine göre bu böyledir.
madem böyle her şeyi belli bir programı uyguluyorsa insanlar, neden cennet ve cehennem var?
madem benim cehenneme gideceğim belli,
neden beni yarattı ki ? benim cehenneme gideceğimi doğmadan önce biliyordu? şu an benim kafir olacağımı, ve bunları yazacağımı hatta senin de bunu okuyacağını biliyordu.
buna rağmen ben bana verilen programı uyguluyorum diye cehenneme gideceğim.