türk piknik adetine yeni bir soluk getirebilecek fikir. piknik alanına varıldığında aç olunduğundan etler aceleyle pişirilip mideye indirildiğinden yanında meze olarak patlıcan salatasını götüremiyoruz. işte bu fikir sayesinde patlıcan salatasız pikniğe son. evden çıkarken aliminyum folyoya sardığımız patlıcanları arabamızın egzozunda dikkatli bir biçimde yerleştirip piknik alanına vardığımızda lokum gibi pişmiş patlıcanlarımızı mideye indirebiliriz.**
96lıların 18 yaşına girmeleri yetmezmiş gibi şimdide üniversiteye başlayacak olmaları dünyaya gelen büyüyor deyimini adeta kanıtlar nitelikte. insan kendine sormadan edemiyor; bunlar ne zaman doğduda ne zaman büyüdü? daha dün mini mini birler olan bu neslin bu ve bunlardan sonrakiler var tabi, bu kadar çabuk büyümeleri zamanın bizlerin aleyhine işlediğini gösteriyor.**
sarhoş olmak bilinenin aksine unutturmayandır, hatta hatırlatandır. en yakınınızın size yaptığı kalleşliği hatırlatır, aşkı hatırlatır, zulmü hatırlatır, tek bi şeyi unutturur, 1 ay boyunca planladığınız alt tarafı 5 gün sürecek olan tatilinizi. bunu unutturan asıl sebep sarhoşluk değildir aslında, bunu unutturan sarhoş olma sebebinizdir. ****
insanı derin düşüncelere gark eden durumdur. telefon elinize ulaşana kadar ''lan ya adam vermezse telefonu!'' ''hattıda kırıp atabilir!'' tarzı düşünceler beyninizi kemirir.*
edit:an itibariyle telefonu geri almış bulunmaktayım.*
berbat bişeydir. zaman geçirmek için sohbet edecek kimseyi bulamamak aslında ne kadar yalnız olduğunuzun ölçüsüdür. arkadaşlıklarınızın sizinle çıkarlar yüzünden ilişki kurduklarını öğrendiğinizde daha fazla can yakar.
geceleri çok güzeldir, arnavutköy sahilinde saatlerce baştan sona tekrar tekrar yürümek, yürürken sigara içip seyyar çaycıdan sıcacık bi çay alıp içmek mutlu eder. biraz olsun duygularınızdan ve dertlerinizden sıyrılmanızı sağlar. akıntıburnu candır. teoman en güzel şarkısında burayı anlatmıştır.* yanınızda kafa dengi bi arkadaşınız varsa daha zevkli olur ayrıca.*