şükrü erbaş

entry137 galeri9
    62.
  1. --spoiler--
    seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben.
    --spoiler--
    2 ...
  2. 61.
  3. “Ben bir iyiliğim, diyorum
    Yitiklik duygusundan doğan.
    Çoğalmak istedikçe azalmaktan alırım
    Güzelliğimi.
    Seçilmiş bir yalnızlığın içinden
    Seslenirim mahcup ve özgür;
    Sevdiği herkesi bir kedere
    Dönüştüren kalbimle.”
    — Şükrü Erbaş
    2 ...
  4. 60.
  5. Akşam akşam "ikilem" şiiriyle beni başbaşa bırakan şair ama insan...

    Güzel kadınlara kederli şarkılar söyletmeyin
    Birbirini çoğaltıyor üç acı
    Kadın,güzellik ve şarkı...

    Kederli şarkıları güzel kadınlara söyletin
    Birbirini bütünlüyor üç acı
    Kadın,güzellik ve şarkı...

    Ey insan ömrünü dolduran biçimleyen duygu
    Hüzün müdür her vakit mutluluğun bir yüzü?...
    1 ...
  6. 59.
  7. “Bilene ağıt gibi oturur
    kadının Gamsız Gülmesi..”
    — ŞÜKRÜ ERBAŞ
    0 ...
  8. 58.
  9. 57.
  10. “Canı cehenneme rahat uyuyanın,
    Kapısını örtenin perdesini çekenin.
    Yüreği yalnız kendiyle dolu
    Duvarları ancak çarpınca görenin.
    Canı cehenneme başkasının yangınıyla
    Evini ısıtıp yemeğini pişirenin.”
    0 ...
  11. 56.
  12. "sen bende neleri öpüyorsun bir bilsen
    herkesin perde perde çekildiği bir akşam
    siyah bir su gibi yollara akan yalnızlığı öpüyorsun
    ağzında eriklerin aceleci tadı
    elleri bulut, gözleri ot bürümüş ekin tarlası
    bir çocuğun düşlerine inen tokadı öpüyorsun.
    yağmur her zaman gökkuşağını getirmiyor
    aralık kapılarda bekleyişin çarpıntısı
    bir kadının eksildikçe ömrüme eklenen
    uzun gecelerini, solgun gövdesini öpüyorsun. "
    3 ...
  13. 55.
  14. --spoiler--
    "Ben ona dedim ki
    Suyun üç hali var
    Dördüncüsü sensin.

    Kalbim
    Uzun menzilim benim
    Yolumu karşılayansın.

    Ben ona dedim ki
    Bütün kuşlar tünedi
    Göğsümdeki tek kanatsın."
    --spoiler--

    dizelerinin sahibi şairdir.
    0 ...
  15. 54.
  16. büyüklerin bunca uzun yaşadığı bir ülkede
    bir onur dersi midir çocukların ölümü ?

    - Şükrü Erbaş
    1 ...
  17. 53.
  18. "gerçek zamanla yüreğin zamanı nasıl karışıyor öyle... usul bir gülümsemeyle yürüyorum. kırmızı bir bulut yüzün. bir çınar ağacı gölgesindeyim. yapraklar değil saçların dökülüyor üstüme. mavilikte bir görkem. şarkılar dinliyorum. parmakların, sesinden önce akıyor içime. 'uçan kuşlar sarhoş olur' bir daha inanmıyorum. " sözlerinin sahibi (bkz: Bağbozumu Şarkıları)
    1 ...
  19. 52.
  20. Ben ona dedim ki , bütün kuşlar tünedi. Göğsümdeki tek kanatsın.

    Şükrü Erbaş
    1 ...
  21. 51.
  22. ben ona gittikçe soğuyan zamanlarda,
    sıcacık bir sığınak olayım istemiştim.
    1 ...
  23. 50.
  24. Siirleri hakkinda ufak bir fikrim vardi fakat "cekilme sulari" isimli kitabi elime gecti bugun. Butun yazilarindan olusuyor. Okudugum en iyi kitaplardan biri olabilir. Neden daha once tanismadim diyorum. Bu kadar soyut seyler, duygular en cok nasil bu kadar iyi tasvir edilebilir? Gozlerinizin dolmasina engel olamiyorsunuz. Kitaptaki alintilar ayrica muthis.
    0 ...
  25. 49.
  26. Eğri çizgiler dalgın
    iki kaşım üzerinde
    iki kaşım üzerinde bir ağrı
    Gözlerim yanıyor günlerdir
    Gözlerimde bir yangın.

    Bir yanım gündelik şeyler
    Evdir ekmektir
    Yaşadığım kaskatı;
    Bir yanım olmadık türküler söyler
    Yoldur özlemdir
    Benim en güzel düşlerim
    içimde kaldı.

    Bir yerlerim eksiliyor günlerdir
    Bir yerlerim eriyor
    Günlerdir başımda bir esrik bulut
    Ben süt mavilerde umarken günü
    Aykırı sularda akşam oluyor.
    1 ...
  27. 48.
  28. "...günlerdir yoksun... öfkeni bile özledim... nasıl bir uzaklıktan geleceksin bilemiyorum... ayrılıktan medet umar oldum... kaşlarının işaret ettiği yerde duracağım...
    ömrümden öteye taşıdığım çocuk... ya sen bu ülkede doğmasaydın, ya ben aşkı herkes gibi bilseydim..."
    1 ...
  29. 47.
  30. başlığı altına

    "bunalıyoruz çocuk
    bunalıyoruz,
    biçim veremediğimiz şeylerin
    biçimini alıyoruz..."

    dizeleri tam 6 defa yazılmış şair.*. toplamda 53 girdi var *, yaklaşık %10'a denk geliyor.

    buradan bir çok çıkarımda bulunabilirim ama bulunmuyorum.

    şiirlerini ve hayatını inceleyeceğim şairdir.
    1 ...
  31. 46.
  32. "Bunalıyoruz çocuk, bunalıyoruz
    Biçim veremediğimiz şeylerin
    Biçimini alıyoruz"

    Şükrü Erbaş
    1 ...
  33. 45.
  34. "Ağzın ömrüm. Ağzın öptükçe derin
    Konuşuyorsun, kanatlı bir karanfil dudakların.
    Gözlerin iki dağ suyu güldükçe köpüklenen
    indiriyorsun kirpiğini upuzun bir güz.
    Bir kapı önündeyim, girsem suç gitsem ayaz
    Titriyor tüm geçmişim parmaklarının ucunda.
    istekle esrik biri, biri bir korkuyu emziriyor
    inip inip kalkıyor göğüslerin ufkumda.

    Oturuyorum dizlerinin dibinde kan ter içinde
    Bu alçak dünyada ne kadar yükseksen o kadar mutluyum
    Çocuğum benim, çocuğum benim, çocuğum
    Her zaman sözden gidilmez ki sevginin ülkesine
    Gövdeden söze gelerek de büyür insan dingin bir hazla."
    1 ...
  35. 44.
  36. "uzun cümlelerle konuşuyor kalabalık
    bir sözcüğe sığdırdığın dünyayı seviyorum"
    diyen şair.
    0 ...
  37. 43.
  38. "ayrılık ne biliyor musun?
    ne araya yolların girmesi
    ne kapanan kapılar
    ne yıldızın kayması geceden
    ne cepte tren tarifesi
    insanın içini dökmekten vazgeçmesi, ayrılık..."
    0 ...
  39. 42.
  40. sevgilim,
    bir ülke senin gövden kadar masum olsaydı
    bir tek anne oğlunu devletten sormazdı...
    5 ...
  41. 41.
  42. --spoiler--
    'insan sevmezse eve gelir. Gider aktarlara bakar. yarasına biraz uzaklık basar. küçük dükkanlarda uzun konuşur. bin çeşit önem geliştirir. gökyüzü çoktan inmiştir yere. zamansızdır. seslerden üşür. insan sevmezse mezarını küçük düşürür. ' *
    --spoiler--

    --spoiler--
    'ben çekildikçe haklılığın ordusuyla geldin iki ceset üzerinden konuşuyor şimdi aşk'*
    --spoiler--



    --spoiler--
    'uzun cümlelerle konuşuyor kalabalık, bir sözcüğe sığdırdığın dünyayı seviyorum.' *
    --spoiler--

    şükrü erbaş - bir çınlama boşlukta
    2 ...
  43. 40.
  44. ''denize bakacaksın
    için dışın ışık
    ölümü düşüneceksin.
    insan nasıl sever hayatı
    diyordun ya;
    gövden aklından bilge
    gülümseyeceksin''

    şükrü erbaş
    4 ...
  45. 39.
  46. "Bunalıyoruz çocuk
    Bunalıyoruz,
    Biçim veremediğimiz şeylerin
    Biçimini alıyoruz..."
    4 ...
  47. 38.
  48. bunu da söyleyen şair;

    size barış deniliyor

    Ey ölüm terzileri, ev yıkıcılar, sürgün ustaları... Ey bir halkı dizlerinin üstünde görmekten gönenen sahte eşitlik! Ey korkuyu sevgi sanan aşağılık duygusu. Siyah ve beyaz dışında renk tanımayan alacakaranlık. iki yanında iki süngüyle şımarık cesaret. Konuşmak yerine bağıran özgürlük.

    Ey gülerken ısıran iyilik, aşağılayan özveri, cezasız suç. Ey dağları düzlükle ölçmeye kalkan sığlık. Çokluğuna güvenen yanlışlık. Bir suçu, daha büyük bir suçla hafifleten tükeniş. Kendinden korkan öfke. Kan ter uykulara yastık olan taş. Ey başkasının bahçesindeki gergedan. Bir halkın türküsünü odalarda boğacağını sanan sağırlık.

    Ey dağları evlerin üstüne yıkan cinnet. Ey narcissus. Kan ve gözyaşı. Yalnız gövdesiyle var olan sevgisizlik. Kendi ışığıyla yanan pervane. En yüce değeri zulüm olan ahlak! Ordularıyla soluk alan haksızlık. Bir halkın onuruna yağan kar.

    Size, BARIŞ deniliyor. Artık ölülerimizin ışıksız gözlerinden değil, güneşle yunmuş pencerelerden bakmak istiyoruz dünyaya. Ciğerlerimiz soldu dağlardan kopalı. Evimiz gökyüzüydü sizden önce. Bahçelerimizi yeniden kurmak istiyoruz. Göçersek biz istediğimiz için göçelim. Öleceğimiz yeri biz seçelim.

    Siz nasıl kendinizle göneniyorsanız, deniliyor, biz de kendimizle gönenelim. Bu rüzgar bizim türkülerimizi de taşısın. Sokaklarımızdan çekin soğuk gölgelerinizi. Avlularımızda asker görmekten bıktık artık. Bulutların sesini unutturdu uçaklarınız. Çocuklarımızın evlerdeki boşluğu mezar taşlarından büyük. Kadınlarımız külden yataklarda yatmaktan bembeyaz kesildi.

    Ölerek değil, yaşayarak çoğalmak istiyoruz. Yoksulluğumuzu özlettiniz bize. Ömrümüz üzerine bizden başka herkes konuşuyor. Sizin kentlerinizin varoşları olmak istemiyoruz. Hapishanelerinizde bizim çocuklarımız var, ama onlar sizin boynunuzda asılı gerçekte.

    Hiçbir sevgi tutsaklıkta yeşermez. Eşitlik özgür ilişki ister. Türkülerimize nefreti karıştırmak istemiyoruz. Biz de kendimizi sevelim, kimliğimize sahip çıkalım, deniliyor. Bizi değil, kendinizi yıkıyorsunuz. Görmüyor musunuz, her gün biraz daha yoksullaşıyorsunuz.

    Size, BARIŞ deniliyor. Bizim de kahramanlarımız var. Biz de geleceğe onurla bakmak istiyoruz. Örselersiniz, ama gülü karanfile benzetemezsiniz. Bir halk, deniliyor, ancak başka bir halkla zenginlik ve güzellik kazanır. Kimse kimseyi kendine benzetecek kadar üstün değildir.

    Çok değil, bizim size duyduğumuz saygı kadar saygı istiyoruz. Ölüm korkusuyla, yaşama sevincini unutan insan, dünyaya nasıl iyilikler katabilir. Birine korku verenin korkusu daha büyüktür. Hiçbir yanlışlık susarak çözümlenmez. Sizin özgürlüğünüz bizim BARIŞ'ımızdan geçiyor, tutsaklığınızı görmüyor musunuz?

    Ey ölüm terzileri, ev yıkıcılar, sürgün ustaları... Ey kardeşliğin süreğen kışı. Bir halkın onuruna yağan kar. Ey bahçemizdeki gergedan. Ey narcissus. Aşağılayan özveri...

    Eşitlik zayıflık değil bilgeliktir. iyi olmaktan bu kadar korkmayın. Bir kez olsun sevgiyle bakmayı deneyin dünyaya. Hiçbir halk sonsuza dek efendi, hiçbir halk tutsak olarak yaşayamaz. BARIŞ hepimizi onurlu ve özgür yapacak tek olanaktır. Çıkarın kulaklarınızdan körlüğün tıkaçlarını...
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük