Bir çalınış ki benden uzaklarda şimdi tınlıyor! nağmeler varılamaz yollara.
Bu kaçış..
Bunlar yıkım, mutlu bir duvar balyozu adına bulunurlar berlin duvarına yaslanan sokak müzisyenleri.. mermi yiyen çocuklar sol anahtarına yakışmayacak bestelerin notalarındalar şimdilerde..
Yine şunu demelidir müzik,çalgı, şiir,sümer tabletleri ben kimim ki sen kim olasın..
Bunu dedi bilginler bunu dedi şair olduğunu zanneden riyakarlar..
"bu yüzden her gece ben
Her gece üzülmüşüm
O yüzden her gece bu
Aşkın diline düşmüşüm.."
inanmayışlara gebedir, bir sorgu sanatıdır der felsefe..
Ama bilinemezlik kadar da vahim bir tablodur yaşamak..
Bir kadının gözyaşlarında ararsın her defasında.. o temel yıkımında hazzın tapınaklığı haline bürünmüş dünyanın akıp duran tasvirini.. duyarsın
Yine de cevaplamaların boyun eğikliğiyle çelişiyor, mimikleri
Kim? Neden? Veya şimdilerde danstalar nevrozları yine duş başlığının kireçlenmış deliklerinin silüetinde..
Harabe yüzler, geç kalmalar, dali"nin akan saatleri gebedir felsefe her daim yokoluşlara..
Bir kitap ki der, yazarı kadarmış yazardan öteye bir yolu yok okuyucunun yüzeysel eleştirilerinde.
Peki kimdir o zaman bizi ölüme uğurlayacak şeçenek, şeyler ve daireler biraz..
3 şair,bir kadın der. Bir kadın ki ebediyetten uzakta edebi bir duygulanıma tema gider bir beyin güruhunda asılıpta son anda ipi kesilen idam mahkumuymuşcasına..
Yine de derinleşir gibidir benden, bana varacaklar ve seni hakimiyetinden koparacak otoriter bir haşlanan yumurta kaynayışı.. buharı, sökük mutfak tavanına vuruşlarda, kahve yüzeyine vuran geceden kalmış su.
Milyonlarca insan dedi..
Milyon.. bu orhan veli"nin tramvaylarındaki insanlar olamaz..
Milyon kere alo"lar milyon tane seni seviyorum söylemleri. Kaç milyon yıkık ki biz, bunları kaç bin gidişle süslemek.
Ak sakalların ardına sürülmüş buruşmuş ömrün sonuna varışlarda bir ihtiyar için fazlasıyla komik uğraşlar olabilir bu kalabalıkta ilyada ve wittgenstein"dan bahsetmek.
Ve neyi bahsettiğini bilişlerinden fazlasıyla muzdarip olabilir mi bu hor beyinler..
Bir duraktayız, şairler topluluğu selamlıyor..Güzergahlar asrın son çeyreğine uğramamış.
Bir yitişteyiz diyor belki de.. kim ola ki belki Ahmet Hamdi..
işte şu kadarcık bir şey var diyor edip.. şu kadarcık bir şey var insanın sonsuzunda.
Kafanı kaldır ve bak dedi. Bak ki bu bir varoluş romanı sana bana bize.
5 çayları hazır. Biraz anlıyorum..
Ne yani dedi. Susacak mıyız?
Sen konuş ben bırakabildim, bıraktım.
Neyi neyi konuşmaları, başkarakterleriyle nevrozdalar danstta bir müddet şarkıya eşlik ediyor. Hangi kısım nakarat elbette
Sus şimdi ve dinle..
"Karabiberim vur kadehlere hadi içelim, içelim her gece.."
Yeni bir gün daha"dedi,varlıksal açıdan simgesel anlamlar bahşedemeyecek derece de sahte,bıkkın.
Her şeyi kafana takıyorsun; sanki ölümsüzmüş gibi..
-hayır, hasta değildi. Hastalıklı kılan ve hastalıklı olan toplumdu.
Bulantı, bulantı saçtılar yüzüme o patolojik virüslerini sosyal virüsler; kelimeler, yalanlar..
Yine yalanlar, hepsi yalan.
Bu kafka"nın haklılık payıydı deliler üzeri yorumlamalarına.
Ne demişti? Ne demişti..
Bırak gitsin.
Hadi otur daktilo üzerine ve yeni bir şeyler karala, nerde kahve kupan? Yazar özentiliğin. Balzac dedi balzac.. kahve mide duvarlarına yapıştı. Asitleri gitmedi dokularının yüzeyinden.
Bir roman düşle şimdi, karakteri kaldırımda kusmalı.
Biz kimiz? Bir film bir şiir.. kalk ve göz yuvarlarını parçala.
Yeraltı daha bir yaşanmışlıkla doluydu. Toprak üstü ve toprak altı eşitti binevi. Yaşamla ölüm arasında hiddetli geçimsizlik ne kadar denkleşebilirse o derece ölüydük diyor" birileri.
Güneşle yıkandık, topraklarda kuruyacağız.
Etleri kemiklerine çekilen bu sahteliklere yolculuk vaktiyken ve o mahur gözler bu gerçekten bir hayli uzakken hakikat nerededir bilemem!
Yine de yazılıdır, yazarsınız der.
Tanrı uzun zamanlardır suskun.
Bunu biliyoruz.
Oysa tanrıyla insanı yaratan aynı şey" dedi. insan.. bir insan ölümü.
Bir suyun dönüşümü bu ilk çağdan beri vuku bulan.. ısın, uç, yağmurla geri dön yeşil dağlarda biten kayınlara, çınarlara ve en çok çiçeğe.. çiçeklere
Bir ideoloji, bir fikir kalıbına kendisini sığdırıp mumya edasıyla sarmalanacak kadar nefessiz ve çiceklerden uzak kalmamalı insan" dedi. Bu korkunç! Bir ölü kadar uykulu olabilir çünkü ömürleri boyunca.
Sakın sanmayın iyimser olduğunu" buna oblomov ile pollyanna'nın sevişmesi kadar uzak bir ihtimal olarak bakabilirsiniz."
Bu bir tiyatro sahnesi ve entropiye kurban varoluşlar.
Hangi rol sizi' sizden edebileceğinin farkındalığını sağlayacak kadar dürüst ki! Yine de devam der' Tanrı" bu camekan kutu benim koleksiyonum ve şahit olmalısın der' övünç, hiciv veyahut alkışlarıma..
Elleri yakınlıklara açılabilecek kadar ne soğuk ne sıcak. Gidin ' gidin ve beni yalnızlığımla seviştirin artık .
Nevrozu şimdilerde kaçışta. Kurak gözaltlarına vurgunu, çoktan yapmış olmalı.
Yine de sormalı bu mukavemete karşı cevapsız soruları!
inanın bilmiyorum nerede kaybettiğimi dünyamı! Hangi yörüngede kaç güneş etrafında dönüyor ot bitmeyecek topraklarım! " dedi.
Şimdi nevrozuna güzellemeler dizebilecek misin bakalım onlarsız da'
Yo, hayır. Aynıyız ikimiz de.
Yüzümün silüeti duvarlarda' diyor. Karanlık bir oda kaç duvar ki ve yüzlerim milyarlarca yıl dolaşsın, dölünü doğaya bağışlayan bir baba'nın yokoluş serzenişinden çıkıp binlerce kurşuna dönüyorum.. tüfekler.
bitişi sonlu olmayacak savaşlara, yarışlara. Kopan kollara bir olmayacak vücutlara; insanın bitişine.. korkuya.
Yalnızlığıma, toplama kamplarından uçuşan dumanlar.. marilyn monroe 'nun topuklu beyaz ayakkabıları.. ah o sokrates'in asla bilinmeyecek çirkin suratı. Orhan veli'nin düştüğü foseptik çukuru.
"Bir hayli mizah sever bir dostsunuz doğrusu. Ben mi? Hayır.
Buradasın çöl aslanı, sırtımda sezebiliyorum sıcak kumlarını. Geceleri geçen donuk bakışlı esintilerini.. su..
Susun artık! Hadi dindirelim acımızı. Acımız mı! Acılara aç kendini..
Ben şimdi ne yapsam acaba!
Çalıyor yine kulak arkamda camus'un söylevleri
Hilkat garibesi bir yaradılış beyincik çeperi hadi canım sen de..
Bırak kanını canını da hep aynı melodiyi söylemedi mi bileği kesiklerin akıttıkları..
Çirkin o, dişleri tütün sarısı.
Bir kedide üç renk üç farklı bir varlık sahasında üç gün 2 gece geçirmişlikleri vardı aynı güneşlere karşı..
Çekilemez o, gözleri en sıradanların kahve rengisi.. neye sahip şimdi!
Çelimsiz geliyor cümleler bir şiir denemesi açısından.. fazlasıyla eskiz figürlerden halliceler..
Nedir mi uzaklıklar! Sen varışlarını kat etmedikçe uzaklar, basit.
Nedir mi insan!
insan bir karşı duruştu her şeyden bir şeye ..
Ve insanlar tanrılılığını yazdı beyhude, oynadı, yenildi. Bir kadın bir erkek çokçana ayrılışlı..
Ve şu yazılmıştı çoktan kader kitabına;
Ta-bi rad-yo-muz-da yi-ne Demet Akalın
Bir kez ol-sun bi-zi çal-ma-dın adamım..