Şizofreni; düşünüş, duyuş ve davranışlarda önemli bozuklukların görüldüğü, hastanın kişiler arası ilişkilerden ve gerçeklerden uzaklaşarak kendi dünyasında yaşadığı, genellikle gençlik çağında başlayan bir ruhsal hastalıktır.
Şizofreni tanısı koyulmuş insanlar , çoğu rivayetin aksine şeker gibi insanlardır. Saldırgan değillerdir aksine mütevazi ve korkaklardır. Bir odaya girerken önce kapı deliğinden bakan tiplerdir.Aşırı ileri zekalı gibi bir şey söz konusu değildir.En erken ergenlikden sonra üniversite yıllarında görülmeye başlanır daha önce görülmez. Yaşamsal devamlılık açısından en çok zorlanan şizofrenler katatoniklerdir.Bunlar birden dona kalılar ve tepkisiz kalırlar. Bu insanları balmumu heykeller gibi elini ayağını kafasını oynatabilirsiniz.Şizofren insanlar çok fazla uyarıcı gelen yerlerde kalmayı sevmezler , hatta gün ışığı , insan sesi gibi temel uyarıcılar bile onlar için işkence olabilir bu yüzden ilk başta eve kapanan şizofrenler ilerleyen zamanlarda karanlık odalarından dışarı çıkmazlar. Şizofrenin nedenlerine gelirsek temel neden bence beyin anomasidir , tam bir bilgi yok bu konuda ama genetik olarak aktarıldığı takdire şayandır. Şizofren bir insanın evine gidiyorsanız , onun kurallarına göre oynayın bırakın o sizi yönetsin.
Birde çift veya çoklu kişilik değimiz olay şu ana kadar tarihte bir elin parmağından az(?) görülen bir olaydır yani fight club ve ya inside filmlerindeki gibi olaylar gerçek dışıdır.
hasta olan kişi kadar yanındakilerde en az onlar kadar hastadır artık, devamlı kontrol etmek ihtiyacı hisseder hasta yakını, gözden kaçırmak istemez çünkü biliyordur her an tehlikeli bir şeyi yapabileceklerini.
En korktuğumdur. Genetik ve çevresel faktörlerin rol aldığı hastalıktır. Şükür ki genetik kısmımda yok ama çevresel kısım faktörünün beni nasıl etkileyeceğini bilemeyeceğim özellikle şu an okuduğum bölüme bakarak gelecekteki mesleğimde bu tür rahatsızlıkla boğuşan bir çok danışanım olabilir. Bir yandan da kişinin aynı anda iki farklı gerçekliğe inanmasını merak ettiğimdir. tuhaf bir o kadar da zor bir rahatsızllık her ne kadar ilaçla tedavi altına alınabilse de ömür boyu tam olarak yakanı bırakmayandır.
Sanılanın aksine, tanı konulup düzenli ilaç tedavisine başlandıktan sonra çok ciddi sorunlara sebep olmayan hastalık. Hep en kötüsü gibi anılır ama çok daha beter psikiyatrik hastalıklar mevcuttur.
Dalga geçilmemesi gereken,psikolojik değil nörolojik bir hastalıktır.annem bu hastalıktan muzdarip olduğundan her türlü şakada enginlere sığmam,taşarım.