bugün

"Sana gitme demeyeceğim.
Yine de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
incinirsin."
ağzına verdim çınladı kulakların
özlüyorum eski okul bahçesini
Seviyorum seni.
Denizi ilk defa uçakla geçer gibi.
istanbul'da yumuşacık kararırken ortalık,
içimde kımıldayan bir şeyler gibi.
Seviyorum seni.
Yaşıyoruz çok şükür der gibi.
Şimdi
utançtır tanelenen
sarışın çocukların başaklarında.

Ovadan
gözü bağlı bir leylak kokusu ovadan
çeviriyor o küçücük güneşimizi.

Taşarak evlerden taraçalardan
gelip sesime yerleşiyor.

Sesimin esnek baldıranı
sesimin alaca baldıranı.

Ve kuşlara doğru
fildişi: rüzgarın tavrı.
Dağ: güneş iskeleti.
korkutmaz beni ölüm,
bir şeytan kadar hürüm,
süremez bende hüküm,
ne allah, ne de nahit...

herkesin nahit'i farkı tabi...
ve sen gidiyordun
yolların çıkmaz sokak olduğunu bilmeden.
Ben ne zaman
Öyle durup dururken
Öyle damdan düşer gibi
Açıp seni okumaya başlasam
Anlıyorum ki,
Bahar gelmiş
Anlıyorum ki,
Kaçmak sürüklenmek vakti
Dolaşmak galatada hisarda
Bırakmak işi gücü
Unutmak ekmeği tuzu
Çıkarıp potinleri
Denize daldırmak vakti
Yalın ayakları.
Ben ne zaman
Öyle durup dururken,
Öyle damdan düşer gibi
Açıp seni okumaya başlasam
Anlıyorum ki
Mahvolmuşum…
ben diyorum ki ona:
—kül olayım kerem gibi yana yana.
ben yanmasam sen yanmasan biz yanmasak,
nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa..
Anne...ben ölüyorumm..
gelmiş bir sese kondu...
Geleceğim, bekle dedi, gitti.
Ben beklemedim, o da gelmedi.
Ölüm gibi bir şey oldu
Ama kimse ölmedi.
en uzun koşuysa elbet
türkiye'de de devrim
o, onun en güzel yüz metresini koştu.
Hû sesini fısıldar kulağına taşlarım,
Ruhuna kâfur gibi yayılır gözyaşlarım.
Nazım Hikmet'in bir küvet hikayesi şiirinde ki " mümkün mertebe yalansız gel , yalan kuvvetliye söylenir ben kuvvetsizim " sözleri gayet iyi bir örnektir .
Sana gitme demeyeceğim
yinede sen bilirsin
yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim
incinirsin .
Hiç kimse bir aşkı, Onarmaya kalkmasın. kaybedilmeye değer En güzel anında bitirilmişse eğer
Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım.
Tutukça gucleniyorum kalabalik oluyorum.
Bu senin eski zaman gozlerin yalniz gibi agaclar gibi.
Sularin isinsin diye bakiyorum isiniyor.
Seni aldim bu sunturlu yere getirdim.
Sayisiz penceren vardi bir bir kapattim.
Bana donesin diye bir bir kapattim.
Simdi otobus gelir biner gideriz. Donmeyecegimiz bir yer begen baska turlusu guc.
Bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin.
Seni aldim bana ayirdim durma kendini hatirlat.
Durma kendini hatirlat.

Durma göğe bakalım.

* Turgut Uyar
Gitmek! Yazmışım defterime çoktan
Rıhtımlar, güz halatları, daha bir sürü şey
Şuramda darmadağınık.

Edip CANSEVER / Kuşatma
ataturk yoktu dusman coktu ataturk geldi dusmani yendi.
"beni sevmiyordun bilirdim , bir sevdiğin vardı duyardım"
o bana baktı
ben ona baktım
o güldü
ben güldüm
o gitti
ben kaldım...
anneler ölürken bile çocuklarının ellerini bırakmıyor ne tuhaf…

resulullah çok şanslı bir insan
annesi öldüğünde o küçücüktü;
benim annem öldüğünde ben küçücük değildim,
zaten şanslı birisi de değilimdir, filmlerim iş yapmaz.

annem daha yeni öldü fazla uzaklaşmış olamaz!
Tüm günahları paylaşmalıyız seninle.
Rakıyı aynı bardaktan, küfrü bir ağızdan etmeliyiz.
Korkuyorum çünkü;
Ya farklı cehennemlere gidersek?
* *
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.