kalple akıl arasında sözcüklerle kurulan köprüdür,
dertleri azaltan, günleri kısaltan törpüdür,
yalnızsan ve üşüyorsan üzerine örtüdür,
gözlerin açıkken rüyalara daldıran bir dürtüdür.
şiir deliliktir! görünmez bir ipi iki ucundan tutup, parmak uçlarını açmadan
düğüm atabilmek!
bir ilüzyondur şiir! şapkadan zürafa çıkartabilmek
eski bir testere numarası; sözcüklerle parçalara ayırıp bir kadını, sonra tekrar birleştirebilmektir! ya da hileli bir kutu içindeki insanların kafasına binlerce kalem saplayabilmek!
müziktir şiir, bir konçerto! şan eğitimi aldığı için şairler sözcüklerden sonsuz oktavdır sesleri!
şiir neyi mi anlatır? ! gerçeği, kendi gerçeğini onunçin kalemi kırıktır bütün şairlerin çünkü yalnızca
bir ışık kırılmasıdır şiir!
aklımın odalarında
son nefesini verirken
yağmur kaybından ölen bir bulut
beynime çöken sis'li bir düşüncedir yalnızlığın,
içler acısı düş/
darmadağın fikirlerime sevgili,
zaten
ölüdür aşk'ların hepsi
ve yaşı tutmayan yüreklerden düşmedir
sevmelerin ortalık yerine ...
iyi bir şiir matematiğin güzelliğidir. rakamsal düzenlerdir. asla tesadüf olmayan kelimelerin bir araya gelip oluşturduğu bir armonidir. rakamların ardına bakıp hayattaki düzeni ve nedenselliği gördüğümüz gibi de iyi bir şiirde kelimelerin ardına bakar koca bir hayal dünyası yaratıldığını görürüz.
edebi türlerin içinde en gereksiz olanıdır. devrik cümleler, anlamsız edebi kelimeler, iğrenç duygusallıklar vs.
yapmacık olduğu bariz biçimde belli olan nefret edilesi türdür.
"ben aşka âşığım; o ise bana âşık olmuş.
(hani) beden ruha âşıktır; ruh ise bedene!
bazen ben, iki elimi onun boynuna dolarım;
bazen de o sevgililer gibi boynumu çeker."
beni bıraktılar.
başaşağı bir yağmur içinde
nasıl bırakılırsa
öyle.
birdenbire kış geldi
sesimi koymuştum buralarda bir yere
bulamıyorum.
yol oluyor bir yanından ölüm tutunca
bir yanımda merkez kaç kuvveti
kaçıp nereye saklanabileceksek sanki.
Nuh'un oğlu geliyor gözümönüne
bir fırtınanın kahrına kurban kuşların ağıtı gibi
beni bıraktılar.
tüm sosyalfobi suskunlarına örnek teşkil etmesi amacıyla
başaşağı bir kar altında
dört parçalı kristal buz kütlesi oldu gözlerim
su akıp gitti yolun kenarından kire bulanarak
kirlendiği yerlerin anılarını susarak
beni bıraktılar.
zamanın akışı dört dünya quarkı boyunca sabit kaldı iç cebimde
biraz tütün bulaşmıştı elime ve yüzüme
yol kenarında birini bekler gibi
sonbahar bitti birdenbire
kış geldi
kanserli bir hücre nasıl çoğalmayı vasıf bilirse kendine sonsuzca
beni bıraktılar.
aynaya bakamadım.saçlarım nasıldı baş aşağı.
gözlerim nasıl böyle kanlanıyordu sahi
sonra yol bir de.kıvrım ve karanlık ve başaşağı.
duyguların kapsülleşmiş halidir. öncelikle, vermek istediğin şeyin özü lazımdır; umut, umutsuzluk, aşk, mutluluk, çaresizlik, vicdan azabı, özlem vb duyguların özü itina ile alınır. aktarış sırasında; "öz" elde mevcut olduğu için, fazla şekil, boyut, düzen önemli değildir, sunuş önemlidir, kanımca da zaten duyguların özü elde olduğu için, pek kurala bağlı kalmaya gerek yok. en son; iyisinden, ufacık bitanesi; ağlatır, acı çektirir, güldürür, hatırlatır, düşündürür, geçmişe götürür...
insanların melankoliye olan düşkünlüğünden dolayı, genelde şiirler umutsuzdur veya daha kötü bir ihtimal, mutluluğun özüne sahip olamadıkları için, hüzünlüdür çoğu şiir, aksini anlatmaya çalışsa samimi olmaz.. sonuçta duyguların dışavurumu olarak çok büyük bir silahtır şiir, değerlendirilmeli...
Metin Üstündağ tanımıyla: "Şiir fesleğen çiçeği gibi. Geçerken eliniz değer, müthiş bir koku; genziniz bayram eder. Şiirin az okunması değil mesele, hayatımızdan iyice çekilmesi acı. Şiir sadece sözcüklerle yazılmaz. Bazen bir jest, bir mimik, bir ince marifet de şiir olabilir. Katır kutur bir hayat yaşıyoruz. Mizah ve şiir bu hayatı biraz inceltmeye çalışıyor."