MERHABA KADIN, BEN UMUDUN SESi.
BAZEN MUTLULUĞUN BAZEN HÜZNÜNÜN SiMGESi.
VE YALAN DEĞiL GÖNLÜMÜN KÖTÜ NiYETi SEZMESi.
SUSTURMAYA ÇALIŞMA ANLATMALIYIM HER ŞEYi.
AYIRT ETMESi ZORDUR SAHTESi iLE GERÇEĞi.
SANA DOĞRU SÖYLÜYORUM, BEN GERÇEĞiM.
BiR GECEDE MAHVETTiĞiN BU ADAMA,
GERi DÖNMEK iÇiN ŞANSIN VAR, GEÇ DEĞiL!
GÜMÜŞ MÜ DEĞERLi, ALTIN MI?
ÖZENEREK ALDIĞIM SON HEDiYEMi SAHiDEN, UMARSIZCA ATTIN MI?
BENi BIRAKIP GiTTiN PEKi;
GiTTiĞiN O YERDE iSTEDiĞiNi ALDIN MI?
ZAMAN ZAMAN ADINI ANIYORUM.
ANDIKÇA TiKSiNiP, GERiYE ATIYORUM.
''GEÇMiŞi BOŞVER'' DEMEK, SENiN iÇiN KOLAYDIR.
PEKALA KADIN; GEÇMiŞi OLMAYANIN GELECEĞi NE DENLi MATTIR?
ÜZÜLDÜKÇE YAZARIM, ŞiiR BiR MEZAR OLSA;
ÜŞENMEDEN KAZARIM!
GÖNLÜNÜN RÜZGARINA ESEN,
GARiP BiR HAZANIM.
BU YIL HASAT ERKEN GELDi,
AŞK DENEN TOPRAĞINDAN, MAHSULÜMÜ TOPLARIM.
KALENDER BiR KALEMiM.
BEN SADECE SAYFALARCA YAZARIM.
ELLERiM BUZ GiBi, NEFSiM DE TUZ GiBi.
SEVGiM BÜYÜK FAKAT NEFRETiM DE TOZ GiBi.
SENi SEVMEK FIRTINA, BENDE SEL GiBi.
OYNANMIŞ TÜM OYUNLAR BiTTi, BENiM GALiBi.
DOSTLUĞUM, YAZIN ORTASINDA YAĞAN BiR KAR GiBi.
POSTLUĞUM, KIŞIN ORTASINDA ISITAN SEN GiBi.
TANIMIYORSUN HENÜZ, GEL Ki; BiL!
SENi ARAR, SENi SORAR BiNLERCE DiL.
OSMANLI TOPRAĞINDASIN, KIYMET BiL.
KOKUSUNU ÇEK iÇiNE YEMYEŞiL ORMANIN, DÜNYA KiR.
iNSANOĞLU NANKÖRDÜR, TANRI BiR!
SENi ANLATMAYA KALKSAM KAĞIDA, KALEMiM TÜKENiR.
SIRRIMI, ŞU CiHAN ALEMiNDE BiR DOSTUM BiLiR.
BiR DE KUZEY'iN EN DiBiNDE, AYGÜN BiLiR.
PES ETMEK NE ZAMANDIR SUÇ?
GÖK, YÜZÜ SUYU HÜRMETiNE EY MARTI; SEVGiME UÇ!
gerçekte hissedilmeyecek kadar abartı olan duyguları içeren, Yapmacıklar bütünü.
Şiirlerin genelinde abartı hakim.
Asla ama asla hissedilmeyecek abartı duygular vardır ya hani, işte şiirler bu duyguların cümleye aktarılmış hali.
Yani yalan.
Şiirler yalan duygularla oluşturuluyor.
Bakıyorsun şair kusursuz yazmış.
Ama olayın aslına bakınca imkansızlıklar hakim.
Farkındalık önemli; imkansızlıklar kesin.
Meşhur şairleri boş verin bir süre, kıyıda köşede kalmış şiirler de değerli olabiliyor.
"yazık ki, şiir üzerine sarfedebileceğim çok cümlem yok! yazacaklarım başkalarının söylemlerine karşı biriktirdiğim antitezler toplamı olur, ki bu da negatif bir söylemin (felsefenin) ötesine gidemez. elbet bu durum, antitez ürettiğim şairleri de değersiz kılmıyor. aksine, ismini kant'tan daha çok duyduğumuz felsefecilerin kant'a karşı tezlerle yola çıktıklarını unutmamak gerekir. sanatın herhangi bir dalı adına dibine kadar düştüğüm görüngübilim (fenomenoloji) kuyusu, zannederim beni karanlığına ikna etmiş durumda. saltık manalar üzerine çoğumuz aynı umutsuzluğu paylaşıyoruz. umutsuzluk diyorum çünkü, hepimizi saran "şey"lere karşı ani geliştirdiğimiz merak, kanımca tam da bu anlam kaygısını güdüyor. idrakımız kapsamındaki herşeye anlam yüklemekle otomatizeyiz. lakin benim gözlemlediğim; anlamların karşılığı olarak ortaya serpiştirdiğimiz kavramlar yazık ki bu anlamları karşılamıyor. şiir (kim bilir?) belki de tam bu sıra doğuyor. yani karmaşamıza kimi zaman bir teselli, bir yol gösterici olarak... umutsuzluğumuzu unutturuyor. belki de üzerimize dünyanın çöktürdüğü "yabansı dil", ancak şiirle kendine bir karşılık buluyor. dışını karalara boyamış ve bu sayede bütün renkleri soğuran kalın bir dış "duvar"ı, içine akların tünediği ve bu sayede de bütün renkleri yansıtabilen bir iç "yapı"sı olduğunu düşünüyorum şiirin. bu kadarı bile benim için fazlaca iddialı."
Bazı adamlar korkaktır.
Çöker diye sevdanın yüküyle omuzları, sirkelenip sığınırlar bir ayrılığa.
Kızamazsın.
Bazı adamlar çocuktur hala,
Saçlarına dokunamazsın mesela, uyurken öpebilirsin onları.
Çekinirsin.
Bazı adamlar çok gider..
Hiç gelmeden gider, hep gider.
Defalarca kez terkedilirsin bir kez bile bakmadığın yüzünü, bin kez çevirir senden.
Özlersin.
Bazı adamlar yalancıdır,
inanmak istersin.
Her yalan, bir mermidir vurulmak istersin..
ihanet ederler, gözlerini sıkıca yumar kaybolmuş bir kız çocuğu gibi çöker kuytu bir köşeye,
Ağlarsın.
Bazı adamlar cesurdur.
Yanındayken dünyaya sövsen, saçının teline dokunamazlar bilirsin.
O sarıldıkça sana,
Güçlenirsin.
Bazı adamlar yalnızdır.
Parmaklarının arasına sıkıştırdığı bir sigarayla el sallarlar geceye,
Bir kaç duble daha içerler, hiç konuşmadan seninle.
Bir şarkı daha dinlerler, sustukları çoğalır.
Konuşamazsın.
Bir adamı çok seversin,
için çıkacakmış gibi seversin..
Bir kez daha görebilmek için, ölmezsin bazen.
Kutsallaşır dokunduğu tenin,
Konuştuklarını ezberlersin..
Gözlerini kaçırırsın, o hayran olduğun gözlerinden anlayacak diye.
Rakıyı aynı anda yudumlarsın onunla, maçı aynı heyecanla izlersin,
Sigarayı aynı onun gibi içersin bir zaman sonra..
Hani nefes alamıyormuş gibi kollarında.
Uyuyuşunu kazırsın aklına, uyanışını, yürüyüşünü.
Kahkalarını kulaklarına dikersin.
Kokusunun sindiği elbiselerini sahiplenirsin çoçuğun gibi.
Dokunduğu kapı kolunu, adım bastığı kaldırımı, baktığı gökyüzünü sökesin gelir yerinden.
Bir ömür bekle dese, bir ömür bekleyecekmiş gibi hissedersin.
Özlemek ne ulan, yüreğin delinir sanki yanında yoksa.
Adı kurulur, her duana..
Her niyet, her amin ona.
Yastıkların sırılsıklam uyansanda her sabaha, her günaydın yine ona.
Arkandan kuduz köpekler koşuyormuş gibi nefes nefese bıraksada seni gece yarıları bir başına,
Bir tek ona sığınırsın, yine ona..
Korkaksa; seninle korksun istersin.
Çocuksa; sen izle uyurken.
Gidecekse; senden gitsin istersin,
Yalancıysa; seni kandırsın..
Onun için ağlamak istersin, o vursun seni, ona öl.
O sarılsın sana, onunla güçlen.
Ona yenil..
O düşürsün seni isterse, ama yine o kaldırsın ayağa.
O kimsesiz hissettirsin sana, sonra o sahiplensin
Bütün çaresizlikleri yıksa da üzerine, o çare olsun.
Yara bere içinde kalsanda, o tuz bassın yarana sonra o merhem olsun, yine kanatsın, yine acıtsın, yine o sarsın..
Bazı adamlara benzemez onlar,
Bir inanç, bir din, bir tanrı gibi kurulur göğsüne..
Şimdi bazı adamlar çok seviyor beni
Avuçları umut dolu ama dokunamıyorlar sol göğsümün içine.
Ve sen adam !
Teşekkür ederim, beni sevmemek için çok uğraştın diye.
Bağıra bağıra geliyorsun her seferinde..
bastırılmaya çalışılmış duyguların sanatsal ifade şeklidir kimi zaman.
estetik kaygı taşıyor olması gayet normaldir bu bağlamda. şiirlerini büyük bir haz duyarak okuduğum cemal süreya şahsım için türk tarihinin en büyük şairidir.
şiir , anlam bükülmesidir. nasıl ki yirminci yüzyılın başında zamanın bükülebilirliği fizik dünyasına einstein tarafından tanıtıldıysa, ikinci yeni ve tüm ikinci yeni şairleri (edip cansever, turgut uyar, cemal süreya, ilhan berk ve diğerleri ) anlam bükülmesini şiire ve türkçeye tanıttı.
yıllar önce çok çocuksu duygular yaşadığımdan mıdır nedir bildiğin oturup şiir yazardım.
etrafımdaki insanlarda nasıl oluyorsa beğeniyorlardı. sonra düz yazıyı keşfettim ve ne kadar eften püften, şişirilmiş olduğunu öğrendim. yok abi kafiye yarım uyak filan derdini anlatamıyorsun. hep bir şeyler yarım kalıyor istediğin kadar yaz. belki de yüzeysel olduğundan ya da gitgide duygusuzlaşan bir ayı olduğum için böyle geliyor olabilir.
Kim bilir belki bu kadar sevmezdik birbirimizi
uzaktan seyredemeseydik ruhunu birbirimizin.
Kim bilir felek ayırmasaydı bizi birbirimizden
belki bu kadar yakın olmazdık birbirimize...
Adayları ben belirlemedim neden seçeyim içlerinden birini
Bu aynı bir ilçenin tek manavında armut seçmek gibi
Seçmeyen vatan haini. Seçen diğerine göre vatan haini
Peki şimdi hangisini tercih etmeli?
Ben kararımı verdim
Ev gibisi yok, keyfim de yerinde
Seçim günü çıkmam herhalde dışarıya
Seçim adil olur mu bilmiyorum gelgelelim
istediği kadar adil olsun hiçbirini göreve yakıştıramıyorum
Sen bu ülkenin vatandaşı değil misin diye eleştiren oluyor
Sanane kardeşim, o zaman yap vatandaşlığını ve s*ktir ol.
gecenin bu saati kimi beni ilgilendirdiği kadar ilgilendirdiğini merak ettiğim şeydir. Ayrıca akla hitap etmez, en rasyonalist şiir bile duygusaldır ve böyle olmalıdır.