burayla nasıl bağlantı kurduğumu bilmediğim bir anlamda, nietzsche'nin
defterine yazdığı bir düşünceyi notetmişim:-
'varoluştan artık acı çekmeme'nin acısını çekmek olarak çekilen bir acı, ancak iki
biçimde giderilebilir: ya, çabuk bir ölümle; ya da, uzun bir sevgiyle.
(tam yerini bulamadım; ezbere yaptığım çeviri de, bozuk olabilir------ sonradan
bir yer buldum; ama bu, ilk okuduğum yer olmayabilir:-
zwei wege giebt es, vom leid euch zu erlösen : den schnellen tod und die lange
liebe.
(kgw vn 12 [16])
iki yol vardır, sizi acıdan kurtarabilecek: hızlı ölüm ve uzun sevgi.)
oruç aruoba - uzak
Senin bana katacakların var
Aldıkların senin olsun.
Güneşe inananlar olarak biz bir ilk baharda
Açacağız gömleklerimizin düğmelerini,göğe doğru
ifade edilmeyen çürümüş yaraları
Bir birimize sarılıp bir yaz gecesi koklayacağız
Yanmış sırtımda, serin ellerin dolanırken
Pencereden yaz dolarken, ben dolanırken
Ben dolanırken , ben dolanırken saçlarına
Çocukluğumun izlerine anaçlığını bırakacaksın
is kokan saçlarına , yapay kokular karışmamış
işte Havva anadan beri böyle kokar kadın
Susuyor ve boynunu büküyor, susuyor
Şey.. Susmasan? Adımı söylesin ılık sesin.
Ben sert bir kaya biliyorum kendimi
Lakin yanağıma değdiğinde sıcak sesin
Ağlayacak bir anne dizi arıyor altıncı yaşım...
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski istanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.
modern şiirde en önemlisi dörtlükler gibi hatta dörtlük olarak sınırlandırılmayıp dörtten az sayıda mısra olarak da söyleyebiliriz.
bir diğeri şiir yazmak. çok zor olmalı yazana hep imrenmişimdir. belli uzunlukta anlamlı içeriği olup alt satıra geçmeyi zaruri kılan bir şeyi beceremeyeceğimi iyi bilirim. uzun lafın kısası şiir gibi konuşan insanların bir üstüdürler.
annelerin ninnilerinden
spikerin okuduğu habere kadar,
yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı,
anlamak, sevgilim, o, bir müthiş bahtiyarlık,
anlamak gideni ve gelmekte olanı..
Şiir yazılan değil yaşanılan bir şeydir. Her şiir kişisel ve özel nitelik taşır. Şiirlerde sözcük seçimi ve sözcüklerin bir araya getirilişi,şairin özel çabasıyla gerçekleşir. Şiirle sorgulama yapmak da muhalefet yapmak da mümkün. Başkaldırı şiir gibi özel dille yapılırsa daha etkileyici olur. Çağlar boyunca toplumlar,bütün zor zamanlarını şiirin desteğiyle atlatmış ve güzel günlerini şiirle kutlamışlardır. Üstelik kültür de siirle bellekten belleğe aktarılır.