şiir ile uğraş dünyaya dargın (dargından kasıt anlaşılır umarım),dünyada dalgın olmayı gerektirir. yoksa 'uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum' diyen şaire, 'ayy! yalnızlığı ne güzel anlatmış.' demekten öteye geçemeyiz. sokaklara şiir yazmakla, şiiri iç alemden alıp dış aleme koymakla ya da şiiri popülerleştirmekle manayı değil ancak gereksiz bir özentiliği yaygınlaştırırsınız. amanın dikkat.
aşkın, acının, hasretin, ölümün, sevginin, ötekinin, senin, benim, bizim.. kısacası insanlığın ortak paydasıdır.
ama ham maddesi aşktır şiirin. tabi aşk deyince mevlana'yı anmamak olmaz. ünlü eseri mesnevide şöyle der;
Bir adam, bir dostunun evine gelip kapısını çaldı. Dostu:
- Kapıyı çalan kim, diye sordu.
- Benim, dedi adam.
- Git, burası ham kişinin yeri değil! Hamı ancak ayrılık ateşi pişirebilir.
Adam çekip gitti, tam bir yıl ayrılık ateşiyle yandı. Sonra döndü geldi, dostunun evi etrafında dönmeye başladı. Ağzından edep dışı bir söz çıkmasın diye korku içinde kapıya yaklaştı, ürkerek çaldı. Dostu:
- Kimdir o, diye sordu.
- Ey dost, dedi adam, sensin.
- Madem ki bensin, ey ben, gel içeri. Ev dar, iki kişiye yetmiyor. iğneye geçirilecek iplik iki tane olunca geçmez. Kendi varlığını yok say ki dosta ulaşasın!
--spoiler--
kısacası aşk sen, ben değil. biz olabilmektir. biz olduğumuz sürece şiir yaşayacaktır.
Bir şiir yazdım aşk için.
Içimdekileri döksem ne senin kalbin kaldırır ne de ben.
Bir şiir yazılmalı aşk için, ben baştan başa şiir bulmuşken mürekkebim bitmiş kalemim kırılmış sen için.
Öyle uzaktan uzağa izlerim seni, yanına geldiğim de bir çocuk gibi heyecandan kekelerim.
Ben içimdekileri döksem ne fayda birşey değişmedikten sonra...
ecdadın kalbi şiirle atardı, güneşi şiirle doğardı. fuzuliler, necip fazıllar.. şiir günbegün artan yalnızlığımızın merhemi olur mu, bunu ancak şair bilir.
yeryüzünde insana huzur veren tek sığınak. mutluyken şiir, dertliyken şiir, korkarken,ağlarken,gülerken kısaca hayatın her detayına estetikçe yerleştirilmiş tek şey. insanı insan kılan yegane olay şiirden başka bir şey değildir.
Bir milletin dilinin , kültürünün gelişmişlik düzeyini doğrudan yansıtan edebiyat türü. Şiir edebiyat sanatının anası , atasıdır. Sayfalarla tanımlanamayacağını düşünüyorum. Zaten haddimiz de değil.
Şiir, dilin anlam, ses ve ritim öğelerini belli düzen içinde kullanarak; bir olayı ya da bir duygusal ve düşünsel deneyimi yoğunlaşmış ve sıradanlıktan uzaklaşmış bir biçimde ifade etme sanatıdır.
Şiirin tanımı için çeşitli sanat anlayışlarına göre farklı yaklaşımlar yapılmış, hatta şiirin tanımlanamayacağı da öne sürülmüştür.
Şiirin türlerine bakıcak olursak:
Mesnevi Şiir
Dramatik Şiir
Didaktik Şiir
Lirik Şiir
Epik Şiir
Somut Şiir
Deneysel Şiir
Senfonik Şiir
Satirik Şiir
Modern Şiir
Kaynak: Vikipedi
"Köpeğe dönmüşüm, kabul, tamam fitim günde bir hapaz kemiğe
Maymuna benzediğimi söyledin tamam iki muz ve biraz samimiyet
insansın bunu övgü zannet, doyumsuz bir şahsiyetsin
Arsız birisin önce yakıp sonra küllerden özür dileyen cinsten
Buna şükür!"
gecenin bu saati kimi beni ilgilendirdiği kadar ilgilendirdiğini merak ettiğim şeydir. Ayrıca akla hitap etmez, en rasyonalist şiir bile duygusaldır ve böyle olmalıdır.
Adayları ben belirlemedim neden seçeyim içlerinden birini
Bu aynı bir ilçenin tek manavında armut seçmek gibi
Seçmeyen vatan haini. Seçen diğerine göre vatan haini
Peki şimdi hangisini tercih etmeli?
Ben kararımı verdim
Ev gibisi yok, keyfim de yerinde
Seçim günü çıkmam herhalde dışarıya
Seçim adil olur mu bilmiyorum gelgelelim
istediği kadar adil olsun hiçbirini göreve yakıştıramıyorum
Sen bu ülkenin vatandaşı değil misin diye eleştiren oluyor
Sanane kardeşim, o zaman yap vatandaşlığını ve s*ktir ol.
Kim bilir belki bu kadar sevmezdik birbirimizi
uzaktan seyredemeseydik ruhunu birbirimizin.
Kim bilir felek ayırmasaydı bizi birbirimizden
belki bu kadar yakın olmazdık birbirimize...