hangi seneydi/sezondu hatırlamıyorum ama bir beşiktaş-ankaragücü maçının 2. yarısını şifresiz verdiydi de bayram hediyesi olarak ne kadar mutlu olmuştum. normalde maçların ilk birkaç dakikasını verip sonra şifre koyuyordu. şans işte, yemek yerken en azından ilk birkaç dakikasını izleyim demiştim ve şifre koymamışlardı. hayatımın en mutlu anlarından biriydi. yani ben de bu nesildenim. şimdi ise o kadar zenginim; evim, arsam, adam, yatım, yalım her şeyim var hatta cine 5 komple benim ama o kadar mutlu olamıyorum artık. yani neymiş? "önce huzur"muş deyip entry'mizi noktalayalım.
yattığı yerden bütün açıları deneyerek görüntünün nası netleştiği konusunda çeşitli teorileri olan nesildir rüyalarındaki o muhtesem kalitedeki görüntüyü hep bekler..
belki bu kez şifre koymayı unuturlar, ya da zihinsel güçlerim sayesinde şifre mekanizmasını bozmayı başarırım umuduyla her akşam tam saatinde ekran karşısında yerini alan iyimser nesildir.
ekrana a4 kağıt yapıştırıp, cine5-fantasy tv izlemeye çalışan nesildir.
uydu tv denen zımbırtı ortaya çıktıktan sonra cine5'e şifresiz bir şekilde bakabildik ama pekte hayallerimizdeki gibi değilmiş. daha sonra fantasy tv diye bir şey kalmadı zaten.
çeşitli hurafelere inanarak, televizyon ekranına deodorant sıkılmış aynadan bakmış, bu şekilde şifrenin çözüleceğini ummuş bir nesildir.
hayır bu hurafe kimin elinden çıkmaysa, vallahi helali hoş olsun. bu derece sikimsonik ama bu derece de, duyulduğunda "hakkaten lan olabilir aslında, getir aynayı hemen deneyek" dedirten bir hurafe daha görmedim, duymadım ben.
hiç unutmam bir cine 5 de bir gün bir film başladı. birkaç dakika izledim başını. çok sardı. sonra bir anda zart diye şifre. ama hayatımda hiçbir şeyi bu kadar merak etmiyorum. hala içimde ukdedir o film. başını anlatayım da adını bilenler varsa söylesin. iki tane velet balık tutmak için denizin kenarına gelirler. bu sırada birisi sigara içmeye başlar. öbürü sigarayı alır fırlatır ama fırlattığı yer bir trafodur ve patlama olur. new york şehrinde 2 yıl elektrik kesintisi olur. bu çocuklara da 36 yıl hapis cezası verilir. 36 yıl sonra çocuklardan birisini gösterir yürüken ve tam o sırada şifre girer.**
harika insanlarda oluşur.
aynayla tersten mi bakmadık? kafa üstü evet aynen kafa üstü durup tersten mi bakmadık? ilk çıkan 10 saniye için mi beklemedik? ters bir nesilmişiz vesselam. *
zorunluluk diye bir şey söz konusu değildi belki ama gizli bir şeyi merak etmek, onu anlama hevesi bizleri bu hale getirmişti. yani orada ne dolaplar döndüğünü hepimiz biliyorduk ama yani ne bileyim, görmesek bile orada bi haltlar karıştırıldığını bilmek ve izlemek de ayrı bi zevkti galiba. belki bunu üst komşudan gelen yatak gıcırtısıyla karışık inleme seslerini dinlemeye benzetebiliriz. yoksa bu kadar adam heba olmazdı bu meretin karşısında. hee, buna "abazalığın son safhası" da diyenler olacaktır ama abi yapmayın, gençtik daha, merak ediyorduk haliyle.*