hak-hukuk bilmeyen cahil coluk cocugun uzerinde fikir beyan etmeden once iskembesini
kontrol etmesini gerektirir kavram. simdi diyelim ki çölde bir aileden-kabileden bir
kisi diger aile-kabile tarafından öldürüldü. kavga cıktı,şöyle oldu-böyle oldu ve
bir kisi cinayete kurban gitti. bu durumda senin kutsal kitabın ve peygamberin ne diyor bakalım,
...........
bakara suresi (178)
ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın kısas edilir. ancak öldüren kimse, kardeşi (öldürülenin vârisi, velisi) tarafından affedilirse, aklın ve dinin gereklerine uygun yol izlemek ve güzellikle diyet ödemek gerekir. bu, rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. bundan sonra tecavüzde bulunana elem dolu bir azap vardır.
............
maide suresi(45)
onda (tevrat'ta) üzerlerine şunu da yazdık: cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş kısas edilir. yaralar da kısasa tabidir. kim de bu hakkını bağışlar, sadakasına sayarsa o, kendisi için keffaret olur. allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir.
............
vesaire ..vesaire.. bunlara benzer bir suru ayet ve hadis var örnek verilebilecek.
diyor ki eger senin ailenden-kabilenden biri öldürülürse karşılık verme hakkın dogar.
ama diyor karşılık verirken de ölçülü ol, bir kişiye karşı on kişi öldürme.
senin karşı taraftan intikam alabilmen için karşı kabile kadar güçlü olman lazım.
öyle bugünkü gibi ateşli silah yok ortada, çoluğun-çocugun eline silah verip
"git şunu öldür" diyemezsin.ya kılıçla öldüreceksin ya da zehir vb. seylerle.
zehirleyebilmen içinde yanına yaklaşabilmen lazım. yani karşı kabile senden daha
güçlüyse kısasa kısas yapabilme,intikam alma şansın pek yok. kimse kendi ailesinden
birini de "bizimki sizinkilerden birini öldürmüş, alın cezasını verin" diye
karşı tarafa teslim etmez. bir de burada ne diyor eger diyor öldürülen kişinin
ailesi karşı tarafı affederse kısasa gerek kalmaz. bunun için de karşı tarafın
"kan parası-bedeli" ödemesi gerekiyor. bir ferdi öldürülen aile parayı-malı alınca
karşı tarafı affedebiliyor.
yani neticede nedir? ölen öldügüyle kalıyor, ne şehit oldu ne gazi bok yoluna gitti
niyazi. ama modern hukuk öyle demiyor. cinayeti kim işlemisse yakalıyor-yargılıyor
ve hapse atıyor ya da idam ediyor. bu da polis-mahkeme-hapishane üçlüsünü gerektirir ki
1400 sene önce arap çölünde bunlar yoktu. hala dahi bizim özellikle dogu bölgelerimizde
"kan davası" "kan parası" gibi kavramlar vardır. neden? çünkü insanlar hala büyük
aileler-aşiretler halinde yaşıyorlar, birey kültürü yok. ve yukarıda saydıgımız
polis-mahkeme-hapishane üçlüsü zayıf, yetersiz kalıyor.
modern hukuk bireyi esas alır ve bireyin haklarını korur, gerek ailesine karşı gerek yabancılara karşı.
bireyin-birey kültürünün olmadıgı toplumlarda özgürlük olmaz.
ilkellik olur,vahşet olur,cehalet olur.bazı cahil coluk-cocuk da işkembeden sallar kendisine ezberletildiği üzere. islam hak diniymis, ülen siz daha hak-hukuk nedir onu bilmiyorsunuz.
islam inancına göre son peygamber olarak kabul edilen Muhammed'den önce de birçok peygamber gelmiştir, bu peygamberlerin çoğunun Allah tarafından yeni bir şeriat yani kanun bütünü ile gönderildiğine inanılır, Muhammed'in getirdiği şeriat da önceki şeriatların bir devamı ve tamamlayıcısı niteliğindedir. Bu islam'ın kutsal kitabı Kur'an'ın şu ayetinde görülebilir: "Allah dini doğru tutmanız ve onda ayrılığa düşmemeniz hususunda Nuh'a tavsiye ettiği, sana vahyettiğimiz, ibrahim'e, Musa'ya ve isa'ya tavsiyede bulunduğumuz dinle ilgili hususları size şerîat olarak koydu” (eş-Şûrâ, 42/13).
kaynak : wikipedia
sorgulayan edit : e noldu yobaz kardeş? kaynak göster dedin bulduk gösterdik. hazımsızlığının nedeni boğazına kadar uzanması mı acaba?
kısasa kısas, çölün kuralı. şeriatı ortaya cıkaran islam degildir.
aksine çölün koşulları şeriatı, şeriatın vahsi-katı kuralları da islamı ortaya
cıkarmıstır.cölün zorlu koşullarında yüzlerce belki binlerce yılın birikimidir
şeriat kuralları. mesela yeni doğmuş kız bebelerin topraga gömülerek
öldürülmesi çocuğun annesini cezalandırmak içindir. çölde güçlü olan hayatta
kalır. erkek bebek güçtür-tehdittir. onu besleyip-büyütmene değer ama kız bebek
için harcanacak vakit ve masraf ziyandır çölün değerlerine göre.
üzerine basarak söylüyorum,burada amaç cocugu doguran anneyi cezalandırmaktır.
yoksa yeni doğmuş bebenin kız olsun erkek olsun ne suçu-günahı olabilir?
yeni doğmuş bebenin öldürüldüğü bir toplulukta da aile düzeni ya da tekeşlilik
olmaz. çölde cocukları ergen olana kadar kadınlar yetiştirir. erkekler
cocuk yetiştirmekle ilgilenmez genelde, bu çöl erkeği için zaaftır.
peki kadın neden cezalandırılıyor? çölde kadının erkege mesafeli duruşu hamile
kalana kadardır. hamile kaldıktan sonra sakınacak-uzak duracak bir gerekçe
kalmaz. bu kadın hamileliği süresince sagda solda fingirdeşip durdu demek ki.
kabilenin erkeklerini birbirine düşürdü. belki yabancı kabileden birileriyle
oynaştı. bunun sonucunda da dogurdugu bebek öldürülerek kadın cezalandırıldı.
erkek bebek dogursaydı sorun edilmeyecekti, çünkü erkek çocuk kabileye lazım
olur. ama kız fiziksel olarak güçsüzdür. çok zorda kalmadıkça savaşamaz-kavga edemez, doğasına ters.
colde hayatta kalmak katı kurallar gerektirir, eger birisi hırsızlık yaparsa elini kesersin.
birisi senin ailenden-kabilenden birini oldururse senin de onu oldurme hakkın dogar. *
çölde dayanısma-yardımlasma yoktur, sadece kan bagı ile baglı olanlar birbirlerini kollarlar.
çölde sadece güçlü olan hayatta kalır.
günümüzde de hem bireysel hem de toplumsal bazda aynı kural geçerli.
bugün amerika ortadoguda fink atıyorsa güçlü oldugu için bunu yapabiliyor.
çöl hayatın en katı gerçegidir. çölde gerçekler o kadar katıdır ki insan beyni
buna dayanamaz, çölün katı gerçekliğine isyan eder, serap gormeye başlar.
hukukun tartışılmaz dini kurallara dayandırıldığı yönetim biçimi. dinin vicdanlardan sökülüp insanlara baskı aracı olarak kullanıldığı, fakir fukarayı öbür dünyayla kandırıp ezerken, şeyhleri paraya ve cariyeye boğan bir tür cinnet.
anlamı ve manası asla anlaşılamamış ve yalan yanlış herşeye kurban edilmiş kavramdır. söz olarak yanlış anlamda kullanan şahsın iki dünyasını da zehir zıkkım edecek kuvvettedir.
asıl şekli ile kur-an'ı kerim'e göre yönetilen, kişisel tüm duygularından (bencillik, kibir vb.) arınmış kişiler tarafından ise yürütülmesi sağlanan islam'ın insanları bir arada tutabilmesi şekli...
bu yüzden ki aptallık değildir, aptallık etrafında görüdüğü birkaç ülkenin yaptıklarını şeriat kanunlarına uygun yapıldığını sanmaktır... hiç bilmeden işkembe-i kübra'dan verip veriştirmektir... kaldı ki; şeriat insanları cezalandırma değil disipline edip huzur içinde yaşamalarını sağlamak amacı güder...
yani size elalemin karısını becerirseniz pipinizi keseriz diyince siz akıllanıyorsunuz, çalmayın başkasının hakkını çalarsanız eliniz kesilir denilince akıllanıyorsunuz... yaradan malını bilmez mi sanırsınız?
ayrıca korkmayın şu an için hiçbir ülkede yönetim şekli olamaz çünkü dünya bunu kaldıramaz... ama elbet bir gün bir yerlerde olacak...
din ne bir yönetim biçimidir ne de bir yargılama şekli. din en basit anlatımıyla insanın allah'a yönelmesi olarak açıklanabilir ve bunun devletlerin yönetim biçimleriyle ya da hukuki durumlarıyla ilgisi yoktur. bu durumda şeriat yalandır, uydurmadır, ranttır.
(bkz: suudi arabistan'ın devlet olarak cennete gitmesi)
ilahi emir ve yasaklar toplamı. islam'ın kutsal kitabı Kur'an'ın ayetleri, islam'ın son peygamberi olan hz.Muhammed(sav)'in söz ve fiilleri (sünnet/hadis) ve islam bilginlerinin görüş birliği içinde bulundukları hususlara dayanan ilahi kanundur.
(bkz: islam hukuku)