şehirlerarası yolculuk anıları

entry58 galeri0
    51.
  1. 14-15 yaşlarımdayım. istanbuldan bursaya geliyoruz. açtık tvleri, başladık izlemeye. neyse böyle yiye içe tv izleye izleye gittik biz bursaya. otobüs tam terminale girecekken veledin biri koridorun ortasına kustu. geçicek bi yerde yoktu. 15 dk kusmuk temizlenmesini bekledik ve inerken araba hala kusmuk kokuyordu.
    0 ...
  2. 52.
  3. yolculuk istanbul'dan Kayseri'ye. her 6 ayda 1 olduğu gibi annemin yanına gidiyorum. arkadaşlar terminale bıraktı gitti. cam kenarı yerime oturdum. Bu kenarın bu kadar sıkacağı hiç aklıma gelmemişti. yanımdaki adam da 40 lı yaşlarda zayıf kısa çelimsiz bir şey. neyse otobüs hareket etti. yanımdaki abi de yan taraftaki 2 kadın ile Diyalog halinde. (annesi ve eşiymiş) otobüs Kurtköy ü geçmemişti daha ki adam bana -ya eşim ile annem orada rahat edemedi. Annem buraya otursa mahsuru olur mu?

    salak! kadınların bi Yüzölçümüne bak. sonra he de. ikisi bir olup adamın hakkını da yemişler. bakmadan etmeden olur abi ya sıkıntı olmaz dedim. iyi niyetim tuttu. kadın bi kalktı koltuktan, bildiğin dev amk. oturdu yanıma. biraz göt oynatma filan derken cama yapıştım. 2 li koltuğun % 75 i teyzedeydi. içimden kendime küfürler savursam da dönüşü yoktu artık. yapacak tek şey uyuyup bir an önce bu pres baskıyı sona erdirmek. omzumdan dizime kadar ki kısmım sırılsıklam olmuştu. hiç hava almıyor sağ tarafım. işin garip yanı ben cama doğru giderek, ufak küçücük bi boşluk yapıp sağ yanımın hava almasını sağlamaya çalıştıkça teyze yana doğru açılıyordu. kaderime boyun eğdim.

    tek çare vardı: uyumak. koltuğu hafif yatırdım. tam uykuya dalacakken teyze dürttü.

    -şu ekranı kapat gözümü alıyor.

    samimiyet paçadan akıyor amk. emrin olur teyze kapattım. tam dalacağım yine dürttü.

    -koltuğu yatır.

    Emir eri oldum amk. neyse onu da oğlu halletti. Böylece Bolu'ya kadar gittik. molada iner inmez muavine durumu anlattım. en arka 4 lüyü teyzeye tahsis ettiler. bana da % 100 2 li koltuk keyfi kaldı.
    13 ...
  4. 53.
  5. tarih: 12 temmuz 2014
    yer: yalova seyahatin dolmuş gibi çalışan otobüslerinden biri
    kalkış: yalova - varış: ankara
    saat: 17:00 - 17:30 suları..

    önce otobüse gecikti.. onun yüzünden on beş dakika geç kalktık.

    ardından kocaeli'de yolcu indirirken ortadan yok oldu, terminalden çıktıktan sonra yarı yoldan geri döndük onun için.. elinde aldığı poğaçalar suratında ise yanlış bir şey yapmış olmanın verdiği o mahcup gülümseme ile koşa koşa tekrar otobüse bindi.

    o da yetmedi "içecek servisi sonrası" -dikkat çekmek için bir daha yazıyorum"içecek servisi sonrası"- vakitsiz yere koltuğunu yatırmak istedi, kahveyi yolcunun üzerine dökme girişimi ilkinde başarısız oldu. fakat yo yoo, bu da ona yetmedi, yetemedi. bu sefer de "ayıp oldu koltuğu kaldırayım." derken ikinci denemede başarılı olarak arkasındaki yolcunun pantolonunu ve yerleri kahve yapmayı başardı.

    verdiğimiz molada yine bir süre ortadan kaybolduktan sonra geldiğinde "hatıra" olan tesbihini bulamadı. en sonunda uğruna uluslararası olay ve kırmızı bülten çıkartılıp aranılan tesbih, tuvalette bulundu. yine onun yüzünden otobüs on dakika geç kalktı.

    yahu sen ne sorunlu yolcuydun sekiz numara!?
    3 ...
  6. 54.
  7. sanırım liseye gidiyordum, annemler anneannemin yanına Ankara'ya göndermek üzere otobüse bindirecekler. Harem'de otobüs şirketinin yerinde oturuyoruz yaşlı bir kadının yanına oturdu annem. kadın başladı konuşmaya...konuştu da konuştu. Susmak bilmiyor ama bu arada ne benim ne de kadının nereye gidileceği konuşuluyor. Ve evet o kadar insan içinde otobüste o kadının yanı benim yanımmış. Bütün yol boyunca uyuma numarası yaptım yeter ki konuşmasın diye.
    0 ...
  8. 55.
  9. ismini vermek istemediğim abdestsiz seyahat şirketinin (bkz: istanbul seyahat) tekirdağ istanbul arası sefer yapan otobüse, tek koltuğa 3 bilet satması.
    akabinde otobüs içinde game of koltuk savaşları çıkmasıyla, kazananın benimde desteklediğim aday olan, armut fizikli, çirkef, kemalist teyzenin olması.
    (bkz: ben cumhuriyet kadınıyım en çok ben oturucam)
    (bkz: Atatürk emanet ettiği otobüs muavinlerine bak)
    0 ...
  10. 56.
  11. Şehirlerarası yolculuk benim için çok erken başladı. 7 yaşımdaydım, babam 15 gün sonra döneceğim deyip evden çıktı, bir daha da dönmedi. işte babamın evden çıktığı o gün başladı benim için bu anılar...

    Yaşıtlarım Pamukkale, kamilkoç gibi firmalarla üniversitede tanışmışken ben bunlarla daha 7 yaşında tanıştım. Benim anılarım 7 yaşımdayken şoföre tembihlenerek, muavine emanet edilerek otobüslere bindirilmemdi. Kimi Zaman 1-2 numaralı koltuklara, kimi Zaman 3-4 numaralı koltuklara oturtuldum. Muavin koltuğunda yolculuk yapmışlığım da çok. O zaman trafik denetlemeleri pek olmazdı.

    Uyumadığımda şoförler çağırırdı hep. Muavinle şoförün arasındaki o orta koridor basamağına otururdum. Şoför amcalar hep merakla hikayemi dinlerlerdi, muavin abiler meyve suyu ikram ederlerdi. Banttan kaydın olmadığı, muavinlerin mikrofonla anons geçtiği zamanlardı ve ben artık 'iyi akşamlar sayın konuklarımız Pamukkale turizme hoşgeldiniz' anonsunu ezberlemiştim, muavinle birlikte söylemek için heyecanla o anonsu beklerdim. Hatta Antalya'ya ya da izmir'e indiğimde yolculuk sonu yine muavin tarafından anonsla sayılan servis güzergahlarını bile tekrarlardım.

    Bunlar şimdi aklıma geldiğinde tebessüm ediyorum. Ama babama giderken annemin, anneme giderken babamın yanından ayrılmanın tüm acısı bu şehirlerarası yolculuk anılarımda birikir yol boyunca büyürdü. Bir de yedek kaptanları (şoförleri) pek sevmezdim Çünkü yolculuğun ortasında uyanıp şoförle değişirlerdi. Annem ya da babam otobüsün ilk şoförü ile konuştukları için bu yedek şoförler bana anlamsız anlamsız bakar, Hakkımda hiçbir şey bilmezlerdi. Çok defa değişim yapacak ilk şoföre 'boşver be amca, gidiyoruz işte' demişimdir. Ama kurallar derlerdi hep, giderlerdi. Hala adını tam bilmem; takometre mi takograf mı ne öyle bir Şey vardı. Bunu otobüse takarlardı. Hız ölçüyormuş, sonra trafiğe veriyorlarmış. ilkinde bir muavin abi öğretmişti sonra diğer muavin abiler sağolsun bu işi hep bana bırakmışlardı. Bir kere de Acun ile çalışan bir abiyle yan yana oturmuştum. Acun'un Feridun dediği kameramanın adının gerçekte Feridun olmadığını söylemişti. Bu ilginç anıyı da hiç unutmadım...
    8 ...
  12. 57.
  13. Önümde koltuğu öküz gibi yatırıp horlayan dayı ve arkamda kafama kusan çocuk... Başka da sözüm yok zaten.
    1 ...
  14. 58.
© 2025 uludağ sözlük