yaralanmak gibidir. ilk 30 dakika bir şey düşünemezsiniz; acaba geride bir şey bıraktım mı, çantaları nereye koymuştum, yolculukta yanıma oturan insan nasıl birisi olacak, son kez tuvalete mi gitsem,... bu liste böyle giderken 30 dakika sonra bütün sorular cevaplanmış olur, yani yaranın ilk evresi geçmiştir. sonra 2. kısım olan acı başlar. yolculuk işkenceye dönüşür yavaştan; zamanın getirdiği rahatlıkla beraber koltuğunuza ne kadar yayılmaya çalışırsanız ters orantılı bir şekilde o koltuk size rahatsız görünmeye-hissettirmeye başlar, bacaklarınız sığmamaktadır, kafanızı koyup uyuyacak yer bulamazsınız, otobüste bebek ağlamaya başlar *.
özetlemek gerekirse aceleye getirilmiş evliliğe benzer. kısa bir süre rahatlık arkasından uzun süreli işkence.
an itibariyle yaptığım eylemdir. mola yerinde entry girmek ayrı bir lezzet olmasına rağmen, eziyettir. hele de yolculuk 17 saat sürüyorsa davul kadar şişkin ayaklarınız, sürekli elindeki poşetle oynayıp hışırdatan teyze, zırlayan bebeler, non-stop osurabilen yolcular ile dayanılmaz bir şeydir. allah sabrımızı artırsındır, sürekli dırdır, vırvırdır.
son söz: seni özlüyorum be sözlük...
Eğer ezberlenmemiş yollarsa keyif veren sürekli gidilen yollarsa biran önce bitmesi istenilen yolculuklardır.
Bir bilinmeyene tek başına gitmek en güzelidir yanınızda birde tanımadığınız konuşmayı seven biri düşerse iyice çekilmez olan yolculuk çeşidi.
yanındaki insanların seninle sohbet etme çabası kaçınılmazdır bu yolculukta. genelde yanıma sıcak kanlı teyzeler oturduğu için bilakis çok severim bu yolculuğu. her bi' şeyimi sorarlar, bir ihtiyacım oluğunda yardımlarını esirgemezler. yolculuğu güzel kılan hadiselerden birisidir bu da.
(bkz: anadolu turizm) bu yolculuğu harika hele getiren firmadır.her koltuğun önünde tv,oyun,radyo..verilen yastık,hizmet harika kusursuz,neoplan araçları gerçekten ayrı rahat..wireless var ama bununla bitmiyor saatlik leptop kiralayabiliyorsunuz..hostları cok kibar.bilet fiyatları gayet uygun bunlara ragmen.çok gidip geldim bu firmayla helal olsun paralarım gerçekten yolları acık olsun.
gidilecek yolun uzun olduğu zamanlarda otobüse yayılan osurukvari kokunun otobüsten mi yoksa bazı yolcuların bağırsaklarından mı geldiğini hala çözemediğim yolculuklardır. istisnasız her uzun yolda duyuyorum bu kokuyu arkadaş.
otobüs firmasına göre şekillenen yolculuktur. kimi firmalar yolculuğu eziyete dönüştürürken kimi firmalar eğlenceli birgüne çevirebilir. hem kalite hem ucuzluk bir seyahat için kamil koç rahat hat hem ekonomik hemde kaliteli bir yolculuk sunar.
çok yakın zamanda yaptıgım ve bu yaz sık sık yapacagım yolculuktur.
kişiler tarafından degişik şekillerde anlaşılabilir;
her zamanki gibi basit bir yolculuk olacak diye düşünüyordum. lakin karadeniz bölgesine geldigimi * unutmuşum. ve normal sekilde otobüse bindim. lakin numaram 45 oldugundan otobüsün en arkasına tam tekerlek üstüne çöktüm. o an bana da birşeyler çöktü. zira daha oturmadan önümdeki bir adamla başka bir adam cam kenarında oturmamak için kavga ettiler. onların önündeki çocuklu ve cilveli kadınsa hemen esmer çocugu göz hapsine alıverdi. bende o sıra muavini kesiyordum. üç sıra çaprazımda bir bebegi bir de 4-5 yaslarında cocugu olan kadın vardı. otobüste toplamda 12 küçük cocuk sayabildim. üç çaprazımdaki kadının 4-5 yaslarındaki kızı da bana sarmıştı. benimle oynamak istiyordu. ben muavini kesmeye calısıyordum.cilveli ve cocuklu kadın cocuguna aldanmadan önümdeki esmer cocukla diyalog kurmuştu bile. vay anuna koyem dedim. ne kadınlar var. biz burda kitap okuyalım saniyesinde kadın götürsün çocuguuu desem de kitabı elimden düşürmek istemiyordum. sanırım entel bir görüntü sergileyip ,iki sıra yanımdaki kitap okuyan uzun saçlı metalci çocugu ayarlamaya da kalkmıştım. tüm otobüsün erkeklerini tavlama gafletim; yanım da oturan kızın cilveli ve cocuklu kadına pis bakışlarına denk gelmemle meydana çıktı. acaba yanımda oturan bu muşmula suratlı kız beni de muavini keserken görmüş müydü? karadenizliye de benzemiyordu yanımdaki. ilk defa dikkatimi çektigi için uzun uzun bakmış olmalıyım ki , bana baktı. kafamı cevirdim. muhabbet açmaya korkuyordum cünkü suratından düşen bin parçaydı. amaan senle mi ugraşçam bee diyip muavinden su istedim. getirdi hemen aslan parçam. suyu içip alacakaranlık kitabıma koyuldum. ama çok eglencesiz geliyordu. mp3umu açtım. en sert müziklerimi açmayı düşündüm ki uzun saçlı metal grup tişörtü giymiş çocugu ayartabileyim diye düşündüm. demet akalın dinlerken mp3un sesini kısıyordum, kurban manga çalarken de sesini açıyordum ki çocuk duysundu. yanımdaki kaknem kız duymuş olacak ki; buz gibi bir sesle kısar mısın sesini dedi. o an onunda kitap okudugunu anladım. ne okuyor ki diye düşündüm. göz ucuyla baktıgımda nietszche tarzında bir şey yazıyordu. bilmiyordum. hem bananeydi. sonra uyuyakalmışım.
---
her zamanki gibi basit bir yolculuk olacak diye düşünüyordum. otobüse bindim. numaram 46ydı. en arkada olacagımı biliyordum. öss ve ondan uzaklaşmak için samsuna gitmek gibi bir fikir bursadan kaçış olsa bile kendimden kaçış olmayacaktı. canım çok sıkkındı. annem ugurlamaya geldigi için yanında sigara içemiyordum. ve bu aralar çok sigara içtigimden canım deli gibi nikotin istiyordu. otobüse binmeden önce otobüste ne kadar çok küçük çocuk oldugunu düşündüm. malum her otobüste vardı. hemde en çok bagıranları. çocukları severdim ama uyumaya calısırken degil. godoş tipli bir muavin samsuna yolcu kalmasın diye bagırınca annemle vedalaştım. umarım ilk molaya çok yoktu, sigara içmem gerekiyordu. otobüse bindim. hiç şaşmadan en sona yöneldim. oturdugum yerde garip tipli bir kız oturuyordu. suratında çok makyaj yoktu. ama bana oranla epey vardı. eşofman giymiştim yolculuk uzun diye. kız etek giymişti. medeni cesaretinden ötürü kızı içimden tebrik ettim. burası benim yerm galiba dedim. ve yana kaydı. oturdum. godoş tipli muavin bana bakıp gülümsedi. hah dedim bir sen eksiktin. kimseye bakmak kimseyi incelemek ve kimseyle konuşmak istemiyordum. camdan dışarı anneme baktım. gülümsüyordu. el salladım. tam kafamı cevirecekken, kırmızı tişörtlü bir kadının önümdeki esmer adama yaptıgı cilveyi gördüm. az önce kocasına el sallamış bu kadın, beni şaşırtmamıştı. son zamanlarda o kadar çirkin ilişkiler duyuyordum ki, artık umursamıyordum. ilgilenmiyordum. birden yanımdaki kızın bana baktıgını hissettim. bok varmış gibi bakıyordu. rahatsız oldum. rahatsız oldugumu belli ettim. en iyisi kitap okumak, belki canımın sigara istemesini de unutabilirdim. kitap okumaya koyuldugumda 'bebekteee üç beş tur atarım' dedi demet. heralde radyo diye düşündüm. mp3ümde bozuktu ki adam gibi bir şey dinleyemeyecektim. sonra demetin sesinin azaldıgını duydum. yanımdaki kızdan geliyordu ses. kitap okuyormuş gibi yaptıgı çok belliydi. anlam veremedim. sesini kısabilir misin dedigimde gözlerini beletip dik dik yüzüme baktı. noldugunu anlamamıştım. çok mu kabaydım. sesini kıstı. kitaba devam ettim. mola oldugunda o kırmızı tişörtlü cocuklu kadının esmer adamla el ele tutuştugunu gördüm. çüş dedim. sigaramı yakacakken godoş tipli muavin ateş uzattı. tanışalım mı dedi. 'nein' dedim. anlamadım dedi. güldüm.
son 4 senedir devamlı olarak yaptığım yolculuktur . haftada en az 3 ker olmak şartıyla yalova - bursa ekstra olarak nazilli istanbul bilimum şehirler .
aç karınla yapıldığında yanınızdaki yolcuları rahatsız edebilecek bir aktivitedir. mide denen garip organın size inat gurul gurul guruldaması dikkatleri üzerinize çekebilir. molalardan faydalanılmalı, ne bulunursa mideye indirilmelidir.
ya da yandaki yolcu kişisi önceden uyarılabilir;
- merhaba, yol boyunca vereceğim rahatsızlıktan ötürü midem adına özür dilerim. şeklinde..
siz siz olun uzun yolculuklara çıkarken içinizi doldurun.
keyiflidir hele uzun yolsa bu..bunun bide molalari vardir.sehirler arasi boyunca yol aldikça farkli yerler gormenin zevki muhtesemdir..ama ahh bide soforun sigara içmesi yokmudur en beteride soforun sevdigi sarkilari bir otobus dolucu yolcunun mecburi dinlemesi..
sizi sevdiginize kavusturuyorsa senlik gibi bi seydir. gozunuz yaninizda oturma namzeti altinda ustunuzde oturmakta olan 200 kiloluk teyzeyi bile gormez. o yolculugun sonunda cumpp diye sevgi havuzuna atlamak vardir cunku.